Okulda Serbest Kıyafet Değil Ama Başörtüsü Sorun Yaratır
Davranış Bilimleri Enstitüsü Başkanı Psikolog Emre Konuk, "Okulda serbest kıyafet değil ama başörtüsü sorun yaratır. Eğer ilköğretim okullarında, liselerde çocuk dini bir sembol olan başörtüsünü takarsa ve 'Allah böyle emrediyor, onun için yapıyorum' derse, onu yapmayan çocuk 'Allah'ın emrini dinlemiyor!' olur. Küçük görülebilir, aşağılanabilir, dışlanabilir. Orada başörtüsünün temsil ettiği o 'Allah'ın emri' sözü öyle bir kullanılır ki, öğrenci 'Ben başörtüsü takmak istemiyorum' diyemez. Anne baba da bu durumda karşı koyamayabilir. İşte kaygı verici olan budur," diyor.
Hocam dünkü konuşmamızda okullarda serbest kıyafete geçilmesinin çocuklarda ciddi bir sorun yaratmayacağını söylemiştiniz. Ama bunun başörtüsünün önünü açacağını söyleyenler var. Diyelim ki öyle oldu, bu çocuk ve ailesi üzerinde sorun yaratır mı? Mesela Prof. Tosun Terzioğlu ve İbrahim Betil, "Önemli olan kız çocukların okuması, başörtülü ya da başörtüsüz. İlkokulda da başörtüsü olabilir" diyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Bunu doğru bulmam. Çocuğu okula getirebilmenin riski düşük çarelerini bulmak gerekir. Benim oradaki kaygım şudur; üniversite için konuşmuyorum, üniversite yetişkinler dünyası. O ayrı... İmam hatip okulları da din temelli okullar. Oralara da zaten başını örtmesi gerektiğine inananlar gider. Dolayısıyla dinin gereği neyse onu orada yapar. Orada bir sorun yok. Ama onun dışındaki hayatta, özellikle okulda, dinî sembol olan, dini çağrıştıran araçlar gereçler kullanıldığı zaman potansiyel olarak çok büyük sıkıntı yaratma durumu var.
Neden?
Bir uç örnek vereyim; parlamentoya anayasa gereği din temelli parti giremiyor. "Neden giremiyor? Girsin! Özgürlükler var. O da kendini dine dayamış bir parti!" denilebilir. Peki neden giremiyor? Özgürlükler de var. Bunu en liberal düşünceli, en çok özgürlükten yana olan insanlar da istemezler. Bu genel kabul görmüş bir şeydir. Parlamentoda din temelli parti olamaz. Olmaması gerekir. Çünkü; diyelim ki mecliste İslami Hareket Partisi var ve partinin başkanı kürsüye çıktı, dini temele dayanan sosyal bir meseleyi halletmek için konuşma yapıyor. Kürtaj meselesi tartışılıyor diyelim... Diyor ki, "Ceninin de hayat hakkı vardır. Benim dinim de bunu emrediyor ve partimiz de bunu savunuyor. Cenin ana rahmine düştüğü anda artık doğurmalıdır o kadın! Ceza yasamıza bunu getireceğiz." Böyle konuşuyor. Yani Allah'ın emri ceza yasasına girecek. Ben ona nasıl muhalefet edeceğim? Muhalefet ediyorum demek, Allah'a muhalefet ediyorum demek. Dolayısıyla demokrasilerde parlamentoda din esaslı parti olamaz. Olmaması gerekir. Çünkü muhalefet Allah'a oluyor o zaman. O zaman bana diyecek ki, "Sen Allah'ın dediğine karşı çıkıyorsun!" Şimdi bu bir metafor. Parlamentolarda bu olamaz. Çünkü aksi halde muhalefet edemezsin. Halbuki demokrasilerde inanmayan insanın da, ateistin de, Hıristiyan'ın da, Yahudi'nin de, Ermeni'nin de hakları var. Ki bizim vatandaşlarımız da var böyle... Onları ne yapacaksın? Dolayısıyla demokrasilerde din esaslı parti olamaz. Meclis'e giremez ve programında da din olamaz. Ve demokrasiyi özünden kavramış herkes, dünyanın her yerinde sokmaz içeri o partiyi. Mesela İran böyle. Ama zaten onlar demokrasi değil. Şimdi gelelim okula... Okulda da başımızı örtüyoruz, "Allah emrediyor, Kuran'ın da emri var" diye... Peki başını örtmeyen öğrenci ne oluyor orada? Allah'ın emrini dinlemeyen öğrenci oluyor. İşte kaygı verici olan bu. Yetişkin olduktan sonra, üniversiteye giderken uysun ya da uymasın mahalle baskısına, örtsün ya da örtmesin başını, ne yaparsa yapsın. Ama ilköğretim ve lise öğrencisinden bunu bekleyemeyiz. Çocukların ve gençlerin entelektüel ve duygusal gelişimi böyle bir meseleyi yönetecek düzeyde değildir. Yetişkinler bile bu sorunu halledemezken, çocukların sorunsuz aşacağına ihtimal vermiyorum. Onlar halletseler, ana ve babaları ciddi sorun çıkartır. Bu okul ortamında nasıl organize edilir? Orada kaygılıyım. Oradaki başörtüsünün temsil ettiği o "Allah'ın emri" öyle bir kullanılır ki, öğrenci "Ben başörtüsü takmak istemiyorum" diyemez.
Peki ya anne baba buna karşı koyamaz mı?
Hayır, anne baba da karşı koyamayabilir. Sıkıntı budur. Yoksa başını örtmüş, örtmemiş önemli değil. Benim için ha blue jean giymiş, ha başını örtmüş bir... Ama dini sembol olmaya başladığı zaman, Allah'ın emri yerine getirildiği zaman, birdenbire bir baskı unsuru haline geliyor ve bazı anne baba bunu istemeyebilir. "Benim çocuğum bu yaşta bu baskılarla karşılaşmasın" diyebilir. Ama okul öyle bir hale gelebilir ki, bunu yapamayabilir. Laik kesimin böyle korkuları var. Çünkü bunun gibi travmatik olayları yaşadılar. Korkular oralara dayanıyor, oradan tetikleniyor.
Vatan / 04.12.2012
Yazının devamını pdf formatında okumak için tıklayınız.
Benzer İçerikler :
Zekâ, uzun seneler boyunca doğuştan gelen ve geliştirilemez bir özellik olarak düşünülmüştür. Güncel çalışmalar zekânın aslında anne karnında gelişme...
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü In Business Dergisi Röportajı Ayşegül Horozoğlu ACC Profesyonel Koç ve Psikolog DBE ...
Türkiye genelinde 17,5 milyon öğrenci bugün karne alıyor. MEB, "ödev verilmesin" uyarısında bulundu. Ancak uzmanlar "Sadece eğlenceye değil, ...
Yakın zamana kadar çalışanların en büyük kâbusu olan performans baskısı, yeni çalışma modelleriyle tarihe gömülüyor. Y Kuşağı çalışanlarını korku ve ...
İlginizi Çekebilir :
"Bayramlar, Çocukların Aileleriyle Kurduğu Bağları Güçlendiriyor." En heyecanlı çocukluk anılarından olan bayramlar; yeni alınacak kıyafetler, ...
Kariyer hedefleri olan annelerin kafasındaki "İyi bir anne miyim, nasıl iyi anne olurum?" sorularına yanıt arayan uzmanlar, "Kendiniz...
Üniversite adaylarının meslek seçerken kişilik özelliklerini dikkate alması gerekiyor. Uzman Psikolog Şeyda Özdalga, "Kendine uygun meslek mutluluğu ...
Çocuk olduktan sonra evde hayvan beslemek, ebeveynler için büyük bir soru işaretidir. Oysa uzmanlar, hayvanların çocuk gelişimini hızlandırdığın...