Yetkinlikler Meselesi 4
Bir kaç haftadır “Yetkinlikler Meselesi” ile ilgili yazdıklarım deÄŸiÅŸik tepkilere yol açtı. Bunların içinde önemli bir kısmı “kafasının karıştığını”, yazılanların ÅŸimdiye kadar bildikleri ve uyguladıklarıyla çeliÅŸtiÄŸini söyledi. Yazılanları netleÅŸtirmeden önce bir özet yapalım:
- Belli bir anlayışla ele alınan Yetkinlik Modelinin işe yaradığını araştırmalar göstermiyor. Yani iş dünyasında kullanılan yetkinliklerin pek çoğu ile, iş sonuçları arasında (karlılık, verim, işten ayrılma oranı vd.) bir ilişki henüz gösterilmiş değil.
- Yetkinlik listelerine baktığımızda bunların; bilgiyi, becerileri ve yetenekleri içerdiğini görürüz. Bilgi nispeten kolay öğrenilir. Beceri daha zor edinilir ama eğer yetenek varsa çok daha kolay kazanılır. Olmayan yetenek öğrenilemez. Burada öğrenmekten anladığımız, yüksek performans göstermektir.
- Yüksek performans gösteren yöneticilere ve çalışanlara baktığımızda, bu performanslarını, geliştirdikleri bir kaç yeteneğe borçlu olduklarını görürüz.
- Herkesin geliştirebileceği en az bir kaç yeteneği vardır. Keşfetmek gerekir.
Burada en zor anlaşılan, kabullenmekte zorlanılan; zayıf yanlarımızın, yani “geliÅŸmeye ihtiyaç gösteren yetkinliklerin” eÄŸitimle geliÅŸemeyeceÄŸini, yani kiÅŸinin o yetkinlikte yüksek performans gösterir hale gelemeyeceÄŸini söylememiz oldu. Çünkü tüm İnsan Kaynakları pratiÄŸine ters düşüyordu. Tüm eÄŸitim programları, zayıf kalan yetkinlikleri geliÅŸtirmeye yöneliktir. Bugüne kadar bir çalışanın ya da bir yöneticinin zaten “iyi olduÄŸu” bir yetkinliÄŸi daha da geliÅŸtirmek için bir eÄŸitime yönlendirildiÄŸini duymadım.
İş dünyasında geçerli olmayan bu yaklaşım başka alanlarda pek ala kullanılır. Herkes isterse resim yapmayı öğrenebilir. Ama herkes iyi bir ressam olamaz. Herkes bir enstrümanda bir kaç parça çalmayı öğrenebilir, ama bir orkestrada çalacak düzeye gelemez. Her genç çok isterse futbol oynayabilir, ama birinci ligde çok istese de oynayamaz. Aklı başında kimse de yeteneği olmayan bir genci ressam olmaya, bir enstrümanı çalmaya veya futbol oynamaya zorlamaz.
Santrforun Yetkinlikleri
Diyelim Fenerbahçe’ye ileri dörtlüde, ortada oynayacak bir futbolcu gerekiyor. Bu pozisyonda oynayacak bir futbolcunun yetkinliklerini çıkaralım:
- Hızlı Koşar
- Geriden Top Çıkarır
- Boş Alanlara Kaçar
- Asist Yapar
- Top Kapar
- İyi Çalım Atar
- Hava Toplarına Hakimdir
- Pasları Yerini Bulur
- Yorulmaz
- Savunmaya Yardım eder
- Duran Toplara İyi Vurur
- Kaleyi Bulan Şut Yüzdesi Yüksektir
- Gol atar
Alex’in Güçlü Yanları
Alex’i Fenerbahçe’ye aldık. Güçlü yanlarını zaten geçmiÅŸ performansından bir miktar biliyorduk. Nedir bunlar?
- Asist Yapar
- Pasları Yerini Bulur
- Duran Toplara İyi Vurur
- Gol Atar
Onca yetkinlik içinden, Alex’i Alex yapan bu az sayıdaki yetkinliktir. Belki bunların içinden yalnızca ikisindeki performansını arttırsa, o bile yetebilir. Alex 15 yıl önce bu yeteneklere potansiyel olarak sahipti. Zaman içinde, eminim doÄŸru yönlendirmelerle bunları geliÅŸtirdi.
Alex’in Zayıf Yanları
Åžimdi Daum’un şöyle düşündüğünü varsayalım: Alex gol atıyor, pasları yerini buluyor, duran toplara iyi vuruyor ve gol atıyor. Ama daha çok eksiÄŸi var. Bu eksiklerini geliÅŸtirmesi gerekir. Yani ne yapması gerekir?
- Hızlı Koşması
- Geriden Top Çıkarması
- Top Kapması
- Hava Toplarına Hakim Olması
- Çok Koşması
- Savunmaya Yardım Etmesi
- İyi Çalım Atması
- Boş alanlara kaçması gerekir.
EÄŸer Daum Fenerbahçe’de Teknik Direktör deÄŸil de bir bankada ya da tekstil fabrikasında yönetici olsaydı, Alex’in iyi olduÄŸu yanları bırakıp yukarıdaki zayıf kalmış yetkinlikleri geliÅŸtirmeye çalışırdı. Ve tabii Alex’e de, kendine de, Fenerbahçe’ye de zarar verirdi. Zaten böyle bir ÅŸey yapmış olsaydı ikinci haftasında kıyamet kopardı. Önce Alex isyan eder, sonra yönetim müdahale eder, basın da demediÄŸini bırakmazdı. Çünkü bu mantığın doÄŸal uzantısı; Daum’un Alex’e, çok iyi kullandığı saÄŸ ayağıyla ÅŸut atmasını yasaklayıp, sol ayağıyla ÅŸut atmaya zorlamasıdır. Bu buluÅŸ bugüne kadar hiç bir teknik direktörün aklına gelmemiÅŸtir.
Bu yaklaşımın, bir çalışanın potansiyeli olduğu yetkinliklere odaklanmak yerine, zayıf kaldığı yetkinliklere odaklanmaktan hiç bir fark yoktur.
Bu arada hemen söyleyelim; Alex’in zayıf olduÄŸu yetkinliklerin pek çoÄŸu, takım arkadaşı Tuncay’ın en iyi kullandığı yetkinliklerdir. Galiba “takım oyunu” bu demek: Tuncay geriden top çıkarır, Alex’e verir, Alex’de golünü atar ya da attırır. Teknik Direktörün/Yöneticinin iyisi, takım arkadaÅŸlarının yeteneklerine odaklanır.
Önümüzdeki hafta, açtığımız parantezi kapatıp, yetkinlikleri meselesine nasıl yaklaşabileceğimizi tartışacağız.
02.04.2006
Benzer İçerikler :
Önce geçen hafta söylediklerimizi bir özetleyelim: 1. İnandığım ÅŸeyin aynı zamanda gerçeÄŸi de yansıttığını varsayarım. Yani Kemal’in benden nefret ...
Neden çok yakınımda bir sürü banka şubesi olduğu halde bir kilometre uzaklıktaki şubeyi seçiyorum? Neden kahve içebileceğim bir çok kafe varken hep birine ...
Gallup’un yüksek performans gösteren 8000 yönetici ile yaptığı geniÅŸ kapsamlı bir çalışmayı özetlemeyi sürdürüyoruz. Bu aÅŸamada baÅŸarılı yöneticilerin...
Malum, kriz nedeniyle işten çıkarmalar giderek çoğalıyor. Yani bir sürü insan sabah işine geldiğinde işini kaybettiğini öğreniyor. Bu insanlara belli bir ...
İlginizi Çekebilir :
Bayağı bir haftadır travmalardan ve hayatın tuzaklarından söz ediyoruz. Son yazıda travmalarımızdan, hayatın tuzaklarından ve onların verdiÄŸi acÄ...
Birkaç haftadır, ikna ve etkileme konularından söz ediyoruz. Hatırlarsanız geçen hafta, ikna ve etkileme süreçlerindeki zaaflarımızdan söz etmiştik. Bu ...
Geçtiğimiz hafta, başka pek çok alan için olduğu gibi, hizmet yönetimi alanı için de önemli öğretiler sunan davranış bilimlerinin perspektifinden hizmet...
Bizim meslek, yani terapi iÅŸi bir garip iÅŸtir. İnsanlar ne kadar çok mutsuz olurlarsa biz de o kadar çok para kazanırız. Yani Red Kit’in cenaz...