Kurumsal Gelişim Merkezi

İş Gücünün Verimliliğine Dair Bir Not

İş Gücünün Verimliliğine Dair Bir Not

İnsanı insan yapan nedir? Konuşabilme becerisi mi? Yoksa düşünebilmesi mi? Ya da topluluk olarak yaşamayı becerebilip, kentler kurması ve bu kentleri yakıp yıkabilmesi midir? Cevap ne biri ne de diğeridir aslında. Hepsini ve daha birçok alanı kapsayan ortak bir cevabı vardır bu sorunun: İnsanı insan yapan, yaşadığı ve parçası olduğu dünyayı, diğer canlıların aksine, “bilinçli” olarak planlayarak değiştirebilme kapasitesidir. Yani insanı insan yapan, nefes alan diğer her şeyden farklı kılan, “emek”tir demek yanlış olmayacaktır. Bir başka deyişle, bizi biz yapan şey “iş”tir aslında. Kapitalist üretim biçimi ise bu kadim gerçekliğin, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir derecede farkındadır. Dolayısıyla yaşadığımız çağda ekonomik hayata büyük bir önem atfedilir. Yatırım, üretim, verimlilik, kar, zarar gibi kavramlar kapitalist dünyanın ayrılamaz parçalarıdır.

Şüphesiz bu kavramlardan “verimlilik”, hayati bir önem taşır. Yatırım verimli olacağı düşünülüyorsa yapılır. Üretimde verimliliğin artması için türlü stratejiler geliştirilir. Daha verimli üretim daha fazla kar getirir. Daha fazla kâr ise daha fazla yatırım, dolayısıyla büyüme ve ilerleme anlamına gelmektedir. Peki, işgücünün yani emeğin verimli olması için, iş yerinin fiziksel şartlarını iyileştirmek dışında, kurumlar ne yaparlar?

İşgücünden daha fazla verim almak için günümüzde belki de en fazla kullanılan yöntemlerden biri çalışanların ölçme ve değerlendirmeye tabi tutulup, pozisyonlara bu süreçlerde toplanan verilere dayanarak yerleştirilmeleridir. Bu süreçte ilk önce iş tanımları yapılır. Daha sonra tanımlı bu işler için kişilerin sahip olması gereken yetkinlik ve davranış göstergeleri analiz edilir. “Son” olarak da bu yetkinlikler, özel olarak tasarlanmış bilişsel ve psikometrik testler aracılığıyla ölçülüp, kişi bu değerlendirmelere uygun olarak pozisyonlara yerleştirilir. İşe alma ve yerleştirme aşamasında ölçme ve değerlendirme yöntemlerine başvurmak olumludur. Fakat yapılan işin hem kurum hem de çalışan adına verimli ve anlamlı olması için yapılacaklar listesinde son aşama olarak görülmemesi gerekir. Peki, bunun anlamı nedir?

Kurumlar ölçme ve değerlendirme yaparken adayları ya da çalışanları çoğu zaman “sadece” kurumun ihtiyaçları çerçevesinde değerlendirirler. Kurumun ihtiyaçları başarılı bir şekilde saptanıp, bu ihtiyaçları karşılayabilecek yetkinliklere sahip kişilerden oluşan bir takım oluşturulursa yapılan işten maksimum verim alınabileceği varsayımıdır bunun sebebi. Fakat çalışanların ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmak gerekir.

Çalışanların ihtiyaçlarından bahsedildiğinde genelde akla ilk önce temel ihtiyaçlar gelir. Temel ihtiyaçlar önemli olmakla birlikte, yukarıda bahsettiğimiz hataya düşen kurumların göz ardı ettiği iki hayati ihtiyacı daha vardır çalışanın: psikolojik ihtiyaçlar ve kişinin kendini gerçekleştirme ihtiyacı. Başarma hissi, yapılan işin sağlayacağı saygınlık, yakın insan ilişkileri psikolojik ihtiyaçlara örnek olarak gösterilebilir. Ölçme ve değerlendirme yöntemlerini kullanacak kadar bilinçli olan birçok kurumda bu ihtiyaçların bir dereceye kadar karşılanması beklenebilir. Fakat verimlilik konusunda belki de en hayati role sahip olan, kişinin kendini gerçekleştirme ihtiyacı çoğu zaman ihmal edilir.

Bünyesinde barındırdığı iş gücünden maksimum verimi almak ve kuruma “bağlı” çalışanlara sahip olmak isteyen kurumların yapması gereken şey kurumun ihtiyaçlarının yanında çalışanların kendini gerçekleştirme, yani gelişim ihtiyaçlarını da göz önüne alarak stratejiler geliştirmektir. Ölçme ve değerlendirme sadece işe alımda ve yerleştirmede kullanılan bir araç olarak kalmamalı, buradan elde edilen veriler çalışanların gelişimlerine hizmet edecek eğitimler organize etmek ve çalışanın kendini sürekli geliştirmesi sürecini yakından takip etmek için kullanılmalıdır. Bunu başarabilen kurumlar, daha “mutlu” dolayısıyla daha “verimli” ve “bağlı” çalışanlara sahip olacak; bir bütün olarak daha “mutlu” bir kurum haline gelecektir.

Kemal PEHLİVAN - DBE Kurumsal Gelişim Merkezi Araştırma ve Psikometri Departmanı

DBE Kurumsal Ölçme / Değerlendirme ve Eğitim Merkezi
Bizi Arayın  Eğitmenlerimiz

Benzer İçerikler :

ÖĞRENME STİLLERİ NELERDİR? ÖĞRENME STİLLERİ ENVANTERİ NE İŞE YARAR?

Öğrenme denildiğinde akla gelen ilk şeylerden biri, sınıfında ders veren bir öğretmen ve onu dinleyen öğrencileridir. Öğrenme işi burada başlar ve belki birçok ...

En İyi Aday için Rekabeti Kazanmanın 4 Akıllı Yolu

Şirketinize başvuran adayların deneyimlerinden memnun olma olasılığı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Cevap büyük ihtimalle neredeyse umutsuz olacaktır. Daha ...

Çalışanların Ruh Sağlığını Korumak: İK’ya Düşen Roller?

Çalışan Memnuniyeti araştırmalarında en çok sorgulanan konular; Fiziksel Çalışma Ortamı, Psikolojik Çalışma Ortamı, İlk Yönetici, Üst Yönetim, Ücretlendirme ve ...

İŞYERİNDE TÜKENMİŞLİK SENDROMU: TÜKENMİŞLİĞİN BEŞ AŞAMASI

Tükenmişlik, iş ve özel yaşamda sağlığı ve üretkenliği olumsuz yönde etkiler. Peki gerçekten tükenmişlik noktasına geldiğinizi ve bunun hangi sebeplerle...

İlginizi Çekebilir :

Koçvari Liderler

Koç denildiğinde akla ilk gelen güvenilir, sağlam ve kendinden emin bir duruştur; Koçvari Lider de yönetim becerilerini koçluk becerileriyle birlikte kullanan ...

Duygusal Dayanıklılık

Duygusal Dayanıklılık Duygusal dayanıklılık, kişinin değişime ve karışıklığa ayak uydurabilme kapasitesidir. Duygusal dayanıklılığı yüksek olan çalışanlar, ...

İşe Alımda Çoklu Zeka Kuramı

“Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, o balık  tüm hayatını aptal olduğuna inanarak...

DİJİTAL DÜNYADA İŞE ALIM SÜRECİ

  “Öngörülere göre, gelecekte işe alım da dahil olmak üzere tüm iş süreçleri online platformlarda gerçekleşecek. Kimi insanlar yüz yüze olmadığı ...