Takıntılı Aşk
Takıntılı aşk kavramına aynı zamanda aşk bağımlılığı ya da ilişki bağımlılığı da diyebiliriz. Tanım olarak takıntılı aşk; kişinin gerçek yada ulaşılamayan (platonik) bir aşkı takıntı haline getirip bütün benliğini ona adaması, hayatını ona göre yönlendirmesi çok yoğun duygular yaşaması fakat bu aşkın gitgide kişinin kendine ve çevresindekilere zarar vermeye başlaması kişinin günlük hayattaki işlevselliğini azaltmasıdır. Takıntılı aşık yalnızca aşık olduğu kişinin onu mutlu ve tatmin edebileceğine inanır. Onsuz bir hiç olduğunu düşünür ve kişi kendini mutsuzken, aşık olduğu kişinin de mutlu olmasını istemez. Aslında kişi kafasında bir illüzyon oluşturmuş ve aşık olduğu kişi için oluşturduğu anlama aşık olmuştur. Takıntı sınırları aşıldığında tehlikeli sonuçlar da doğurabilir; aşık olunan kişiyi, takip etme, şiddet uygulama, taciz tecavüz, cinayet, kişinin intihar etmesi gibi...
Takıntılı aşkın en önemli tetikleyicisinin kişinin aşık olduğu kişi tarafından reddedilmesi olduğu düşünülmektedir. Fiziksel veya duygusal yönden reddedilen kişi devamlı kendini kabul ettirmek ve erişebilmek için çabalamaktadır. Takıntılı aşkın ortaya çıkmasında çeşitli sebepler olduğu düşünülmektedir. Bunlardan en önemlisi, kişinin bebeklik çağında kendisine yeterince ilgi ve sevgi göstermeyen annesi(ya da ona bakan kişi) ile güvenli bir bağ oluşturamamasıdır. Bunu oluşturamamış çocuklar anneleri yanlarından her ayrıldığında ağlamak, korkmak, yoğun endişeye kapılmak, bazen tam tersi anneden uzaklaşmak gibi sağlıklı olmayan davranışlar gösterir. Anne ya da çocuğa bakan kişi ile kurulamayan bu güvenli bağ kişinin gelecek romantik ilişkilerinde de aynı şekilde çaresizce bu ilgi ve sevgi arayışına girmesine neden olmakta ve uçlara gidilebilmektedir. Yine aynı şekilde çocuklukta yaşanmış ve çocuğun derin bir değersizlik hissetmesine neden olan olaylar, travmalar da ileride takıntılı aşk oluşturmasına neden olmaktadır. Ayrıca ileride madde bağımlılığı yada alkolizm olmasının da takıntılı aşk için bir risk faktörü olduğu düşünülmektedir.
Kişinin hayatına bir anlam katamamış olması, kendini tatmin etmeyen bir iş hayatı, veya sosyal çevreye sahip olması ve bununla beraber gelen sıkıntı ve anlamsızlık hissi de takıntılı aşkın nedenlerinden biridir. ayrıca buna eşlik eden başarısızlık, düşük özgüven, kırılganlık ve zayıflık hissi kişide yoğun endişe oluşturmakta ve kişi bu endişeyi kafasında oluşturduğu aşka yönlendirerek bu şekilde dışarı vurmaktadır. bununla birlikte kişi kafasında oluşturduğu takıntılı aşk ile varoluşuna bir anlam katmakta ve önemli bir boşluğu doldurduğunu düşünmektedir. Bu sebeple de aşk karşılıklı olmadığında yine de bunun peşinden umutsuzca gitmekte, kıskançlık krizlerine girmektedir. Takıntılı aşk yaşayan kişilerde görülen bir başka özellikte kendilerini çevrelerinden daha özel ya da daha farklı görme eğiliminde olmalarıdır. Genelde fark edilen bir başka gösterge de takıntılı takıntılı olarak aşık olunan kişinin ulaşılamaz ya da eşit olunmayan bir seviyede özelliklere sahip olmasıdır. Evli olması, çok daha yaşlı veya genç olması, farklı bir sosyal kesimden olması, çok uzakta olması ya da platonik olması gibi.
Takıntılı aşıklarda genelde depresyon, davranış bozukluğu, bağımlı kişilik özellikleri, kaygı bozukluğu, takıntılı kişilik yapısı, bilişsel çarpıtmalar ( olayları olduğundan farklı algılama, değerlendirme ve yorumlama eğilimi) takıntılı aşk ile tetiklenmiş psikiyatrik hastalıklar (örneğin şizofreni) madde bağımlılığı ve düşük hayat işlevselliği sıkça görülmektedir. Bu tür psikolojik problemlere karşı karşıya kalan kişilerin, uzman desteği almaları gerekmektedir.
Uzman Klinik Psikolog Şirin Hacıömeroğlu Atçeken - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Aldatma Oranları Journal of Marital and Family Therapy dergisinde (ABD) yer alan 2012 yılında yapılmış bir araştırmaya göre: Eşini en az bir kez aldatan ...
Aşık olma hali, çok yoğun duyguların yaşandığı, benliğin unutulup tamamen karşındakine odaklanıldığı ve partnerin kişinin kafasındaki bir şablona göre...
‘’Stockholm sendromu, çok büyük duygusal ve psikolojik baskı anlarında ortaya çıkmaktadır. Cismen esir edilen birey, bu süreçte artık ruhen de esir ...
Boşluk hissini tüm hücrelerinizle hissediyorsunuz ama nasıl oluştuğundan emin değilsiniz. Hüzün mü? Melankoli mi? Yoksa sadece can sıkıntısı mı? Bu şekilde ...
İlginizi Çekebilir :
Matheson et al. (2003) çiftler arasında yaşanan şiddete yönelik olarak uygulanan tedavi programlarının, genelde sadece erkeğin katıldığı eğitimsel veya...
Hamilelik sırasında kadınların beyinlerinde, onları anneliğe hazırlamaya yardımcı olacak önemli değişiklikler meydana gelir. Odaklanma güçlüğü, unutkanlık gibi ...
“Alışkanlık bir halata benzer. Her gün bir lifi örer ve sonunda onu koparamayacak kadar güçlü yaparız.” Herkesin yapmamayı dilediği ancak bir...
Hayatta her gün seçim yapmamızı gerektiren durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu seçimlerden bazıları kolayken bazıları zor olabiliyor. En zor görünen ...