Açık Ceza Evi Filistin
Yaklaşık bir haftadır Filistin’deydim. Anneannem olsaydı “Ne iÅŸin var oralarda, evini su mu bastı” derdi hemen. Evden dışarı çıktığımız her durum için bu geçerliydi. Neyse...
Deprem sonrası bizim terapistlerimizin “travma terapisi” eÄŸitimini EMDR-HAP Örgütü üstlendi. Yani eÄŸitimcilerini ücretsiz gönderdi. EMDR-HAP EÄŸitimcileri yaklaşık 500 profesyonel. Büyük çoÄŸunluÄŸu Avrupa ve Amerika’da. Aslında dünyanın her tarafındalar. Hepsi son derece yetkin travma uzmanı. EÄŸitim görürken aynı zamanda gönüllü çalışmayı da kabul ediyorlar. Dünyanın neresinde bir felaket yer alsa e-mail’ler gidip gelmeye baÅŸlıyor. İş hemen projelendiriliyor. Para bulunuyor. Kimler gönüllü olacaksa bildiriyorlar. Çok da para gerekmiyor. Uçak ve otel. Ekip kuruluyor ve hangi ülkeyse oraya gidiliyor. Ülkeyi daha önce ziyaret etmiÅŸ veya orada çalışmış meslektaÅŸlardan örf ve adetleriyle ilgili bilgiler paylaşılıyor. Ekipler genellikle bir birini tanıyan kiÅŸilerden oluÅŸuyor. Hem iÅŸ yapılıyor hem de hasret gideriliyor.
Åžu anda Sri-Lanka, BangladeÅŸ, Hindistan, Tayland ve Güney Amerika’nın bir kaç ülkesinde projeler sürüyor. O ülkenin terapistleri eÄŸitim görüyor. Süpervizyon veriliyor. Sonra “eÄŸitimci eÄŸitimi” alıyorlar. Amaç her ülkenin kendi eÄŸitimlerini zaman içinde kendilerinin saÄŸlıyor olmaları. Bu Türkiye’de de böyle oldu. Artık kendi travma terapistlerimizin eÄŸitimlerini saÄŸlayabiliyoruz.
Filistin’deki eÄŸitimi “YMCA Filistin” ve “Filistin İşkence MaÄŸdurları Tedavi Merkezi“ organize etti. 30 terapist eÄŸitim aldı. Terapistlerin çoÄŸunun kendileri travmalıydı. Hem eÄŸitim sürecinde hem de her gün eÄŸitimden sonra onların travmalarıyla uÄŸraşıldı.
Filistin açık bir ceza evi. Bir ÅŸehirden öbürüne gidilemiyor. İzin almak zor. Alınsa bile, yol boyu geçmek zorunda olduÄŸunuz kontrol noktalarından geri dönmeniz istenebiliyor. Bazen da “içeri” alınabiliyorsunuz. Yani bir macera. Bir de ÅŸimdi “duvar” var. EÄŸitime katılan terapistlerin bir kısmı izin alamadıkları için daÄŸları tepeleri aÅŸarak geldiler. Yakalansalar çok kötü olacaktı her halde.
Åžehirler arası gidiÅŸ geliÅŸ sınırlı olunca, ticaret de geliÅŸmiyor. Bir ÅŸey üretemiyorsunuz. Kiminle konuÅŸsam bıkkınlıktan ve ümitsizlikten söz ediyor. Sanıyorum İsrail’in de yapmak istediÄŸi bu: Bıktırmak. Nitekim, kiminle konuÅŸsam “Tamam biz devlet olarak İsrail’i tanıyoruz, ama o da bize topraklarımızı versin”. Yani Arafat’ın bin senedir gelemediÄŸi yere sonunda gelinmiÅŸ. Zaten Arafat’a hayat boyu ısınamamışımdır. O da “çözümsüzlüğü” bir strateji olarak benimsedi gibi gelmiÅŸtir hep. Etrafı zengin olmuÅŸ. Hepsinin bol parası var. Yani o iÅŸten geçinir olmuÅŸlar. Arafat ve etrafının Filistin’deki logosu “Ali Baba ve Kırk Haramiler”
Gidip geldikten sonra fark ettim, bu güne kadar onca yazarımız gitti Filistin’e. Hep politikacılarla politika konuÅŸuldu. Hiç hatırlamıyorum Filistin’li ne yaÅŸar, ne düşünür yazılsın.
Kudüs’ü de tavaf ettik bu arada. AÄŸlama duvarı, Mescid’i Aksa, İsa’nın doÄŸduÄŸu yer, öldüğü yer, kiliseler ve kapalıçarşı. Kapalıçarşı bizimkine göre daha yoksul. 1200 dolar milli gelirle o kadar olur. Ama satılan her ÅŸey aynı. Kolyesinden sedef kakmalı kutusuna kadar. Ya modeller bin senelik, deÄŸiÅŸtirmeye gerek duyulmuyor, ya da birbirlerinden çalıyorlar. Bilmiyorum. İyi niyetli, yardımsever ve kibar insanlar. En azından Bethlehem’dekiler öyleydi. Müzik, kebap ve arak, yani rakıya, “ya nolucak bu Filistin’in hali” muhabbetini de ekleyince kendimi bayağı evimde hissettim.
Dönüşte Tel Aviv hava alanında tam bir buçuk saat arandım. Çünkü çantamdan “İşkence MaÄŸdurları Tedavi Merkezin’den aldığım, içinde faaliyetlerini ve programlarını anlatan yayınlar çıktı. Aslında bakmaya bile fırsat olmamıştı. Memur yüzü allak bullak, “Bak burada İsrail’li askerlerin Filistinli’lere iÅŸkence yaptığını yazıyor” dedi. Ben de “okuduÄŸun her ÅŸeye inanmak zorunda deÄŸilsin” dedim. Bu espri bir buçuk saat aranmama ve sorgulanmama neden oldu.EÅŸyalarım üç ayrı makineden geçti. Her seferinde kapattırıp yeniden açtırdılar. Bir odaya götürürülüp soyunmam istendi. O öten aleti vücudumda gezdirdi EMDR. Bunu hiç anlamadım. Derimin altında ne olabilirdi ki? Çip falan mı arıyordu acaba? Bir ara eline plastik eldiven takınca “meseleyi biraz abartmıyor musunuz” dedim. MeÄŸerse ayakkabılarımı makineye tutacakmış. Yoksa kabul etmemeye kararlıydım. Meseleyi Sharon’a kadar götürmeye de kararlıydım. Gerek kalmadı. Strateji aynı. Bıktırmak. İki ay sonra bir daha gideceÄŸim. Yanımda iÅŸkenceden miÅŸkenceden söz eden hiç bir ÅŸey olmayacak.
27.11.2005
Benzer İçerikler :
Önce özetimizi yapalım. 1. Marka-müşteri iliÅŸkisi söz konusu olduÄŸunda en büyük katma deÄŸer “marka bilinirliÄŸinden” deÄŸil, “marka...
Çoğumuz spor ve egzersiz yapmak deyince, ya kalp krizini önlemeyi ya da zayıflamayı anlarız. İşte egzersizin faydaları. Egzersiz ve Bağışıklık...
Malum, kriz nedeniyle işten çıkarmalar giderek çoğalıyor. Yani bir sürü insan sabah işine geldiğinde işini kaybettiğini öğreniyor. Bu insanlara belli bir ...
Geçen hafta hangi evliliklerin iyi gittiÄŸini, hangilerinin kötü gittiÄŸini anlayabilmek için araÅŸtırmalara bakalım demiÅŸ ve bunun için de Gottman’Ä...
İlginizi Çekebilir :
Geçen hafta konuyu şöyle bağlamıştık: 1. İnternette kurduğum ve sürdürdüğüm ilişkide, bir yandan kendimi istediğim ölçüde gizlerken, öte yandan fantezilerimi ...
İş dünyasını temelde birkaç kriter ya da hedef ilgilendirir: Verim, karlılık, çalışan bağlılığı, müşteri bağlılığı ve işten ayrılma oranı. Belki bunlara ...
Son yazımızda, iyimser ya da kötümser olmamızın iş yaşamında, okulda, yakın ilişkilerde, ruh sağlığında ve genel olarak sağlıkta çok şey fark ettirdiğini...
Bir düşünün: Kaç kere bir başkasıyla, çatışan inanışlarınız sebebiyle, yapıcı veya yıkıcı, sonu gelmeyen bir tartışmaya girmişsinizdir? Kaç kere bir başkasının ...



