Emre Konuk

Akıldışının Cazibesi - III

Son birkaç yazımızda, insanın tamamen rasyonel bir varlık olmadığını hatırlatmış ve sizleri, irrasyonel tarafınızı tanımaya yönlendirmiştik. Mantığa aykırı dahi olsa her davranışın bir sebebi olduğunu vurgulamış; üstelik pek çok defa cazip yönlerinin de bulunabildiğine dikkat çekmiştik. Davranışsal Ekonomi ekolünün önerdiği üzere, bilincinde olmadığımız bu süreçlerin farkına vararak hayat kalitemizi arttırabileceğimizi paylaşmıştık. Geçtiğimiz hafta, geleneksel perspektifle açıklanamayan, kişisel emek ve duygusal tatmin arasındaki ilişkiye dair bir örnek üzerinden gitmiştik. Bu hafta da düşünsel üretimlerimiz ile ilgili irrasyonel bir süreci ele alacağız.

Bugünün örneÄŸine geçmeden önce, geçen sefer neden bahsettiÄŸimizi kısaca hatırlamakta yarar var: Kendi kaynaklarımızı, yani emeÄŸimizi kullanarak yaptığımız iÅŸlerde, bambaÅŸka bir övünç duyuyor, aşırı sahiplenme hissediyor ve büyük anlam ve deÄŸer buluyoruz. Ne kadar çok iÅŸ gücü sarf edersek, yapılan iÅŸe o kadar çok baÄŸlanıyoruz. Yaratıcılığımızdan faydalanıp kiÅŸiselliÄŸimizi kattığımızda daha da çok haz duyuyoruz; ancak, iÅŸ bizden çıktığı ve tamamlandığı sürece, hiçbir varyasyona açık olmayan iÅŸlerde bile, çalışmamızın ya da ürünümüzün diÄŸerlerinden “daha özel” olduÄŸuna inanıyoruz. Davranışsal ekonomist, araÅŸtırmacı ve yazar Dan Ariely ve meslektaÅŸları, buna “İKEA etkisi” diyor.

Araştırmacılar, tıpkı kendi elimizden çıkan işlere olduğu gibi, kendimize ait olan veya öyle olduğuna inandığımız düşünsel üretimlere de duygusal olarak aşırı bağlandığımızı ortaya koyuyorlar. Kendi düşüncelerimizi çok sahipleniyor ve yüceltiyoruz. Kendimize ait olmayan, başkalarından ilham alıp tamamen içselleştirdiğimiz, yanılgıya düşecek kadar benimsediğimiz düşünceleri de öyle. Üstelik, yalnızca sahiplenmek ve yüceltmekle kalmıyoruz; kayırıyoruz da. Çoğu zaman, başkalarına ait olduğunu bildiğimiz, diğer düşünsel üretimler eş değerde olamıyor yahut değersizleşiyor ve akabinde dışlanıyor ya da reddediliyor. İKEA etkisinde bir uğraşa olduğu gibi, bu örnekte bir fikre yatırım yapılması söz konusu. Bu zihinsel yatırım, fikre, akıldışı bir düzeyde bağlanmamıza sebep oluyor.

Ariely’nin bir kitabında referans verdiÄŸi üzere, Mark Twain “Some National Stupidities” adlı denemesinde, kültürlerin daha etkin çözümlerden mahrum kalmak pahasına, baÅŸka kültürlerin düşünsel üretimlerinden faydalanmadıklarını dile getiriyor. Toplumların “diÄŸerlerine ait” deÄŸerli fikirleri benimsemeye direndiklerine ve hatta bazen hiç benimsemediklerine dikkat çekiyor. Twain’e göre, bu, çok enteresan ve anlaşılmaz bir fenomen; kendi deyimiyle “aptallık”; ve bu “aptallık”, evrensel.

Ariely, kendi düşünsel üretimlerimizi üstün tutup, diÄŸerlerini yeterli veya uygun bulmamak ile ilgili bu durumu “’Burada icat edilmedi’ yanılgısı” (‘not-invented-here’ bias) olarak adlandırıyor. Kısaltmanın çaÄŸrıştırdığı üzere, pek çok kez, kiÅŸinin doÄŸruları, “burada”, yani kendi zihninde icat edilenlerden ibaret oluyor. Bu, kiÅŸiler ve toplumlar için olduÄŸu gibi, kurumsal nitelikli ve diÄŸer organizasyonlar için de geçerli. Organizasyonlar, genellikle kendi inanışları, deÄŸerleri, süreçleri ve ürünleri/hizmetleri doÄŸrultusunda bir kültür oluÅŸturur ve bu kültüre baÄŸlı hareket ederler. Ancak bazen bu kültüre o kadar belirleyici bir nitelik yüklenir ki, ÅŸirket kendini dar bir içsel odakla kısıtlar ve bunun sonucunda kaçırılan fırsatlar ve baÅŸarısız giriÅŸimler ile bedel öder. ÖrneÄŸin, yıllar boyunca Walkman gibi çok baÅŸarılı icatlar ortaya koyan Sony, rakipleri yeni nesil ürünler piyasaya sürmeye baÅŸladığında, kendisine ait olmayan bu fikirlere hak ettiÄŸi önemi atfetmedi ve bunlardan yararlanmamayı seçti. Onun yerine, artık raÄŸbet görmeyen ve modern teknolojinin en popüler araçlarıyla uyumlu olmayabilen ürünlere yatırım yapmaya devam etti. Neticede, tüketiciyle buluÅŸtuÄŸu anda yok satan yeni nesil ürün piyasasında zamanında yer edinemedi; büyük bir fırsatı kaçırdı.

BahsettiÄŸimiz, kendi düşünsel üretimlerimizi üstün tutmanın olumsuz sonuçlarına bir örnek. Bu örnekte olduÄŸu gibi, kimi zaman, kendi fikirlerimizi o kadar yüceltiyoruz ki objektif bakış açısını yitiriyoruz. Görüşümüz, bizim için “tek doÄŸru” olabiliyor ve saplantı haline gelebiliyor. Bu da esnekliÄŸimizi yitirmemize ve aslında daha iyi olan fikirleri reddetmemize sebep olabiliyor.

Olası olumsuz sonuçlarını sıraladık diye artıları yok sanılmasın; “burada icat edilenleri” deÄŸerli bulmanın cazip yönleri de var. Fikirlere yatırım yapmanın yarattığı tatmin duygusunu anlayabilirseniz, kullanılmalarında, hem kendinizi hem de baÅŸkalarını daha ilgili kılmak üzere ilham bulabilir, destek olabilir, fark yaratabilirsiniz.

Gerçek şu ki, aynı bilgi, telkine açık kişilerin şahsi çıkarlar doğrultusunda manipüle edilmeleri ve bir fikrin kendi fikirleriymiş gibi zihinlerine yerleştirilmesi için de kullanılabilir. Bizim önerimiz, olumlu ve olumsuz tesiri aynı anda barındıran bu irrasyonel yanımızdan, en çok artıyı ve en az eksiyi yakalayıp kendimize katmak.

Kaynak

  • Dan Ariely (2011). Akıldışının Mantığı. Optimist Yayınları.
  • Dan Ariely (2010). Akıldışı ama Öngörülebilir. Optimist Yayınları

20.11.2011

Benzer İçerikler :

Nasıl Zayıflayacağız? 2

Geçen hafta, kilosuyla kronik sorunu olan bir danışanın portresini çizmiştik. Figen Hanım yaklaşık 15 yıldır zayıflamaya çalışmakta, zaman zaman başarılı ...

Keşif Anlarını Desteklemek

İnanması ne kadar güç olsa da, insanoğlunun dünyaya getirdiği minik insancıklar, hayatta kalmalarını sağlayan bir dolu refleks, duyu, dürtü, her yaşantıyı ...

Niye Zayıflayamıyoruz?

Önce geçen haftanın önemli noktalarını bir özetleyelim: Kilonun, yani bedende biriken yağın kendisi kalp, kanser, diyabet, gibi rahatsızlıkların nedeni...

İyi Yönlerim Beni İyi Bir Lider Yapar mı?

Birkaç haftadır sizinle Gallup’un liderlikle ilgili olarak yaptığı geniÅŸ kapsamlı bir araÅŸtırmayı özetlemeye çalışıyorum: 1. Yüksek performans...

İlginizi Çekebilir :

Keşif Anlarını Desteklemek

İnanması ne kadar güç olsa da, insanoğlunun dünyaya getirdiği minik insancıklar, hayatta kalmalarını sağlayan bir dolu refleks, duyu, dürtü, her yaşantıyı ...

Beyin Ergonomisi

Kalite ve Verim İçin İş Yeri Tasarımı Ergonomi, çalışanların iÅŸ yeri ile uyumunu inceleyen bir bilim dalı. Bu kelime Yunanca ‘ergon’ yani ...

İnsanın Doğası 2

Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...

Harvard UzlaÅŸma Projesi

Geçtiğimiz iki hafta, sorunları aşmak için takındığımız iki tavır üzerinde durmuştuk. Birincisi; sorunların ortaya çıkmasına yol açan nedenleri araştırmak ve ...