Emre Konuk

Çocuk Nasıl Öğrenir

Çocuk dediğiniz şey, zamanla hepimizde yok olan bir güzel özellikle doğar. Bu özellik, çocukların hiç anlamadığımız hareketler yapmasına, hiç durmadan oradan oraya hoplayıp zıplamasına, bir bardağı alıp durup dururken yere fırlatmasına, nereye gitseniz sizden uzaklara gitmesine, birine durup dururken tokat atmasına, bir gece kendini dolaba kilitlemesine, bir sümüklüböceği alıp eve getirmesine neden olabilir. Kızdığımız davranışların nedeni çoğu zaman bu özelliktir: Merak.

Çocukları anlamak kolay değil, çünkü en büyük farkımız davranışlarımızın sonuçlarını biliyor olmamız. Bize anlamsız gelen her şey, onların öğrenmelerine yani hayattaki büyük misyonlarına katkıda bulunuyor. Bizim defalarca görmüş olduğumuz birçok şey onlar için birer mucize.

Buraya kadar oldukça normal geliyor, şaşırmıyoruz değil mi? Çoğumuz çocukların yetişkinlerde pek rastlamadığımız kadar büyük bir merak ve içten gelen, yani ödülü dışarıdan gelmeyen bir öğrenme isteği ile doğduğunu biliyoruz. Buna “içsel motivasyon” diyoruz çünkü herhangi bir ödül almak için öğrenmeye çalışıyor değiller, en doğal en dürtüsel, en içten tavırlarıyla, sadece meraklarını gidermek için yapıyorlar ne yapıyorlarsa.

Biz nerede yanlış yapıyoruz?

Her çocuk, tamamen kendine has yeteneklerle doğar. Her çocuk kendine has bir konu ile kendine has bir biçimde, doğal olarak ilgilenir. Peki, biz ne yapıyoruz da onların bu doğal isteklerini köreltiyoruz?

Büyürken salt öğrenmenin hazzını yaşayabileceğimiz durumlar giderek azalıyor. Sevgi ve onay ihtiyacımız koşullara bağlı olarak karşılandıkça, içsel motivlerimiz sonucu elde ettiğimiz yüksek seviyeli haz anlamsızlaşıyor. Bir diğer deyişle, yaşamımızın bağlı olduğu “diğerleri tarafından onaylanma isteğimiz” bunun yerini alıyor.

Çocuklar bu kadar “merak” ederken, biz de onlara bu kadar “öğretmek” isterken, bu konuda sorun yaşamamız oldukça ilginç.  Öğrenmeye en aç ve bunu en doğal biçimiyle her saniye yapan çocuklar, nasıl oluyor da biz onlara bir şeyler öğretmeye çalışırken sorun yaşıyorlar? İşte çocuğumuzun ruhunu budamanın yolları:

1. Ne öğretmek istediğimiz konusunda diretiyoruz:

Çocukların zaten öğrenmek istediklerini ve en iyi öğrendiğimiz şeyin merak ettiğimiz şey olduğunu unutmamalıyız. Merak etmediğiniz bir şeyi ne yaparsanız yapın kendiniz maledemez, sindiremez, unutursunuz. Hayatta bir yere koyamaz, uygulayamaz, bir işe yaratamazsınız. Bu nedenle çocukların merak ettikleri şeyleri gözlemlemek ve bunları öğrenmelerine yardımcı olmak gerekiyor. Öğrettiğimiz şeyin hayatla bağlantısını göstermediğimiz zaman, ilgi yok oluyor ve zorla öğrenme başlıyor. Not: Merak aynı zamanda çocuğun işlenirse geliştireceği yeteneklerinin ipuçlarını da verir.

2. Nasıl öğretmek istediğimiz konusunda diretiyoruz:

Deneyimleyerek, yaşayarak kendi başına öğrenmek isteyen çocuğumuza, anlatarak öğretmek istiyoruz. Yaşayarak öğrendiğimiz şeyi unutmayız, ne anlama geldiğini biliriz, hayata uygularız.

3. Ne zaman öğretmek istediğimiz konusunda diretiyoruz:

İçsel motivasyona ayak uydurmak zor. Elbette her istediğini hemen yapmasına izin veremeyiz, fakat keşfetmek isteği ve merak duygusu ne yazık ki öngörülemiyor. Bu zamanları fırsat olarak değerlendirmek, kaçırmamak gerekiyor.

İçsel motivasyonu ne beliriyor?

Araştırmalar, içsel motivasyonu belirleyen temelde üç faktör olduğunu ortaya koyuyor: Otonom olmak, yani kendi isteği ve inisiyatifi doğrultusunda hareket etmek, yaptığı işte yeterli hissetmek ve bulunduğu ortama bağlı hissetmek (Ryan and Deci, 2000). Yani işin özeti anne babalara düşen; çocukların kendi inisiyatifleri ile yöneldikleri alanlarda onları teşvik etmek ve onlarla pozitif bir ilişki içerisinde olmak. Aksi takdirde ne yapmaktan keyif aldığını, neyi gerçekten sevdiğini bilemiyor, bilse de yönelemiyor çocuk. Doğarken var olan öğrenme isteğini kaybetmesine izin vermemek, onu destekleyerek belki yönlendirmek, seçenek sunmak gerekiyor.

Bununla ilgili başlangıç noktası çocuğunuzla oyun oynamaktan geçiyor çünkü her çocuk önce oyunla öğreniyor. Artık şaşırmayı unutmuş yetişkinler olarak, daha her şeyin başında bir çocuk ile, onun öğrenme arzusunu köreltmeden nasıl oynayabiliriz? Haftaya bu konuya değineceğiz…

Kaynaklar

Fox, J. (2008). Your Child’s Strengths. New York: Penguin Group.
Ryan, R. and Deci, E. (2000). Self-Determination theory and the facilitation of intrinsic motivation, social development, and well-being. American Psychologist, 55(1), 68-78.

20.05.2010

Benzer İçerikler :

Fast Food ve Depresyon - II

Geçtiğimiz hafta, hızlı tüketim gıdalarının, fiziksel sağlık ile olduğu gibi, psikolojik sağlık ile ilişkisi olduğuna dair bilimsel bulgulara ulaşıldığından...

Korku Kültürü - III

Geçtiğimiz haftalarda, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan bahsetmiş; “korku ticareti”nin psikolojik bir silah olarak, etkilemek ve ...

Festinger'den Kültlere ve Tehlikeli Gruplara

Geçen hafta Festinger’in “Zihinsel Çelişki” ya da “Zihinsel Tutarsızlık” diyebileceğimiz teorisinden söz ettik. Bir iki de...

Eğitimde Dönüşüm - III

Geçen hafta, eğitim sistemine yönelik beklenti ve ihtiyaçlara dikkat çeken bazı bilimsel çalışmalardan bahsetmiş ve eğitimin ne olması gerektiği üzerinde...

İlginizi Çekebilir :

Davranışsal Ekonomi Üzerine - IV

Geçen haftaki yazımızda geleneksel ekonominin genellemeleriyle insanı standardize ettiğinden ve “öngörülebilir” varsaydığından, bu yaklaşıma meydan ...

Nasıl Zayıflayacağız 3

Geçen hafta, zayıflamak söz konusu olduğunda, öncelikli hedefin zayıflamak değil, yemekle kavgayı sonlandırmak ve yemekten keyif almayı öğrenmek olması...

Ergenin Aklı 1

Ergenlik dönemi, çocuklar ve aileleri için genellikle biraz sıkıntılı bir dönemdir. Çocuk, ergenlik dönemine girmesiyle birlikte, kendi isteklerine göre ...

Hayal Kurmak Bedava

Geçen hafta İstanbul'un dünya metropolleri içinde en güvenli olanlarından biri olduğunu ama bunun böyle devam etmeyeceğini söyledik. İstanbul'un...