Emre Konuk

Egzersizin faydaları I

Çoğumuz spor ve egzersiz yapmak deyince, ya kalp krizini önlemeyi ya da zayıflamayı anlarız. İşte egzersizin faydaları.

Egzersiz ve Bağışıklık Hücreleri

Miami Üniversitesi’nden Dr. Arthur LaPerriere, egzersizin zor durumlardaki koruyucu etkisini inceleyen bir çalışma yaptı. Testi için, insanoğlunun yaşayabileceği en kötü anları seçti. Örneğin, bir kişiye AIDS olduğu söylenen an gibi. Araştırması sırasında bu insanlara bir müdahalede bulunulmadı. Hepsi, bu korkunç gerçekle kendileri baş etmek zorunda kaldı.

Dr. LaPerriere’nın gözlemine göre, en az 5 hafta egzersiz yapan hastalar korkuya ve çaresizliğe karşı “korunmuş gözüküyordu. Daha da ötesi, normal olarak stresli durumlarda çökmesi gereken bağışıklık sistemleri, bu korkunç haberi aldıklarında daha iyi direnç gösteriyordu.

“Doğal Öldürücü” hücreler, AIDS ya da kanserin yayılması gibi dışardan gelen istilalara karşı vücudu ilk koruyan hücrelerdir. Bu hücreler bizim duygularımıza karşı oldukça duyarlıdır. Biz ne kadar iyi hissedersek, onlar işlerini o kadar enerjik yapmaya devam ederler. Diğer taraftan, Stres veya depresyon dönemlerinde, doğal öldürücü hücrelerin çoğalmaları durur ya da azalır. Bu sonuç Dr. LaPerriere’nın egzersiz yapmayan hastalarla bulduğu sonucun tam olarak aynısıdır. Teşhis konulduktan sonra egzersiz yapan hastaların tam tersine, bu hastaların doğal öldürücü hücreleri ciddi şekilde azalmıştır.

Egzersiz ve Depresyon

Depresyon daima karanlık, pesimistik düşüncelerle ilişkilidir. “Asla başaramayacağım”, “işe yaramayacak”, “Çirkinim” “yeterince zeki değilim”, “şansım yaver gitmiyor”, “her zaman benim başıma gelir”, “yeterli enerjiye, güce sahip değilim”, “insanlar benden hoşlanmıyorlar”, “hiç bir yeteneğim yok”, “sevilmeyi hak etmiyorum”, “ben hastayım”.

Bu düşünceler zararlı olduğu kadar olduğundan aşırıdır da. (“ben herkesi hayal kırıklığına uğrattım” düşüncesinin gerçek olmadığı ve abartılı olduğu gibi.) Fakat depresyon gerçekleştiği zaman bu düşünceler otomatikleşir, objektif realite kaybedilir ve bu düşüncelerin anormal olduğu düşünülmez. Kognitif terapinin kurucusu Dr. Aoron Beck’de bu düşüncelerin sürekli tekrar edilmesinin depresyonu sürekli kıldığını göstermiştir.

Fiziksel olarak gösterilen efor, bu depresif düşüncelerin geçici olarak durmasını sağlamaktadır. Koşu yapan pek çok insan koşmalarının 15–20. dakikasının sonunda kendilerini doğal olarak pozitif hatta yaratıcı hissettiklerini söylemişlerdir.

Duke Üniversitesi’nde son zamanlarda yapılan bir çalışma etkili bir antidepresan olan Zoloft ile koşmanın depresyon üzerindeki etkisini kıyaslıyordu. 4 ay sonunda her iki yaklaşımla da tedavi edilen hastalar eşit şekilde iyi oldu. Yani ilaç düzenli koşmaya göre daha fazla bir avantaj sağlamıyordu. Hatta koşma ve ilaç birlikte verildiğinde bu etki artmıyordu.

Diğer yandan, bir yıl sonra, iki tedavi arasında büyük bir farklılık ortaya çıktı. Zoloft ile tedavi edilen hastaların üçte birinden fazlasının depresyonu geri gelmişti. Tam tersine, koşu programına devam eden hastaların %92’si hala çok iyiydi. Çalışma sonlandıktan sonra bile kendi insiyatifleri ile koşmaya devam etmişlerdi.

Duke Üniersitesi’nde yürütülen bir diğer çalışma egzersizden faydalanmak için genç ve sağlıklı olmak gerekmediğini gösterdi. 50–77 yaşları arasında depresif hastalar antidepresanlardan sağladıkları faydayı haftada üç kez 30 dakikalık yürüyüşlerden sağlıyorlardı. Antidepresanlar belirtileri hızla yok ediyordu fakat çok etkili değildi. Tek farklılık buydu.

Düzenli egzersizin depresyona iyi gelmesinin yanı sıra, depresyona engel olduğu da söylenebilir. Normal katılımcıların olduğu ve egzersiz yapılan bir çalışmadaki grubun depresyon yaşama ihtimalleri sonraki 25 yılda önemli ölçüde azalmıştır.

Haftaya devam.

Kaynaklar

D. S. Screiber. (2004). The Instinct to Heal.
M. Babyak, A. Blomenthal. (2000). Psychosomatic Medcine, 62.
01.04.2007

Benzer İçerikler :

Korku Kültürü - III

Geçtiğimiz haftalarda, bir “korku kültürü”nde yaşadığımızdan bahsetmiş; “korku ticareti”nin psikolojik bir silah olarak, etkilemek ve ...

En iyi Yöneticiler Neyi Farklı Yapar?

Geçen hafta, “yönetim modeli” oluşturmak söz konusu olduğunda, giderek ağırlık kazanan ve bilimsel araştırmaya dayanan bir eğilimden söz etmiştik. ...

Mutluluğun Yolları 2

Geçen hafta lafı şöyle bağlamıştık: Mutlu olduğunu söyleyen kişiler daha çok olumlu duygulara sahipler, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle veriyorlar ve ...

Uzak Durulması Gereken Kadın ve Erkekler

Hatırlayalım, temel sorumuz şöyleydi: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? İşaretleri iyi ...

İlginizi Çekebilir :

Televizyon ve Gizli Mesajlar

Geçen hafta beyin yıkama olgusuyla sinirbilim ve duygusal-bilişsel psikolojinin ilişkisinden biraz söz etmiştik. Beyin yıkama sürecinde kişilerin özgür ...

Tsunami Bölgesinde Müşteri Memnuniyeti

Önce öğreniyorlar. Annelerle sık bir araya geliniyor. Eğitmenlerin hepsi travma eğitimi almış. Bilgilendiriyorlar. Terapi yok. Çocuklar ve anneler “sahip ...

Örgüt Kültürü ve Değişim

Geçen hafta, örgütlerin ve şirketlerin bir değişim programı uygulasalar da, kültürlerini değiştirmedikleri için nasıl saf dışı kaldığı üzerinde durmuştuk...

Kariyer Değil Yetenek Yönetimi

Time Dergisi’nde bu hafta “Mutluluk Bilimi” adlı bir makale yayınlandı (www.time.com). Gazetelerimiz de haber yaptılar. Yazı, bir süre önce ...