Emre Konuk

Güvenli Bağlanma 3

Son iki hafta Harlow'un maymunlarla yaptığı "bağlanma" deneylerini anlattık. Bebekliklerinde anneleriyle yakın bedensel temas kurması engellenen, kursa bile annenin buna uygun cevap vermediği yani sarılıp oynamadığı bebek maymunlar ileride, saldırgan ve anti-sosyal davranışlar sergiliyor, dişi maymunlar erkek maymunlara saldırıyor ve ne erkek ne de dişi maymunlar hiçbir düzeyde birbirleriyle yakınlık kuramıyorlardı. Eğer çiftleşir de çocukları olursa bazıları bebeklerini öldürüyor, neredeyse tamamı çocuklarına bakamıyordu. Yazıları okuyanlar haklı olarak şu soruyu sordu: Tamam maymunları anladık ama biraz da insan canlısı söz konusu olduğunda neler oluyor, ondan söz etseniz...

İçgüdüler ve Bağlanma

Bağlanma kuramının temel kabullerinden biri, bağlanmanın biyolojik-genetik yanının ağır bastığıdır. Yani bir çocuğun, kendisine bakan kişiye bağlanması için bir öğrenme süreci gerekmez. Anne ve çocuk arasındaki sıcak duygular, özellikle korku ve stres anlarında birbirlerine sağladıkları rahatlık ve destek, bağlanmayı oluşturur. Bu bağlanmanın oluşmasında bebeklerin bir takım davranış özellikleri etkili olur. Bebeğin, anne-babasıyla iletişiminde kullandığı davranışlarına bağlanma davranışları denir. Emme, sokulma, dokunma, yüz yüze gelme, gülümseme, ağlama, çağırma, yapışma, izleme bebeğin başlıca bağlanma davranışlarıdır. Çocuk bu davranışlarla, yanındaki yetişkinden ilgi ve koruma bekler. Çocuğa bakan kişi, çocuğun ne yaşadığını hissedip uygun şekilde davrandığında örneğin hırçınlaştığında, onu öper sarılır ve sakinleştirirse çocuk, kendisini psikolojik olarak güvende hisseder. Çocuğun ilk üç sene içinde yaşadığı bağlanma deneyimleri, kişinin daha sonraki fiziksel sağlığını, ilişki kurma becerisini ve strese dayanıklılığını etkiliyor.

Bağlanma Tarzları

Yetişkinlerle yapılan bağlanma araştırmalarında, yetişkinlerin de çocuklara çok benzer bağlanma biçimleri ve bunlara uygun tepkileri olduğu görülmüş. Bu tepkileri şu şekilde gruplamak mümkün:  

Güvenli bağlanma:

Yetişkinin çocuğun acısını, üzüntüsünü, korkusunu ve diğer ihtiyaçlarını doğru anlayıp onu yatıştırabildiği durumlarda çocuk, yetişkine güvenle bağlanır.  

Güvensiz - mesafeli bağlanma:

Bu gruptaki çocuklar, yetişkine ihtiyaçlarını belli etmiyor; korkularını, üzüntülerini kendi içlerinde halletmeye çalışıyorlar. Bu çocuklar, her türlü stresli durumda sanki her şey yolundaymış gibi davranıyor. Bu grubun yetişkinleri, akranlarını genelde negatif şekilde değerlendiriyor ve yakınlık oluşturma ile ilgili sıkıntılar yaşıyor.

Güvensiz - ikircikli bağlanma:

Bu gruptaki çocuklar, kendilerine bakan kişinin tavırlarından hiçbir zaman tam emin olamıyor. Bu tipte anne-babalar, çocuğu bir gün yere - göğe sığdıramazken, ertesi gün hiçbir ihtiyacıyla ilgilenmiyor. Bu durumdaki çocukların temel korkuları, "unutulmak". Bu çocukların annelerinden ayrılmaları da çok sancılı oluyor; ağlama, anneye yapışma ve saldırganlık. Bu başlık altında yer alan yetişkinlerin de bağlanma tarzları son derece karman çorman ve düzensiz. İfadelerinde öfke, nefret, hayal kırıklığı ve özlem belirten sözcüklere sıkça rastlanıyor. Bu kişiler başkalarıyla yakınlık kurabiliyor ancak beklenmedik bir anda ilişkiden kaçabiliyorlar. Bu yapıdaki yetişkinler, içlerindeki boşluğu iş ya da başka bağımlılıklarla doldurmaya çalışıyor.  

Dağınık Bağlanma:

Bu çocuklar, kendilerini bazen çok iyi bazen çok kötü görür. Duygusal olarak kapalıdırlar. Kendilerini yaralı ve değersiz bulurlar. Genellikle kızgın ve öfkeli olurlar. Anne veya babaları duygusal veya fiziksel olarak şiddet kullanmış olabilir. Yetişkin olarak duygusal kontrolleri zayıftır. Kimsenin kendilerini sevebileceğine inanmaz, insanlara güvenmezler. Yakın duygusal ilişkiyi çok isterler ama insanları uzaklaştırırlar. Bağlanma sorunlarının yanında, ek travmatik yaşantılar da olduğunda kişinin ilerideki yaşamı çok daha fazla etkileniyor. Kaliforniya Üniversitesi'nden V. J. Felliti'nin 17 bin 421 kişi üzerinde yaptığı "Olumsuz Çocukluk Dönemi Deneyimleri" çalışması, çocukluktaki kötü yaşantıların etkilerinin yetişkinliğe kadar devam ettiğini gösteriyor. Kötü deneyimler arttıkça depresyon, alkol ve madde bağımlılığı, intihar girişimleri, kilo, kalp hastalıkları artmaya başlıyor. Bağlanma biçimi kader mi? Hayır! Çok güvenli ortamda yetişmiş bir çocuk, yaşamı boyunca sürekli hayal kırıklıkları yaşadığında artık güvenini kaybetmeye başlayabilir. Öte yandan küçük yaşlarda bağlanma açısından şanssız sayılabilecek bir çocuk, daha sonraki dönemlerde olumlu deneyimler yaşadığında kendini daha güvende hissedip daha sağlıklı ilişki modelleri sergileyebiliyor.  

Babaların etkisi:

Babalar ormanda ava çıkıp eve yiyecek getirmekle meşgul olduklarından bu gibi sorunlarla pek uğraşmıyor. Ama yine de sözünü etmeden geçmeyelim... Babaların, çocuğun oyun isteğine duyarlı olmasının çocuğun bağlanması üzerinde etkili olduğu bulunmuş. Babanın çocukla yarışmadığı ve onu zorlamadığı oyun ortamları, çocuğun korunma, destek ve yüreklendirme ihtiyaçlarının giderilmesine katkıda bulunuyor. Yani çocuğu kapıp maça götürmek yetmeyebilir. Maymunlardan başladık nerelere geldik. İlle de bir ders çıkaracak olursak... Evde maymun da beslesek çocuk da, en azından üç yıl full-time bakım, özen ve ihtimam gerekiyor. Maymunumuzu veya çocuğumuzu birine emanet ediyorsak (bakıcı veya anneanne fark etmiyor) aynı özenin gösterilmesine dikkat etmemiz gerekiyor. 11.02.2007

Benzer İçerikler :

Nasıl Zayıflayacağız?

Önce geçen haftayı bir özetleyelim: 1. Düşük karbonhidratlı gıda rejimlerinde insanlar diğerlerine göre çok daha fazla kilo verdiler, acıkma tetiklenmediği ...

Davranışsal Ekonomi Üzerine

Daha önce bu köşede, varsayımların, herhangi bir alana dair yaklaşımımızı, tutum ve davranışlarımızı belirleyen yapı taşları olduğundan bahsettiğimizi...

İyimser Çocuklar Yetiştirebilmek 2

Son yazımızda, iyimser ya da kötümser olmamızın iş yaşamında, okulda, yakın ilişkilerde, ruh sağlığında ve genel olarak sağlıkta çok şey fark ettirdiğini...

İletişim Kuramı Ve Hipnoz - II

Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu ele almıştık. Atlamış olanlar için, öncelikle, hipnozun klinik bir yöntem olarak kullanılmasının, ve ...

İlginizi Çekebilir :

Zihnimiz Bize Nasıl Kazık Atar 1

Önümüzdeki haftalar sizlere zihnimizin nasıl çalıştığı, inançlarımızın algılarımızı, aldığımız kararları ve hatta hafıza süreçlerimizi bile nasıl etkilediği ...

Hareket ve Egzersiz - II

Geçen hafta, egzersizin beyin üzerindeki etkisine değinmiştik. Kısaca hatırlatacak olursak; düzenli egzersizin, başka pek çok faydasının yanı sıra, düşünce...

Güvenli Bağlanma 2 (Harlow'un Maymunları 2)

Geçen hafta bağlanmanın doğası, yaşamımızda ne kadar önemli yeri olduğu, bağlanmanın oluşumunda meydana gelecek tersliklerin neye mal olabileceği üzerinde ...

Mutluluğun Yolları 2

Geçen hafta lafı şöyle bağlamıştık: Mutlu olduğunu söyleyen kişiler daha çok olumlu duygulara sahipler, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle veriyorlar ve ...