İyi Yönlerim Beni İyi Bir Lider Yapar mı?
Birkaç haftadır sizinle Gallup’un liderlikle ilgili olarak yaptığı geniş kapsamlı bir araştırmayı özetlemeye çalışıyorum:
1. Yüksek performans gösteren lider ve yöneticiler çalışanların güçlü yanlarına odaklanıyorlar, ekiplerini iyi seçiyorlar ve takipçilerinin-izleyenlerinin ihtiyaçlarını iyi analiz ediyorlar.
2. İyi liderlerin ve yöneticilerin geleneksel yetkinliklerin-özelliklerin pek çoğunda ortalamanın üzerinde olduklarını görüyoruz ama hepsinde değil.
3. Biraz dikkatli bakınca pek de şaşırtıcı olmayan bir diğer sonuç da; her alanda yetkin olmaya çalışan bir liderin sonuçta mevcut kapasitenin aksine başarısız olabileceğini gösteriyor.
4. Kişiler, en yetenekli oldukları alanlara yatırım yaptıklarında, zayıf oldukları alanlara yatırım yaptıklarından çok daha fazla gelişiyorlar; her iki alanda da eşit oranda çaba harcamış olsalar bile.
Denebilir ki; peki tamam, iyi olduğumuz yönleri güçlendirip zayıflara odaklanmazsak daha çok şey kazanırız da, iyi yönlerimizin liderliğimize katkıda bulunacak yönler olduğunu nereden biliyoruz? Burada, güçlü yönleriniz arasından hangilerine odaklandığınız önemli bir nokta ve aslında sizi başarılı bir lider yapacak güçlü yanlar bulmanız hiç de zor değil.
Bunu, “iyi lider” özelliği olarak düşünülebilecek bir özelliği ele alarak açıklamaya çalışalım. Örneğin; dışadönük olmak. İnsanlarla iletişim kurmayı seven, ilgisi diğer insanlara yönelik kimseler yönetici profiline daha uygun görülür. Bir makine mühendisini düşünelim, tesadüfen içedönük bir yapıya sahip olsun. İçten gelen bir eğilimle insanların yer aldığı etkinliklerden çok da hoşlanmıyor, kendi başına olmayı tercih ediyor. Fakat işinde çok başarılı, teknik anlamda çok yetkin ve bir noktada ekibi yönetmesi teklif ediliyor. Bu kişinin, içinden gelmediği halde, “iyi lider” özelliği diye, ekibiyle sosyal aktivitelerde keyifle yer almasını bekleyemeyiz, ne o tam anlamıyla var olacaktır orada, ne de ekibi bundan keyif alacaktır.
Bunun yerine bu kişi, çalışanları ile iletişimini güçlendirebilecek, güçlü ve liderlikte işe yarar yanlarını araştırmalıdır. Acaba çok sosyal biri olmasa da, diğerlerinin duygularını anlama konusunda özel bir yeteneği olabilir mi? Ya da, farklı görüşlere çok açık, çalışanlarının düşüncelerine önem veren biri olabilir mi? Eğer böyleyse bu kişi bu özelliklerine eğilebilir, çalışanların fikir ve görüşlerine önem verme, onların duygu durumlarını anlayıp ihtiyaçlarını karşılama konusunda oldukça başarılı olabilir. Yani ekibiyle olumlu bir ilişki kurmanın yolu sadece zayıf yönü olan dışadönüklük üzerinden gerçekleşmek zorunda değil. Çünkü şimdiye kadar çok da işe yaramamış gibi görünen bu güçlü yanlarını, içten gelen bu eğilimlerini fark etmesi, geliştirmeye çalışması çok daha kolay olacaktır. Çünkü hem bunu yapabileceğine inancı olacaktır, hem de yaptığında kendini bir adım daha tamamlanmış hissedecektir. Günlük dilimizde “kendimizi gerçekleştirmek” diye ifade ettiğimiz yaşantı, aslına sahip olduğumuz yetenekleri günlük yaşama yansıtmak anlamını taşır.
Onlar Ne Yapmış?
Farkında olarak ya da olmayarak, büyük liderlerin çoğunluğu, kendilerini en rahat hissettikleri davranışları olumlu ve etkin biçimde kullanarak başarı elde etmişlerdir. Büyük liderlere baktığımızda, aslında benzerliklerden çok farklılıklar olduğunu görüyoruz. Örneğin, Winston Churchill’in cesur ve hükmedici tavrına karşın Mahatma Gandhi sakin ve sessiz bir yaklaşıma sahiptir ve her ikisinin de büyük liderler olduğu yadsınamaz. Biri diğerinin özelliğini “iyi lider” vasfı olarak tanımlasaydı ve öyle olmaya çalışsaydı muhtemelen işe yaramazdı.
Clifton, 1960’dan itibaren, eski devlet başkanları ve hemen her alandan büyük endüstrilerin liderleri ile 20.000’den fazla görüşme yapmıştır. Oldukça dikkatli bir şekilde yapılandırılmış, 90 dakikalık bu görüşmeler onu şu sonuca getirmiştir: Her lider, kendi güçlü yanlarını ve onları ortaya çıkarıp geliştirmeyi ve doğru yerde doğru zamanda bu güçlü yanlarını kullanmayı çok iyi bilmelidir.
Haftaya, güçlü yanlara odaklanmanın çalışan motivasyonunu nasıl etkilediği konusundaki çalışmalardan ve başarılı liderlerin etrafındaki insanlardan ve beraber çalıştığı ekibin özelliklerinden bahsedeceğiz…
01.11.2009
Benzer İçerikler :
Geçtiğimiz haftalarda iş hayatında mutlu hissedebilmek üzerine konuşmuş; birçoğumuzun, işi, tamamen zevkten yoksun bir zorunluluk olarak gördüğünü ve başta...
Birkaç haftadır, ikna ve etkileme konularından söz ediyoruz. Hatırlarsanız geçen hafta, ikna ve etkileme süreçlerindeki zaaflarımızdan söz etmiştik. Bu ...
Geçen hafta dostluk ilişkilerinin önemini vurgulamış, yaşantımızda büyük rolleri olduğundan bahsetmiştik. Hepimizin birkaç yakın arkadaşa ihtiyacı olduğunu ...
Yarın eğer bir Terapistle ya da Psikolojik Danışman’la randevunuz varsa, gittiğinizde kapısının mühürlendiğini ve faaliyetine son verildiğini...
İlginizi Çekebilir :
Motivasyon...Bugünün dünyasında gerek kişisel, gerek sosyal, gerekse profesyonel anlamda baş köşeye oturmuş bir mesele; üzerine sayısız kitap yazılan, eğitim ...
Önce geçen haftanın bir özetini yapalım: Kırmızı etle hastalık arasındaki ilişkiden yaklaşık yarım yüzyıl önce, ilk söz eden Ancel Keys oldu. Başta her tü...
Geçen hafta David Rosenhan’ın bir araştırmasını özetlemiştim. Sekiz sahte hasta, yani normal kişi, akıl hastanesine sanki hastaymış gibi baş...
Önümüzdeki haftalar sizlere zihnimizin nasıl çalıştığı, inançlarımızın algılarımızı, aldığımız kararları ve hatta hafıza süreçlerimizi bile nasıl etkilediği ...