Emre Konuk

Kalabalıkların Mantığı - I

Geçen yıl yurt dışındaki bir kongrede “Stres ve Felaket Anında Liderlik” baÅŸlıklı bir çalıştaya katılmıştım. Diskotek yangınlarından, 11 Eylül New York Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıya kadar pek çok olayın analizleri sunulmuÅŸ, kalabalıkların felaket anlarındaki dinamiÄŸi irdelenmiÅŸti. DoÄŸrusu bu konuda ne kadar yanlış bilgilerle donandığımızı hayretle dinlemiÅŸtim. Bir yeri gelse de yazsam diye düşünürken Japonya’daki deprem ve Tsunami gündeme geldi. Yani vacip oldu. AraÅŸtırmaları özetlemeye çalışayım.

Bugün hala her yerde kalabalık bir ortamdayken bir felaket gerçekleştiğinde insanların panik olduğunu okuyor, izliyor ve duyuyoruz. Fakat aslında insanlar acil durumlarda panik olmazlar; dikkat çekecek bir şekilde kendilerini organize etme ve birbirlerine destek olma becerisi gösterirler.

Bu konuda hızlıca söylenebilecek üç gerçeği paylaşmak gerekirse:

1. Felaket anında insanlar panik nedeniyle değil merhamet duygusundan hayatlarını yitirirler ve genelde arkadaş veya aile üyelerine yardım etmek için olay yerinde kalırlar.
2. Kalabalık bir yerde bir kriz ortaya çıktığında, insanlar genelde bir değişiklik geçirirler ve bireysellikten çıkıp kendilerini bir grubun üyesi olarak görmeye başlarlar.
3. Acil durum planlamacıları olayın yayıldığı süre içerisinde pratik, o an işe yarayan bilgiler vererek sıradan olduğu ve tepkisiz kalacağı düşünülen insanların tepki vermelerine, gerekeni yapmalarına yardımcı olurlar.

11 Eylül 2001’de meydana gelen olay bunun çok güzel bir örneÄŸi. New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nde çarpmadan sonra çıkan yangında, 110 katlı binadan çıkmaya çalışan insanlar bir tehlikede olduklarını fark etmiÅŸler, fakat gözleri hiçbir ÅŸeyi görmeyecek kadar panik yaÅŸamamışlar, bağırmamış veya birbirlerini çiÄŸnememiÅŸlerdir. Merdivenleri inerken sırada beklemiÅŸler, gerekli dönüşleri yapmışlar ve ihtiyacı olanlara yardım etmiÅŸlerdir. Bazı çalışanlar kapıları açık tutmuÅŸ ve trafiÄŸi yönetmiÅŸlerdir. Binayı sırayla boÅŸaltma ve resmi olmayan kurtarma çabaları sonucunda, çarpmanın olduÄŸu katın altındaki birçok insan binadan canlı çıkabilmiÅŸtir.

11 Eylül 2001’de böylesi bir felaketten beklenen kitle paniÄŸine rastlanmamıştır. Bunun dışında diÄŸer felaketlere de bakıldığında, araÅŸtırmalar insanların duyarlı davranmalarının haricinde o ÅŸartlarda çok gerekli olan bir dayanışma sergilediklerini de gösteriyor. Bu sonuçlar, kiÅŸilerin makul tepkiler verecek insanlar gibi görülmeleri gerektiÄŸini ve mantıklı seçimler yapmaları için onlara durumla ilgili pratik bilgiler verilmesi gerektiÄŸini düşündürmektedir. Acil durum yöneticileri kalabalığı bir koyun sürüsü gibi görmemeli, insanların organize olma yeteneklerine odaklanmalı ve onu kullanmayı kolaylaÅŸtırmalıdırlar.

Kitle PaniÄŸi Efsanesi

Panik olmuÅŸ bir kalabalık sahnesi herkesin hayal gücünde yer etmiÅŸtir. Hollywood’da bir felaket filminde nereye gittiÄŸini bilmeden koÅŸturan, çığlık atan insanları görmemek çok zordur. Kitle paniÄŸi fikri, acil durumlarda nasıl plan yaptığımızı, bu durumlara nasıl tepki verdiÄŸimizi biçimlendirmektedir. Acil durum yönetmelikleri genelde bilgileri saklamak üzerinedir: Bir yangın çıktığında insanların haberi duymasını ve aşırı tepki vermesini önlemek için itfaiye ÅŸeflerinden bu haberi birbirlerine kodlar kullanarak vermeleri istenir. Matematikçiler ve mühendisler de “kalabalıkların dinamiÄŸini” modellerken benzer varsayımları kullanırlar ve davranışları “sürüye uymak”, “toplanma” ve tabii ki “panik” ÅŸeklinde tasvir ederler.

Çevre psikologu Jonathan Sime’ın da belirttiÄŸi gibi, felaket tasvir edilirken insanlar akıl sahibi sosyal bir varlık yerine, düşüncesiz ve içgüdüsel bir varlık olarak görülmektedir. Bu nedenle de önem, insanların güvenlikleri için doÄŸru karar almalarını kolaylaÅŸtıracak iletiÅŸim teknolojisi yerine kapının ne kadar geniÅŸ olduÄŸuna verilmiÅŸtir. Bulgular, felaket anındaki öldürücü tek önemli faktörün bilgi eksikliÄŸi olduÄŸunu öne sürmektedir. ÖrneÄŸin; insanlar tehlikeyi sezemedikleri için oldukları yeri gecikmeden boÅŸaltmayabilirler. Bu fikirler akademik hayatta da yaygındır. Ders kitaplarında da insanların tehlike anında verdikleri aşırı tepkiler yüzünden hayatlarını kaybettikleri bilgisine rastlanmaktadır. Fakat daha sonra Indiana Üniversite’sinden iki profesörün yaptığı araÅŸtırmalar, yangın çıkan kulüplerdeki iÅŸletmecilerin insanların yaÅŸamını ÅŸok edici seviyede tehlikeye attıklarını göstermektedir. Yapılan çalışmalar, kitlede oluÅŸan panikten ziyade fiziksel engellerin can kaybına neden olduÄŸunu desteklemektedir.

Delaware Üniversitesi’nde yapılan araÅŸtırmalara göre insanlar genelde bombalama, yangın gibi tehlikeli olaylarda, kaçmak yapılacak en doÄŸru ÅŸey olacağı için, olay yerinden kaçıyorlar. Fakat bu durum, bahsi geçen “olay yerini terk eden insanların” panik olmuÅŸ, akıldışı hareket eden bir kalabalık olduÄŸu anlamına gelmemektedir.

Bu hafta bir felaket anında kalabalıkta olan bir kiÅŸinin davranışlarından bahsettik ve bildiklerimizin aslında çok doÄŸru bilgiler olmadığını gördük. Önümüzdeki hafta bir felaket anında grup içerisinde olan bir kiÅŸinin geliÅŸtirdiÄŸi duyguları “Ben’den Biz’e” baÅŸlığı altında sizlerle paylaÅŸacağız.

23.03.2011

Benzer İçerikler :

İkna ve Etkileme: Kendi Yalanına İnanmak

İnsan denen yaratık çelişkiyi sevmiyor. Beyin, duygularla düşünceler arasında, düşüncelerle davranışlar arasında bir çelişki olmamasına gayret ediyor....

Aynı Kadınlar, Aynı Erkekler, Aynı İlişkiler

Hayatta en anlaşılmaz şeylerden biri, fena halde sıkıntı ve acı verdiği halde, bir davranışı tekrar etmekten kendimizi alıkoyamamaktır. Buna sayısız örnek ...

Aklın Oyunları 2

Geçen hafta, strese bağlı bozuklukların ve hastalıkların önemli bir nedeninin beynin gerçek tehlikeyle hayali tehlikeyi ayırt edememesinden kaynaklandığını...

İnternette Aşk 2

Geçen hafta internette kurallarını, yasalarını anlamakta ve yorumlamakta güçlük çektiğimiz bir ilişki tarzının, hatta yeni bir sosyal fenomenin oluştuğundan...

İlginizi Çekebilir :

Kendini Tanımak

Geçen hafta size insanların hakkımızda ne düşündüklerini kestiremeyişimizin en büyük sebebinin onların aklını okuyamıyor, kendi düşüncelerimizi onlara yüklüyor ...

Marka EvliliÄŸi 3

Önce geçen iki haftanın kısa bir özetini yapalım. Markanın bilinirliği onun iyi bir marka olduğunu garanti etmez. Çünkü hedef, markanın bilinir olması...

Fast Food ve Depresyon - II

Geçtiğimiz hafta, hızlı tüketim gıdalarının, fiziksel sağlık ile olduğu gibi, psikolojik sağlık ile ilişkisi olduğuna dair bilimsel bulgulara ulaşıldığından...

İnsanın Doğası 2

Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...