Emre Konuk

Mutluluk ve Başarı

Temel sorumuz şuydu:
Başarıyı; kıyaslamanın ve yarışın tuzağına düşmeden, örselenmeden ve yıpranmadan yani tadını çıkararak ve mutluluğu ıskalamadan yaşamak mümkün müdür? Bu ilkelerin üzerine bir eğitim politikası inşa edilebilir mi?

Bu soruya cevap verebilmek için tutacağımız bir yol şu olabilirdi: Yaşamlarında hem mutlu hem de başarılı olan kişileri bulur, onlara bunu nasıl başardıklarını sorabilir yani araştırabilirim.

Mutlu ve Başarılı İnsanlar

Araştırmalara baktığımızda, hem mutlu hem de başarılı olan insanların birkaç özelliği ön plana çıkıyor:
Bu insanları gün boyu izlediğimizde, yaşadıkları olumlu yaşantıların sayısının ve süresinin mutsuz insanlarınkinden çok fazla olduğunu görüyoruz. Olumlu yaşantılar ve duygular deyince de şunu anlıyoruz: Doyum, İyimserlik, Kıvanç, Huzur, Neşe, Sevinç, Coşku, Şefkat, Rahatlama, Umut, Orgazm, İlgi duymak, Merak, Heves, Zevk, Yakınlık, Sıcaklık, Empati, Onaylanma, Kabul, Verme ve Alma, Mutlu etme, Kendini verme, Dinginlik ve daha birçokları.

Dikkat edecek olursak olumlu duygular ve yaşantılar kendi içinde keyif verir. Onlar sayesinde bir şeyler elde etmeyiz. Yaşarız, tadarız ve keyif alırız.

Kendini Bırakma

Olumlu yaşantıların bir çeşidi de doyumlardır. Doyumlar, olumlu duygular ve yaşantıların tersine, duygularla değil, davranışlarımız ve eylemlerimizle ilgilidir: Okumak, dağa tırmanmak, dans etmek, briç oynamak, spor, iş, arkadaşlık, çocuğumuzla oynamak, gibi. Burada bizi ilgilendiren; bu eylemleri yaparken kendimizi akışa bıraktığımız zamanlardır.

Genellikle sanatçılar, bilim adamları bu konuyu iyi tanırlar. Sorunun çözümü kendi içinde bir doyumdur ve ürünün sosyal başarıya veya maddi kazanca dönüşü onları etkilemez. Doğu dinlerinin önerdiği yaşam biçiminde, varılan yer değil, yol önemlidir düşüncesi akış kavramını etkili bir şekilde açıklar.

Bir aktiviteye, isterse bu işimiz olsun, isterse dağa tırmanmak olsun kendimizi kaptırdığımız zaman birkaç şeyi bir arada yaşarız:

a. Yaşanan sürece yoğun odaklanma
b. Eylemle farkındalığın iç içe geçmesi
c. Kendinle ilgili yorum yapmama
d. Davranışların kontrol altında olduğu yani bir sonra olacak şeye nasıl tepkide bulunacağımızı biliyoruz hissi
e. Zamanın normalden hızlı geçtiği hissi
f. Eylemi kendi içinde bir ödül olarak yaşama. Hedefi sanki yaşanan sürecin yan ürünü gibi algılama.

Kendimizi akışa bıraktığımız zaman “rol yapma” ortadan kalkar. ‘Kendimiz olmak’ veya ‘kendimizi gerçekleştirmek’ diye adlandırdığımız yaşantı budur.

Kendimiz olmak, kendimizi gerçekleştirmek aslında; sahip olduğumuz güçlü yanlarımızın, yeteneklerimizin yaşama geçirilmesiyle mümkündür. Yeteneklerimiz, bizi doyuma götüren en doğal yoldur.

Anlamlı Yaşam

Mutlu ve başarılı insanların bir diğer özelliği; ya yaşamlarının bütününü anlamlı bulmaları ya da yaşamlarında anlamlı buldukları bir eyleme sahip olmaları. Yaşamın anlamlı kılınması, bizim yaşama bağlanmamıza, kendimizi tümüyle, dolu dolu bir şeylere odaklamamıza önemli bir katkıda bulunur. Burada anahtar beceri; sahip olduğumuz yetenekleri ve güçlü yanlarımızı belirlemek ve kendimizden, yani aldığımız doyumlardan ve keyiflerden daha büyük, daha anlamlı bir şeyin hizmetine sunmaktır.

Özetleyecek olursak: Çok mutlu ve aynı zamanda başarılı olduğunu söyleyen kişiler, yaşamdan keyif aldıklarını, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle verdiklerini ve yaptıkları şeylerin onlar için anlamlı olduğunu söylüyorlar.

Bu üç özelliğin ortak yanı: Yapılırken ya da yaşanırken bize kendi dışımızdan bir ödül sağlamaz. Ödül eylemin ve yaşantının kendisidir.

Bu söylediklerimiz; mutlu ve başarılı insanların, yaşamın nimetlerinden faydalanmadıkları anlamına gelmez. Tersine sahip oldukları nimetlerin, yani arabaların, evlerin, gittikleri restoranların, çıktıkları seyahatlerin son derece tadını çıkarırlar. Diğerleri için ise, bunlar ana beslenme kaynaklarıdır.

Kaynaklar

1. Mihaly Csikszentmihalyi - Flow
2. Martin Seligman - Authentic Happiness
3. Richard Layard - Happiness: Lessons from a New Science

26.08.2007

Benzer İçerikler :

Çalışanı Yönetmek

Geçen hafta işyerlerine, ekiplerine ve çalıştıkları kurumlara bağlılığı yüksek olan çalışanların profili üzerinde durmuştuk. Bununla da kalmayıp, “bağlı ...

Beynin Gücü - 2

Geçen hafta beyin araştırmacısı Alvero Pascual-Leone’nin Harvard Tıp Merkezinde yaptığı devrim niteliğindeki bir dizi araştırmasını özetlem...

Müşteriler Neden Markalarla Evlenir

Geçen hafta Marka evliliğinden, daha doğrusu markayla evlenmekten söz ettik. Deyim çok yerindeydi çünkü evlilik demek, bağlanmak yani duygusal bağlar...

Egzersiz ve Depresyon - II

Geçen yazımızda, egzersiz ve depresyon ilişkisini ele almış; depresyona, depresyondaki kişinin beyninde gerçekleşen değişikliklere ve ilaç ile egzersizin ...

İlginizi Çekebilir :

Rekabet Statü ve Kıyaslama Üzerine 2

Geçen hafta cevabını arayacağımız bir soru sorduk: Yarışmaya, statüye ve kıyaslamaya odaklanmayan bir yaşam düşünülebilir mi? Başarıyı; kıyaslamanın, yarışın ...

Çalışan Bağlılığı ve Mutluluk

Geçtiğimiz iki hafta güzel aklımızın bize oynadığı oyunlardan söz ettik. Daha sonra da sosyal desteğin, arkadaşlar ve akrabalarla kurulan iyi ilişkilerin ...

Nasıl İyi Ebeveyn Olunur?

Yıllar boyunca yapılan araştırmalar iyi ebeveyn olma özelliklerini 10 esas maddede özetleyebileceğimizi söylemektedir. 2000 aileyle yapılan bir çalışma daha...

Tsunami Bölgesinde Müşteri Memnuniyeti

Önce öğreniyorlar. Annelerle sık bir araya geliniyor. Eğitmenlerin hepsi travma eğitimi almış. Bilgilendiriyorlar. Terapi yok. Çocuklar ve anneler “sahip ...