Popüler Psikoloji Mitleri
Bilgi çağı diye anılan 21.inci yüzyılda, bilgi edinmek kadar, yanlış bilgi edinmek de mümkün. Psikoloji, günlük hayatımızda var olan bir sürü konu ile ilgilenen bir bilim dalı olduğu için, internetten televizyona, kitaplardan filmlere birçok kaynak, bizi bu alana dair bilgi bombardımanına tutuyor. Bu yönüyle düşünüldüğünde, aslında, psikoloji, yanlış bilgi edinmeye çok müsait hale getirilebilecek bir alan.
Popüler psikoloji, bugün, başlı başına bir endüstri. Ancak, başka alanlarda da olabildiği gibi, kurgu ile gerçeğin tam olarak birbirinden ayrılmadan sunulabildiği bir endüstri. Okuduklarımızın, duyduklarımızın ya da izlediklerimizin yalnızca bir kısmı doğru; geri kalanı ise ya çarpıtılmış ya da tamamen yanlış. Bu nedenle bugün, en yaygın popüler psikoloji mitlerine göz atıp, yerleşmiş yanlış inanışları bir nevi formatlayacağız.
Eğer siz de biraz sonra bahsedeceğimiz mitleri gerçek sanıyorsanız, utanıp sıkılmanıza gerek yok; yalnız değilsiniz. Araştırmalar gösteriyor ki geniş toplumda büyük bir çoğunluk bu mitlere inanıyor. Hatta yalnızca psikoloji öğrencilerini kapsayan çalışmalar yapıldığında da sonuç çok farklı değil. Yeni başlayan psikoloji öğrencileri, insan yaşantısına dair neyin doğru olduğunu bilirken, neyin yanlış olduğunu pek de bilmiyorlar.
Gelelim popüler psikolojiye dair en popüler mitlere…
“Beynimizin yalnızca %10’unu kullanabiliyoruz”
Gerçek olması ihtimali çok cazip geliyor olabilir, ama hayır, beynimizin yalnızca %10’unu kullanmıyoruz. Bu, yeni ürün ve hizmetlerin kapısını açan ve pazarlamacıların çok sevdiÄŸi bir mit yalnızca. Medya’nın da etkisi ile toplumda gerçek olarak bilinen, iyice yerleÅŸmiÅŸ bir kanı haline gelmiÅŸ. Kabul etmek gerek; insana kendini iyi hissettiren, daha yaratıcı ve verimli olabileceÄŸine dair ümit veren bir kanı, ama doÄŸru deÄŸil.
“Bazı insanlar saÄŸ beyinlerini kullanır, diÄŸerleri ise sol beyinlerini”
Hayır, bu sağlak veya solak olmaya benzemez. Beynin iki lobunun birbirinden farklı fonksiyonları vardır ve kişinin o anda meşgul olduğu zihinsel işleve göre iki lobun aktivite seviyelerinde farklılık görülür. Ancak, loblar ne işledikleri konusunda değil, nasıl işledikleri konusunda ayrışırlar. Konuşmayı örnek alacak olursak, sol lob, dil bilgisi ve kelime seçimi gibi konuşmanın detaylarını işlemede daha başarılıyken, sağ lob, tonlama ve vurgulama gibi unsurları işlemede daha başarılıdır. Tıbbi operasyonla iki lobu birbirinden ayrılmış kişilerden bahsetmediğimiz sürece, sağ ve sol lob, farklı görevlerde farklı beceri seviyelerine sahip olmakla birlikte duyular aracılığıyla gelen bilgileri paylaşarak birbirleriyle işbirliği içinde çalışırlar.
“Anne karnındaki bebeklere Mozart dinletmek onların daha zeki olmalarını saÄŸlar”
Daha önce de bu köşede, istenilen sonucu elde etmek uÄŸruna bilimsel çalışmaların nasıl çarpıtılabildiÄŸine deÄŸinmiÅŸtik. “Mozart etkisi” olarak adlandırılan bu fenomenin oluÅŸumu da ne yazık ki aynı geçmiÅŸi paylaşıyor. 1993 yılında Rauscher, Shaw ve Ky isimli üç araÅŸtırmacı, bir grup üniversite öğrencisine Mozart dinlettikten sonra bir mekansal mantık testi tamamlamalarını istediler. Hiç müzik dinletilmeyen diÄŸer bir grup öğrenciyle kıyaslanınca, Mozart dinletilenlerin verilen testte daha baÅŸarılı oldukları görüldü. Ancak, çalışma yalnızca kısa dönemli bir baÅŸarıdan bahsediyordu, uzun vadede zeka geliÅŸiminden deÄŸil. Üstelik bebeklerle de hiç ilgisi yoktu. Yine de bu çalışmadan etkilenen diÄŸer araÅŸtırmacılar ve yeni ürün ve hizmetler geliÅŸtirmek için fırsat bulan pazarlamacılar “Mozart etkisi” fenomenini yarattılar; çok da sattı.
Yanlış anlamayalım; popüler psikolojiye dair her şeyi hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini savunmuyoruz. Raflarda gerçekten de çok faydalı olabilen bazı kişisel gelişim kitapları var. Televizyonda da zaman zaman değerli bilgiler veren birtakım programlar yapılıyor. Dikkat edilmesi gereken, doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak. Çözüm basit; kaynağı araştırarak edindiğiniz bilginin geçerliliğine dair bir fikir edinebilirsiniz veya konu ile ilgili birkaç farklı kaynak karıştırarak bilimsel değeri olan bilgilere ulaşabilirsiniz.
Kısacası, tek yapmanız gereken sorgulayıcı olmak.
Haftaya popüler psikoloji mitlerine vereceğimiz yeni örnekler ile sohbetimize kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Kaynak
Lilienfeld, S.O., Lynn, S.J., Ruscio, C., & Beyerstein, B.L. (2010). 50 great myths of popular psychology: Shattering widespread misconceptions about human behavior. United Kingdom: Wiley-Blackwell.
25.11.2010
Benzer İçerikler :
Hatırlarsanız geçen haftalarda sizlere zihnimizin çalışma prensiplerinden ve bugüne kadar kat ettiği mesafeden söz etmiştim. Son olarak da inançlarımızın ...
Geçen hafta egzersizin, yani düzenli koşmanın ya da spor yapmanın yalnızca kalp krizini önlemeye ya da zayıflamaya yaramadığını, daha pek çok alanda faydasının ...
Geçtiğimiz haftalarda sizleri, birçoğumuzun ısrarla kabul etmek istemediği irrasyonel tarafımızla yüzleşmeye davet etmiş; sanılanın aksine, akıldışının ...
Geçtiğimiz haftalarda, insan ilişkilerini, psikopatolojiyi ve psikoterapiyi kişilerarası ilişkiler bağlamında ve iletişim biçimleri üzerinden inceleyen bir ...
İlginizi Çekebilir :
Önce geçen haftadan kısa bir özet yapalım: 1. Eğer hedefimiz ilişki ağımızı genişletmek ve bunun yanında anlamlı, istikrarlı, duygusal ilişkiler...
Geçen hafta, nerede kronik hale gelmiş, aşılamamış bir sorun varsa orada sorunu aşmak için bulduğumuz çözümün ya da çarenin kendisinin sorun haline...
Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...
Geçen hafta size insanların hakkımızda ne düşündüklerini kestiremeyişimizin en büyük sebebinin onların aklını okuyamıyor, kendi düşüncelerimizi onlara yüklüyor ...

