Ergenin Aklı 2
Geçen hafta ergenlerin beyinlerinin gelişimiyle ilgili araştırmaları özetlemiştik. İnsan beyninin gelişimini 12 yaşında tamamladığı düşünülüyordu. Oysa yeni araştırmalar, beynin gelişiminin 25 yaşına kadar sürdüğünü gösteriyor. Biz de anne-baba olarak aklı ve ruhu bize benzemeyen çocuğumuzun davranışlarını yorumlamada güçlük çekiyorduk.
Nobel ödüllü nörolog Gerald Edelman ise zamanımızı nasıl geçirdiğimizin, beynin gelişimini etkilediğini öne sürüyor. Örneğin piyano çalan kişiler incelendiğinde, beynin parmakları kontrol eden kısmındaki nöronların, çok daha hızlı bir şekilde kalınlaşmaya başladığını buluyor. Benzer şekilde, Londra’daki taksi şöforleri incelendiğinde ise, hafızayla ilgili olan hipokampüs kısmının çok daha büyük olduğu göze çarpmış ve taksi şoförlerinin çok fazla sokak ve caddeyi hafızalarında tutmalarının bu duruma neden olduğu öne sürüyor. Bu araştırma sonuçlarına bakıldığında, ergenlerin vakitlerini nasıl geçirdikleri de ayrı bir önem kazanıyor.
Diğer taraftan, beynin gelişimi aşama aşama gerçekleşiyor ve bu gelişme arka beyinden ön beyine doğru gerçekleşiyor. Yapılan araştırmalara göre, beynin en son şekillenen kısmı prefrontal korteks. Prefrontal cortex sayesinde, düşüncelerimizi organize edip, plan yapabiliyoruz, dürtülerimizi bastırabiliyor ve davranışlarımızın sonuçlarını tahmin edebiliyoruz. Başka bir değişle, beynimizin en son gelişen kısmı karar almayla ilgili olanı. Dolayısıyla ergenlerden “Ödevimi bitirince odamı toplayacağım, sonra da arkadaşlarımla sinemaya gideceğim” benzeri cümleleri çok sık duymuyor olmamızın bir nedeni, onların henüz tam olarak olgunlaşmamış prefrontal kortekslerinden kaynaklanıyor olabilir.
Ergenlerde karşılaşılan bir diğer ortak özellik ise duygusal ifadeleri yanlış yorumlamaları ve ortada birşey yokken kızgınlık ve düşmanlık duygularına kapılmalarıdır. Harvard Universitesi nörologlarından Deborah Yurgelun-Todd’un yaptığı araştırmalara göre, bu durum ergenlerin, beynin duygulardan sorumlu kısmı amygdalayı, yetişkinlere oranla çok daha sık kullanmalarından kaynaklanıyor. Ve özellikle arkadaş grupları içinde olduklarında normalden daha fazla risk alabiliyorlar.
Ergenler yalnızca duyguları yanlış yorumlamıyorlar, aynı zamanda duygularını yoğun yaşayabilecekleri durumları da özellikle arıyorlar. Bu heyecan arama, milyon sene önce, büyük ihtimalle keşfetmeyi, yuvayı terketmeyi, kendi yolunu çizmeyi ve türünü devam ettireceği eşi bulmayı sağlıyordu. Ancak uyuşturucuların, çetelerin, gizli örgütlerin, tehlikeli ilişkilerin yoğun olduğu dünyamızda ergeni riske sokuyor.
Risk, beyinde güdüleri ve duyguları frenliyecek bölgelerin, ergenlikte henüz gelişmemiş olması nedeniyle daha da artıyor. Yani, ergeni risk almaya iten hormonların salgılanmasıyla, “harekete geçmeden önce düşünme becerisinin” gelişmesi arasında yıllar geçmesi gerekiyor. Araba kullanmasını doğru dürüst bilmeyen birine direksiyonu emanet etmek gibi...
Diğer taraftan ergenlik döneminde içkiye veya bağımlılık yaratan çeşitli maddelere duyulan ilgi de yine bu dönemdeki beyin kimyasının bir ürünü. Yapılan araştırmalar, beyinde bulunan dopaminin, ergenlik döneminde çok daha fazla miktarda olması sonucu, ergenlerin uyarıcı niteliği olan ve bağımlılık yaratan maddelere daha meyilli olduklarını göstermektedir.
Ergenin bir türlü televizyondan veya uzandığı yerden kalkıp ders çalışamamasını beynin ön tarafında yer alan ‘nucleus accumbens’inin henüz gelişmemesine bağlayabiliriz. Bu bölge “ödül arama isteğini” yönlendirir. Özellikle uzun vadeli ödüller, yani “dersini çalşmazsan üniversiteye giremezsin” demek, bu bölgenin henüz gelişmediği yaşlarda bir işe yaramıyacaktır.
Tüm bu araştırmalar göz önüne alındığında Geidd beynin ancak 25 yaşında tam anlamıyla gelişmiş olacağını söylüyor. O yüzden anne ve babaların bu bilimsel gerçeğin farkında olmaları ve çocuklarının bu dönemdeki davranışlarından kısmen de olsa biyolojik faktörlerin sorumlu olduğunu kabul etmeleri gerekiyor.
Özet
Ergenin aklı geç gelişir
- Bu nedenle ona yardımcı olmamız, yani yaşamını bizim yapılandırmamız, zamanını nasıl geçireceğini organize etmemiz, karşı koysalar bile zor kararları almalarında yol göstermemiz
- Duygularını ve heyecanlarını yoğun yaşayabilecekleri, riski kontrol altında ortamları hazırlamak. Örneğin bir düz duvar bulup tırmanmalarını istemek. Bu olamıyorsa maça götürmek.
- Olgunlaşma düzeyine göre kuralları gevşetmek ama ipleri elimizde tutmaya özen göstermek
- Uygulama ve izleme olanağı olmayan kuralları koymamak
- Bağımsızlığını kazanabilmesi için fırsat tanımak
- Yaptıkları iyi şeyler için takdir etmek
- Sabır ve sevgiyle yaklaşmak gerekir.
Kaynak
“What Makes Teens Tick”, Time, June 2004.
01.05.2005
Benzer İçerikler :
Dostlar pek çok açıdan yaşamımızın “olmazsa olmaz” birer parçası. Ancak zaman zaman yoğun hayat temposu içinde kendimize odaklanmaktan bizler için ...
Önce geçen haftanın önemli noktalarını bir özetleyelim: Kilonun, yani bedende biriken yağın kendisi kalp, kanser, diyabet, gibi rahatsızlıkların nedeni...
Geçen hafta sizlere, psikolojinin günlük yaşamımızın ne denli içinde bulunduğundan bahsetmiş ve hayatın içinden bir konu olması nedeniyle, sürekli psikolojiye ...
Geçen hafta, “yönetim modeli” oluşturmak söz konusu olduğunda, giderek ağırlık kazanan ve bilimsel araştırmaya dayanan bir eğilimden söz etmiştik. ...
İlginizi Çekebilir :
Birkaç haftadır, amiyane tabirle, zihnimizin bize nasıl kazıklar attığını araştırmalardan faydalanarak anlatmaya çalışıyorum. Özellikle inançlarımızın...
Yirmi otuz yıl önce seanslara evlilik sorunları pek az yansırdı. Daha doğrusu, “evliliğimizle ilgili sorunlarımız var, onun için geldik” diyenlerin ...
Birkaç haftadır, iş ve mutluluğun birbirini dışlayan hayat alanları olduğuna yönelik miti tartışıyor, "akış deneyimi"ne elveren koşullar sağlandığı ...
Geçen haftaki yazımızda geleneksel ekonominin genellemeleriyle insanı standardize ettiğinden ve “öngörülebilir” varsaydığından, bu yaklaşıma meydan ...