Emre Konuk

Güvenli Bağlanma 1 (Harlow'un Maymunları)

Değişik zamanlarda çalışan bağlılığı ve müşteri bağlılığından söz ettik. Boşuna değildi çünkü her ikisinin de bir organizasyona ayrı ayrı ciddi katkısı olduğunu araştırmalara dayanarak rakamlarıyla vermiştik. Bunu yaparken de, bağlılığın zihinsel ya da rasyonel bir süreç olmadığını, tersine duygusal bir olgu olduğunu kısaca belirtmiştik.

Bugün, bir ihtimal önümüzdeki hafta da, bağlılığın ya da bağlanmanın doğası, yaşamımızda ne kadar önemli yeri olduğu, bağlanmanın oluşumunda meydana gelecek tersliklerin neye mal olabileceği üzerinde duracağım.

Psikolojinin, nereden bakarsanız bakın ancak 100 yıllık bir tarihi olduÄŸundan söz edebiliriz. Bu süre içinde deÄŸerlerimizi, sosyal yaÅŸamı, eÄŸitim anlayışımızı derinden etkilemiÅŸ pek çok araÅŸtırmacı ve klinisyen gelip geçti. Bunlardan biri de Harry Harlow’dur.

Harlow psikoloji eÄŸitimini ve doktorasını Stanford’da yapar. Hocası Terman ile birlikte, bugün zeka ve onun yaÅŸama getirdikleriyle ilgili bildiÄŸimiz pek çok ÅŸeyi borçlu olduÄŸumuz, yaklaşık 30 yıl sürecek bir araÅŸtırmaya katılır. AraÅŸtırdığı ileri zekalı hatunlardan birine gönlünü kaptırır ve evlenirler. BaÅŸ edemeyince de boÅŸanırlar. Sonra da bir ihtimal zekası oda hararetinde bir hatunla bir daha evlenir. Ama kadın bir sure sonra ölüverir. Harlow depresyona girer. İlk karısı duruma el koyar. Ondan sonra Harlow çok verimli ve söylentilere inanacak olursak mutlu bir yaÅŸam sürer.

Harlow muhtemelen insan dünyasını biraz karmaşık bulduÄŸundan hayvanlarla çalışmaya karar verir. Wisconsin Üniversitesi’ne geldiÄŸinde kafasında farelerle yapacağı bir çalışmayı oluÅŸturmuÅŸtur. Ama ne var ki laboratuarda bir dolu boÅŸta gezer maymun vardır ama tek bir tane fare yoktur. Fareler ısmarlanır. Harlow da fareleri beklerken, ayıp olmasın diye hergün laboratuara uÄŸramaktadır.

Bir ÅŸey dikkatini çeker: Maymunlar annelerinden ayrı tutulduklarında, kafeslerinin altına serilen yumuÅŸak havlulara sıra dışı bir ilgi duyuyorlardı. Bir bebeÄŸin yumuÅŸak ayıcığına sarılıp uyuması gibi, maymunlar da yere serili bu havlulara sürünüyor, hafifçe tırmalıyor ve havlu temizlenmek için kafesten çıkarıldığında tepki gösteriyorlardı. Bu durum Harlow’un dikkatini çekti. AraÅŸtırmacının iyisinin dikkatini hep olmadık bir ÅŸeyler çeker ve oradan da mutlaka önemli bir ÅŸey çıkar. Nitekim burada da öğle oldu: O zamana kadar insan canlısı da dahil, tüm memeliler için geçerli olduÄŸu varsayılan, anne-bebek yakınlığı ve baÄŸlılığını açıklayan, en kabul görmüş teoriyi yıkacak bir deney tasarlamaya baÅŸladı.

Niye Bağlanıyoruz?

Teori şuydu: İnsanlar arası kurulan tüm bağlar ortak içgüdüsel dürtülerin (açlık, susuzluk, cinsellik, korunma-barınma vs.) sonucudur. Literatürde de kabul görmüş bu teoriye göre anne-bebek bağındaki en büyük etken, bebeğin yiyeceği anneden alıyor olması ve bu yüzden annesiyle arasında duygusal bağ oluşmasıydı. Kısacası duygusal bağın oluşabilmesi için, açlık ve susuzluk dürtüsünün tatmin edilmesi gerekiyordu.

Harlow ise bu durumu sorguluyordu. Özellikle de maymunların yiyecek kaynağı olmamasına rağmen havluyla bir bağ kurması, bu bağın açlık-susuzluk dürtüsünden öteye geçebileceğinin işareti olabilirdi.

Bunun üzerine Harlow, yeni doÄŸan maymunların anne ile bağını nasıl oluÅŸturduÄŸunu anlamak için ilk deneyini tasarladı. Bu deneyde iki çeÅŸit “vekil anne” vardı. Biri tel ve metalden yapılma, soÄŸuk, sert, metal tek bir göğse sahip, ancak bu tek göğsünden süt verebilen bir anne; diÄŸeri ise süt vermeyen ama yumuÅŸak peluÅŸtan yapılmış, “sıcak anne”. Yeni doÄŸmuÅŸ maymunlar biyolojik annelerinden ayrılarak bu iki yapay annenin olduÄŸu kafese konuldu. Literatürde kabul görmüş teorilere göre yavrular süt verebilen anneyi kendi anneleri gibi görmeliydi, ne de olsa anne-bebek bağı açlık-susuzluk dürtüsünden kaynaklanan bir ihtiyaçtan doÄŸuyordu. Ancak Harlow bunun tam tersini bekliyordu.

BaÅŸlangıçta yeni doÄŸan maymunlar her iki vekil anneyle de ilgilenmeyerek çığlık çığlığa ve çaresizlik içinde gerçek annelerini aradılar. Ancak bir süre sonra acıktılar ve metalden yapılma, süt veren anneye sokularak karınlarını doyurdular. Ne var ki, süt veren “vekil anne” ile baÄŸ kuramayacak kadar kısa sürdü bu yakınlık, çünkü uyumak için, ya da sadece kucağına oturmak için peluÅŸtan yapılma vekil anneye sokuldular.

Birkaç gün sonra, metalden yapılma vekil anneye sadece acıktıklarında yaklaştılar ve karınlarını doyurur doyurmaz da peluştan yapılma vekil annenin yanına giderek tüm zamanlarını orda geçirmeye başladılar.

Harlow’un şüpheleri doÄŸruydu. “Bebekler yalnızca sütle yaÅŸayamaz” diyordu Harlow, “Bu beklediÄŸim sonuçtu, emzirmenin önemini göz ardı etmiyoruz ama anne-bebek arasında kurulan bağı açıklamak için yetersiz kalıyor, bu baÄŸ ancak anne ve bebeÄŸin yakın bedensel temas kurmasıyla saÄŸlanabilir.” Kısacası, Harlow, sevginin-baÄŸlanmanın tat alma deÄŸil dokunma duyusuyla ilgili olduÄŸunu vurguluyordu.

Haftaya devam.

14.01.2007

Benzer İçerikler :

Evlilikler Nasıl Başlar Nasıl Biter 4

Geçen hafta hangi evliliklerin iyi gittiÄŸini, hangilerinin kötü gittiÄŸini anlayabilmek için araÅŸtırmalara bakalım demiÅŸ ve bunun için de Gottman’Ä...

Müşteri Bağlılığı - V

Son birkaç yazımızda müşteri bağlılığı ile ilgili etmenlerden söz etmiş, minimum müşteri eforu stratejisi ile müşteriyi merkeze koyarak hareket etmenin ve ...

En İyi Yöneticiler Neyi Farklı Yapar? 5

Gallup’un yüksek performans gösteren 8000 yönetici ile yaptığı geniÅŸ kapsamlı bir çalışmayı özetlemeyi sürdürüyoruz. Bu aÅŸamada baÅŸarılı yöneticilerin...

Dayanıklılık

Geçen hafta ilgi çekici bir olgudan söz ettik. İnsanlar aynı olumsuz koşullarla karşı karşıya geldikleri halde yaşadıkları çok farklı olabiliyor. Deprem gibi ...

İlginizi Çekebilir :

Zihnimiz Bize Nasıl Kazık Atar 6

Nedeni Yanlış Anlamak! Birkaç haftadır size zihnimizin oynadığı oyunlardan söz ediyorum. Son olarak, geçen hafta sizlere insanların sebep-sonuç ilişkileri ...

Evlilikler Nasıl Başlar Nasıl Biter 2

Geçen hafta kadın erkek meselesinde bir türlü hallolmayan bir şeylerin olduğunu ve her şeyi açıklamasa bile, yapısal farkların katkısı olabileceğinden söz...

Akupunktura İnanmak ya da İnanmamak

1999 depreminin ertesi günü bir karar aldık: Travma terapisi ile uğraşan uzman sayısı üçü beşi geçmiyordu. Çabuk sonuç alınan, eğitimi görece daha kolay bir ...

Aldatma ve İhanet 4: Terapiye Yansıyanlar

Efendim hayat biter ihanetler bitmez. Söz, bugün bu dosyayı kapatıyoruz. Bugün, aldatayım derken kendimizi nasıl yakalatıyoruz meselesini...