Emre Konuk

İki Dillilik / Çok Dillilik Ve Beyin Gelişimi - II

Geçtiğimiz hafta, iki dillilik/çok dillilik ve beyin gelişimi üzerine konuşmuş, iki dil öğrenerek yetişmenin birtakım bilişsel becerilerin gelişimine belirgin biçimde fayda sağladığından söz etmiştik. Avrupa genelinde yüzde 50’ye yakın olmakla birlikte, özellikle eğitim sistemi ve politik içerikli sebeplerle, her toplumda iki/çok dilli kültürün yaygın olmadığını söylemiştik. Eğitim ile ilgili ve siyasi unsurların yanı sıra, insan beyninin yalnızca tek bir dil öğrenmeye uygun olduğu varsayımının; iki dille yetişmenin gelişimsel bakımdan zorlukları olduğuna ve çocukları entellektüel bakımdan yetersiz kıldığına dair inancın da çok dilli kültürün yaygınlaşmasını engellediğinden bahsetmiştik.

Devam etmeden önce, iki dilli yetişmek üzerine yakın dönemde yapılan bilimsel çalışmaların (örneğin, Petitto ve ark., 2001 ve sonrası; Kovacs, 2009) ortaya koyduğu bazı bulguları hatırlatalım: Herhangi bir erken yaşta, iki dilli yetiştirilmeye başlanan çocuklar, tek dilli yetiştirilen akranları ile aynı zamanlarda, ve dil kirliliği veya karmaşası gibi belirtiler göstermeksizin, dil bakımından kritik gelişimsel süreçleri geçiriyor. Çocuklar, yaklaşık 4 aylıktan itibaren ise iki farklı dilleri olduğunu anladıklarını gösteriyor. Üstelik, zihinsel esneklik, soyut düşünce, ve öğrenme ve problem çözme becerileri için kritik nitelikte olan çalışma belleği gibi bilişsel becerileri de olumlu yönde etkileniyor.

Diğer araştırma sonuçlarından bahsetmeden önce enteresan bir bilgi: Küçük yaştaki çocukların beyinleri çok hızlı gelişir. Öğrendikleri her kelimenin sözel anlamları olduğu gibi, belirgin görsel ve duygusal çağrışımları da bulunur. Örneğin, ilk öğrenilenlerden biri olan, “anne” kelimesi, kelime anlamından çok daha fazlasını barındırır. Ancak “anne” kadar önemli olmayan diğer kelimeler de erken yaşta öğrenildiği takdirde görsel ve duygusal çağrışımlar içerir. Çocuk kaç dille yetişiyorsa yetişsin, erken dönemde öğrenilen kelimeler, taşıdıkları çok yönlü anlamlar bakımından zengindir. Bu göz önüne alındığında, çocuğun iki dilli yetişmesi, gelişmesini engelleyici değil, pekiştiricidir.

Araştırmalara göre, iki dilli yetişmenin avantajları, sözel becerilerle sınırlı değil; dille ilgisi olmayan bazı bilişsel becerileri de kapsıyor. Çocuk, sözel döneme geçtikten sonra, sözel olmayan becerilerinde de gelişme görülüyor. Psikolog Esther Adi-Japha ve meslektaşlarının 2010 yılında yaptıkları ve 4-5 yaşlarındaki çocukların incelendiği bir çalışmada, iki dilli yetişen çocukların, tek dilli yetişen çocuklara göre yaratıcılıklarının daha gelişmiş olduğu sonucuna ulaşılıyor. Nasıl mı? Deney gereği, her iki gruptaki çocuklardan çiçek resmi çizmeleri isteniyor. Tek dilli yetişen çocuklar, tipik olarak, yaprakları eksik çiçek resimleri çizerken, iki dilli yetişen çocuklar, “uçurtma çiçek” veya içinde kocaman bir çiçek olan “robot ev” gibi daha yaratıcı ve soyut anlamlar bakımından zengin resimler çiziyor. 2008 yılında Petitto ve meslektaşlarının yaptığı bir çalışmada ise, İngilizce konuşulan evlerde büyüyen ve yarı İngilizce, yarı İspanyolca eğitim verilen okullara giden çocukların, yalnızca İngilizce eğitim veren okullara giden çocuklara göre, okuma testlerinde daha başarılı oldukları anlaşılıyor. İki dilliliğin daha güçlü çalışma belleği ile ilişkili olduğunu sonucuna varan diğer bazı çalışmalarda ise okuma becerilerinin yanı sıra matematik becerilerinin de olumlu yönde etkilendiği görülüyor. Kanada’daki York Üniversitesi’nden Ellen Bialystok ve Çin’deki Nanjin Üniversitesi’nden meslektaşları da çocukların çalışma belleklerini kullanmalarını gerektiren ve hatırlama becerilerinin ölçüldüğü bazı testlerde, iki dilli yetişen çocukların, tek dilli yetişenlere göre daha başarılı olduğunu buluyor. Bunların yanı sıra, iki dilli çocuklar karmaşık düşünme görevlerinde de daha iyi performans sergiliyor.

Tüm bu araştırmaların ortaya koyduğu tek dilli ve iki dilli çocuklar arasındaki bilişsel farklılıklar, birden fazla dil öğrenmenin, gelişmekte olan beynin yapısını farklı etkilediğini düşündürüyor. Bundan yola çıkarak kimi araştırmacılar, standart yöntem olan fonksiyonel manyetik rezonans görüntülemeden (fMRI) daha hafif bulunan (fMRI, küçük çocuklar için genellikle önerilmiyor) yeni bir yöntemle, tek dilli ve iki dilli çocukların beyinlerini görüntülüyor ve karşılaştırıyor. Şu ana dek rastlanan bulgular, her iki gruptaki çocukların beyinlerinin dil ile ilgili olan alanlarının benzer şekilde geliştiği, ancak hem dil hem de düşünme becerileri ile ilgili olan belirli kısımların iki dilli çocuklarda daha aktif olduğu, yani daha çok çalıştığı yönünde. Bilim insanlarına göre olası bir açıklama, iki dille yetişen çocukların beyinlerinin kimi kısımlarını, tek dille yetişen çocuklara göre daha çok kullanmak durumunda olmaları.

İki/çok dilli yetişmek yalnızca çocuklukta fayda sağlamıyor; yetişkinlikte de olumlu getirileri oluyor. Haftaya buradan devam.

Kaynak

Westly, E. (2011, Temmuz/Ağustos). The bilingual advantage. Scientific American Mind, 22 (3), 38-41.

08.03.2012

Benzer İçerikler :

Dostlara Dair III

Geçtiğimiz hafta hayat arkadaşları arasındaki ilişkiyi merceğimize almış ve bu ilişkinin dostluğa en çok gereksinim duyulan dinamik olduğunu vurgulamıştık. ...

Örgüt Kültürü ve Değişim

Geçen hafta, örgütlerin ve şirketlerin bir değişim programı uygulasalar da, kültürlerini değiştirmedikleri için nasıl saf dışı kaldığı üzerinde durmuştuk...

Çocuğunuzun Güçlü Yanları - 2

Geçtiğimiz hafta, çocukların güçlü yanlarının alıştığımızdan farklı bir sınıflandırmasını yapmıştık. Biraz daha içerikten bağımsız, biraz daha yol, yöntem ile ...

Ailede Demokrasi Olabilir mi?

Geçen yüzyılın daha başlarında Freud, psikolojik sorunların nasıl ortaya çıktığını formule ederken temelde şöyle düşündü: Çocuk içgüdüleriyle doğ...

İlginizi Çekebilir :

İletişim Kuramı Ve Çift İlişkileri - II

Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden çift ilişkilerinden bahsetmiş, eşler arasındaki çatışmaların kaynaklarına değinmiş, ve ilişkinin simetrik ...

Uzak Durulması Gereken Kadın ve Erkekler

Hatırlayalım, temel sorumuz şöyleydi: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? İşaretleri iyi ...

Dostlara Dair II

Geçen hafta dostluk ilişkilerinin önemini vurgulamış, yaşantımızda büyük rolleri olduğundan bahsetmiştik. Hepimizin birkaç yakın arkadaşa ihtiyacı olduğunu ...

Yemekle Kavga: Düşman Kim? - 3

Geçen hafta, çevremiz ve uyarıcıların yeme davranışımızı, yani neyi ne kadar yediğimizi büyük ölçüde belirlediğinden söz etmiştik. Bu veriye dayanarak, Brian ...