Emre Konuk

Her Rolde Kahramanlar Yaratmak

Bu hafta başarılı yöneticilerin kullandığı dördüncü ve son anahtara geldi sıra. Çalışanlar zamanla merdivende hep bir basamak daha yukarı çıkmak, daha fazla para ve prestij kazanmak isterler ve bu konuda yöneticilerinin de kendilerine yardım etmesini beklerler. Ancak birçok yönetici, çalışanının daha yukarı tırmanabilmesi için nasıl bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini bilemez. Başarılı yöneticilerin bu sorunu çözmek için kullandıkları yol, yani dördüncü anahtarları, her çalışanın, sahip olduğu bilgi, beceri ve yeteneklere en uygun olan rolü seçmesine yardım etmektir. Geleneksel görüş ise, bir çalışanın, rolüne ilişkin en düşük aşamadan işe başlamasını ve her bir aşamada başarı kazandıkça, önceden belirlenmiş olan kariyer planı doğrultusunda, bir yukarıdaki aşamaya geçmesinin doğru olacağını savunmaktadır. Dolayısıyla, rolünü mükemmel bir şekilde yerine getiren çalışanları ödüllendirmenin yolu, terfi etmelerini sağlamaktır. Ancak bu geleneksel görüş,yanlış varsayımlara dayanmaktadır.

Birincisi, bir basamakta başarılı olan kişinin, bir sonraki basamakta da başarılı olacağı varsayılır. Örneğin çok iyi bir satış elemanının, bir sonraki aşamada çok iyi bir yönetici olabileceği düşünülür. Bu varsayım yanlıştır çünkü her rol kendine has bilgi, beceri ve yetenek gerektirir. Dolayısıyla bir çalışan terfi etmeden önce, onun o rol için gerekli yeteneklere sahip olup olmadığına bakılmalıdır. Bir diğer hatalı varsayım ise saygı ve prestij elde etmenin sadece bir yolunun olduğu, onun da hep daha yukarı tırmanmak olduğudur. Ancak prestij sadece merdivenin en üstünde yer alan az sayıdaki basamakta toplandığından, bütün çalışanlar oraya tırmanmak için uğraşır ve kazananlardan çok kaybedenler vardır. Başarılı yöneticiler ise, mükemmel bir şekilde yerine getirilen her rolü, saygı duyulan pozisyonlara dönüştürürler ve her rolden kahramanlar yaratırlar.

Bunu yaparken ilk olarak, bir rol ne kadar basit görünürse görünsün, her bir roldeki başarıyı derecelendirerek tanımlarlar ve böylece çalışanlar da, o roldeki gelişimlerini daha kolay bir şekilde takip ederler. Örneğin, Gallup birlikte çalıştığı bir firma için, barmenlerin performansını ölçtü. Başarılı bir barmenin, düzenli gelen müşterilerin isimlerini hatırlaması ve aynı zamanda ne içtiklerini de bilmesi gerekiyordu. Bunu ölçmek için bir program geliştirildi ve 100 müşterinin ismini ve ne içtiğini hatırlayan barmenler ödüllendirildi ve bu sayı zamanla 500’e kadar ulaştı. Bu da demek oluyor ki, herhangi bir roldeki başarıyı ölçer ve sonrasında ödüllendirirseniz, çalışanlar da en mükemmelini yapmak için çaba göstereceklerdir.

Her rolden kahraman yaratmanın bir diğer yolu, çalışanları daha mükemmele ulaşmalarına motive etmek için parayı ödül olarak kullanmaktır. Yani kişi ne kadar yüksek performans gösterirse, o kadar çok kazanacaktır. Ancak bazı roller, diğerlerinden daha değerlidir. Örneğin görevini mükemmel yerine getiren uçuş elemanı, ortalama performans gösteren bir pilottan daha değerlidir. Ayrıca başarı, yöneticilere göre, merdivenin daha alt basamağında kalan ancak mükemmel olarak yerine getirilen roller, daha üst seviyede yer alan ancak ortalama performans gösterilen rollerden daha değerlidir. Çalışanların ücret planlarını yaparken de, bunları göz önünde bulundururlar. Walt Disney şirketi buna benzer bir yaklaşımı savunur. Restoranlarında çalışan ve mükemmel performans gösteren bir garson yılda 60.000$ kazanabilir. Ancak yöneticilik kariyerinde ilerlemeyi tercih ederse, başlangıç ücreti yılda 25.000$’a düşmektedir.

Yolunu Çizmek

Geleneksel görüşün bir diğer hatalı varsayımı ise çalışanın öz geçmişindeki farklı deneyimleri, kişinin kendisini geliştirmek adına yaptığı bir arayış olarak kabul etmektir. Başarılı yöneticiler ise, başarılı bir kariyer için farklı deneyimlerin birinci derecede önemli olmadığına; kişinin, yetenekli ve yeteneksiz olduğu yönlerini anlamaya yönelik arayışın çok daha önemli bir güç olduğuna inanırlar. Bizler genellikle üniversitede okuduğumuz bölüme göre veya ailemizin yönlendirmesiyle ilk işe başlarken kendimizden çok fazla emin olmadan bir rol seçeriz. Nasıl bir performans göstereceğimizi, yetenekli ve yeteneksiz olduğumuz yönlerimizi tam olarak daha fark edemeyiz. Belirli başarılar elde ettikçe, ya o rolde yukarı tırmanmaya çalışırız ya da başka bir role geçeriz. Her iki durumda da kendi kendimize şunu sormalıyız: “Bu iş beni heyecanlandırıyor mu? Bu işi hızlı bir şekilde öğrenebiliyor muyum? Bu rolde iyi miyim? Bu iş bana güç ve tatmin veriyor mu?” Bu keşfin amacı, güçsüz yönlerinizi bulup, bunları telafi etmek değil, var olan güçlü yönlerimizi daha fazla kullanabileceğimiz rolü seçmektir. Peki yöneticiler bu keşif sırasında çalışanlarına nasıl yardımcı olabilir?

Başarılı yöneticiler, çalışanlarına performanslarıyla ilgili sürekli olarak geri bildirim verirler. Ancak bu yılda bir kez yapılan performans değerlendirmesinden biraz farklıdır. Çalışanın tercihine ve ihtiyacına göre bu görüşmelerin sıklığını belirlerler. Her görüşmenin başında geçmiş performansla ilgili genel bir değerlendirme yaparlar. Bunun amacı kişiyi değerlendirmekten ziyade çalışanın, kendi tarzı hakkında daha detaylı düşünmesini ve buna neden olan yetenek ve yeteneksizlikleri fark etmesini sağlamaktır. Daha çok geleceğe odaklanır, çalışanın sahip olduğu özellikleri, en üretken olacağı şekilde nasıl kullanabileceğini tartışırlar ve bu görüşmeleri çalışanlarıyla bire bir gerçekleştirirler.

Peki tüm bunlara dikkat etmenize rağmen, çalışanınızın bulunduğu rolde istediğiniz performansı bir türlü gösteremediğini fark ederseniz, onunla olan ilişkinizi zedelemeden, yollarınızı nasıl ayıracaksınız? Tüm davranışların değiştirilebileceğine, bir insanın çok çaba sarfettiğinde, istediği her şey olabileceğini düşünen yöneticiler, bu mantıktan yola çıkarak, herhangi bir kötü performansla karşılaştıklarında, bu durumu çalışanın yetersizliğine, aptallığına, kurallara yeterince uymamasınaveya buna benzer nedenlere bağlarlar. Başarılı yöneticiler ise bu durumun rol dağılımında yapılan bir yanlışlıktan kaynaklandığını bilirler ve dolayısıyla suçlayıcı bir tavır takınmazlar. İşte bu yüzden çalışanlarla düzenli aralıklarla bir araya gelmek, onların ihtiyaçlarını anlamak ve aradaki bağı koparmamak çok önemlidir.

05.06.2005

Benzer İçerikler :

Müşteri Bağlılığı - III

Geçen haftaki yazımızda şirketlerin minimum “müşteri eforu stratejisini” uygulamaya geçirebilecekleri çeşitli taktiklerden söz etmiştik. Kısaca...

İşte Mutluluk - III

Geçtiğimiz haftalarda iş hayatında mutlu hissedebilmek üzerine konuşmuş; birçoğumuzun, işi, tamamen zevkten yoksun bir zorunluluk olarak gördüğünü ve başta...

İletişim Kuramı Ve Çift İlişkileri - II

Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden çift ilişkilerinden bahsetmiş, eşler arasındaki çatışmaların kaynaklarına değinmiş, ve ilişkinin simetrik ...

Gerçeği Sorgulamak 2

Önce geçen haftayı bir özetleyelim: 1. ‘Gerçek’ güvenilir kaynaklar tarafından sunulursa, çarpıtılmış bile olsa, inanılır. 2.  Bilimsel...

İlginizi Çekebilir :

Liderler Niye İzlenir?

Malum küresel kriz, tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de ciddi biçimde etkiledi. Ne yazık ki hala da etkilemekte. Hizmet verdiğimiz pek çok şirket, ...

Tükenmişlik Sendromu

Epey oluyor, büyük bir şirketler grubunda çok başarılı bir geçmişe sahip olan, üst düzey yönetici bir danışanım, güven yitimi, panik atakları ve depresif...

Otoriter Rejimler Nasıl Ortaya Çıkar

Bilim adamları senden benden farklı olmayan, normal diyeceğimiz insanların nasıl olup da dehşet verici katliamlara neden olabildikleri, şiddet ...

İkna ve Etkileme: İlkeler Nasıl İşliyor?

Geçtiğimiz haftalarda, kolayca ikna olmamıza ya da bizden istenen bir şeyi yapmamıza neden olan temel ilkelerden söz etmiş ve altı başlık altınd...