İletişim Kuramı Ve Hipnoz - II
Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu ele almıştık. Atlamış olanlar için, öncelikle, hipnozun klinik bir yöntem olarak kullanılmasının, ve kullanıldığı takdirde, sürecin işleyişinin, psikoloji alanı içerisindeki tartışmalı konulardan olduğunu not düşelim. Hipnozla ilgilenen pek çok yaklaşımın, hipnozu, hipnotik deneyimi yaşayan kişi üzerinden açıklamaya çalıştığını, iletişim kuramının ise, hipnotist ile hipnoz edilen kişi arasındaki ilişkiye odaklandığını söylemiştik. Bugün, bu ilişkinin niteliği üzerine konuşacağız. Öncesinde, birkaç önemli noktayı kısaca hatırlatmakta fayda var:
Hipnoz, iki kişinin etkileşimiyle gerçekleşir; hipnotist, yönergeler (direktifler) verir, hipnotize edilen kişi ise bu yönergelere karşılık tepki verir. Bu, esasında, bir iletişim sürecidir.
İnsanın öznel deneyimi doğrudan gözlemlenemediğinden, içsel psişik süreçlere dair çıkarımlarda bulunmak ancak iletişimsel davranışları inceleyerek mümkün olur.
Hipnotist, hipnotize edilen kişiyi, önce, kontrolünde olan (istemli), süreç ilerledikçe ise, kendiliğinden gerçekleşen (istemsiz) davranışlarda bulunması için yönlendirir. Kişi, hipnotistin yönergelerine istemdışı karşılık vermeye başladığında, hipnotize olmuş kabul edilir.
Hipnotize edilen kişi, hipnotiste çeşitli mesajlar verir ve diğer sözel veya davranışsal mesajlar aracılığıyla, herhangi bir mesajı ya onaylar ya da yadsır. Kişi davranışını yadsıdığı zaman, istemdışı davranıyor, yani hipnotize olmuş demektir.
Hipnoz, paradoksal mesajlarla karakterize bir süreçtir; hipnotize edilen kişiye aynı anda birbiriyle tutarsız iki yönerge verilir. Hipnotist, hipnotize edilen kişiden istemdışı bir şekilde davranmasını ister. Oysa, belli bir biçimde davranmaya yönlendirmek, söz konusu davranışın kişinin kontrolünde, yani istemli olduğu anlamına gelir.
Hipnotist ile hipnoz edilen arasındaki ilişki
Hatırlarsanız, daha önceki yazılarımızda, kişilerarası ilişkileri, genel olarak, simetrik (eşit) ve tümleyici (hiyerarşik) olmak üzere iki tarza indirgeyebileceğimizi söylemiş; bununla birlikte, tümleyici ilişkinin tümleme-ötesi olarak tanımlanabilecek bir türevini ayırt etmiştik. Bir kişinin ilişkiyi tanımlamak, yani belli bir çerçevede yapılandırmak amaçlı söylemlerini ve davranışlarını “manevra” olarak tanımlamış; diğer tarafın manevralarını kontrol ederek ilişkiyi kontrol eden kişilerin, tümleme-ötesi ilişki kurduklarını belirtmiştik.
Hipnoz sürecindeki ilişki, genel anlamıyla tümleyici (hiyerarşik) bir ilişkidir. Hipnotist, verdiği yönergelerle ilişkiyi tümleyici olarak tanımlamaya çalışır. Hipnotize edilmekte olan kişinin bu durumda iki seçeneği vardır: hipnotistin yönergelerini, yani tümleyici ilişki tanımını kabul etmek ya da direnç göstermek. İletişim kuramına göre direnç, ilişkiyi simetrik (eşit) olarak tanımlayabilmek için yapılmış olan bir “karşı manevradır”. Karşı manevralarla yanıtlanan hipnotist, yine manevrayla karşılık verir, çünkü karşılıklı manevralar yalnızca simetrik ilişkilerin bir özelliğidir ve hipnotistin kontrol etmeye çalıştığı ilişki tanımına ters düşer.
Peki, ilişkiyi simetrik olarak tanımlamaya çalışan kişi karşısında hipnotistin manevrası ne olur? Hipnotist, kişiden, ilişkiyi simetrik olarak tanımlamasını, mesela kendisine direnç göstermesini talep edebilir. Böyle bir talep, hipnotize edilmekte olan kişi için bir paradoks yaratacaktır, çünkü hipnotistin isteği doğrultusunda direnç göstermek de hipnotiste karşı çıkıp direnç göstermemek de ilişkinin tümleyici olarak tanımlanmasıyla sonuçlanacaktır. Bu durumda hipnotist, ilişkiyi tümleme-ötesi bir düzeyde kontrol etmektedir. Özetle, bir hipnotist, ilişkiyi simetrik veya kendisinin ikincil konumda olduğu biçimlerde tanımladığı zamanlarda, tümleme-ötesi kontrol düzeyine geçmiş demektir.
Hipnoz sürecinde tümleyici bir ilişki kurulmakla birlikte, hipnotist, hipnotize edilen kişinin ilişkiyi tümleyici olarak tanımlamasını da olanak tanımaz. Hipnotist, tam bir kontrol sağlamak için, hipnotize edilen kişinin ilişkiyi herhangi bir şekilde tanımlamasına karşı koyar. İletişim kuramına göre, hipnotize edilmiş kişinin davranışlarının ilişkiyi tanımlamak bakımından geçerliliği yoktur, çünkü kişi, hipnoz esnasında istemdışı davranmaktadır.
İletişim kuramının öncülerinden Jay Halley’nin bir görüşüne yer vererek bitirelim: Hipnoz, klinik bir yöntem olarak kullanılıp kullanılmaması bir yana, ilişkisel dinamikler bakımından dikkate değer, ve doğru incelendiğinde, insanı anlamaya dair katkıları bulunan bir olgudur. Yani Jay Haley aslında bize şunu demek istiyor: Hipnotik ilişkide geçerli ilkeler, günlük yaşamdaki bildiğimiz normal iletişim ilkeleriyle aynıdır. Hatta biraz çekiştirecek olursak; insanlarla her zaman kurduğum ilişkinin, özünde hipnotik ilişkiden pek farkı yoktur:
“Nasıl öyle davrandım hala anlayamıyorum”
“Neden hep onun dediğini yapmak zorundayım”
“İçimden bir ses, ‘hayır sakın yapma’ dedi”.
Her gün işe gitmek.
Her akşam eve dönmek.
Fenerbahçe için ölümü göze almak
Eşimizin istekleri çok makul olsa bile yerine getirmemek.
Kaynak
Haley, J. (1972). Strategies of Psychotherapy. (A. Uzunöz, Çev.). New York, NY: Grune Stratton.
Haley, J. (1987) Problem Solving Therapy. Wiley.
Watzlawick, P; Bavelas, J; Jackson, D. (1967). Pragmatics of Human Communication; A Study of Interactional Patterns, Pathologies and Paradoxes.
04.07.2012
Benzer İçerikler :
Her yıl bir çok anne çocuğunun bir çok alanda arkadaşlarından geri kaldığını, hiçbir şeyi doğru yapamadığını, “felaket unutkan” olduğunu, yazdığı ...
Diyelim ki, eğitime harcadığımızdan daha çok, yetenekli kişileri bulmak için,para harcıyoruz. Bunu yapmak için elimizde iyi tanımlanmış bir “yetenek ...
Time Dergisi’nde bu hafta “Mutluluk Bilimi” adlı bir makale yayınlandı (www.time.com). Gazetelerimiz de haber yaptılar. Yazı, bir süre önce ...
Eğitim programları düzenlenirken çalışanların zayıf ve güçlü yanları belirlenir ve ne yazık ki çalışanların zayıf oldukları alanlara odaklanılır. Oysa büyük ...
İlginizi Çekebilir :
Kendimizi birileriyle kıyaslamanın, yarışın ve tırmanmanın başarının olmazsa olmaz koşulu olduğunu düşünürüz. “Düşünürüz” demek biraz zayıf...
Geçen yazımızda motivasyon kuramının tarihsel sürecini ele almış ve bunun iş dünyası için ne anlama geldiğini paylaşmıştık. Bilimin ortaya koyduğu bulgularla...
Geçen hafta sizlere zihnimizin nasıl çalıştığını anlatmaya çalışmıştım. Özetlersek, zihnimiz öncelikli olarak yaşamı sürdürmeye, hayatta kalmaya yarayan ...
Geçtiğimiz haftalarda sizlere çocukluk döneminde fiziksel, duygusal ya da cinsel istismarların yetişkin yaşamına uzanan etkilerinden ve travmanın farklı...