Emre Konuk

Ruh İkizimi Ararken 4

1. Temel sorumuz şuydu: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin uzak geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? Evet, doğru kriterler oluşturabilirsek mümkündür.
2. Aşkın büyüklüğü ve yoğunluğu, uzun süreli ve doyumu yüksek bir beraberliği garantiler mi? Hayır. Çünkü bir ilişkide yoğun duygular kör noktalar oluşturur ve bu da bizim “karşımızdakinin niyetini ve davranışlarını okuma” yetimizi, “yalnızca görmek istediğimizi görerek” neredeyse sıfırlar.
3. Yoğun duygular ve çekim bir ilişkinin tutkalıdır ve iyi yönetilirse ilişkiye ciddi bir biçimde derinlik ve canlılık katar. Söylemek istediğimiz; yoğun duyguların bazı riskleri algılamamızı zorlaştırdığıdır.
4. Günlük yaşamda tanışma coğrafi alanla sınırlıdır. Yani aday havuzu sınırlıdır ve rastlantıya kalmıştır. İnternette “ruh ikizimi” dünyanın öbür ucunda da olsa bulabilirim ve havuz kıyaslanamayacak kadar geniştir.
5. İnternette adayları eleme çok daha kolaydır. Çünkü bana tanıma sürecini, duygusal yakınlaşma ve cinsellikten ayırabilme olanağı tanır. Normal yaşamda bunları birlikte yönetme zorunluluğu vardır. Kısacası eğer işi aceleye getirmezsem, eleme sürecini fazla risk almadan yönetebilirim.
6. Zıtlar birbirini çeker mi? Bazan çeker ama farklılıkları dikkatle yönetmek gerekir. Sorun farklı olmaktan değil, farkları kapatmaya çalışmaktan kaynaklanır. Başarılı evliliklerde eşler genellikle birbirlerine benzer.
7. Benzerler birbirini çeker mi? Evet genellikle öyle olur. Birbiriyle anlaşan çiftlerin genelde bir sürü ortak özelliği vardır. “Paylaştığımız pek çok şey vardır” sözünü, ilişkilerinden büyük ölçüde doyum aldıklarını söyleyen çiftlerden duyarız.

Geldiğimiz Aile Önemli mi?

Bir insanı tanımanın ve anlamanın en iyi yolu; içinde büyüdüğü ailesi ile olan ilişkisini incelemektir. Kişinin ailesi ile ilişkisinin tarzı ve üslubu, gelecekteki evlilik ilişkisinde de benzer şekilde davranacağına işaret eder. Çatışmalarla dolu bir aileden gelen birinin ise benzer döngüleri ilişkisine taşıma ihtimali yüksektir. İnsan birçok yaklaşım ve davranışını içinde büyüdüğü ortamda öğrenir ve geçmişinden bağımsız davranma ihtimali yüksek değildir. Nur içinde yatsın kayınvalidem arada bir gözümün içine bakar; “soyu soyundan köpeği mandıradan alacaksın” derdi. Mesajı aldım ve hiç havlamadım. İleri görüşlü bir hanımefendiydi ve haklıydı.

Uyumu en çok ne belirler?

Bir ilişkinin ne ölçüde doyum sağlayacağını, eğer bu bir evlilikse boşanmayla mı sona erecek yoksa uzun süreli bir beraberlik mi olacak gibi soruların tabii ki tek bir cevabı yok. Ancak gerek yurt dışında, gerekse ülkemizde yapılan araştırmalara baktığımızda birkaç faktörün ön plana çıktığını görüyoruz.

Bunlardan biri; her ilişkide mutlaka yer alan çatışma ve tartışmalardır. Daha doğrusu tartışmanın kendisi değil, tartışmada uygulanan tarz ve üsluptur. Bu noktada Gottman’ın 25 yıl süreyle yaptığı bir dizi araştırmaya başvuruyoruz. Gottman’a göre ilişkinizde çatışma yaşadığınızda ya da tartıştığınızda aşağıdaki gibi davranıyorsanız ve evliyseniz boşanma ihtimaliniz %94. Araştırmanın A.B.D.’de yapıldığını unutmayalım. Yani boşanmayla veya ayrılıkla sonuçlanmasa bile, ilişkinin ileride ciddi biçimde zorlanacağını düşünebiliriz:

1. Tartışmada iğneleme, alay, küçümseme, hor görme ve suçlama yer alıyorsa
2. Kişiliğe ve karaktere yönelik hakaretleri ve aşağılamaları içeriyorsa
3. Taraflardan biri veya ikisi küsüyor ve duvar örüyorsa
4. Kişi kendini “artık dayanamaz-nefes alamaz” hissediyorsa
5. Tarafların kırıldığı, üzüldüğü bir tartışmadan sonra ilişki tamir edilmiyorsa bu ilişkinin geleceği ile ilgili 36 kez düşünmemiz gerekir.

Tabii yukarıdaki davranışların sıklığı ve yoğunluğu belirleyici oluyor. Bunların bir ikisinin bile ilişkiyi zedeleyeceğini bilmemiz gerekir. En büyük hata: Bu davranışların evlendikten sonra kendiliğinden ortadan kalkacağını düşünmektir.

Bu arada, birbirlerini hor gören ve aşağılayan çiftlerin nezle, grip gibi enfeksiyon hastalıklarına daha sık yakalandıklarını söylemeden geçmeyelim. Yani sağlığa da zararlı.

Önümüzdeki hafta “uzak durulması gereken kadın ve erkeklerden” söz edip konuyu kapatacağız.
25.11.2007

Benzer İçerikler :

İkna ve Yaptırım: Belirsizlik Varsa Benzerlerime Bakarım

Toplumsal Kanıt İlkesi Bundan 30 yıl kadar önce, İnsan Tarikatı adlı bir tarikatin üyeleri, San Fransisco’dan kalkıp Güney Amerika’daki bir ...

Ergenin Aklı 2

Geçen hafta ergenlerin beyinlerinin gelişimiyle ilgili araştırmaları özetlemiştik. İnsan beyninin gelişimini 12 yaşında tamamladığı düşünülüyordu. Oysa yeni ...

Epigenetik İlkeler - II

Geçtiğimiz hafta, insanı ve insan yaşamını çalışanların sorguladıkları başlıca felsefi sorulardan birini ele almıştık: Doğa mı (genetik mi) yoksa yetiştirilme ...

Aldatma ve İhanet 3: Terapiye Yansıyanlar

Geçen hafta aldatılan kişinin neler yaşadığından, neden aldattığından, terapiye yansıdığı kadarıyla kimlerin aldattığından söz etmiştik. Aldatmadan ...

İlginizi Çekebilir :

Davranışsal Ekonomi Üzerine - IV

Geçen haftaki yazımızda geleneksel ekonominin genellemeleriyle insanı standardize ettiğinden ve “öngörülebilir” varsaydığından, bu yaklaşıma meydan ...

Örgüt Kültürü, PKK ve Öcalan

1900 yılında Amerika’da ilk 100 içinde yer alan firmadan bugün yalnızca 16’sı hayatta. İlk 500 firmanın da yalnızca 29’u listede. Son 15...

İkna ve Etkileme: İnsani Zaaflarımız Tehlike mi, Fırsat mı?

İki hafta önce, belirsizlik durumunda karar alırken etraftaki benzerlerimizin yaptıklarını taklit etme eğilimimizden söz etmiştik. Bu eğilimimiz işe yarıyordu ...

İnanıyorum Öyleyse Gerçektir

İnancımın aynı zamanda gerçeği yansıttığına “inanmazsam” hayatta bayağı zorlanırdım. Ailemin, sevgilimin, arkadaşlarımın beni sevdiğine...