Yeni Yıla Girerken
Geçen hafta, belirsizlik durumunda, etraftaki benzerlerimizin yaptıklarını taklit etme eÄŸilimimizden söz etmiÅŸtik. Bu hafta da yine aynı tema üzerinden, ikna ve yaptırım konusundan devam edeceÄŸimizi söylemiÅŸtik. Ama malum 2009 yılının sona erdiÄŸi ve 2010 yılına adım attığımız bugünlerde ben de geleneÄŸe uyup, yani “benzerlerimi taklit ederek” geçmiÅŸ yılın muhasebesini yapmaktan kendimi alıkoyamadım.
2009 yılı hem ülkemiz, hem de dünya için oldukça karmaşık bir yıl oldu. Bunların içinde en önemlilerinden biri global ekonomik krizdi. Bir anda batan dev dünya ÅŸirketlerinin yarattığı kriz ortamı ülkemizde de kendisini gösterdi ve kemer sıkma politikaları hemen devreye girdi. Şüphesiz bundan en çok nasbini alan orta ve düşük sosyo-ekonomik düzeydeki kiÅŸilerdi. Amiyane tabirle; “katırlar tepiÅŸirken olan biz eÅŸeklere” oldu.
DiÄŸer yandan krizin ülkemizdeki büyük ÅŸirketlerdeki yansıması da yer yer oldukça sarsıcıydı. İşten çıkartmalar, iflaslar ve tabii ki bozulan ruh saÄŸlığımız… Krizin ilk kuvvetli dalgasını Enstitüdeki danışan baÅŸvurularından ve seansların akışından hemen fark ettik. Bilmem ne müdürü Ahmet Bey, bilmem ne sahibi AyÅŸe Hanım küresel krize yenik düşmüş, kader aÄŸlarını örmüş ve bu travmatik yaÅŸantının olumsuz ve sarsıcı etkisiyle bekleme odasında buluÅŸmuÅŸlardı.
2009 yılının dünya ve özellikle ülkemiz açısından bir diÄŸer önemli yanı ise, ÅŸiddet ve terör olaylarının artmasıydı. Adeta siyasetin bile ÅŸiddetten beslendiÄŸi bir ortamda, ÅŸiddet içerikli münferit olaylar da yer yer artış gösterdi; kafası kesilenler, tecavüze uÄŸrayanlar, kap-kaç maÄŸdurları ve tabii ki azalan huzur ve refah ortamı… Şüphesiz bu olaylardaki artış da, seanslarımıza hemen yansıdı. Kaygılı anne-babalar, arada kalan çocuklar, ergenler, panik içindeki akrabalar…
Atlarsak ayıp olur, bir de “Domuz Gribi” var tabii. Domuz gribinden hayatını kaybedenler bir yana, yarattığı huzursuzluk ve endiÅŸe ortamı diÄŸer yana. Alınan önlemlerdeki yetersizlikler, aşı konusundaki çeliÅŸik görüşler vs. dinmeyen yaramız saÄŸlık sektöründeki handikapları bir kez daha gözler önüne serdi. Ne rahat rahat hasta olduk, ne de tedavi. Ama en gır gır seanslarımız, “aşı olalım-hayır olmayalım, domuzdan üretildiÄŸi için günah mıdır hocam” tartışmalarına çözüm ararken oldu. Allah iÅŸte, bir yandan alırken öbür taraftan rızkını veriyor insana. Aynı Red Kit’in cenaze levazımatçısı gibi hissettik kendimizi…
Şimdi diyeceksiniz aman Emre sen de içimizi karartıyorsun. 2009 yılında hiç mi iyi bir şey olmadı? Tabii ki oldu. Bu sıraladıklarımdan çok daha uzun bir liste 2009 yılının getirileri ile dolabilir. Ama insan zihni maalesef, olumsuzu sünger gibi çekiyor; aklımızda kazançlarımız değil kayıplarımız, mutlu anlarımız değil, acılarımız kalıyor. Eşimizi, çocuğumuzu gagalama fırsatını hiçbir zaman kaçırmıyoruz.
Yukarıda da belirttiÄŸim gibi, münferit ya da toplumsal şüphesiz 2009 yılı hepimiz için pek çok kazancı ve mutluluÄŸu da beraberinde getirdi. Kimilerimiz bu ekonomik kriz ortamını iyi yönetti, büyüdü, kimilerimiz bozulan saÄŸlığına kavuÅŸtu, kimilerimiz de krizden nemalandı. Sonuç olarak, yaÅŸamın tatlı telaÅŸları, süprizleri, fırsatları bu sene de yaÅŸandı. Hatta el ele tutuÅŸup güle oynaya intihar kararları aldık, yani evlendik, çoluk çocuÄŸa karıştık, torun-torba sahibi olduk, küstüklerimizle barıştık, yardımlaÅŸtık, hiç olmadı birbirimizin acısını paylaÅŸtık… Ama bunların içinde en önemlisi, iyisiyle, kötüsüyle, hüznüyle, sevinciyle bu yıl da hayata yer yer tek ayaküstünde, yer yer dört elle asıldık, sarıldık ve bir yılı daha geride bıraktık. Umalım, yeni yıl hepimiz için istediÄŸimiz gibi geçsin.
31.12.2009
Benzer İçerikler :
Geçen hafta insan canlısının ortak paylaştığı ihtiyaçlardan kalkarak, liderler ve yöneticilerin çalışanlarıyla ilişkilerini yönetebilecekleri kısa bir ...
Başarılı bir iş yerinin veya şirketin özellikleri nelerdir diye sorulsa, büyük bir çoğunluk performans seviyesinin çok yüksek, işten ayrılma oranlarının ise...
Önce kısa bir özet: Nerede kronik hale gelmiş, aşılamamış bir sorun varsa orada kısır bir döngünün oluştuğunu görebiliriz. Yani sorunu aşmak için bulduğumu...
Geçen hafta “ÅŸehir efsaneleri” dizisinden “kolesterol masalını” irdeleyeceÄŸimizi müjdelemiÅŸtik. Daha önce de hatırlayacaksınız, kilolu ...
İlginizi Çekebilir :
Geçtiğimiz hafta politik, sosyal, pazarlama amaçlı kampanyalarda ve her tür kişilerarası iletişimde mesajın amaca hizmet edebilmesi için, nasıl bir dil ile ...
İnanması ne kadar güç olsa da, insanoğlunun dünyaya getirdiği minik insancıklar, hayatta kalmalarını sağlayan bir dolu refleks, duyu, dürtü, her yaşantıyı ...
Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...
Malum, kriz nedeniyle işten çıkarmalar giderek çoğalıyor. Yani bir sürü insan sabah işine geldiğinde işini kaybettiğini öğreniyor. Bu insanlara belli bir ...


