Sorunlar ve Çözümler
Ne zaman bir sorundan söz etsek, ister istemez o sorunun neden ve nasıl ortaya çıktığı ve nasıl çözüleceği ile ilgili görüşler de dile getiririz. Birincisi bizi “nedenler” üzerinde, ikincisi ise “çözümler” üzerinde düşünmeye yönlendirir.
Yaşadığımız ve çözmek zorunda kaldığımız sorunlarla karşılaştığımızda, bize çok doğal ve mantıklı gelen bu yaklaşım, birçok durumda işe yarasa da çoğu zaman çözümü zorlaştırır, hatta bazen olanaksızlaştırır.
Tıbbın “semptomlara” yaklaşımı buna iyi bir örnek oluşturur. Baş dönmesi şikayetiyle doktora giderim. Doktora göre baş dönmesinin en az bir düzine nedeni vardır. Tahlillerini ve muayenesini yapar ve “görünenin arkasındaki gerçeği” bulur. Vardığı sonuçta yorumun çok az, hatta çoğu zaman hiç yeri yoktur. Bu yaklaşımın, yorumun yer almadığı, hatta yer almaması gereken durumlarda genellikle geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Tıp eğitimi ve deneyimi olan tüm uzmanlar aynı görüşte kavgasız dövüşsüz birleşirler.
İlişkiler ve Gerçeklik
Görünenin arkasındaki gerçeklikle ilgili olarak anlaşmışsak ve üstelik bilim de destekliyorsa pek bir mesele çıkmaz. Ancak yaşamın akışı içinde yaşadığımız sorunları bu kategoriye sokmamız mümkün değildir. Çünkü sosyal gerçeklik tümüyle yorumdan oluşur. Örneğin; çocuk ağlıyor, anne kucağına alıyor ve çocuk susuyor. Gördüğümüz ve algıladığımız yani bilebildiğimiz bu. “Niye ağladı ve niye sustu” diye sorduğumuzda, vereceğimiz tüm cevaplar bizim yorumumuzdur. Ve bu yorum, tümüyle bizim bu durumda “sorunların niye ortaya çıktığı ve nasıl aşılacağı” ile ilgili teorimizle ilgilidir.
Bu teorimize birkaç yandaş bulsak bile, emin olabiliriz ki bir sürü farklı yaklaşımla karşı çıkılacaktır. Çocuk ağlıyordu çünkü ilgi istiyordu, hayır acıkmıştı, hayır midesi ağrıyordu, hayır şeytan geçici olarak ruhuna girmişti… Çocuk sustu çünkü ilgi gördü, çünkü annesinin mama vereceğini anladı, bir tesadüf o anda ağrısı geçti, şeytanın o gün performansı düşüktü…
Kısacası; ilişkilerle ilgili yaşadığımız sorunlara bulduğumuz nedenler, orada benden bağımsız olarak varolan ve hepimizin anlaşacağı bir gerçeklikle değil, benim sorunu açıklayan teorimle, hipotezimle, görüşümle, yorumumla, inancımla, haritamla ve verdiğim anlamla ilgilidir. Bu her zaman ve her durumda böyledir ve haritalarımız çatışmıyorsa hayat yürür.
Nedenini Bilmeden Sorun Çözülür mü?
Evet çözülür. Yaşam boyu çözdüğümüz sorunların çoğunu, nedenleri üzerinde düşünmeden, “bir şeyler yaparak” çözeriz.
Bir anne: Çocuğum okulda ilk gün, diğer çocukların ağladığını görünce o da ağlamaya başlamış. Ertesi gün “okula gitmeyeceğim” diye tutturdu. Sabah dinlemedim, yolda dikkatini dağıttım, okula teslim ettim. Biraz ağlamış, sonra susmuş.
Bir genç: Bir türlü kıza çıkma teklif edemiyordum. Geceleri uyuyamıyordum. Bir gün dayım, “Oğlum hayatta birkaç kere kaybetmeden kazanmayı öğrenemezsin. Yarın gidiyorsun ve kıza çıkma teklif ediyorsun” dedi. Ben de gittim dediğini yaptım. Oldu.
Bir röntgenci: Bende röntgencilik vardı. Gece oldu mu röntgene çıkardım. Bir gün yakalandım. Dayak yedim. Karakol filan. Neyse sıyırdım. Sonra bir terapiste gittim. O bana bir dürbün almamı ve balkonumdan evleri seyretmemi söyledi. Şiir ve hikâye yazardım. Bana hayal gücümün çok geniş olduğunu ve bu şekilde hikâyelerime çok malzeme bulacağımı söyledi. İki kitap yazdım. Biri ödül bile aldı.
Yukarıdaki sorunların hiçbiri nedenleri bulunup aşılmadı. Sadece sorunu aşacak bir şeyler yapıldı. Acaba sorunlara, olmayana, yürümeyene, şikayete, nedenlere bulaşmadan, yalnızca çözüme odaklanarak bir değişim formatı oluşturabilir miyiz?
DBE Kurucu Başkanı Emre Konuk
Benzer İçerikler :
Çalışanların işlerini kaybetmemesi için iş yeri düzen ve kurallarına uygun iş yeri barışını sağlayacak şekilde davranmaları son derece önemlidir. Bununla ...
Yeni yıla sayılı günler kala pek çok kişi gelecek yıla ilişkin hedeflerini belirliyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak sanıldığı kadar kolay olamıyor. DBE Davranış ...
Kontrol Odağı Kuramı, Amerikalı psikolog Julian Rotter tarafında 1954 yılında ortaya atılmıştır. Kontrol Odağı, kişilerin davranışları ile bu davranışların ...
Bir şirketin başarılı olabilmesi için en temel etkenlerden biri, çalışanların motivasyonudur. Çalışanlarınızın potansiyelini en iyi şekild...
İlginizi Çekebilir :
Yaratıcı sınıfın yükselişi değerlerde, normlarda ve tutumlarda güçlü ve önemli bir değişime yol açtı. Bu sınıfın bütün üyeleri ister artist, ister mühendis,...
“Evden çalıştığımız uzun bir dönemden sonra yeniden ofise dönmek sizi ve çalışanlarınızı kaygılandırabilir, motivasyonunuzu düşürebilir. Bu süreçte ...
Tarihe baktığımızda pek çok güçlü ve utangaç lider örneği görürüz. Amerika Başkanları James Madison, Jimmy Carter, Richard Nixon ilk akla gelenlerdendir. ...
2001 yılında 17 ünlü yazılım geliştirme lideri bir araya geldi ve bugün projeleri yönetme şeklimizi değiştiren ve geliştiren “Agile Manifesto/ Çevik ...