Bu Anneler Gününde Çocuğunuza Nasıl Bir Anne Hediye Etmek İstersiniz?

Bu Anneler Gününde Çocuğunuza Nasıl Bir Anne Hediye Etmek İstersiniz?

Her bireyin evlat olarak yola başladığı hayat yolculuğu kimilerimiz için ebeveynliği de deneyimlediğimiz bir sürece eviriliyor. Anne olmak birçok olgu ve kavram gibi çocukluktan itibaren zihnimizde şekilleniyor.

Bir anne ne yapar? Nasıl bakar? Nasıl davranır? Nasıl görünür? Nasıl giyinir? Bunlar gibi pek çok sorunun cevabı ile herkesin zihninde anne denilince bir şeyler canlanıveriyor. Bazen bir görüntü, bazen bir koku, bazen bir yer, bazen bir lezzet, sıcak bir şefkat duygusu ya da hepsi birden…

Anne denilince aklımıza gelenler muhtemelen annemizle ilişki ve deneyimlerimize göre şekilleniyor. Peki biz çocuklarımız “anne” denilince ne düşünsünler, ne hissetsinler istiyoruz? Bir annenin evladına ya da evlatlarına bırakabileceği en değerli miras nedir?

Yaratıcı, özgün, şefkatli, koşulsuz seven, iyi bir gözlemci, kolaylaştırıcı, kabul eden, örnek olan, adaletli, stabil… Siz nasıl bir anne olmak istersiniz?

Çocuk yetiştirmek konusunda ebeveynlerin eşit hak ve sorumluluklara sahip olduğunu biliyorum.

Ailede oluşan çocuk-anne ya da çocuk-baba gibi koalisyonların sağlıklı olmadığını biliyoruz. Aile içi bu gruplaşmaların sebeplerini ve sonuçlarını incelediğimizde çocuk yetiştirme ve bakım sürecine daha az dahil olan, olması beklenen veya olmak zorunda bırakılmış babalara sıkça rastlıyoruz. Çocuklarımıza “Seni babanla birlikte yetiştirdik.” diyebilmek, bakım ve yetiştirme sürecine babayı dahil etmek için gereken çaba ve özeni göstermek belki de bir çocuğun yükünü tek başına göğüslenmekten daha büyük bir fedakarlıktır. Çünkü her çocuk ebeveynlerine eşit duygusal mesafede büyümeyi hak eder. Boşanmış/ayrılmış ebeveynler için de durum aynıdır. En azından bunun için harcanması gereken çaba yersiz değildir.

Annen/baban olduğum için senin hayatına ve sana istediğim gibi yön veremeyeceğimi biliyorum.

Bir anne, çocuğunu şüphesiz çok sever. Bu çok sevme hali günümüz koşullarında birtakım kaygılar sebebiyle başarı, kurallara uyum gibi koşullarla sunulabiliyor. Çocuk için neyin iyi, neyin yanlış olacağına dair en doğru kararı aileler tek başlarına verebileceklerini düşünebiliyor. Çocuğun başarısız olduğu ya da  kurallara uymadığı zamanlar “Ne olursa olsun seni çok seviyorum ancak … davranışını sevmiyorum.” demek için en uygun zamandır.  Koşulsuz sevilen çocuklar değişim ve gelişim konusunda motivasyonu yüksek çocuklar olurlar. Çocukla ve aileyle ilgili her süreçte ailedeki her birey gibi çocuğun da fikrini uygun ve şefkatli bir ortamda söylemeye hak ve ihtiyacı vardır. Çocuk, kendini ifade etme, kabul etme, gerekirse fikrini kendi rızasıyla değiştirme gibi becerileri ancak bu şekilde kazanır.

Mutluluk, değişen koşullara ne kadar hızlı uyum sağladığımızla ilgilidir. Sana mutlu olmayı öğretmek istiyorum.

Her anne çocuğunu hem çok sever hem de onun mutlu olmasını ister. Bir çocuğun mutluluğu için onu koşulsuz sevmenin, kendi olma cesareti göstermesi için ona destek olmanın yanı sıra değişen koşullara hızla uyum sağlaması için de örnek teşkil etmek gerekir. Yaptığı planlar bozulabilir, birçok şey kontrolü dışında gelişebilir. Böyle durumlarda mevcut yeni durumun içinde kendine iyi hissedebileceği bir alan yaratabilirse pek çok durumu fırsata dönüştürmekle kalmayacak, duygu durumunu da stabil tutabilecektir. Bunu öğretmenin en doğru ve kolay yolu ise “doğal öğrenme” sürecinde ona örnek teşkil edebilmektir. Bu yüzden annelerin kendi psikolojik süreçlerine yatırım yapması ve bu alanlarda kendilerini şefkatle kabul edip gelişmesi gereken konulara emek vermesi çok önemlidir..

Yetenek kişiye özgüdür, kendi yeteneğini keşfetmen için elimden geleni yapmak istiyorum.

Yetenek, kavram olarak zekâ performansının günlük hayata aktarılabilen kısmıdır. Bu sebeple de güncel literatürde zekâdan daha önemsenen bir kavrama dönüşmüştür. Her insan yavrusu biricik ve kendi içinde bambaşka doğar. Bir anne olarak onun bambaşka oluşunu keşfetmek için kalıplar ve normlar dahilinde değerlendiren bir pencereden bakmamak gerekir. Yaşıtlarından daha geç yürümüş, daha geç konuşmuş ya da okumayı daha geç sökmüş olabilir. Buralara odaklanmak yerine “Peki neyi iyi yapıyor?” sorusunu sormak ve o alanları bulmaya odaklanmak çok daha olumlu sonuçlar verecektir. Ayrıca ebeveynlerin zihninden geçen düşünceler çocuklar için etiketlere dönüşmeye başladığında, çocuk bilinç dışından gelen bir çabayla ebeveynlerini haksız çıkarmamak için uğraşmaya başlar. Şimdi tekrar düşünelim, çocuğumuz yeteneklerini kullanan bir çocuk olmaya mı yoksa beceriksiz bir çocuk olduğunu kabul ederek hiçbir şey yapmamaya mı odaklansın istiyoruz?

Çocuğun yeteneklerini keşfetme sürecine biz de Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Bölümü olarak “Yetenek Belirleme ve Kariyer Planlama Programı” ile destek oluyoruz. Çocukların ve gençlerin yetenek alanlarını belirleyerek uygun meslek ve alanlarla ilgili geri bildirim verdiğimiz programımız hakkında bilgi almak için bölümümüze başvurabilirsiniz.

Klinik Psikolog Ceren Kurtay Doğan

Davranış Bilimleri Enstitüsü

Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Doğumdan Sonra Gelen Depresyon

Annelik Sevincini Gölgeleyen Mutsuzluk Bir çocuk doğmadan önce, hep aynı pembe gözlüklerle hayaller kuruluyor. Dünyanın en tatlı, en huzurlu, bakımı en ...

İlköğretim Çağı Çocuklarında Güvenli İnternet Kullanımı

İletişim araçları arasında belki de en önemli yeri kaplayan bilgisayar, her yaştan bireyi birçok bilgiye kısa sürede ulaşmalarına vesile olan İnternet ile...

Çocuklarda Psikolojik Dayanıklılık (Resilience)

Dayanıklılık olumsuzluklara karşı hazırlıklı olma, stres ve travmayla başa çıkabilme, zor koşullara uyum sağlama, yıkıcı deneyimlerden bir şeyler öğrenerek...

7/24 Sosyal Medya Baskısının Ergen Endişesi ve Depresyon Bağlantısı

7/24 sosyal medyada aralıksız ulaşılabilir ve yanıtlayabilir olma baskısı depresyon ve kaygıya neden olabilir ve yeni bir araştırmaya göre, ergenlerde uyku ...

İlginizi Çekebilir :

Affetmek

“Affetmek güçlüyü daha güçlü kılar.” Publilius Syrus Hayal, eve geldiğinde üzerindekileri bile çıkarmadan yatağa yatıp ağlamaya başlamıştı. ...

Bağlanma Teorisi

Her birimiz biyolojik olarak doğuştan itibaren bir bağlanma sistemi ile dünyaya geliriz ve bu sistem yaşam boyu çevremizdeki diğer insanlarla bağ kurmamızı...

Cep Harçlığı

Çocuklar, okula başladıktan sonra ailelerin birçoğunun o güne kadar fark etmedikleri bazı problemler aniden ortaya çıkıverir. Çocuğa verilecek cep harçlığı da ...

Teknoseksüellik

Teknoseksüel kuşak olarak adlandırılan kuşağın özellikleri, davranış biçimleri, hayata karşı tavrı ve duruşu nelerdir? “Teknoseksüel” şeklinde bir ...