Emre Konuk

Cigaranın Dumanı Yoktur İmanı

Kaleler teker teker düşüyor. Yakın bir gelecekte bütün tersanelere girilecek. Karanlık güçler ve onların yurtiçindeki hempaları (hempa nedir diye sormayın, çocukluğumdan beri duyarım ama kötü bir şey olduğunu biliyorum) önce Şişli Belediyesini ele geçirdiler. Şişli’yi sigaradan arındırma projesi olanca hızıyla yürüyor. Şimdi de hükümet taktı kafayı sigaraya. Resmen kanun filan çıkarıyorlar; “kapalı mekanlarda” içilemeyecekmiş. Benden söylemesi; halkın ekmeğiyle oyna sigarasına dokunma. Diyorum da, “dönülmez akşamın ufkunda” bir işe yaramayacağını da biliyorum.

Bir ideoloji okullara sızdı mı hiçbir şey yapamazsın. Anaokuluna giden velet, akşam başka işi yokmuş gibi anasının babasının sigarasına sarıyor. Neyse son zamanlarda aydınlık güçler hemen organize olup gündemi saptırdılar. Çocuklarımız buz üstünde bedava seyahat eden kutup ayılarına taktılar da, babalar filan gizli gizli de olsa sigaralarını içebiliyorlar. Ama nafile. Bu iş bitmiştir. Çok uzun olmayan bir vadede bütün sigara içenler cüzamlı muamelesi göreceklerdir.

Bütün hikâye Helena Belediyesi’nin aldığı (Amerika’da Allah’ın bile uğramadığı aşırı steril bir kasaba) kamuya açık yerlerde sigarayı yasaklama kararıyla başladı. Aslında birtakım beyni yıkanmış bilim adamları 10–15 yıldır ufak çaplı da olsa araştırmalar falan yayınlıyorlardı. Barmenlerin idrarındaki kanserojen maddeleri ölçüp barda oturan ve bara gitmeyen vatandaşların idrarıyla karşılaştırmak gibi komik işler yapıp tütüncü tayfasını güldürüyorlardı. Gerçi her seferinde barmenlerin idrarı daha “kanserli” çıkıyordu ama “ne olmuş yani” filan denebiliyordu. Ta ki Helena’daki steril ama karanlık güçler seçim öncesi belediye başkanını tavlayana kadar.

Helena Araştırması

2002 yılında Helena Belediyesi kamuya açık ortamlarda sigara tüketimini yasakladı. Buna doğal olarak işyerleri, restoranlar, barlar filan da dahil edildi. Helena’nın aydınlık güçleri hemen harekete geçip mahkemeye gittiler. Yasak altı ay uygulandıktan sonra kaldırıldı.

Bu durum, araştırmacı tayfası için bulunmaz bir fırsattı. Öyle ya, insanlara damardan nikotin verip “ne oluyor” diye bakacak halleri yok. Bu gibi durumlarda sabah erken kalkan malı götürür. Öyle de oldu.

Araştırmacıların yaptığı basit bir toplama çıkarma işiydi. Helena’da nüfus 68.000’di ve bir tane kalp hastalıklarıyla uğraşan hastane vardı. Yasak süresince (6 ay), öncesinde (6 ay) ve sonrasında (6 ay) hastaneye gelen kalp krizlerini saydılar. Sigara yasağı boyunca kalp krizleri %40 azaldı. Yasak kalktıktan sonraki 6 ay içinde de eski seviyesine ulaştı. Bu süreler içinde Helena dışındaki yerleşim bölgelerinde kalp krizi açısından bir değişiklik yaşanmadı. Kalp krizi geçirenlerin %29’u sigarayı bırakanlar, %33’ü de hiç içmeyenlerdi. Bu sonuç da, sigara dumanının aslen ateist olduğu inancını savunanların elini güçlendirdi.

Gerçi araştırma metodolojik açından sıkıntılar içeriyordu ama karanlık güçler bunun üstesinden gelmeyi çok iyi becerdiler. Meselenin yalnızca kalp kriziyle değil kanser, akciğer ve solunum yolları hastalıklarıyla da yakın ilgisi vardı. Piyasa bu işi tuttu ve üst üste belediyeler sigara ile ilgili yasaklamaları uygulamaya başladılar.

Araştırmacılar zaten yıllardır sigara dumanının sigara içmeyenler üzerindeki etkisini göstermeye çalışıyorlardı:
1. Yeni Zelanda’da 15 yıllık bir zamanı kapsayan araştırmada; sigara içen biriyle yaşayan kişilerin ölüm riski %15 daha fazla
2. 32.000 kadınla yapılan bir araştırmada sigara dumanına maruz kalanların kalp krizi riski %100 artıyor
3. Sigara içilen bir ortamda yaşıyor ve çalışıyorsanız kansere ve astıma yakalanma ihtimaliniz %100 artıyor

Daha fazla moral bozmayayım. Görüldüğü gibi yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Sineye çekeceğiz. Sigara severlerin ilerde illegale kayacaklarını, Kandil boşalırsa oraları mekân eyleyeceklerini öngörebiliriz.

Kaynaklar

Kaynak çok. En iyisi Wikipedia’yı kullanmak: www.wikipedia.org
Wikipedia’ya girdikten sonra “passive smoking” ile arayabilir ve tüm kaynaklara ulaşabilirsiniz.
30.12.2007

Benzer İçerikler :

Kırmızı Et Meselesi - 2

Önce geçen haftanın bir özetini yapalım: Kırmızı etle hastalık arasındaki ilişkiden yaklaşık yarım yüzyıl önce, ilk söz eden Ancel Keys oldu. Başta her tü...

Duygusal Zeka ve Kişiliğim 3

Bayağı bir haftadır sizlere meslektaşlarımla birlikte yaptığımız bir dizi araştırmayı özetlemeye çalışıyoruz. Üç araştırmanın da ortak yanı; kişiliğimizle, ...

Bir Masal Daha: Antioksidanlar

Biliyorsunuz bir zamandır inançlarımızı nasıl zihinsel cambazlıklarla ‘gerçeklere’ dönüştürdüğümüzün örneklerini veriyorum. Bugün sıra ...

Fast Food ve Depresyon - II

Geçtiğimiz hafta, hızlı tüketim gıdalarının, fiziksel sağlık ile olduğu gibi, psikolojik sağlık ile ilişkisi olduğuna dair bilimsel bulgulara ulaşıldığından...

İlginizi Çekebilir :

Yöneticiler İçin Başarı Stratejileri 2

Geçen yazıda CCL’in (Center for Creative Leadership) yaklaşık 15 yıl süren bir araştırmasından söz ettim. CCL çalışmasında temel olarak üstün performans ...

Korku Kültürü - II

Geçtiğimiz hafta, dış kaynakların etkisiyle oluşan, yoğun biçimde içselleştirilmiş ve makul sınırları olmaksızın yaygınlaşmış korkulardan söz etmiş; bir ...

Otoriter Rejimler Nasıl Ortaya Çıkar

Bilim adamları senden benden farklı olmayan, normal diyeceğimiz insanların nasıl olup da dehşet verici katliamlara neden olabildikleri, şiddet ...

Eğitimde Dönüşüm

Bayağı bir zamandır pek çok alanda bulunduğumuz yerden daha farklı bir yerlere gelme isteği ve çabası ön planda. Yavaş da olsa, üzerinde genelde anlaştığımız ...