Çocuğunuzun Güçlü Yanları - 3
Bu yazı dizisinde, içsel bir motivasyonla, en doğal biçimiyle yaptığımız aktivitelerden, girdiğimiz ilişki biçimlerinden, öğrenme tarzlarından söz ettik. İçsel motivasyonla yapılan şeylerin en başında oyun geliyordu ve oyun oynarken çocuk en içten, en doğal yolla öğreniyordu.
Dünyaya gelen her yeni yaratık içsel bir motivasyonla oyuna ve keşfetmeye yöneliyor. Oyun, belki de güçlü yanlarımızı en doğal biçimiyle yansıtan, hepimizde ortak olarak var olan ilk aktivitedir. Hayat devam ettikçe, genetik ve sosyal aktarımların, etkileşimlerin etkisi ile güçlü yanlarımızı yansıtan aktiviteler de farklılaşır.
Ne olacak bu çocuk?
Her birimizin harekete geçmesine neden olan, güçlü ve özgür hissettiren durumlar ve eylemler farklı farklıdır. Aynı davranışları, her birimiz farklı nedenler, farklı istek, arzu ve dürtülerle yapıyor olabiliriz. Kimi zaman, çocuğumuza bakarız, her haylaz çocuk gibi haylazlık yapıyordur işte, ya da her uslu çocuk gibi sessiz sakin oyun oynuyordur kendi kendine. Her çocuk gibi kumdan kaleler yapıyor, her çocuk gibi ders çalışmayı sevmiyor, her çocuk gibi durmadan soru soruyordur. Kimi zaman da tam tersini yaşarız, “yahu bu çocuk hiçbir çocuğa benzemiyor” deriz; herkes bir şey yaparken o başka bir şey yapıyordur. İki türlü de, bu düşünceler gelir bir soruya bağlanır “yahu ne olacak bu çocuk?”.
Bu sorunun yanıtını vermek maalesef zordur. Anne babaya bunun gereksiz bir kaygı olduğunu söylesek, “olacak bir şey” deyip geçsek de, elbet hayatın birçok noktasında, çocuğunuzun kendi içinde de oluşacaktır bu “ne olacağım ben?” sorusu. Her seferinde, çocuğunuzun bu soruya kendi içinde vereceği yanıt kritik bir anlam taşır. Hayatını ne kadar, onu harekete geçiren, doyuran ve motive eden işlerle doldurabilirse o kadar mutlu olacaktır. Bu da ancak uzun vadede kendini tanıması, güçlü yanlarını gösteren aktiviteleri keşfedip hayatına yayması ile mümkün olacaktır.
Güçlü yanları gösteren aktiviteleri nasıl bileceğiz?
Dedik ki; güçlü yanlarımızı gösteren aktiviteler, bize enerji verir, bizi doyurur, güçlü ve özgür hissettir. Bunun zıttı olan aktivitelerse, daha çok tükenmişlik hissi ve isteksizlik verirler.
Bütün aktiviteler aslında küçük adımlardan oluşur. Çocuğunuzun son derece sıradan görünebilecek doğal ve dürtüsel bir şekilde yaptığı davranışların altında yatan daha spesifik aktivitelere bakarak yanıtı bulabilirsiniz. Yapmanız gereken, önce çocuğunuzun, siz ondan istemeden, kendi kendine yaptığı, yapmaktan keyif aldığı, ona enerji ve mutluluk veren aktiviteleri keşfetmek. Sonra da o aktiviteyi giderek daha küçük, net ve belirli hale getirmek. Bunun için iki yöntemden bahsedeceğiz; “baca yöntemi” ve “5 neden sorusu”.
Baca Yöntemi
1. Çocuğunuzun yaşına göre yapabileceği tüm aktiviteleri onunla birlikte yazın:
• Evde yapılanlar: Uyanmak, odayı toplamak, giyinmek, yemek yemek vb.
• Okulda yapılanlar: Sabah okula gitmek, sınıfa girmek, dersi dinlemek, arkadaşlarıyla oyun oynamak vb.
• Aile ile yapılanlar: Alışverişe çıkmak, hafta sonu gezmek, sohbet etmek, yemek yemek, vb.
• Arkadaşlarla yapılanlar: Oyun oynamak, sinemaya gitmek, dedikodu yapmak, vb.
2. Sonra her bir aktiviteyi sevip sevmediğini işaretlemesini isteyin. Seviyorsa yeşile, sevmiyorsa kırmızıya boyayabilir örneğin.
3. Her aktiviteyi neden sevdiğini ya da neden sevmediğini açıklamasını isteyin.
4. Sevdiği aktiviteleri birkaç kategoriye ayırmasına yardımcı olun ve tam olarak neyi sevdiğini sorun. Örneğin, odayı düzenlemek; yayıntıyı kaldırmak, kirlileri kirliye atmak, odayı dekore etmek gibi alt aktivitelerden oluşabilir. Ona en çok hangisini sevdiğini sorun.
Neden Yöntemi
Günlük sohbetlerinize rahatça uygulayabileceğiniz bir yöntem bu. Aşağıdaki gibi diyalogları zaman zaman kullanın.
- En çok hangi dersi seviyorsun?
- Matematik.
- Neden?
- Çünkü problem çözmek hoşuma gidiyor.
- Neden?
- Doğru yanıtı bulduğumda iyi hissediyorum.
- Neden?
- Bilmem… Galiba kazanmayı seviyorum!
Bu basit diyalog, bize basit bir şey söylüyor aslında. Belki de matematiği çok seven çocuğunuz, matematik öğretmeni olmak yerine biraz daha rekabet içeren bir işle uğraşmak isteyebilir.
Önümüzdeki hafta, ilişkilerdeki güçlü yanları nasıl keşfedeceğimize değineceğiz.
25.06.2010
Benzer İçerikler :
Geçen hafta sosyal bağlardan ve ilişkilerden beslenen mutluluktan, sosyalleşmeye ayrılan zamanın etkilerinden ve iş ortamında kurulan arkadaşlık ilişkilerinden ...
Son yazımızda, iyimser ya da kötümser olmamızın iş yaşamında, okulda, yakın ilişkilerde, ruh sağlığında ve genel olarak sağlıkta çok şey fark ettirdiğini...
Geçen yazımızda, egzersiz ve depresyon ilişkisini ele almış; depresyona, depresyondaki kişinin beyninde gerçekleşen değişikliklere ve ilaç ile egzersizin ...
Birkaç ay önce fazla kilolu olmakla, yani şişmanlıkla sağlık arasındaki ilişkiyi irdeleyen bir dizi yazı yazmıştım. Bu konuda bildiklerimizin, daha doğrusu...
İlginizi Çekebilir :
Son iki hafta “hayatta dayanıklı olma” üzerinde durduk, kaldığımız yerden de devam ediyoruz. Ama önce bir özet: Deprem, kaza, iş kaybı gibi çok ...
Bugünkü yazımızda, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu konuşacağız. Hipnoz, birçoğumuzun merak ettiği, ancak pek az bildiği ya da anlayabildiği bir olgu. ...
Geçtiğimiz hafta, irrasyonel tarafımız üzerine konuşmuş; hayatımızın pek çok alanında, mantığa aykırı biçimde hareket ettiğimizi söylemiştik. Kelimele...
Son zamanlarda bu kelimeyi fazlaca duyar olduk. Zaman zaman okurlarım da yaşadıklarını anlatırlar, yardım isterler. Gittikçe artan bir oranda danışan olarak da ...


