Emre Konuk

Fiziksel Mutluluk

Geçen hafta sosyal bağlardan ve ilişkilerden beslenen mutluluktan, sosyalleşmeye ayrılan zamanın etkilerinden ve iş ortamında kurulan arkadaşlık ilişkilerinden söz ettik. Altı saatlik bir sosyal zamanın stres ve endişelerimizi azaltarak sağlığımızı güçlendirdiğine değindik. Aynı zamanda sosyal mutluluğun, en az bir yakın arkadaşa sahip olmakla başladığını ve bu ilişkinin kalitesinin kişinin genel sağlığında ve mutluluğunda çok büyük bir rol oynadığını açıkladık.

Bu hafta sağlığa ağırlık vererek fiziksel mutluluğa ulaşmak için yemeğin ve egzersizin önemini anlatacağız.

Yediğimiz her lokmada ve içtiğimiz her yudumda bir karar veriyoruz: Olumlu olan, sağlığımıza yarayan bir şey de seçebiliriz, olumsuz olan, hiçbir faydası bulunmayan bir şey de. Her hafta yüzlerce defa, böyle, küçük gözüken ama aslında çok önemli olan kararlar veriyoruz.

Olumlu bir karar verdiÄŸimizde (örneÄŸin, öğle yemeÄŸi için somon ve brokoli sipariÅŸ ettiÄŸimizde), bu, günün devamında ruh halimizi yükseltebilir; ancak, daha da önemlisi, uzun vadede, diyabet, kalp hastalıkları ve kanser riskimizi azaltır.  Olumsuz bir karar verdiÄŸimizde ise (örneÄŸin, öğle yemeÄŸinde hamburger ve patates kızartması sipariÅŸ ettiÄŸimizde) bu, gün içinde enerjimizi düşürmekle kalmaz, seneler içinde saÄŸlığımızdan pek ÅŸeyi götürür.

Kızartılmış yiyeceklerin kalp krizi geçirme ihtimalimizi arttırma oranı %30. Fakat bu kadar uzun vadede başımıza gelebilecek bir şey yüzünden kısa süre için yeme alışkanlıklarımızı değiştirmiyoruz. Son zamanlarda yapılan araştırmalar gösteriyor ki doymuş yağ oranı yüksek tek bir öğün bile, damarlarımızın, beynimize ve vücudumuzun geri kalanına yeterli miktarda kan taşıma yetisini azaltıyor. Yani bu tür yiyecekler hem bedenimize zarar veriyor hem de düşünme becerimize ket vuruluyor. Bunun yanı sıra 60,000 kadın üzerine yapılmış bir araştırma, haftada bir veya daha fazla öğün balık yemenin böbrek kanser riskini %74 azalttığını ortaya çıkartmış. Bunun sebebi yüksek ihtimalle balık etinde bulunan omega-3 yağları. Başka araştırmalar yüksek dozda omega-3 yağının orta seviye depresyonu hafiflettiğini gösteriyor.

Bunun yanı sıra, çoÄŸumuz yeterli seviyede egzersiz yapmıyoruz. Amerika’da yapılan bir çalışma, 400.000 kiÅŸilik bir katılımcı grubu içinde yalnızca %27’lik bir kesimin, önerildiÄŸi gibi haftada en az beÅŸ defa 30 dakikalık egzersiz yaptığını saptamış. Türkiye’de bu oranın daha da düşük olduÄŸunu tahmin etmek mümkün.

Araştırmalara göre haftada en az iki gün egzersiz yapan kişiler, diğer kişilere göre, belirgin bir şekilde daha az stresli ve daha mutlu oluyorlar. Egzersiz sıklığı arttıkça, bu faydaları daha da çarpıcı bir şekilde görülüyor. Haftada altı güne kadar, egzersiz yaptığımız her bir ilave gün, enerji seviyemizin daha da artmasına yarıyor. Yine, araştırmalar gösteriyor ki 20 dakikalık bir egzersiz, bitirdikten saatler sonrasında bile ruh halimizin yüksek kalmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca bugün egzersiz yaparsanız, yarın kendinizi fiziksel olarak çekici bulma ihtimaliniz iki kat artıyor. Egzersiz için kendini hep yorgun hisseden kişilere de buradan seslenmek gerekiyor: Yorgunluğu yok etmek için, egzersiz, yorgunluğu yok etmek adına kullanılan ilaçlardan çok daha etkili oluyor.

Olumsuz nitelikte kararları, ne derece zararlı olduklarını bilsek bile, uzun vadeli sonuçlarını dikkate almadan veriyoruz. Tıpkı, bundan uzun bir süre önce, sigara içmekle akciğer kanseri arasındaki ilişkinin anlatılmasının milyonlarca insanı sigarayı bırakmaya ikna etmediği gibi. Dolayısıyla, sadece kötü beslenmenin ve hareketsiz yaşamanın bizim için kötü olduğunu bilmek, kendimizi hastalıklardan korumak için yeterli değil.

Büyük yaşam biçimi değişiklikleri yapmak için, öncelikle, kötü beslenme şeklinin veya hareketsiz yaşam tarzının bizi bugün nasıl etkilediğini anlamamız gerekiyor. Olumlu kararların kısa vadedeki teşvik edici sonuçlarını fark edebildiğimizde, uzun vadedeki sonuçlarından faydalanmaya daha yakın oluyoruz. Gerçek şu ki, bu olumlu ve olumsuz kararlar yıllar içinde birikerek, aslında, tam anlamıyla bizim yaşamlarımıza şekil veriyor.

Gelecek hafta uykunun öneminden bahsederek fiziksel mutluluk konusuna devam edeceğiz...

29.09.2010

Benzer İçerikler :

İnsanın Doğası 2

Geçen hafta tüm kültürlerde ortak, evrensel duygu ve davranış özelliklerinden söz edebilir miyiz diye sorduk. Bu soru önemliydi çünkü eÄŸer insan davranışınÄ...

İkna - III

Geçtiğimiz hafta politik, sosyal, pazarlama amaçlı kampanyalarda ve her tür kişilerarası iletişimde mesajın amaca hizmet edebilmesi için, nasıl bir dil ile ...

YeteneÄŸe Odaklanmak

Başarılı bir yönetici olmak için daha önce bahsettiğimiz iki anahtarı kullandınız, yani çalışanlarınızı yeteneklerine göre işe aldınız ve işin sonucunda ...

Niye Zayıflayamıyoruz?

Önce geçen haftanın önemli noktalarını bir özetleyelim: Kilonun, yani bedende biriken yağın kendisi kalp, kanser, diyabet, gibi rahatsızlıkların nedeni...

İlginizi Çekebilir :

Dayanıklılık 4

Üç haftadır hayatın fena halde dayattığı zamanlarda ve bir yaÅŸam tarzı olarak “dayanıklı olmakla” ilgili araÅŸtırmaları özetlem...

İşim, Eşim ve Kişiliğim

Geçen hafta sizlerle Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde yaptığımız bir dizi araÅŸtırmanın sonuçlarını paylaÅŸmaya baÅŸlamıştık. Bunlardan ilki ÅŸu soruya ...

İletişim Kuramı Ve Çift İlişkileri - II

Geçtiğimiz hafta, iletişim kuramı perspektifinden çift ilişkilerinden bahsetmiş, eşler arasındaki çatışmaların kaynaklarına değinmiş, ve ilişkinin simetrik ...

Ruh İkizimi Ararken 3

Önce kısa bir özet. 1. Temel sorumuz şuydu: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin uzak geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? Evet,...