Emre Konuk

Gençlik Araştırması 2

Cumhuriyetimiz kurulduğu günden bu yana sürekli bir değişim sürecini yaşamakta. Bu süreçte özellikle belli değerleri, gelenekleri ve alışkanlıkları korumak isteyenlerle, değişimi hızlandırmak isteyenler arasında her toplumda olduğu gibi bizde de tartışmalar, kutuplaşmalar, hatta zaman zaman ciddi kavgalar söz konusu olmakta.

Sabah Gençlik Araştırmasında, özellikle çok az araştırılan ama çok tartışılan ve çoğu zaman da önyargıyla yaklaşılan, kendini “Çok Dindar, Dinine Bağlı, Dini Bağlılığı Zayıf, Çok Muhafazakar veya Çok Yenilikçi” olarak tanımlayan gençlerin, özellikle belli değerler, tutumlar ve bazı hassas konular söz konusu olduğunda nasıl bir tavır aldıklarını irdelemek istedik. Bu araştırma aydın-laik kesimin ruhunu karartmada ne ölçüde gerçekçi bir tutum içinde olduğunu, daha doğrusu olmadığını göstermek bakımından da önemli.

Dini Kuralları Gözden Geçirelim mi?

Gençlere şu soruyu sorduk:

“Bazı insanlar, dinlerin özüne sadık kalmak kaydıyla şekle yönelik uygulamaların/ibadet biçimlerinin çağın gereklerine/şartlarına uygun olarak tekrar yorumlanması ve uyarlanmasına olumlu yaklaşırken, bazıları da şekle yönelik kurallar da olsa kesinlikle değiştirilmemesi gerektiğini savunmaktadırlar. Sizin görüşünüz bu görüşlerden hangisine daha yakındır?

Gençlik bu soruya beklenmedik bir biçimde cevap veriyor:

“Uygulamalar, çağın gereklerine uygun olarak yorumlanabilmeli ve uyarlanabilmeli” diyenlerin oranı %31, “kurallar kesinlikle değiştirilmemeli” diyenlerinse %42. Geri kalanı da “fikrim yok” diyor.

Yani gençliğin önemli bir kısmı örneğin, namaz sayısının ve saatlerinin günün koşullarına uydurulması gerektiğini söylüyor. Tabii “uygulamalar”, “şekil” ve “kurallar” deyince yalnızca ibadetle ilgili düzenlemeler değil, yaşamı ilgilendiren pek çok ”günah” “yasak” ve “kural” da işin içine giriyor. Bu kuralların bir kısmı da Kuran’da yer alıyor.

“Kendisini “Çok Dindar” olarak tanımlayan kesimin %30’u dini kuralların yaşama uydurulmasını ve yeniden düzenlenmesini istiyor. Buna karşı çıkanların oranı ise %44. İlgi çekici olan; “Kurallar/uygulamalar değiştirilebilir” diyen “Çok Dindarlarla” “Dini Bağlılıkları Zayıf Olanların” verdikleri cevaplar arasında anlamlı bir fark yok. Aynı konuda “Çok Muhafazakarların” ve “Çok Yenilikçilerin” verdiği cevaplarda da anlamlı bir fark yok. Yani bu memleketin çok dindarı da, az dindarı da, çok muhafazakarı da, çok yenilikçisi de, eşit oranda dini kuralların günümüz koşullarına uydurulmasını istiyor.

Çok Dindarlar Hassas Konularda Ne Düşünüyor?

  1. %42’si bir başka din ya da mezhepten birisi ile evliliğe “kesinlikle olabilir” veya “belki olabilir” diyor.
  2. Herhangi bir dini gruba üye olan gençlerin ancak %18’i kendilerini çok dindar olarak nitelendiriyor.
  3. Büyü, nazar, fal, cinler, ruhlar, ölümden sonra yaşam gibi inançlar söz konusu olduğunda, bunlara inananların içinde çok dindarların oranı, dini inançları zayıf olanlarla ya eşit ya da daha düşük.
  4. Çok dindarların %27’si, dinine bağlı olanların ise %31’i okullarda din dersinin seçmeli olmasını istiyor.
  5. Çok dindarların %38’i, dinine bağlı olanların %52’si, dini inançlarının zayıf olduğunu söyleyenlerin %59’u idam cezasına karşılar
  6. Gençlerin Avrupa Birliği’ne üye olması konusunda ise dindarlık etkili olmuyor. Aynı oranda tüm gençler AB’nden yana.
  7. %33’ü çocuğuna kendisine tanınan özgürlükten daha fazlasını tanıyacağını söylüyor.
  8. Çok dindarların %87’si flörtü, %85’i flörtüyle el ele dolaşmayı, %76’sı flörtüyle cinsel birleşmeyi, %51’i birlikte yaşamayı, %32’si homoseksüellik ve lezbiyenliği kötü görmediklerini söylüyor
  9. %80’i kendisini ‘düzensiz alkol tüketicisi’ olarak tanımlıyor.
  10. %64’ü devlete oldukça veya çok güveniyor. Bu oran dini bağlılığı zayıf olanlarda %46
  11. %76’sı askere oldukça veya çok güveniyor. Dini bağlılıkları zayıf olanlarda bu oran %69
  12. %22’si ‘yenilikleri çok cazip bulurum ve hemen benimserim’ diyor. Bu oran dini bağlılıkları zayıf olanlarda %19

Türban

  1. Araştırmaya katılanların %9’u türbanlı
  2. Çok dindarların %62’si kadınların istiyorsa başını örtmesi gerektiğini savunuyor
  3. Çok dindar olanların yüzde 34’ü kadınların başını örtmesi gerektiği görüşünü dile getirirken, bu oran dinine bağlı gençler arasında yüzde 13.1.
  4. Türbanlıların ancak %24’ü kendisini “çok dindar” olarak görüyor.
  5. Türbanlıların %60’ı kendisini “çok dindar” olarak değil, “dinine bağlı” olarak görüyor.
  6. Türbanlıların %12’si kendisini “dini bağlılığı zayıf” olarak tanımlıyor.

Şimdi bu rakamlar bize ne söylüyor? Gördüğümüz gibi, türbanlıların büyük bir kısmı kendisini “çok dindar” olarak değil, “dinine bağlı” olarak tanımlıyor. “Dinine bağlı” olanların büyük bir yüzdesi “başı açık” dolaştığına göre, “türban” takmak dine bağlılığın derecesini göstermiyor. Öyle anlaşılıyor ki türban, en azından pek çok genç için dine bağlılığın düzeyini göstermekten çok, “kimliği” ayırt etmede bir araç olarak kullanılıyor.

Yani türbanlı genç, türbanını çıkardığı andan itibaren diğer gençlerden farkı, belli değerler ve tutumlar açısından artık kolay algılanamaz oluyor.

19.11.2006

Benzer İçerikler :

Ne olacak bu Lübnan'ın hali?

Terapistlere travma eğitimleri ve süpervizyonları için birkaç yıldır netameli coğrafyalara gidip geliyorum. Hem monoton hayatıma bir renk katılıyor, hem de ...

Seçim Mimarisi 2

Aptala malum olurmuş; iki haftadır mahalle baskısından söz ettik ve Prof. Şerif Mardin’in “doğru anlaşılmak” için yaptığı konuşma yeniden...

Televizyon ve Gizli Mesajlar

Geçen hafta beyin yıkama olgusuyla sinirbilim ve duygusal-bilişsel psikolojinin ilişkisinden biraz söz etmiştik. Beyin yıkama sürecinde kişilerin özgür ...

Popüler Psikoloji Mitleri - II

Geçen hafta sizlere, psikolojinin günlük yaşamımızın ne denli içinde bulunduğundan bahsetmiş ve hayatın içinden bir konu olması nedeniyle, sürekli psikolojiye ...

İlginizi Çekebilir :

İkna ve Etkileme: Kendi Yalanına İnanmak

İnsan denen yaratık çelişkiyi sevmiyor. Beyin, duygularla düşünceler arasında, düşüncelerle davranışlar arasında bir çelişki olmamasına gayret ediyor....

Akıldışının Cazibesi - IV

Geçtiğimiz haftalarda sizleri, birçoğumuzun ısrarla kabul etmek istemediği irrasyonel tarafımızla yüzleşmeye davet etmiş; sanılanın aksine, akıldışının ...

İşte Mutluluk - III

Geçtiğimiz haftalarda iş hayatında mutlu hissedebilmek üzerine konuşmuş; birçoğumuzun, işi, tamamen zevkten yoksun bir zorunluluk olarak gördüğünü ve başta...

Aldatma ve İhanet 4: Terapiye Yansıyanlar

Efendim hayat biter ihanetler bitmez. Söz, bugün bu dosyayı kapatıyoruz. Bugün, aldatayım derken kendimizi nasıl yakalatıyoruz meselesini...