Kendini Tanımak
Geçen hafta size insanların hakkımızda ne düşündüklerini kestiremeyişimizin en büyük sebebinin onların aklını okuyamıyor, kendi düşüncelerimizi onlara yüklüyor olduğumuzu söyledik.
Herkesin seni fark ettiğini, yargıladığını ve önemsediğini düşünme sebebin, algıladığına aynı zamanda bir yorum da getirdiğini fark etmemen olduğunu söylemiştik. Ne tip bir insan olduğumuza dair düşüncelerimizi, aslında kendi kendimize oluşturarak başka insanlara yükleyebildiğimizi de eklemiştik.
Bu noktada “ben kimim?” sorusuna cevap ararken, nerelere bakmamız gerektiÄŸini inceleyelim. Kendimiz hakkında bildiklerimizi aslında 4 gruba ayırabiliriz:
1. Aydınlık noktalar: Hem siz hem başkaları tarafından bilinenler
2. Karanlık noktalar: Ne siz ne başkaları tarafından bilinenler
3. Kişisel noktalar: Sadece sizin tarafınızdan bilinenler
4. Kör noktalar: Sadece başkaları tarafından bilinenler
Aydınlık noktalar, herkes tarafından kolayca algılanan belirgin özelliklerinizdir. Örneğin çok çekingen olmamız veya sol görüşlü olmamız gibi. Araştırmalar, dışadönüklük, konuşkanlık ve baskınlık gibi bazı özelliklerin insanlar tarafından kolayca anlaşıldığını gösteriyor.
Karanlık noktalar, yaptığımız herhangi bir hareketin veya verilen bir kararın altında yatan güdü, motiv veya ihtiyaçlarımızdan oluşur. Başka insanların dışarıdan bakarak anlayabilecekleri türden olmadıkları için güven sorunu yaşanır zaten kişiler arasında.
Bir arkadaşınız veya sevdiÄŸiniz kiÅŸi çok belirgin bir ÅŸekilde “hırslı” bile olsa, ne siz ne de kendisi neden iÅŸ hayatında kendini öldürürcesine “baÅŸarmak” istediÄŸini bilmeyebilir. Bunun nedeni, ailesi yüksek düzeyde mükemmeliyetçi olup onu hayat boyu yetersiz hissettirdiÄŸi için olabilir.
Kişisel noktalar, birini çok çekici bulmak ya da ondan nefret etmek gibi sadece sizin bildiğiniz şeylerdir. Geçen haftada değindiğimiz gibi, insanların bizi ne kadar fark ettiğine ve ilgilendiklerine dair yanılgılarımızın yanında, kişisel düşüncelerimizi ne ölçüde ifade ettiğimize dair de çok fazla yanılıyoruz.
AraÅŸtırmalar, diÄŸer kiÅŸilerin, duygularımız, niyetlerimiz ve düşüncelerimizle ilgili yargılarının büyük ölçüde gerçeÄŸi yansıtmadığını gösteriyor. Bu yüzden de bazen çok bariz belli ettiÄŸimizi düşündüğümüz ÅŸeyleri karşı tarafın anlamamasına ÅŸaÅŸar, hatta bazen onu “anlayışsız olmakla” suçlayabiliyoruz. Kimse düşündüğünüz kadar aklınızı okuyamıyor.
Kör noktalar ise, kendimizi olumlu deÄŸerlendirmeye eÄŸilim gösterdiÄŸimiz için, baÅŸkaları tarafından daha doÄŸru ÅŸekilde algılanan ÅŸeyler. Bu kör noktalara ne kadar zeki ve ne kadar güzel olduÄŸumuz da dahil. İnsanların kendilerini ne kadar zeki buldukları ile ilgili inançları ile, IQ test sonuçlarının tutarlı bulunmaması da bu konuda ne kadar yanıldığımızın bir göstergesi. Öte yandan, arkadaÅŸlarımız ne kadar zeki olduÄŸumuza dair daha gerçekçi cevaplar verebiliyorlar. İnsanlar bizi kendimizi gördüğümüzden daha net görebiliyorlar. Yani aklına, saÄŸduyusuna ve iyi niyetine güvendiÄŸimiz insanların bizimle ilgili görüşlerine kulak vermeyi her zaman düşünebiliriz. Dolayısıyla kör noktalarımızda gerçekçi bilgilere sahip olmak için baÅŸka insanların geri bildirimine ihtiyacımız var. Ancak ne kadar güzel, zeki veya dürüst olduÄŸumuzu sorarak öğrenemeyebiliriz. DoÄŸal olarak kimse bu “olumlu yanılgımızı” düzeltmek için hevesli olmayabilir. İnsanlar güzel bir ÅŸeyler söylemeye daha meyilli olduÄŸundan, onlardan duyduklarımız kendimiz hakkındaki olumlu yanılgılarımızın pekiÅŸmesine yardımcı olurlar.
Sağlık alanında da bu bilgiler önemlidir. Bir sürü araştırma kalp hastalığını öngörmek için kaygı, kızgınlık, baskınlık hakkındaki değerlendirmelerde kişilerin eşlerinin kendi değerlendirmelerinden daha gerçekçi olduğunu ortaya çıkartmıştır.
Bütün bunları söyledikten sonra, hem kendimizi hem insanları yargılarken bir sürü değişik durumu göz önünde bulundurmamız gerektiği sonucuna varıyoruz. Eğer yanlış anlaşıldığınızı düşünüyorsanız, kendinizi daha çok belli edecek şekilde davranın ve konuşun. Aynı zamanda başkalarının sizi nasıl algıladığına dair dikkatli bir inceleme de yapabilirsiniz. İletişim becerilerimizi geliştirerek ve antenlerimizi açarak, kendimizi hem daha iyi tanıyabilir hem de daha doğru şekilde tanıtabiliriz.
Kaynak
Gosling, S. Mixed Signals, Psychology Today, September/October 2009.
21.04.2010Benzer İçerikler :
Geçen hafta yazımızda 1 Mayıs “katliamında”, daha doÄŸrusu 12 Eylül’e giden yolda maÄŸdur olanların pek de öğle sütten çıkmış akkaşık...
Geçen hafta hangi evliliklerin iyi gittiÄŸini, hangilerinin kötü gittiÄŸini anlayabilmek için araÅŸtırmalara bakalım demiÅŸ ve bunun için de Gottman’Ä...
Beyin yıkama, bir başka deyişle diğerlerinin beynini bir anlamda kontrol altına alma, uzun zaman anlaşılamamış bir fenomen aslında. Ancak, bugün, bilimsel...
Geçen hafta lafı şöyle bağlamıştık: Mutlu olduğunu söyleyen kişiler daha çok olumlu duygulara sahipler, yaptıkları şeylere kendilerini tümüyle veriyorlar ve ...
İlginizi Çekebilir :
Geçen hafta ergenlerin beyinlerinin gelişimiyle ilgili araştırmaları özetlemiştik. İnsan beyninin gelişimini 12 yaşında tamamladığı düşünülüyordu. Oysa yeni ...
Geçen hafta Türk Milleti’nin seçimlerde nasıl her seferinde ortak aklını, saÄŸduyusunu çalıştırıp, rivayet edilenin tersine bazan en doÄŸru kararı...
Geçen yazımızda, egzersiz ve depresyon ilişkisini ele almış; depresyona, depresyondaki kişinin beyninde gerçekleşen değişikliklere ve ilaç ile egzersizin ...
İstersek biz de deneyebiliriz. Yarından baÅŸlayarak bir iÅŸi olan tanıdıklarımıza, çalışma arkadaÅŸlarımıza ÅŸu soruyu sorabiliriz: “Son bir yıl içinde,...