Emre Konuk

Mutluluk - III

Son iki yazımızda mutluluk üzerine konuşmuş ve bilimsel çalışmalardan yararlanarak mutluluk kavramının çeşitli çağrışımları; kültürlerarası benzerlik ve farklılıklar ve mutluluğun maddi koşullar, materyalizm, toplum içi güven, dayanışma ve işbirliği, algılanan sosyal başarı ve grup üyeliği gibi birtakım unsurlar ile ilişkisinden söz etmiştik.

Bugünün yazısına geçmeden önce, geçen hafta paylaştığımız bazı bilgileri tazeleyelim:

• Materyalizm ile mutsuzluk arasında bir iliÅŸki var; maddeye verilen önem arttıkça  toplum genelinde mutsuzluk da artıyor. Materyalizm kaynaklı rekabet, stres verici bir ortam yaratıyor ve bu sosyal iklimin hakim olduÄŸu toplumlarda, depresyon ve öfke gibi ruh saÄŸlığı sorunları yaygın ve intihar oranı yüksek oluyor.
• Batılı olmayan ve yoksul toplumlarda daha çok “ulusal tatmin”; batılı ve varlıklı toplumlarda ise daha çok yaÅŸam standardı ve saÄŸlık gibi bireysel meseleler önemseniyor. Algılanan sosyal baÅŸarı, grup üyeliÄŸi gibi daha dışsal faktörler, herkes için önemli olmakla birlikte, kimi toplumlarda daha çok deÄŸer görüyor ve bu sebeple bireylerin mutluluÄŸu üzerinde daha çok etkisi oluyor.
• Ekonomik koÅŸulların, temel ihtiyaçların karşılanması ve hayat tatmini bakımından önemi var; ancak duygusal yaÅŸamı belirleme gücü fazla pek yok gibi gözüküyor. Öte yandan, toplum içi güven ve dayanışma, aile ve arkadaÅŸlar ile yakınlık/güçlü baÄŸlar, baÅŸkaları tarafından sevildiÄŸini ve saygı duyulduÄŸunu hissetme, belirli becerilerde ustalaÅŸma gibi sosyal ve psikolojik dinamikler çarpıcı biçimde mutluluÄŸu belirleyici oluyor.

Toplum ve kültür, bireylerin mutluluğuna, daha önce sözünü ettiğimiz çeşitli unsurlar ve daha birçoğu aracılığı ile etki ediyor. Kişinin, yaşadığı toplumun kültürü ile ne denli uyumlu olduğu, bu unsurlardan bir diğeri. Daha önce de kısaca değindiğimiz gibi, sosyal kimlik kuramına göre, kişinin dahil olduğu ve uyum sağlayabildiği bir grubun varlığı, öz değer duyguları bakımından çok önemli ve bireysel kimliğin oluşmasında ve korunmasında kritik rol oynuyor. Tüm üyeleri birbiriyle ilişkide olmasa bile, içinde yaşanılan toplum da bir grup. Diğer sosyal oluşumlarda olduğu gibi, kimi bireyler kendilerini grubun - yani toplumun - kültürüne ait hissediyor, kimisi ise hissetmiyor. Başka bir deyişle, bireyler her zaman doğup büyüdükleri toplumun geneli, yaşadığı kültürde öne çıkan ana akım ile uyumlu karaktere, değerlere ve inançlara sahip olmuyor. Kültüre uyumluluk seviyemiz, aidiyet duygularımızı; aidiyet duygularımız ise mutluluğumuzu belirliyor.

2011 yılında Maryland Üniversitesi’nden psikolog Ashley Fulmer ve geçen yazımızda çalışmalarından bahsettiÄŸimiz Ed Diener, 28 ülkeden toplam 7.000’den fazla kiÅŸiyi inceleyerek, kiÅŸilik ile kültürün etkileÅŸiminin, bireylerin psikolojik iyilik halini nasıl etkilediÄŸini araÅŸtırdı. AraÅŸtırma sonuçları, söz konusu iliÅŸkiyi destekliyor. ÖrneÄŸin, bulgular, kiÅŸinin dışadönük biri olmasının, yalnızca, eÄŸer toplumu oluÅŸturan kiÅŸilerin çoÄŸu da benzer ÅŸekilde dışadönükse kendisine olumlu yönde etki ettiÄŸini gösteriyor.  Mesela, Japonya gibi daha içedönük bir toplumda, dışadönük olmak, mutluluÄŸu arttırmıyor.  BaÅŸka bir çalışmada ise Diener ve meslektaÅŸları, dindar bireylerin, dinin baskın olduÄŸu bir toplumda yaÅŸadıklarında psikolojik bakımdan kendilerini daha iyi hissettikleri sonucuna ulaÅŸtı. Benzer ÅŸekilde, dinin kültür üzerindeki etkilerinin az olduÄŸu ya da “dindar olmayan” toplumlarda, dindar bireylerin daha az mutlu olduklarını ortaya koyuyor.

Bireyin, içinde yaÅŸadığı toplumun kültürü ile ne denli özdeÅŸleÅŸebildiÄŸi, mutluluÄŸu kendi duygularına göre mi yoksa baÅŸkalarının deÄŸerlerine göre mi tanımladığını da etkiliyor. İllinois Üniversitesi’nden psikolog Eunkook M. Suh’a, Diener ve meslektaÅŸlarının eÅŸlik ettiÄŸi 1998 tarihli ve 61 ülkeden yaklaşık 60.000 kiÅŸinin dahil edildiÄŸi bir çalışmada, Çin ve Hindistan gibi grup kimliÄŸinin ön planda tutulduÄŸu ülkelerde, toplumsal normlara, yani sosyal olarak uygun görülenler ile ne denli uyumlu olunduÄŸuna daha çok deÄŸer verildiÄŸi; ABD ve İsveç gibi bireyi ön planda tutan toplumlarda ise mutluluÄŸun neredeyse tamamen kiÅŸisel duygular ile iliÅŸkilendirildiÄŸi görüldü.

Toplumsal normların ağır bastığı, kollektivist toplumlarda, daha ziyade “gerekliliÄŸi” kabul gören inanç, tutum ve davranışlara baÄŸlı hayatlar sürülür ve mutluluk sosyal boyutta deÄŸerlendirilirken; kiÅŸisel duygu, düşünce, ve deÄŸerlerin hakim olduÄŸu, bireyselci toplumlarda, seçimler öncelikli olarak bu içsel ögelere dayanır ve mutluluk daha kiÅŸisel boyutta deÄŸerlendirilir. Türk toplumunun genelinin hangi gruba girdiÄŸi ve nereye doÄŸru gittiÄŸi sorusu, araÅŸtırmacısını bekliyor?

Kaynak

Pawelski, S. S. (2011, Eylül/Ekim). The many faces of happiness. Scientific American Mind, 22(4), 51-55.

17.02.2012

Benzer İçerikler :

YeteneÄŸi GeliÅŸtirmek 2

Geçen hafta, yönetimlerin ve yöneticilerin, çalışanların yetenekleri ve güçlü yanlarına odaklanmaları gerektiği üzerine yazdıkça, özellikle anneleri...

Dil Ve Kognisyon - III

Geçtiğimiz haftalarda, özellikle kognitif psikoloji, nöropsikoloji gibi alanlarda yapılan birçok bilimsel çalışmaya göre, (dil ve kognisyon arasında çift yönlü ...

Hayatın Tuzakları 4

Bayağı bir haftadır travmalardan ve hayatın tuzaklarından söz ediyoruz. Son yazıda travmalarımızdan, hayatın tuzaklarından ve onların verdiÄŸi acÄ...

Kenya'da Demokrasi

Nairobi'de daha işimiz bitmedi. Üç günlük travma eğitimini süpervizyon izliyor. Bir hafta süreyle, Nairobi ve civarındaki kliniklerde çalışan ve eğitime ...

İlginizi Çekebilir :

Çalışanınıza Güvenin

Kanada’da Queens Üniversitesi’nden Julian Barling ve arkadaÅŸları, iÅŸ ortamındaki psikolojik dengeleri inceleyen bir araÅŸtırma yapmışlar. B...

İnternette Aşk 2

Geçen hafta internette kurallarını, yasalarını anlamakta ve yorumlamakta güçlük çektiğimiz bir ilişki tarzının, hatta yeni bir sosyal fenomenin oluştuğundan...

Egzersizin Faydaları 3

İki haftadır egzersizin faydalarından söz ediyoruz. Bu arada Newsweek "Egzersiz ve Beyin" başlığını kapak yaparak bir sürü yeni araştırmayı bir araya ...

Kendini Gerçekleştiren Kehanetler

Geçen hafta David Rosenhan’ın bir araÅŸtırmasını özetlemiÅŸtim. Sekiz sahte hasta, yani normal kiÅŸi, akıl hastanesine sanki hastaymış gibi baÅŸ...