Emre Konuk

Mutluluk ve Yarış

Son iki yazımızda soruyu şöyle sormuştuk: Yarışmaya, statüye ve kıyaslamaya odaklanmayan bir yaşam kurmak bir fantezi midir? Başarıyı; kıyaslamanın ve yarışın tuzağına düşmeden, örselenmeden ve yıpranmadan yani tadını çıkararak mutluluğu ıskalamadan yaşamak mümkün müdür? Çocuğumuzun eğitimini bu soru doğrultusunda biçimlendirebilir miyiz?

Yukarıdaki soruları soruyoruz, çünkü yarış ve bunun sonucu elde edilen başarı ve statü kişiye çoğu zaman yıpratarak da olsa doyum sağlarken başkalarını mutsuz eder. Çünkü benim başarabilmem için birilerinin başaramaması gerekir. Ayrıca durmadan da kendimi başkalarının sahip olduklarıyla kıyaslamam gerekir.

Elde ettiklerim de tek başına mutluluÄŸumun artmasına bir katkıda bulunmuyor. ÖrneÄŸin; Sahip olduÄŸum refah düzeyine kısa sürede alışırım ve beni mutlu edeceÄŸini düşündüğüm gelir, daima gerçek gelirimin %40 fazlasıdır. Bu yüzden de, 1972’den beri Amerika’da kiÅŸi başına düşen gerçek gelir neredeyse iki kat artmasına raÄŸmen, ekonomik durumlarından memnun olduÄŸunu düşünen kiÅŸi sayısında düşüş olmuÅŸtur. Kısacası; mutluluk düzeyim refah düzeyimle birlikte yükselmez çünkü refah düzeyinin doyum noktası her yakaladığımızda biraz daha yükselir veya deÄŸiÅŸir.

Mutluluk ve Başarı

Eğer yaşamlarında hem mutlu olan hem de başarılı olan kişileri tanımak istiyorsam, yani bunu nasıl başardıklarını bilmek istiyorsam, o insanları bulup araştırmam gerekir. En iyi satışçıyı veya en iyi yöneticiyi tanımak istediğimde ne yapıyorsam, yani nasıl onları bulup araştırıyorsam aynısını yapmam gerekir.

MutluluÄŸu, hepimizin üzerinde anlaÅŸacağı bir biçimde tanımlamak zordur. Bunu yapmaya soyunduÄŸumuzda da genellikle sıcak bir tartışmanın arkasından, “herkesin mutluluk anlayışı kendine göredir” der çıkarız iÅŸin içinden. Oysa hem mutlu hem de baÅŸarılı olan insanları bulup yaÅŸamlarını irdelediÄŸimizde, pekâlâ ortak özellikleri olduÄŸunu görebiliriz.

Araştırmalara batığımızda, hem mutlu hem de başarılı olan insanların birkaç özelliği ön plana çıkıyor:

1.YaÅŸamdan keyif aldıklarını söylüyorlar. Biraz irdelediÄŸimizde, mutlu insanların “keyifli bir yaÅŸam” sürdüklerini söylerken, aslında gün boyu yaÅŸadıkları olumlu duyguların sayısının ve süresinin mutsuz insanlarınkinden çok fazla olduÄŸunu görüyoruz. Olumlu yaÅŸantılar deyince de ÅŸunu anlıyoruz: İyimserlik, Kıvanç, Huzur, NeÅŸe, CoÅŸku Umut, Orgazm, Sıcaklık, Onaylanma, Verme ve Alma, Mutlu etme, Dinginlik ve daha birçokları.

Dikkat edecek olursak olumlu duygular ve yaşantılar kendi içinde keyif verir. Yani bu duyguları yaşadığımızda, onlar sayesinde bir şeyler elde etmeyiz. Bu duyguları yaşamak kendi içinde ödüldür. Yaşarız, tadarız ve keyif alırız.

Oysa yoÄŸun didiÅŸmeler ve kavgalar sonucu elde ettiÄŸim “statü”, yani toplum içindeki ve sahip olduÄŸum iliÅŸkiler ağı içindeki yerim bana kendi içinde bir doyum saÄŸlasa da, aslında doyum dışardan elde ettiklerimle saÄŸlanır: Maddi kazanç, iÅŸteki pozisyonum, aldığım alkış, arabamın modeli, evimin konumu olduÄŸu gibi. Bunları sürekli korumak, kaybetmemek ve arttırmak zorundayımdır.

Bir yanlış anlamaya yol açmamak gerekir: Bir insanın refah düzeyini arttırmak için uÄŸraÅŸması kendi içinde mutlaka bir sorunu barındırdığını göstermez. Sorun, elde ettiklerimden aldığım doyumun “dışa bağımlı” olması ve her an kaybetme riskini barındırmasıdır. Esas fark yaratan ÅŸey: Dışardan kaynaklanan ve dolayısıyla “dışa bağımlı” doyumların yaÅŸamımızdaki önemi ve yoÄŸunluÄŸudur.

Bu noktada kritik soru: olumlu duyguların sayısını, yoğunluğunu ve süresini arttırmak, yaşamı böyle deneyimlemek ve sürdürmek mümkün müdür? Bunu sağlayacak bir öğreti (metot) var mıdır? Çocuğumuzun eğitimine uygulanabilir mi? İyi haber: Evet vardır! Hele çocuğumuzun eğitimine uygulamak çok daha kolaydır.

Haftaya doyum içinde yaşayan mutlu ve başarılı insanların diğer ortak yanları.
19.08.2007

Benzer İçerikler :

Açık Ceza Evi Filistin

Yaklaşık bir haftadır Filistin’deydim. Anneannem olsaydı “Ne iÅŸin var oralarda, evini su mu bastı” derdi hemen. Evden dışarı çıktığımız her ...

Korku Kültürü - III

GeçtiÄŸimiz haftalarda, bir “korku kültürü”nde yaÅŸadığımızdan bahsetmiÅŸ; “korku ticareti”nin psikolojik bir silah olarak, etkilemek ve ...

Sağlıklı Marka Evliliğinin Değeri 5

Yıllar içinde yapılan araştırmalarda, sadece müşteri bağlılığı ölçülmemiş aynı zamanda bu bağlılığın etkisi ve bağlılık olmamasının bede...

Amerika'yı Anlamak

Åžu sıralar Amerika’yla ilgili iyi ÅŸeyler söylemek pek makbul bir ÅŸey deÄŸil biliyorum. Bugün bu suçu bilerek iÅŸleyeceÄŸim. YaÅŸamımın en verimli, en çok ...

İlginizi Çekebilir :

Müşteri Bağlılığı - VI

Geçtiğimiz hafta, başka pek çok alan için olduğu gibi, hizmet yönetimi alanı için de önemli öğretiler sunan davranış bilimlerinin perspektifinden hizmet...

Mutluluk - II

Geçtiğimiz hafta mutluluk üzerine konuşmuş ve yapılan kapsamlı bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu bazı bulguları paylaşmıştık. Mutluluk evrensel nitelikte ...

Kenya'nın Melekleri

Hizmet aÅŸkıyla tutuÅŸan milletvekillerimizi, BaÅŸbakanımızı ve Reisi Cemhuriye’mizi, (Swahili dilinde öyle deniyor) kazasız belasız seçip iÅŸleri düzene ...

Kolestrol: Bir Masal Daha 5

Geçen hafta ilaç araÅŸtırmalarını yapan bazı araÅŸtırmacıların, “rakamlara iÅŸkence” yaparak istatistikten anlamayanları nasıl kandırdıklarınÄ...