Bırakın Çocuklarınız Çocukluğunu Yaşasın
DBE (Davranış Bilimleri Enstitüsü), çocukların hak etmedikleri ve sonuçlarını kaldıramayacakları davranışlara maruz kalmalarının sadece kötü muamele ile değil, onları reklam malzemesi yapmak," büyümüş de küçülmüş" rollerde cesaretlendirmek, TV'lerde gösteri dünyasının hızla tüketilen malzemeleri yapmaktan çekinmemekle de olduğu konusunda ebeveynleri uyarıyor. Çocuklar, biz erişkinlerin ne oyuncağıdır ne projesi... DBE Davranış Bilimlere Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi Uzman Psikologu Ayşen Kayahan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sebebiyle yaptığı açıklamada çocuklara özgü bayramı olan tek ülke olmakla övünmeye hakkımız olsa da; bunun bizi, övüncün karşılığı olan dengeli sevgiyi çocuklarımıza vermekle yükümlü kıldığını da söylüyor.
Ayşen Kayahan, bu noktada ebeveynlere önemli hatırlatmalarda bulunuyor... "Çocuklar bize yaşama gücümüzü verirler. Hayatın yenilendiğini, çocukların sınırsız, çıkarsız sevinçlerinden fark ederiz. Bazen yaşama nedenimizdir; bazen beklenmedik bir anda bizi fazla 'büyüklere özgü' küçük sıkıntılardan sıyırıp kendi güler yüzlü dünyalarına alıverirler. Onlara hep kendimizin, ailemizin,ülkemizin geleceği olarak bakarız. Onlarda geleceği görmek için elbette birçok haklı nedenimiz vardır. Ancak, günümüzün dünyasında, çocukların hak etmedikleri ve sonuçlarını kaldıramayacakları davranışlara maruz bırakıldıklarını biliyoruz. Bu sadece yoksulluk, yoksunluk, cehalet, dışlanmışlıkla ilgili bir konu değil. Çocuklar sadece maddi olanaksızlıklar ve bilgisizlik nedeniyle büyüklerin kötü muamelesine, ihmaline maruz kalmıyorlar. Çocuğa, çocukluğunu travmatik bir deneyim olarak yaşatan ve gündelik hayatta kimi zaman görmezden gelinen, hatta bazen alkışlanan davranışlar da var. Çocukları reklam malzemesi yapmak, onları 'büyümüş de küçülmüş' rollerde cesaretlendirmek, televizyonlarda gösteri dünyasının hızla tüketilen malzemeleri yapmaktan çekinmemek, onları dehşet verici bir şekilde, erişkinlerin cinsel oyunlarının ve görüntülerinin taklitlerini yapmaya teşvik etmek de, ruhlarında, fiziki şiddet uygulamak kadar kalıcı izler bırakır. Çocuklarımızı sorumlu birer insan olarak yetiştirmek, benzerlerine adil davranmayı öğretmek, bizlerin ebeveyn, öğretmen, yönetici olarak başlıca sorumluluğumuzdur.
Çocuklar bizim ne öfkemizin adresine hırsımızın uzantılarıdırlar. Çocukları, bencil arzularının gerçekleşmesi yolunda başkalarını çiğneyip gidebilecekleri, kişiliklerine saygı duymadan onları harcayıp tüketebileceklerini değil, insanca bir paylaşım ahlakının doğruluğunu vurgulayarak büyütmeliyiz. Ebeveyn yaklaşımımızdan hükümet politikalarına kadar, çocuklar incelikle, özenle korunarak yetiştimelidir. Türkiye'de ve dünyanın birçok yerinde, çocukların, çocukluklarını yaşamaya zaman, olanak ve ortam bulamadıklarını biliyoruz. Çocukların sadece canlarını yakmamaktan değil, aynı zamanda, onların ruhlarını da incitmemekten sorumlu olmalıyız. Çocuklarımızı yetiştirdiğimiz şekilde bir insanlık hayali kurduğumuzu unutmayalım; "Çocuklar umuttur..."
23.04.2012 / Posta Gazetesi
Yazıyı pdf formatında okumak için lütfen tıklayınız.
Benzer İçerikler :
ICF Türkiye'nin "Koçlar Buluşması" etkinliğinde bir araya gelen koçlar, bir kavram olarak mesleklerinin durumunu masaya yatırdı. İkinci kez...
Dikkat çekecek kadar alkol ya da madde kullanımı, çözülmemiş geçmiş travmaları, seksin ilişkinin ana motoru haline gelmesi, bozuk aile ilişkileri... İşte, bir ...
Soma'nın oluşturduğu travmaya kalıcı psikolojik destek şart. Uzmanlara göre Soma'da yaşanan maden faciasından sonra ölenlerin yakınları için kalıcı ...
Şu sıralar çok duyar olduk onları. Aseksüel değiller. Yani seks güdüleri var. Vaginismus da değiller. Cinsel ilişki sırasında ağrı, sızı yaşadıkları için de...
İlginizi Çekebilir :
Bir kurumun çalışanlarına gerçekten değer verip vermediğini anlamak istiyorsanız, işe alım süreçlerine değil, çalışana sağladığı imkanlara deği...
Koçluk, 21'inci yüzyılda insanların yoluna ışık tutan en önemli mesleklerden biri. İş hayatında çok önemli yer tutan beden dilinden ses tonuna, farklÄ...
Çok az bir kısım genç teknolojiyi hayatında olması gerektiği gibi kullanabiliyor. İletişim çağının tam da ortasında dünyaya gelen çocukların internete bağımlı ...
Üst düzey yöneticiler için öğrenmenin de öğrenciliğin de sonu yok. Son dönemde en sık katıldıkları eğitimlerse bireysel yönetici koçluğu, çalışan bağlılığını ...