Okula Dönüş
Tatil bitti. Evde okul gerginliği yaşanıyor olabilir ama her şeyi kontrol altına almak sizin elinizde. Bu dönemde uzmanlar ebeveynlerin imdadına yetişecek tüyoları veriyor. "Fark Yaratan Anne Baba" kitabıyla bir eğitmen olarak anne-babalara yardımcı olmaya çalışan Neslihan Erdoğdu da o isimlerden biri. Çocuğunuz büyüdüğünde"Keşke bugünkü aklım olsaydı" dememek için ebeveynlere yol gösteren Erdoğdu, mizaç tiplerine göre yaklaşımdan "doğru anne baba" kavramlarına HT Cumartesi'nin sorularını yanıtladı.
Çocukları okula nasıl adapte edebiliriz? Geçiş sürecini yumuşatmak mümkün mü? Bu konuda hem iyi hem de kötü haber verebilirim. Kötü haber, çocuğumuzun tepkilerinin nedeninin biz olduğumuz. İyi haberse davranışlarımızı, tutumlarımızı değiştirerek durumu yönetebiliriz. Çocuklar okulun nasıl bir yer olduğunu bilmezken bizden duyduklarıyla zihinlerinde bir algı oluşuyor. Ya da anne diyor ki: "Seni nasıl bırakacağım? "Beni bırakıp okula mı gideceksin?" Bu sözleri duyan çocuk, okulu zihninde korkulacak yer gibi tanımlayabiliyor ya da anneden uzak kalma duygusundan ürküyor. Anne-baba bunun doğal bir süreç olduğunu hem söylemleri hem de eylemleriyle göstermeli. Çocuğa "Korkma, korkacak bir şey yok" gibi cümleler kuruyoruz. Zaten "Korkma" demek bile başlı başına yanlış. Çocuğun gerçeği korku ise bu onun duygusunu anlamamak ve kabul etmemek olur. "Korktuğunu söylüyorsun, neden böyle hissediyorsun?" demek çok önemli. Dahası "Bu senin yaşamında yeni bir dönem, bana sormak istediğin bir şey var mı?", "Bakalım nasıl bir ortamla karşılaşacaksın, hepsini aklımda tut, okuldan dönünce konuşalım" gibi konuşmalar işe yarayacak, ona duygularını anlatma fırsatı vermek durumu yumuşatacaktır.
Çocuklarda 9 mizaç tipi olduğu söyleniyor. 9 tip mizaçtan bahsediliyor, daha doğrusu bu kuramlardan biri. Bir anne-baba 9 mizaç tipini bilmeyebilir ama çok iyi gözlemleyerek çocuğunun hangi özelliklere sahip olduğunu, neye nasıl tepki verdiğini, hangi durumda nasıl davranmak gerektiğini keşfedebilir. Çocuklara eleştirmeden, yargılamadan, akıl vermeden yaklaşmak gerek. Anlamaya çalışmak ve dinlemek çok sihirli yaklaşımlar. Anne-babaların dinlemekten çok konuşmak, anlamaya çalışmaktan çok anlatmak telaşında olduklarından çocuklarına yabancılaştıklarını ve iletişimlerinin koptuğunu düşünüyorum. Onlara tavsiyem tam da bunun tersini yapmaları.
Nasıl fark yaratan anne-baba olunur? Hepimiz "İyi anne olayım", "Doğru baba olayım", "Mükemmel" desinler istiyoruz. Bu noktada ben "fark yaratmayı" daha uygun bir nokta olarak görüyorum. Eğer ben çocuğumun potansiyelini keşfedersem ve keşfetmesine fırsat yaratırsam, onun hayatı farklı olabilir. Fark yaratmak için atomu parçalamak ya da yeni galaksiler keşfetmek gerekmiyor. Çocuklarımızı keşfedelim yeter.
'ATALARIMIZ NE GÜZEL SÖYLEMİŞ: ARMUT DİBİNE DÜŞER'
Özellikle 1'inci ve 2'nci sınıf çocuklarına ebeveynleri nasıl davranmalı? Psikologların alanına girmek istemem. Ancak kendi uzmanlık alanımdan şunu söyleyebilirim ki anne-baba kendine doğru soruları sormalı. "Çocuğumun eğitimine nasıl bir anlam yüklüyorum?", "İsteklerim kime hizmet ediyor?", "Çocuğum için iyi bir eğitim istiyorum" derken, bu iyi ne demek ve çocuğun gerçeklerine uyuyor mu bir bakmalı... Bir de bilinen bir gerçek var ki duygular bulaşıcıdır. Ebeveyn ne kadar gerginse çocuk da o kadar gergindir, l'inci ve 2'inci sınıfta çocuğu olan anne-babalara şunu söylemek isterim: "Lütfen büyütmeyin." Notu, puanı, dereceyi büyütmeyin. 30 yıllık eğitimcilik hayatımda şöyle bir bilgiye ulaştım. Dış etkenlerin etkisi yüzde 30-40 oranında. Kalanı çocuğun, bireyin kendisiyle ilgili. Çocuğumuzla ilgilenmeli, onun kendisini tanımasını, nelerden hoşlandığını keşfetmesini sağlamalıyız. Bunu yaptığımızda bir süre sonra "Çalış çocuğum" demeyeceğiz.
Çocukların sahip olacağı değerlerin anne-babalarının elinde olduğunu söylüyorsunuz... Püf noktaları neler? Genellikle bebeklik döneminde, yediğine, uyuduğuna, cicili bicili giysilerine takılıyoruz. Bu işin zevkli tarafı ama geçici. Kalıcı olansa nasıl bir çocuğumuz olmasını istediğimize odaklanmak. Bir çocuk toplum içinde bağırarak oynuyor ya da konuşuyorsa, anne-baba "Çevreye rahatsızlık vermeyelim, hadi bakalım biraz daha yavaş ol" dediğinde çocuğuna başkalarına saygıyı öğretir. Ancak anne-baba "Benim çocuğum vatanını seven, insan odaklı, yardımsever, dürüst, bireye saygılı, canlılara ve doğaya saygılı birey olarak topluma karışmalı" diyorsa, bu değerleri yaşatmak ve öncelikle örnek olmalıdır. Bir araca çarpıp yoluna devam etmesine tanık olan çocuğuna dürüstlüğü, adaleti, hakkaniyeti anlatabilir mi? Ya da bir arkadaşı ile telefon konuşmasından sonra o kişi hakkında ileri geri konuşan annenin dedikodunun yanlış olduğundan söz etmesi mümkün mü? Atalarımız ne güzel söylemiş: Armut dibine düşer. Maalesef herkes çocuğundan şikâyet ediyor. Kimse kendine bakmıyor.
DBE Davranış Bilimleri Enstitüsünden Uzman Psikolog Ayşegül Moral da rahat bir dönemden, disiplinli bir döneme geçişe kolay uyum sağlamanın yollarını sıralıyor:
- Alınan kitap ve kırtasiyeler dolaplara çocuklar tarafından yerleştirilmeli.
- Çocuğun, odası ve çalışma masasında daha çok zaman geçirebileceği aktiviteler yapılmak.
- Ders temposu her gün artırılarak, ders çalışma veriminin artması sağlanabilir.
- Öğrencinin aldığı yeni kararları odasında her zaman görebileceği bir yere yazıp asması, uygulamasına yardımcı olabilir.
- Ailelerin, ödev sonrası oyun oynamaya izin vermesi, çocukların sorumluluklarını ertelemesini önleyecektir.
Habertürk Magazin / 09.09.2017
Haberin devamını pdf formatında okumak için tıklayınız.
Benzer İçerikler :
Peki, çağımızın en kritik hastalıklarından biri olan depresyonla mücadele etmek için neler yapmalıyız? Dünya Sağlık Örgütü'nün son verileri, dünya ...
Yaz tatili yaklaşıyor... Tatil mutluluğu ile birlikte karne heyecanı hem çocukları hem de ebeveynleri sardı. Peki, çocuğun başarılı veya başarısız olduğu ...
Yeni bir iş, farklı bir kariyer ve belki de aşk... 2013'ü geride bırakmaya hazırlandığımız şu dönemde pek çok kişinin yeni yıl hayallerinin en kilit ...
Pek çok çalışan anne, çocuğuna yeterince zaman ayırıp ayıramadığı konusunda endişeli. Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden Uzman Psikolog Şirin Hacıömeroğlu ...
İlginizi Çekebilir :
Dünya üzerindeki hiçbir duygu, anne sevgisi kadar güçlü ve uzun süreli değil. Bilim adamlarını da kendine hayran bırakan anne sevgisinin oluşması bilimsel ...
Albert Camus’nün Veba adlı romanında geçen bir diyalog vardır. Veba salgını olan kentte Rambert adında bir gazeteci röportaj yapmak için gittiği kentten ...
Emre Konuk'un başkanlığını yürüttüğü EMDR Derneği tarafından 27-28-29 Ekim tarihlerinde düzenlenen ve Avrupa'dan gelen eğitmenlerle gerçekleştirilen...
DBE'den Uzman Endüstri ve Örgüt Psikoloğu Burcu Çanacık, son dönemde insan odağının hep atlandığını söylüyor. "Son dönemde sürdürülebilir başarı çok ...