Aşk ve Nefret

Aşk ve Nefret

Aşık olma hali, çok yoğun duyguların yaşandığı, benliğin unutulup tamamen karşındakine odaklanıldığı ve partnerin kişinin kafasındaki bir şablona göre biçimlendirildiği bir illüzyon halidir. Kişi, partnerini bilinçaltındaki ihtiyaçlarına göre idealleştirir ve buna gerçekmiş gibi inanır veya inanmak ister. Ayrıca ilişkilerin ilk zamanlarında, kişiler zayıf ya da beğenmedikleri yönlerini partnerlerine göstermek istemez ve karşı tarafta iyi bir izlenim yaratmaya çalışırlar. Oysa ilişki ilerledikçe çiftler kendilerini  daha rahat hissetmeye, açık olmaya ve zayıf yönlerini de ortaya koymaya başlarlar. Her ne kadar  bu durum doğal bir süreç olsa da partnerini idealize etmiş, kafasında onunla ilgili büyük hayaller kurmuş kişi için büyük bir hayal kırıklığı yaratır. İşte o noktada en az aşk kadar yoğun bir duygu olan nefret ortaya çıkar. İyiyken çok iyi, kötüyken çok kötü olunur... Ta ki bu kısır döngü ve didişme inceldiği yerden kopana kadar. İlişkiyi bu şekilde uç duygularda yaşamak toplumumuzda yaygın olmakla beraber hiç sağlıklı değildir çünkü iki taraf da çok yıpranır. Düşük özgüvenli kişiler devamlı partnerleri tarafından kabul görüp görmedikleri konusunda endişelenirler. İyi zamanlarında partnerlerini idealize eder, onlara güvenle yaklaşır ve tüm iyi nitelikleri onlara yansıtırlar. Oysa partnerleri istedikleri gibi davranmadığında ya da mükemmel olmadıkları işaretini verdiğinde bir anda madalyon tersine döner ve tüm kötü özellikler bu sefer nefret şeklinde yansıtılmaya başlar; kişi kendini acı çekmekten ve zayıf görünmekten korumakta, geri çekmektir.

Ayrıca aşk-nefret döngüsünün sıkça yaşandığı ilişkilerde egolar da çok fazla rol oynar. Özgün benliğiyle var olamayan ve egosu çok kırılgan olan kişi kendilik değerini partnerinden gelecek olan ilgi ve sevgiyi ölçer. Fakat partner bunu ona her daim veremeyeceği için bir noktada aşk yakıcı olacak ve açı çeken ego nefreti oluşturacaktır. Oysa sağlıklı bir ilişki tarzında öncelikle düzgün bir duygu-mantık dengesi vardır. Kişi partnerinin özelliklerini en başından beri gerçekçi bir süzgeçten geçirir ve onu olduğu gibi kabul eder. Dalai Lama'nın Mutluluk Sanatı isimli kitabında da dediği gibi eğer hayat boyu sürecek tatminkar bir ilişkiniz olsun istiyorsanız partnerinizin yüzeysel özelliklerine önem vermekten ziyade (dış görünüşü, parası, bitirdiği okul vs.) onun bir insan olarak özgün doğasını anlamaya ve onunla bu derinlikte paylaşımda bulunmaya çalışın.

Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, Uzman Psikolog - DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi

Benzer İçerikler :

NEDEN BAŞARIDAN KORKARIZ?

“Başarısızım.” Ve “Hedefime ulaşamadım.” Düşünceleri arasındaki farkı anlayabilmek çok önemlidir. Birçok dahi, ünlü olmadan önce ...

İlişkilerdeki Bir Numaralı Olumsuz Döngü Nasıl Kırılabilir?

Çiftler arasındaki ilişki dinamiklerinden en problemli olanlardan birisi de kovalayan-çekinen “dansından” oluşur. Evlilik danışmanlığı yaptığım ...

İSTİSMAR EDİLDİĞİNİZ VE ŞİDDET GÖRDÜĞÜNÜZ BİR İLİŞKİDEN SONRA İYİLEŞMENİN YOLLARI

Yakın zamanda istismar edildiğiniz bir ilişkiyi sonlandırdıysanız zaten yapılması gereken en zor işi başarmışsınız demektir: Ayrılmak! Psikolojik ve fiziksel ...

Ne Kadar İyimsersiniz? Kendinizi Hemen Test Edin.

Aşağıdaki ifadeleri okuyun ve bu ifadeleri gerçekten yaşadığınızı hayal edin. Bazılarını daha önceden hiç yaşamamış olabilirsiniz. Size en yakın olan cevabı...

İlginizi Çekebilir :

Bir Travma Tetikleyicisi Olarak Travma

Tıpkı diğer travmatik olaylarda olduğu gibi Covid-19 salgını bireylerde panik, yoğun korku, umutsuzluk ve çaresizlik duygularına sebep olur.Yaşanan belirsizlik ...

AİLE İÇİNDE NARSİST KİŞİLERLE NASIL BAŞ EDEBİLİRSİNİZ?

Ailenizde narsist kişilik bozukluğu olan kişilerle nasıl iletişim kuracağınıza ve aranızdaki ilişkinin sınırlarını nasıl belirleyeceğinize karar vermekte ...

Öfkeyi Yaşamak

Yaşam boyu herkes çeşitli engellenmelerle karşılaşır: Trafik, işlerin zamanında yetişmemesi, çalışanların işe gelmemeleri, randevularına zamanında gelmeyenler, ...

Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu Nedir?

Hayatımızın normal akışında, sosyal olmanın, çalışmanın, hayatta kalabilmenin doğal bir şartı olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, ihtiyaç ve isteklerimizi ...