Belirsiz Kayıp

Belirsiz Kayıp

‘Belirsiz kayıp’ kavramını ilk defa bir iş arkadaşım bahsederken duydum ve çok ilgimi çekti. ‘Kayıp’ yaşadığı için çeşitli zorluklar çeken, hayatları derinden etkilenen danışanlar ile biz psikologlar çok sık karşılaşırız. Ölüm, işini, sevdiğini kaybetme, iflas, bir vücut uzvunu kaybetme gibi durumlar ve bunların neden olduğu depresyon, kaygı bozuklukları, yas süreçleri ve bedensel sıkıntılarla bize başvuran danışanlarımıza bu zorlu süreçleri atlatırken destek ve rehber oluruz. Oysa konu belirsiz kayıp olduğunda hem bunu yaşayan kişi, hem de terapist için işler oldukça değişiyor, karmaşık ve sağlıksız bir hal alıyor. İşte bu yüzden ben de bu ay bana ayrılan bu köşede, bunu sizinle paylaşmak istedim.

İnsanın günlük yaşantısında ve ilişkilerinde yaşadığı her türlü kayıp büyük duygusal, psikolojik ve fiziksel stres yaratır ve dengeleri bozar. Fakat kişi zaman içerisinde durumu kabullenir, yaralarını sarar, yasını tutar ve hayatına devam eder. Terapinin amacı da bu süreçte kişiye destek olmak ve başa çıkma becerisini arttırmaktır. Oysa ‘belirsiz kayıp’ta aynı süreç çok daha sarsıcı, uzun ve yıpratıcı geçer çünkü söz konusu durum muğlak ve belirsizdir. Bu da kişinin yas tutma ve iyileşme sürecini bloke eder ve onun burada belki de hayatı boyunca takılı kalmasına neden olur.

Neden?

1) Çünkü durum belirsizdir. İnsanlar anlamlandıramaz. Durumun geçici mi yoksa kalıcı mı olduğunu anlayamadıkları için problem çözme yetileri azalır. İnsanoğlu netlik için yanıp tutuşur, belirsizlikte kalmak ızdırapların en büyüğünü verir.

Eğer belirsizlik devam ederse aileler kendi netliklerini oluştururlar; sonunda insanlar ya o kişiyi tamamen gitmiş olarak kabul eder ya da hiçbir şey değişmemiş gibi durumu inkar ederler,

2) Belirsizlik insanların kaybolan (fiziksel ya da psikolojik anlamda) kişi ile olan ilişkilerini, aile rol ve kurallarını yeniden düzenleme imkanlarını ellerinden aldığı için çift ve aile ilişkileri olduğu yerde takılı kalır. Kapanış yapılamadığı için devamlı o kişinin geri döneceği ve her şeyin olduğu yerden devam edeceği fantezisi ile yaşanır,

3) İnsanlar kayıp belirli olduğu zaman çeşitli ritüellerle kapanış yapıp yaslarını tutup tamamlarlar, mesela cenaze törenleri yapılması. Oysa belirsiz yasta genelde bu yapılamaz, insanlar yaslarını tutmaya dahi başlayamaz çünkü durum belirsizdir ve kişilerin yasları çevre tarafından da desteklenemez,

4) Belirsiz kaybın kafa karıştırıcı özelliği insanlara hayatın her zaman mantıklı ve doğru olmadığı izlenimini verdiği için onlar da yakın çevrelerinde kayıp olduğu zaman bu desteği geri çekme eğilimine girebilirler,

5) Belirsizlikte kayıp hissi sürekli devam ettiği için, bunu yaşayan kişiler hem fiziksel hem de psikolojik ve duygusal anlamda yorulur, hatta tükenirler. Hayatları devamlı ümit ve ümitsizlik arasında mekik dokumakla geçer.

‘Belirsiz Kayıp’ İki Şekilde Görülebilir

1) ‘Hoşçakal demeden gitmek’

Kişinin aile fertleri ve yakınları tarafından ‘fiziksel olarak yok’ ama ‘psikolojik olarak var’ algılanması. Kaybolmuş askerler, kaçırılmış çocuklar veya uçak kazasında ölmüş ve cesedi bulunamamış kişiler buna örnektir; kişinin canlı veya ölü olmasıyla ilgili net bir bilgi yoktur.

Günlük hayatta ise aynı kayıp hissi boşanma ve evlatlık vermenin yer aldığı ailelerde görülür. Bir ebeveyn veya çocuk kayıp ya da yok olarak algılanır.

2) ‘Gitmeden hoşçakal demek’

Kişinin ‘fiziksel olarak var’ ama ‘psikolojik olarak yok’ olarak algılanması.
Bu durum Alzheimer hastası, ciddi baş travması geçiren hasta, bağımlılıklar ve diğer kronik ruhsal hastalıklar olan ailelerde görülebilir. Aynı zamanda vaktinin çoğunu işte geçiren kişilerin ailelerinde, birbirlerinden çeşitli sebeplerle çok uzaklaşmış adeta yabancı gibi olmuş çiftlerde de görülür.

Belirsiz kayıp ile çalışırken bir terapistin yapması gereken en önemli şey kişinin bu durumu fark etmesini sağlamaktır. Bu durumu anlamlandırabilmek kişiyi özgürleştirir, kayıpla ve belirsizlikle daha iyi başa çıkabilmesine, kendince bir kapanış yapabilmesine ve durum halen belirsiz olsa dahi hayatına devam edebilmesine yardımcı olur. Ayrıca kişinin belirsizlikle kalabilme, buna dayanabilme ve hatta belirsizlikten hayata dair bir felsefe oluşturabilme özelliklerinin desteklenmesi de çok önemlidir.

Unutmayın;

- Belirsiz kayıpta işlevsel olmayan aile değil, yaşanılan durumdur.
- Her ne kadar sürekli stres hiç kimse için sağlıklı değilse de, devam eden tüm belirsizliğe rağmen insanların büyük bir iyileşme kapasitesi vardır. İçinde bulundukları durumun zorluğu onlara iyi anlatılmalıdır.
- Ailede hasta ya da kayıp bir birey varsa, elde edilen her bilgi aile ile paylaşılmalıdır, çok teknik olsa bile. Unutmayın, paylaşılan bilgi aileleri belirsizlik bile olsa durumla daha iyi başa çıkabilmek için güçlendirir.
- Ve son olarak, belirsiz kaybın travmatize etme özelliği olduğunu unutmayın. Bazen çözülmemiş yas aynen Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri ile kendini gösterebilir.

Eğer bu konu sizin de ilginizi çektiyse, daha detaylı bilgiyi Pauline Boss’un ‘Ambiguous Loss: Learning to Live with Unresolved Grief’ adlı kitabında bulabilirsiniz.

Şirin Hacıömeroğlu Atçeken, Uzman Psikolog - DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Mutluluğu ve Yaşam Memnuniyetini/Doyumunu Etkileyen 6 Faktör

Hayatınızla İlgili Düşünceleriniz ve Hisleriniz Nedir? Mutlu, huzurlu bir hayat sürenler ile acı çeken ve mutsuz olan insanlar arasındaki fark nedir? Pek ...

Sorun Çözme İlişkisinde Sağlıklı Diyalog Kurma Becerileri II

Dinleyenin Yaklaşımı Sağlıklı bir diyalog kurmak için istekte bulunanın nelere dikkat etmesi gerektiğine bir önceki yazıda değinmiştik. BEN DİLİ'ni ...

Duyguları Yönetmek

Fisher ve Ury’nin geliştirdiği ve istenen her durumda ve konumda uygulanmaya izin veren Harvard Uzlaşma Projesi’nin temel yaklaşımını kısaltarak ...

Yalnızlaştıran Teknoloji

Artan Teknoloji Kullanımı, İnternet, Facebook, Twitter vs. İnsanları Yalnızlaştırıyor Artan teknoloji kullanımının insanları yalnızlaştırmasının ana ...

İlginizi Çekebilir :

20 Yıl Sonra: 1999 Marmara Depremi Araştırma Sonuçları Travmanın Rolü, Ailenin Gücü, Psikolojik/Psikiyatrik Sorunlar

Depremden 20 yıl sonra hala “deprem travmasının” etkilerini yaşayan, TSSB (Travma Stres Bozukluğu) tanısı alabilen, ya da TSSB semptomlarını...

Mahcubiyet: Karmaşık Bir Duygu

Mahcubiyet, doğumdan itibaren hissedilen temel duygulardan biri olmayıp, kişinin kendilik algısının ve davranışlarının diğer insanlar tarafından...

Spor ve Ruh Sağlığı

“Sporu yaşam tarzımızın vazgeçilmez bir parçası haline getirmek, bazen aşılamaz görünen mutsuzluklarımızın, endişelerimizin, öfke patlamalarımızın, panik ...

Arkadaşlarımızın Yaşamımızdaki Rolü

Önce Geçen Haftanın Bir Özetini Yapalım Bir çalışan iş yerinden memnun olabilir ama bu onun iş yerine bağlanmasını garantilemez. Aynı şekilde bir müşteri ...