Hamilelikte yaşanan psikolojik süreçler nelerdir?

Hamilelikte yaşanan psikolojik süreçler nelerdir?

Planlı ve arzu edilen bir gebelik, bir kadının hayatta başına gelebilecek en önemli ve anlamlı yaşam olaylarından biridir.

Bilimsel açıdan ise hamilelik süreci, ölüm, boşanma, evlilik, doğum gibi objektif stres yaşantılarından biri olarak kabul edilir ve bir insanın hayatta yaşayabileceği “kritik yaşam olaylarından” (life events, major changes) biridir. Çünkü bu dönem boyunca anne adayı sadece fiziksel ve biyolojik bir takım değişimlerden geçmez; aynı zamanda psikolojik ve sosyal olarak da yaşadığı birçok stres yaşantısıyla baş etmeye ve bunlara uyum sağlamaya çalışır. Bu durum planlı ya da arzu edilen hamilelikler için de geçerlidir.

Psikolojik açıdan bakınca anne adayı, hamileliğin her evresinde (1., 2. ve 3. Trimester) farklı bir psikolojik süreçten geçer

İlk üç aylık dönemi kapsayan 1. Trimester (1.-13.Hamilelik Haftası), belki de anne adaylarının kendilerini en güvensiz hissettikleri dönemdir. Gebelik tespitinden sonra yaşanan duygular sadece mutluluk ve sevinçten ibaret değildir.

“Nasıl bir anne olacağım?”, “Partnerimle yaşadığım ilişki doğumdan sonra nasıl etkilenecek?”, “Çok mu kilo alacağım?”, “Partnerim beni beğenmeye devam edecek mi?”, “Mesleki olarak beni neler bekleyecek?”, “Sosyal hayatım değişecek mi?” gibi birçok kaygı dolu soru anne adayını meşgul edip, onda stres yaratabilir. İlk dönem kaygıları ve soru işaretleri son derece normaldir. Planlı ya da arzu edilen bir hamilelikte bile yoğun duygusal iniş-çıkışlar söz konusu olabilir.

İkinci üç aylık dönem (14.-27. Hamilelik Haftası), anne adayı için hamileliğe alışma ve uyum sağlama evresidir. Bu evrede, ilk haftalarda yaşanan kaygılar ve soru işaretleri, yerini ağırlıklı olarak pozitif duygu ve düşüncelere bırakır. Bebeğinin ilk hareketlerini hissetmeye başlayan anne adayı, duygusal olarak da onu bekleyen annelik rolüne hazırlanmaya başlar.

Hamileliğin son evresinde (28.-40. Hamilelik Haftası) anne ve baba adayları psikolojik olarak da doğuma ve bebekli yeni aile hayatına hazırlanmaya çalışırlar. Özellikle hamileliğin son haftalarında artan fiziksel şikâyetlere ek olarak, yaklaşan doğum süreciyle ilgili yaşanan kaygılar, anne adayını tekrardan psikolojik strese sokabilir. Bu noktada anne adayının, eşi, ailesi ve güvenebileceği bir kadın-doğum doktoru tarafından destekleniyor olması kaygıların giderilmesinde çok önemli bir rol oynar.

Psikolojik açıdan bakınca, hamilelikle birlikte başlayan aile hayatına geçiş süreci çok büyük sorumluluklarla ve fedakârlıklarla doludur. Bebeğine kavuşmanın heyecanını duyan bir çift aynı zamanda gelecek kaygıları da taşıyabilir. Bu noktada aile hayatına hazırlanan anne ve baba adayları, hamilelik boyunca yaşayabilecekleri duygusal dalgalanmaların farkına varabilmeli ve
bunları yok saymadan yaşadıkları stres ve kaygılar hakkında birbirleriyle açıkça konuşabilmelidirler.

Yukarıda sıralanan dönemler, hamilelikte yaşanan psikolojik geçiş evrelerini anlamak için klinik çalışmalara dayandırılarak oluşturulmuş teorik bir modeldir ve kişiden kişiye değişiklikler gösterebilir. Sonuçta her hamilelik kendi içinde özel ve benzersizdir.

Buradaki amaç, hamilelikte yaşanan psikolojik süreçlere değinerek hamileliğin sadece fiziksel, hormonal ve biyolojik değişimlerden ibaret olmadığını vurgulamaktır. Yapılan rutin tıbbi tetkiklerin ve doğum öncesi testlerin yanı sıra anne adayının psikolojik takibini yapmak, ona duyarlı ve destekleyici bir biçimde yaklaşmak, hamilelik ve doğum sonrası depresyonunu engellemek açısından da son derece önemlidir.

Unutmamak gerekir ki, her anne adayı ve bebeği, sağlıklı ve mutlu bir hamileliği hak etmektedir.

Dr. Ayşe Bombacı Uzm. Klinik ve Prenatal Psikolog

Kaynakça

  • Gloger-Tippelt, G. (1988). Schwangerschaft und erste Geburt: Psychologische Veränderungen der Eltern. Stuttgart: Kohlhammer.
  • Filipp, S. H. (1995). Kritische Lebensereignisse. Psychologie Verlags-Union, Weinheim

Benzer İçerikler :

Özgüven

İş yaşamından dostluklara, karşı cins ile ilişkilerin nasıl gittiğinden kariyer planlarına kadar ‘özgüvenimiz’ bizim yanı başımızdadır. Çoğunlukla...

KİŞİLİK ÖZELLİĞİ Mİ KİŞİLİK BOZUKLUĞU MU?

Ruh hastalıkları sıfat, hakaret ve damgalama aracı değildir. Fakat özellikle kişilik bozukluğu olan kişiler, bu tür damgalanmalara maruz kalabiliyor üstelik ...

İNTİHAR ETMEK İSTEMİYORUM

Genelde intihar, insanların hakkında konuşmamayı tercih ettiği bir konudur. Tanıdığımız hiç kimsenin başına böyle bir şeyin gelmemesini umar ve bu düşünceleri ...

Aklın Oyunları

Beynimizin gerek psikolojik, gerekse beden sağlığımızı korumak için elinden geleni yaptığını ve daha pek çok işlevi ne denli muhteşem bir orkestrasyon...

İlginizi Çekebilir :

Aşık Olmak Evlilikte Mutluluk İçin Yeterli mi?

Aşık bir çiftin evlilikten umut ve beklentilerinin çok yüksek olduğunu tahmin etmek zor değil. Bunun için aşkın hemen her yerde geçerli, evrensel diline bakmak ...

Psikoterapi Sizi Özgürleştirir

Psikoterapi Size Ne Kazandırır? Psikoterapi, bireyler arasında tartışma uyandıran ve hakkında herkesin görüşü olduğu bir alandır. İnsanların çoğu, ...

İlişkilerde Doğru Bilinen Yanlışlar

Hepimiz bazen iyi niyetle bir sorunu çözmeyi amaçlayarak, doğru bildiğimizi yaparız ama yanlış olur. Mesela: Her gün üç saat test çözmezse oğlunun sınavı ...

EMDR ve Ego Durum Terapisi

EMDR ve Ego-Durum Terapisi ile Kompleks Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) Tedavisi Özet 2002’nin Mayıs ayında Frankfurt/Almanya’da...