Korona’yla Dans
Son zamanlarda dünyanın sonu ve salgın temalı dizilere, filmlere ilginin arttığını görüyoruz. Vaka ve ölüm sayıları arttıkça, şimdilik sağduyusunu koruyan endişenin yerini toplumsal bir histeriye bırakması endişelerin en büyüğü gibi gözüküyor. Peki ne yapmalı? Korkularla nasıl başa çıkmalı? Nasıl sakinleşebiliriz? Bu gerçekten mümkün mü? Gelin, yanıtları birlikte bulmaya çalışalım.
Psikoloji biliminde ve bilhassa terapi odasında danışanlarımıza sık sık tekrar ettiğimiz bir gerçek vardır: Eğer siz aklınızdaki bir düşüncenin aksine kendinizi ikna etmeye çalışıyorsanız zihniniz sizi mutlaka düşünmek istemediğiniz şeye geri döndürecektir. Eğer beyaz bir fil düşünmemek için kendinizi zorlarsanız zihniniz sizi beyaz file götürecektir. Eğer gece uykusuzken kendinizi uyumaya zorlarsanız zihniniz sizi uyumamaya yönlendirecektir. İşte bugünlerde yine aynı şeyi yaşıyoruz. “Evden asla çıkmayın! Yurt dışına çıkmayın! Maske ve eldiven kullanın!” türünden keskin uyarılara maruz kalıyoruz. Rutinimizin bozulması kadar bizi rahatsız eden bir şey yoktur sanırım. Bazen birçok evlilik ve kariyer süreci, biraz da bu sebepten olması gerekenden fazla sürebiliyor. İşte bu yüzden, yetkili makamlardan gelen bu tür telkinlerle dikkatimizi ve enerjimizi evde bütün gün oturup karamsar düşüncelere kaptırmaktansa, evde geçirdiğimiz zamanı etkili kullanmamızda fayda var.
Eminim, birçoğumuzun uzun zamandır onca iş, güç, koşturmaca arasında göz ardı ettiği kendisiyle ilgili meseleler, ertelediği planlar, yüzleşmesi gereken sorumluluklar vardır. Boş kaldığı zamanlarda insanın zihnine ertelediği ve kaçındığı düşünceler geri gelir. Böyle zamanlarda uzun zamandır kapatamadığımız hesaplar kapanabilir, bir türlü başlayamadığımız öyküleri/romanları/senaryoları yazmaya başlayabilir, geçmişimizde halledemediğimiz bir konuyla ilgili önemli kararlar alabiliriz. Hayat serüveninde karşımıza güçlü bir rüzgâr çıktı. Şimdi o rüzgârı karşımıza alıp gemimizin direklerini yıpratmak yerine, rüzgârı arkamıza alıp yelkenleri açarak ilerleme zamanı. Gücü engel gibi önümüze almak yerine, destek olarak arkamıza almak bu sıralara ruh sağlığımıza daha iyi gelecek gibi görünüyor.
Öncelikli olarak yaşadığımız çaresizlik duygusu için içimize dönmemizde fayda var. Acaba yaşadığımız kaygının ne kadarı şu an yaşadığımız gerçekliğe yönelik gerçekçi bir korkudan kaynaklanıyor, ne kadarı bizim hamurumuzda yer alan ve çocukluk yaşantılarımızdan beri içimize kökleşmiş olan inançlarımızın tetiklenmesinden oluşuyor? Çocukluk dönemi yaşantılarında “çaresizlik” teması daha fazla olan bireylerde virüs nedeniyle oluşan ortamdan etkilenme olasılığı artar. Bugün yaşadığınız çaresizlik duygusu ile geçmişte yaşadığınız bazı olaylardaki çaresizlik teması arasında bağlantılar farkettiğinizde yaşadığınız güncel kaygının ortadan kalkmasa da giderek azaldığını göreceksiniz. Çocukluk dönemi yaşantılarında ihmal, yalnızlık, çaresizlik, ayrılık, terk edilme temaları olan kişiler için bu temalar, eve kendilerini kapattıkları, dış dünyayla temaslarının azaldığı zamanlarda tetiklenebilir. Yıllar önce yaşadıkları duygular yeniden su yüzüne çıkabilir. Bu tür tematik bağlantılar kurmak, kişiyi rahatlatabilir.
Travmaların güçlü yanlarımızı açığa çıkardığını biliyoruz. Böyle zamanlarda aldığımız önlemler ve baş etme yollarımız, sıkıntılar sona erdiğinde bize cesaret ve özgüven aşılayacaktır. Hayatlarında travma yaşamış insanların ilerleyen dönemlerde acılara çok daha geniş bir perspektiften bakabildiklerini biliyoruz. Çoğu zaman travma geçirmemiş insanların hayatlarının ilerleyen dönemlerinde bazı kişisel sorumluluklarını yerine getirmekte çok zorlandıklarını da gözlemleyebiliyoruz. Çünkü kişinin geçmişinde yaşadığı sıkıntılar, baş etme yollarını öğrenme ve pratik çözüm yöntemleri geliştirme becerilerini arttırmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerden gelen çalışanların, biraz da bu yüzden, gelişmiş ülkelerdeki şirketlerde üst düzey yönetici konumlarına daha rahat gelebildiklerini görebiliyoruz. Veya içimizden bir örnek verelim, travma geçmişi olan psikoterapistlerin, danışanın acısını anlama ve sağaltma konusunda kâğıt üzerinde dahi olsa daha avantajlı bir durumda olması, sık gözlemlediğimiz bir konudur. Travmaların yaralayıcı olduğu kadar, öğretici ve güçlendirici yanları da vardır. Kim bilir, belki bu krizden sonra dünyanın ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal ve psikolojik yapısında ciddi değişimler göreceğiz. Travmanın öğretici ve adaptasyon sağlayıcı gücüne bir de bu açıdan bakabiliriz.
Günlük yaşamımızda mevcut durumun getirdiği şartlarla baş etmek için söyleyebileceğim birkaç sosyal ve psikolojik çözüm önerisini altta sizlerle paylaşmak isterim:
Pratik öneriler:
-Korona sebebiyle sevdiklerinizden uzak kalmak, onlara dokunamamak, onların sıcaklığını hissedememek size kendinizi yalnız ve üzgün hissettirir. Görüntülü Skype, Zoom, Whatsapp sohbetleri aynı etkiyi vermese de aranızdaki bağın kuvvetini hissetmeniz açısından iyi bir araç olabilir. Teknik destek sağlayacak bir kuzen/komşu yardımıyla yapılacak bir online büyükanne ve dede ziyareti her iki tarafı da çok mutlu edebilir.
-Sosyal destek almak yaşadığımız duygusal sıkıntılarla baş etmek için öncelikli yol olmakla beraber bazen yeterli gelmeyebilir. Son zamanlarda psikolojik terapi ofislerine ulaşım da zor hale geldi. Ancak online terapi desteği birçok merkezde uygulanıyor. Evinizden dilediğiniz uzmanla online görüşebilir, endişelerinizi geride bırakmak için psikolojik danışmanlık alabilirsiniz.
-Eskiden elektrik kesildiğinde ailecek oturup, “eski günlerdeki gibi” karanlıkta sohbetler edilirdi. Bu sıralar virüsün kendisinden ziyade, yaydığı korku dalgası bize zarar veriyor. İşte tam bu noktada ailecek korkularınızı paylaştığınız aile sohbetleri gerçekleştirmek, korkumuzun azalması için biçilmiş bir kaftan görevi üstlenecektir.
-Son zamanlarda virüsle ilgili spekülatif konuşmaların veya rahatsız edici hastane görüntülerinin olduğu videolar internette dolaşıyor. Çocuklarımız bu videoları izlediğinde korkabilir, virüsle ilgili fobiler geliştirebilir, kabuslar görebilirler. Çocuklarımızın virüs korkusuyla ilgili küçük canlandırmalar, drama oyunları, hikayeler yaratabilir, oyunlar ve canlandırmalar aracılığıyla çocuklarımızın korkularını yenmelerine yardımcı olabiliriz.
-Olumsuz duyguları azaltmanın yolu bedeni harekete geçirmektir. Eğer içiniz çok sıkılırsa, ev içi egzersizler yapın. Evde bulundurduğunuz bir-iki dambılla yapacağınız basit hareketler, kısa yoga-pilates egzersizleri, mekik-şınav hareketleri vücudunuza direnç ve dinçlik kazandıracaktır. Yarım saat süren ve hafif ter attıran bir egzersizden sonra üstünüzdeki ağırlığın yerini zihinsel ve duygusal bir güce bıraktığını göreceksiniz.
-Bu günlerde çiftleri, aileleri ve grupları bir araya getirip işbirliği yaparak beraberlik duygunuzu pekiştirin. Aile üyelerinin market alışverişi, temizlik, ulaşım gibi konularda her zamankinden fazla görev dağılımı içerisine girmeleri aile içi kenetlenme ve birlik duygusunu güçlendirecek ve bu durum bütün aile üyelerine iyi gelecek psikolojik dirayet sağlayacaktır.
Koronavirüs ve psikolojik etkileriyle ilgili çözüm önerileri getirmeye çalıştım. Umarım bu bilgiler sizin ve sevdiklerinizin içini biraz olsun rahatlatabilmiştir. Korona’ya teslim olmadan onunla dansımızı bitirip, kendisini geçmişimize bırakalım. Yıllar sonra geriye dönüp, bugünleri tebessümle hatırlayacağımıza inanıyorum. Hepimize sağlıkla dolu mutlu günler dilerim.
Sevgiler,
Erkin Ünalan Klinik Psikolog - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
İstanbul’da psikolog & psikoterapistleri ile güvenilir hizmet veren Davranış Bilimleri Enstitüsü, psikoloji disiplini çerçevesinde yaklaşım gösteren ...
Hamilelik döneminde kaygı ve endişe yaşamak doğaldır. Bir çocuk sahibi olma, doğum yapma ve doğacak küçük bebeğinize ebeveynlik yapmakla ilgili endişeleriniz ...
Ninja-insan becerileri herkesle iyi geçinmenize yardımcı olabilir. Çoğumuzun üstünlük davranışı gösterenlere alerjisi vardır. Bu insanlar küçümseyici bir ...
Anoreksiya, iştah kaybı ve yemeğe ilgisizlik anlamını taşır, anoreksiya nevroza ise bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nevroza tanısı almış bireylerde beden...
İlginizi Çekebilir :
Bizim için, Hepimiz için, İnsan türü için En önemli olan gerçeği Hatırlatmak istiyorum: Yalnız bir kez yaşayacağız. Şu günü, şu saati, şu anı bir kez ...
Zayıflama çılgınlığıyla hayattaki en önemli değerin “güzellik” haline gelmesi ve bunu yitirmeme düşüncesine saplanıp kalmak, kendimize yaptığımız ...
Tıpkı diğer travmatik olaylarda olduğu gibi Covid-19 salgını bireylerde panik, yoğun korku, umutsuzluk ve çaresizlik duygularına sebep olur.Yaşanan belirsizlik ...
Hamilelik döneminde kaygı ve endişe yaşamak doğaldır. Bir çocuk sahibi olma, doğum yapma ve doğacak küçük bebeğinize ebeveynlik yapmakla ilgili endişeleriniz ...