Mutluluk Üzerine Bir Sohbet
Bizim için,
Hepimiz için,
İnsan türü için
En önemli olan gerçeği
Hatırlatmak istiyorum:
Yalnız bir kez yaşayacağız.
Şu günü, şu saati, şu anı bir kez daha yaşamayacaksınız.
Bu nedenle; mutluluk, en önemli amacı olmalı insanın.
Her şeyi mutlu olma ölçeğiyle değerlendirmeli.
Gerçi; herkes amacının bu olduğunu söylüyor; biliyorum: Acı çekmeyi, tatsız tuzsuz bir yaşamı kim ister...
Evet; bir bakıma herkes mutluluğun peşinde.
Ama şaşırtıcı olan şu; ciddiye alıp araştırmıyoruz bu konuyu; üstelik neredeyse hiç kimse araştırmıyor.
Örnek olarak ; bir “İş Psikolojisi”, bir “Algı Psikolojisi” gibi bir “Mutluluk Psikolojisi” yok.
Hem en önem verdiğimiz şey mutluluk, hem de hiç üzerinde durmadığımız,
hiç merak edip araştırmadığımız konu, gene mutluluk...
Sanırım bunun nedeni, isteklerin kendini bize sunuş biçiminde:
Her istek kendisini tek mutluluk şartıymış gibi sunuyor: Bir onu doyursak, sanki başka hiçbir güçlük kalmayacakmış gibi yaşarız isteklerimizi.
Birini sevsek “Ah bir sevse beni” deriz, “Bir yaklaşabilsem..., bir birlikte olabilsek, bir evlenebilsek... dünyalar benim olur; başka hiçbir şey istemem hayatta...”
Böyle deriz ama isteklerimiz devam eder.
Ve gene her seferinde her şeyi, mutluluğumuzun tek şartıymış gibi isteriz: “Şu arabayı alabilsem bir.”, “Şu iş bana kalsa bir.”, “Ah bir...”, “Ah bir ....”, “Ah bir ...”
“Ah bu bir...”ler bitmez.
Ama hiçbir zaman uyanmayız. Her seferinde yeniden inanırız isteklerin yalanına: Koşarız. Uğraşırız. Didiniriz...
Doğanın dili bu: Her istek bize ebedi mutluluk sunarak konuşur...
Bu nedenle mutlulukla ilgili araştırılacak bir sorun görmüyoruz.
Niye araştıralım ki; o sırada yaşamakta olduğumuz istek mutluluk vaat ediyor ya bize: Bir o isteği doyuralım; mutluluk kendiliğinden ayağımıza gelecek... O kadar açık yaşıyoruz ki bunu; hiç araştırma gereği duymuyoruz...
Aldanışlar uyandıramıyor bizi...
Bizi, mutlulukla ilgili araştırmalardan alıkoyan dış nedenler de var:
Reklamlar ve siyaset yaşamımız...
Reklamlar da hiç durmadan, mutluluğun kolay elde edilecek bir şey olduğu yalanını söylüyor. Onlarca; araştırmalara gerek göstermeyecek kadar basit bir sorun mutluluk sorunu:
Bir o sigarayı içseniz, tamam, vahşi doğada özgür ve doğal yaşamanın mutluluğu sizin artık... Oturduğunuz yerde, hiçbir şey yapmadan, yalnızca bir kibrit çakmakla maceranın tadını alacaksınız...
O kadar kolay, o kadar ucuz.
Aile mutluluğu da öyle: Yeter ki size sunulan fırını alın. Ayrı bir gayret, ayrı bir uğraş istemez.
Bu kadar basit: Satın al! ve mutlu ol!...
Siyasetçilere gelince; mutlu olmak (hem hep birlikte mutlu olmak) daha da kolay: Oyumuzu o partiye verelim, tamam; ülkece mutlu olmanın yolu bu...
Hele bazen vaat ettikleri mutluluk o kadar büyük oluyor...
İdeolojiler adına konuşuyorlar ve bütün dünyayı cennet yapacaklarını söylüyorlar. Verecekleri büyük olunca istekleri de büyük oluyor; onun adına daha çok şey isteyebiliyorlar: Canınızı istiyorlar, ya da insanları öldürmenizi...
Araç olun, ölün, öldürün; sonsuza kadar insanlık mutlu olsun...
Dedikleri bu... İstedikleri bu...
Bu nedenlerle;
mutluluğumuz için,
mutluluğunuz için kimse araştırma yapmıyor.
siz de yapmıyorsunuz...
Bilimin, geçmişten tanıdığımız yaşam ustalarının, felsefenin, sanatın bize sunduklarını; bilgiyi ve bilgeliklerini araştırmayı, kullanmayı; olabilirse yenilerini eklemeyi, onları geliştirmeyi başarmamız gerek.
Bu büyük bir ihtiyaç...
Bu en büyük ihtiyaç...
Gelecek günlerde, bu konuları sizinle birlikte düşünmek istiyorum.
Erol Coşkuner - DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Anoreksiya, iştah kaybı ve yemeğe ilgisizlik anlamını taşır, anoreksiya nevroza ise bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nevroza tanısı almış bireylerde beden...
'Ayrılığın acısı geçer, ilişkiyi sürdürmenin acısı geçmez.' Bazı çiftler kendini yaşadığı ilişkide sıkışmış şekilde bulur -ne ilişkiyi geliştirmeyi ...
Aile içinde başlayan kadına yönelik şiddetin asıl kaynağı nedir? Bu sorunun yanıtını DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk ...
Ensest, evrensel ve ötedenberi süregelen bir yara olup, biyolojik anlamda kan bağı olan aile bireyleri arasındaki ilişki olarak tanımlanabilir....
İlginizi Çekebilir :
Eşleri tarafından kasıtlı şekilde duygusal olarak sömürülen; düzenli olarak aşağılanmalara ve reddedilmeye maruz kalan ve buna tahammül eden, kendi karakterine ...
Fisher ve Ury’nin geliştirdiği ve istenen her durumda ve konumda uygulanmaya izin veren Harvard Uzlaşma Projesi’nin temel yaklaşımını kısaltarak ...
Hamilelik, kadınlar için normal koşullarda birey için yeni ve bilinmez olmasının etkisiyle korkutucu olabiliyor. Anne adayları zaman zaman kendilerini endişeli ...
İlk kez 1978 yılında Marilyn Loden, Kadınlar Fuarı’nda cam tavan ifadesini kullanmıştır. Cam tavan, kadınların sadece kadın oldukları için kariyerlerinde ...