Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu Nedir?

Pasif-Agresif Kişilik Bozukluğu Nedir?

Hayatımızın normal akışında, sosyal olmanın, çalışmanın, hayatta kalabilmenin doğal bir şartı olarak duygularımızı, düşüncelerimizi, ihtiyaç ve isteklerimizi ifadelendirmemiz gerekir. İfadelendirmenin yanında birey olarak haklarımızı biliriz ve gerektiğinde bu haklarımızı savunuruz. Bunu yapmanın en ideal yolu güvenli davranış şeklidir. Güvenli davranışlar kullanarak hareket eden bireyler, düşüncelerini, duygularını, istek ve ihtiyaçlarını olumlu ve özgüvenli bir dille ifade ederler, sorumluluklarının farkındadırlar ve neyi yapıp neyi yapamayacaklarını bilirler ve yapamayacaklarını bile rahatlıkla ifade ederler.

Pasif-agresif davranışlar sergileyen kişiler kendilerini güvenli şekilde ifade edemezler, duygularını, düşüncelerini, istek ve ihtiyaçlarını ya saklarlar ya da dolaylı yollarla, imalarla ifade etmeyi tercih ederler. Bazen sadece “Hayır” diyerek çözebilecekleri basit konularda bile kabul etmiş ve uyum sağlamış gibi görünüp daha sonra işi sabote etmeye yatkındırlar.  Aslında pasif-agresif kişi iç dünyasında agresif duygular ve düşünceler barındırır, ancak; bu agresif duygu ve düşüncelerin dışavurumu pasif ve olumsuz şekilde gerçekleşir.

Bu durum daha çok karşısındaki kişiyle yüzleşmekten kaçınma şeklinde ortaya çıkar; suçlanma korkusu, yetersizlik duygusu gibi duygularla boğuşurlar, sonucunda da öne çıkmak ve sorumluluk üstlenmek istemezler. Hayatta sahip olamadığı şeyler için başkalarını suçlamaya meyillidirler. Yapılan çalışmalar net sebepleri ortaya koyamasa da, çevresel faktörlerin ve çocukluk deneyimlerinin etkili olduğu düşünülüyor. Mesela çocukluk boyunca normal sınırlarda yaşanan kızgınlığın bile sosyal baskı ile dışa vurulamaması sonucu kızgınlığı bastırmaya alışmak(ayıp, yasak vs); ailede veya yakın çevrede yoğun agresif davranışa maruz kalmak sonucunda kendini bu şekilde korumayı öğrenmek; duygu ve düşünceleri güvenli şekilde dile getirmenin çocuklukta teşvik edilmemiş olması ve bunun neticesinde saklamanın daha kolay hale gelmesi etkili olabiliyor. Genel olarak pasif-agresif kişinin dış dünya ile güven bağını kuramadığını ve etrafına şüphe ile baktığını ama diğer taraftan da onaylanma, yeterlilik ve takdir görme gibi ihtiyaçlarının öne çıktığı görülüyor. Bu ihtiyaçların şüphe ile birlikte yönetilmesi kişinin pasif-agresif davranmasına sebep olabiliyor.

Kimler pasif agresiftir, özellikleri nedir bu kişilerin, nasıl tanırız onları?

  • Kendisine iletilen istekleri kabul ediyor görünse de, iç dünyasında ciddiye almıyor olabilir, bu yüzden “evet” dediği işi ciddiye almayabilir, zamanında bitirmeyebilir, bilinçli yanlışlar yapabilir.

  • Normal halinde, alaycı, somurtkan veya düşmanca tavırlar sergileyebilir.

  • Aldatılmış veya takdir edilmiyor hissi ile hareket edebilir.

  • Sorumlulukları yerine getirmedikleri durumda bahaneler üretir.

  • Basit konulara alınganlık gösterebilir, başkalarını suçlamaya yatkındır.

  • Empati kurmakta, başkalarının ihtiyaçlarını anlamakta zorlanabilirler.

Pasif-agresif davranışlar bir çok insan tarafından zaman zaman başvurulan bir savunma mekanizması haline gelebilir. İş dünyasında performans baskısının yüksek olduğu göz önüne alınırsa bu davranışlara az da olsa rastlamak normal kabul edilmelidir. Diğer yandan, bu davranışın iş ortamlarında sık kullanımının, çalışan ilişkilerini, performansı, verimliliği etkilediği bilinmektedir.

  • Kendisine iletilen bir fikrin öyle düşünmese de çok harika bir fikir olduğunu aktarır, ancak hiçbir şekilde fikrin gerçekleşmesi sürecinde destek vermez.

  • Yöneticisinin kendisi yerine ekip arkadaşını diğer kişiler önünde övmesinden rahatsız olur, bambaşka bir konuda ekip arkadaşını yetersiz gösterecek bir eksiği gösterir, hatta daha önceden fark etmiş olsa da o an fark etmiş gibi davranabilir.

  • Daha önce “mutlaka yapacağım” dediği raporu, 2 gün sonra bir sürü eksikle teslim edebilir, uyarınca da, “Aaa!!, onu da mı bekliyordun, hiç farkında değilim” veya “unutmuşum” gibi bahaneler üretir.

  • “Ben yapmam gerekeni yaptım” tavrı takınarak sorumluluk üstlenmez, mesela çok acil ve kritik bir bilginin hemen dikkate alınmasını sağlamak yerine konunun ciddiyetini bildiği halde ”masana not bırakmıştım, görmedin mi yoksa” diyebilir. Veya “ben sen biliyorsun sanıyordum” diyebilir. Başka bir örnek ise; “o iş bende, sen merak etme” der, evrak toplama işini zamanında halledeceğini zanneder başka işlere odaklanırsınız, son günse “ben istedim evrakları dönüş olmadı, yapacak bir şey yok” diyerek kendisini sıyırır.

  • Terfi, zam gibi beklentilerini yönetime veya İK’ya aktarmaz, ancak diğer kişiler sürekli daha fazlasını hak ettiğinden, haksızlığa uğradığından bahseder.

  • Yöneticinin aldığı kararları eleştirir ama yöneticinin kendisine değil, eleştirilerini diğer kişiler söyler; ”Ne saçma bir iş yapıyoruz, ne gerek var ki şimdi buna!!” Genelde dedikodu yapmaya yatkındır, kişilerle ilgili olumsuz düşüncelerini kişinin kendisinden saklar ama başkaları ile paylaşır.

  • Kendisinden beklenen işler için sürekli şimdi yapıyorum, yapacağım, az kaldı, bitmek üzere gibi ifadeler kullanır ama teslimi bilerek sürekli erteler. Net bir zaman söylemez.

  • Problemin çözümü için destek istediğinizde, baştan çözemeyeceğini düşünse de yardımcı olmaya çalışan biri gibi davranır, “ya tabi mutlaka çözülmesi lazım, konuşur hallederim” gibi ifadeler kullanır ancak çözüm için dişe dokunur bir çaba göstermez, sonunda da “denedim olmadı” der.

  • Son ana kadar müdahale etmediği, ilgilenmediği bir problemi öyle bir anda çözer ki, üst yönetim, kişinin yöneticisi dahil diğer çalışanları işi ihmal etmiş, kendisini ise kahraman olarak görebilir!

  • Yönetici, hastalanıp işe gelememiş, bu sebeple de önemli bir işin zamanında bitmemesine istemsiz şekilde sebep olmuş çalışana “önemli değil, senin sağlığın daha önemli” der, ancak çalışanı içten içe suçlamaya devam eder ve başka bir ortamda hak ettiği bir primi/ödülü almasına engel olabilir.

  • Bir sorun yaşandığında sorunla ilgili tepki almamak için; “zaten her şey beni buluyor, kimseye kendimi ispat edemiyorum” gibi ağlamaklı ifadeler kullanarak kendini mağdur konuma sokabilir.

İş hayatında pasif-agresif kişilik bozukluğu ne kadar yaygın?

Pasif agresifler kendilerini gizlemekte ustadırlar, işbirlikçi ve uyumlu görünürler, bu yüzden yaygınlığı ile ilgili rakamsal bir sonuca ulaşmak çok zor. Ancak uzmanlar oldukça yaygın olduğundan bahsediyorlar. Pasif-agresifliği genel bir tutum olarak kullananların yanında, normalde kendini açıkça ve güvenli şekilde ifade edebilen ancak çatışmalı durumlarda çatışmanın yıpratıcı etkisinden kaçınmak veya zaman kazanmak için, bazı insanlar daha nadir de olsa pasif-agresif tutumlar sergileyebilirler.

İş hayatında pasif-agresiflerle nasıl başa çıkarız, madde madde açıklar mısınız?

-Öncelikle pasif-agresif davranış genel bir tutumsa, kolay değişmeyeceği kabullenilmeli! Çocukluktan gelen ve otomatik hale gelmiş bu davranış biçimi kişilerin savunma mekanizmalarını destekler. Eğer işe ve ilişkilere çok yansıyan problemli bir durum oluşmuşsa bu kişilere yardım alması önerilebilir.

-Bu kişilere açık ve direkt olunmalı. Pasif agresifler en çok şeffaf uygulamaların olmadığı, sınırların ve kuralların net olmadığı dolayısıyla “yoruma açık” ortamlardan beslenirler.

-Olumsuz sonuçlanan bir durumdan sonra kişiye net geribildirim verilmeli; “keşke böyle yapmasaydın” gibi çözüm içermeyen veya “nasıl böyle davranırsın” gibi suçlayıcı ifadeler yerine “bundan sonra mutlaka şu şekilde hareket etmeni bekliyorum” gibi net yönlendirmeler yapılmalı.

-Kontrollü ve soğukkanlı olunmalı, pasif-agresif davranışı eleştirirken kendimizi bu şekilde davranır halde bulmamalıyız, ayrıca pasif-agresif kişilerin sert bir çıkışı silah olarak kullanabilecekleri unutulmamalı.

-Konunun kişisel hale gelmesine izin verilmemeli, problem/yapılması gereken ne ise sadece ona odaklanılmalı. Konuyu değerlendirirken “söylediklerinden şunu anlıyorum..” gibi ifadelerle yansıtma yapmak ve konunun özünden sapmasına izin vermemek işe yarayabilir.

-Birlikte çalıştığımız kişileri iyi tanımalıyız, pasif-agresif kişinin iç dünyasında yaşadığı, duyguyu ve kaygıyı anlamak,  güvene dayalı ilişki kurmak ve olumlu bulunan davranışları takdir eden, teşvik edici ve yapıcı bir iletişim dili kullanmak, pasif-agresif kişinin zamanla size uyum göstermesini sağlayabilir.

-Özellikle özgüveni düşük kişiler, pasif-agresiflerin bahanelerinden ve kendilerini mağdur konuma sokan çıkışlarından etkilenerek kendilerini suçlamaya eğilimli olabilirler. Sorumluluk alanlarının net çizilmesi çalışanlar arasındaki dengeyi sağlamak için kritik olacaktır.

Özge Berçin Keleş, Profesyonel Koç, Eğitmen ve Danışman - DBE Davarnış Bilimleri Enstitüsü Kurumsal Gelişim Merkezi

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

NEDEN BAŞARIDAN KORKARIZ?

“Başarısızım.” Ve “Hedefime ulaşamadım.” Düşünceleri arasındaki farkı anlayabilmek çok önemlidir. Birçok dahi, ünlü olmadan önce ...

TRAVMA İNKÂRI NEDİR? NASIL ANLAŞILIR VE NEDEN ÖNEMLİDİR?

İnkâr, sizi duygusal acılardan koruyan ve zaman zaman hepimizin kullandığı bir savunma mekanizmasıdır. Fakat bazen iyileşmeye engel olabilecek kadar ...

Kusursuz Güzellik

Bu ay bir derginin sorduğu sorular üzerine beden algısı ve toplumun ve kültürün bu algıya yaptıkları etkiler hakkında bir yazı hazırlamak istedim. Toplumda ...

Seviyor - Sevmiyor! Zehirli Bir İlişkinin 5 Belirtisi

Aranızda bir bağ olduğunu hissediyorsunuz. Sizi anlıyor ve herkesten farklı biri. Arkadaşlarınız bir türlü anlamıyor. Çoğu kez "aşık" ol...

İlginizi Çekebilir :

Psikolojik olarak sınav kaygısı ile baş etmenin yolları

Sınav Kaygısı; sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan, yoğun kaygı, ...

Duygusal ve Fiziksel Çöküntü Durumu, Tükenmişlik

Büyükşehirlerde yaşam şartları, ekonomik dengeler, yoğun iş temposu ve teknoloji kullanımı sonucunda yalnızlaşmanın artması, insanoğlunun doğadan ve kendi...

DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISI NEDİR VE ETKİLERİ NELERDİR?

Her ailenin ve aile üyeleri arasındaki ilişkilerin kendine özel dinamikleri vardır. Bir insanın yaşam boyu nasıl bir karaktere, kişilik özelliklerine, düşünce ...

Tıbben Açıklanamayan Belirtiler

‘’Fizyolojik hiçbir hastalıkla açıklanamayan fiziksel yakınmalar, derin bir mutsuzluk ve huzursuzluk halini, bedensel belirtilerle ifade etme...