Stockholm Sendromu

Stockholm Sendromu
‘’Stockholm sendromu, çok büyük duygusal ve psikolojik baskı anlarında ortaya çıkmaktadır. Cismen esir edilen birey, bu süreçte artık ruhen de esir haline gelir.’’
 
Stockholm’de, 1973’te meydana gelen bir banka soygunu sırasında, rehin alınan insanlarda gözlenen psikolojik özellikleri tanımlamak için ‘’Stockholm Sendromu’’ terimi kullanılmıştır. Bu olay sırasında soyguncular, bir banka kasasında dört banka çalışanını altı gün boyunca rehin tutmuştur ve soygun sona erdiğinde rehinelerin, soygunculara karşı şefkat ve empati kurma gibi olumlu duygular besledikleri ortaya çıkmıştır. Psikoloji dünyasında bu sendrom, rehinelerin kendisini rehin alan kişiye sadakat gösterme, duygusal olarak bağlanma, empati kurma ve onlara yardımcı olma noktasına dahi gelme haliyle açıklanır. (Dikici A., 2011) 
 
Belirtiler ve Sebepler
Resmi bir tanısı olmayan ve DSM-V’te (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) yer almayan Stockholm Sendromu, yine de belirli reaksiyonları açıklamak için kullanılan psikolojik bir kavramdır ve genel bir kabulü mevcuttur. 
Rehine, şiddet görme ihtimaline dair yaşadığı yoğun kaygı ve hayatta kalma endişesi ile bir çeşit savunma mekanizması geliştirebilmektedir. Dış dünyadan soyutlanan rehine, temel ihtiyaçları için kendisini esir tutan kişiye muhtaç olduğunu bilmektedir. Rehine, bu sebeple kendini o kişiye bağımlı hisseder ve onun yaptığı küçük iyilikler dahi gözünde büyüyebilir. Böylece onu esir tutan kişiyle bağ kurmaya başlayabilir ve kendisini onun yerine koyarak onun gözünden olaylara bakabilir ve hatta ona hak verebilir. Kolluk kuvvetleri veya herhangi birileri tarafından yapılacak kurtarma operasyonu da rehine için tehlikeli bir durum haline gelir. Böyle bir girişimin kendisine zarar verebileceğini düşünerek paniğe kapılabilirler. 
Stockholm sendromu, çok büyük duygusal ve psikolojik baskı anlarında ortaya çıkmaktadır. Cismen esir edilen birey, bu süreçte artık ruhen de esir haline gelir. Stockholm Sendromu’nun neden ortaya çıktığı kesin olarak bilinmese de bazı uzmanlara göre; bu sendromun temel motivasyonu, hayatta kalma güdüsüdür. Stockholm Sendromu ile ilgili yayımlanan bir raporda, hayati tehlikelilik durumu, dış dünyadan soyutlanmışlık, bulunduğu ortamdan kaçamayacak halde olmak veya kaçılamayacağına inanılan durumlarda ve saldırganın kimi zaman arkadaşça ve yakın davranışlar sergilemesi durumunda rehine olan bireylerin onu esir eden kişi veya kişilerle özdeşlemeye yatkınlık gösterdiği belirtilmektedir. (Graham L.R., 1998) 
Stockholm Sendromu’nun Görüldüğü Gruplar
Stockholm Sendromu, sadece soygun, rehin alma olaylarında değil, eşinden şiddet gören kadınlarda, istismara uğramış çocuklarda ve yetişkinlerde, savaş esirlerinde ortaya çıkabilmektedir. Bunun yanı sıra yoğun dini veya siyasi baskılar uygulanması durumunda, uzun süren hapishane deneyimlerinde ya da ev hapsine maruz bırakılma durumlarında da ortaya çıkabilir.
1999 yılında FBI tarafından yayınlanan rapora göre, rehine alınmış bireylerin %92’sinde hiçbir şekilde Stockholm Sendromu belirtileri gözlemlenmediği de ortaya çıkmıştır.
 
Stockholm Sendromu’nda Travmatik Bağlanma ve Belirtileri
Şiddet içerikli bir tutum ile iyi davranma arasında gidip gelen tutarsız davranışlar rehinede bağlanmayı artırabilmektedir. Eğer rehin alan kişi, rehinenin onunla ilgili olumsuz düşüncelerini anlarsa, rehine şiddet görmekten korkarak duygularını gizleyebilir ve bu süreçte de travmatik bağlanma meydana gelebilir. Ayrıca böyle durumlarda dış dünyadan izolasyon hali de bağlanmayı arttırabilir. 
Travmatik bağlanmanın belirtileri şu şekildedir; 
Küçük bir iyiliğe karşı yoğun minnet duygusu yaşamak, 
Rasyonalizasyon ve empati, 
İstismarcı bireyin ihtiyaçlarına karşı aşırı duyarlılık, 
İstismarcı şiddet davranışını azaltmasını umarak onu memnun etmek için çabalamak,
Kendi bakış açısını kaybederek dünyayı istismarcının gözünden değerlendirmeye çalışmak ve ona hak vermek, 
İstismarcıyı kurban olarak görmek ve şefkat, sadakat duyguları beslemek,
Hayatta kaldığı ve öldürülmediği için minnet duyguları beslemek.
 
Stockholm Sendromu’nun Medyada Örnekleri 
Celladına aşık olan maktul konusu; filmlerde, dizilerde ve kitaplarda da karşımıza çıkmaktadır. Olağanüstü Bir Hayat(1997), Haydut(2001), Bağla Beni(1989), Buffalo ’66 (1998) bu filmler örnek verilebilir. La Casa De Papel(2017), The End of the F***ing World (2017) gibi diziler ve1984 romanı yine Stockholm Sendromu’nun ele alındığı yapımlara örnek olarak gösterilebilir. 
Lima Sendromu
1996’da Peru’nun Lima kentinde meydana gelen rehine krizinin ardından bu ismi alan sendrom temelde, Stockholm Sendromu’nun tersi olarak adlandırılır. Stockholm sendromu ile aynı koşullarda ortaya çıkar ve bu sendromda rehin alan kişiler rehinelerine karşı bağlılık hisseder. 
Tedavi Süreci
Tanısı kesin bir şekilde konmamış olsa dahi psikiyatri ya da psikoloji uzmanlarınca tedavi edilmesi gereken bir sendromdur. Özellikle Cognitive Davranış Terapi, EMDR terapisi yöntemleri kullanılmalıdır. Güvenliğin tesis edilmesi, sürecin hatırlanması ve yas dönemi ardından hayatla yeniden sağlıklı bir şekilde bağ kurulması sağlanmalıdır. 
 
 
Kaynaklar
1- Namnyak M., Tufton N., Szekely R., Toal M., Worboys S., & Sampson E.L., (2007). ‘Stockholm syndrome’: psychiatric diagnosis or urban myth? Acta Psychiatrica Scandinavica 117(1), 4-11, https://doi.org/10.1111/j.1600-0447.2007.01112.x
2- Mickenzie I., (2004). The stockholm syndrome revisited. Journal of Police Crisis Negotiations, https://doi.org/10.1300/J173v04n01_02
3- Graham, Rawlings E.I., & Rigsby R.K., (1995). Loving to survive: sexaul terror and women’s lives. The Journal of Sociology & Social Welfare 22, Makale 18
4- Dikici A., (2011). Polislikte stockholm sendromu. Bitlis Akademik 
5- Legg T.J., (2019, Kasım 11). What is stockholm sydnrome and who does it affect? healthline, https://www.healthline.com/health/mental-health/stockholm-syndrome 
 

Benzer İçerikler :

Panik Bozukluğu ve Panik Atak

Panik Bozukluğu, her 75 kişiden birinde görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Genellikle onlu yaşların sonu veya yetişkinliğin başlarında ortaya çıkar. Nedenleri ...

Temizlik Takıntısıyla Titizlik Arasında İnce Bir Çizgi Var

“Takıntı; kişinin aklından çıkaramadığı ve tekrarlayan düşünceler, dürtüler, davranışlar veya sahnelerin bütünüdür. Kişi bunları kontrol edemez...

Evlilikler neden yürümez?

Başarısız bir evliliği iyileştirmek enerji ve zaman gerektirir. Ama, bu gerçekleştirilebilir ve bu makale de bu konuda yardımcı olacaktır. Bütün ...

Duygudan Mesafe Almak

İnsanın psikososyal bir varlık olması, onu varlığını sürdürmek ve gereksinimlerini karşılamak için toplu halde yaşamaya ve diğer insanlarla iletişim kurmaya ...

İlginizi Çekebilir :

MUTLU BİR EVLİLİK İÇİN AŞIK OLMAK YETERLİ Mİ? YOKSA AŞKIN GÖZÜ KÖR MÜ?

Aşık bir çiftin evlilikten umut ve beklentilerinin çok yüksek olacağını tahmin etmek zor değil. Bunun için aşkın hemen hemen her yerde geçerli, evrensel diline ...

TEŞEKKÜR ETMEYİ ÖĞRENMEK

“Şükran duygusu, geçmişi anlamlandırır, bugüne huzur getirir ve yarın için bir vizyon yaratır.” Ama nasıl? Artık hepimiz, teşekkür etmenin, şükran ...

Boşanma Sonrası Süreçte Adaptasyon

Boşanmayı “medeni bir şekilde atlatmak” dost kalmak anlamına gelmemektedir. Boşanmada eşiniz ile ilişkinizi sürdürmeme hakkınız her zaman vardır. ...

Hayatı güzelleştiren şey nedir?

En Uzun Süreli Mutluluk Araştırmasından Dersler Hayatımız boyunca bizi sağlıklı ve mutlu eden şeyler nedir? Eğer, şimdiden geleceğiniz için yatırım yapacak ...