Çocuklarla Kaygıyı Konuşmak
Kaygı bozuklukları, yetişkinlerde olduğu kadar çocukların da yaşadıkları en yaygın psikiyatrik problemlerden bir tanesidir. “Anksiyete” olarak da bilinen kaygı Amerikan Psikiyatri Derneği (APA) tarafından şu şekilde açıklanmıştır: “Anksiyete; kaygılı düşünceler, rahatsız edici duygular ve fiziksel değişikliklere bağlı olarak hissedilen bir duygudur.” Anksiyete bozukluğu, bireyinkontrol etmesi zor olduğu endişelerinin olması ve sürekli, tekrar edici, rahatsız edici düşüncelerinaklına gelmesidir. Kaygılı düşünceler abartılı ve mantık dışı olması sebebiyle yetişkinlerde olduğu gibi çocuklara da rahatsızlık hissi yaratır. Kaygıya eşlik eden fiziksel belirtiler (kalbin hızlı hızlı atması, hızlı ve derin nefes almak, terleme/üşüme, titreme gibi) ve güvence arayışı (“bir şey olmaz değil mi?” gibi sorular) ve/veya kaçınma davranışları sıklıkla görünmektedir. Çocukta herhangi bir kaygı problemi olsun ya da olmasın aile üyeleri içerisinde görülen kaygı bozuklukları da çocukların bu davranış ve düşünce kalıplarını gözlemlemesi ve öğrenmesi demektir. Çocuklar bu davranış ve düşünce kalıplarını baş etme mekanizmaları olarak daalgılayabilir ve yaşamdaki bazı olay ya da durumlarla, kaygı ve panikle baş etmeye çalışabilirler. Çocuklarda kaygı bozukluklarının ya da kaygıya eğilimin sebepleri genetik, çevresel öğrenme (modelleme - ailede kaygılı bireylerin olması ve onların davranışlarını gözlemlemeleri) ve/veya geçmişteki travmatik deneyimler olabilir. Kaygı; kişiyi etkileyen, yaşam kalitesini düşüren bir hal almaya başladıysa destek alınması gereken bir durumdur.
Kaygı bozukluğunuz varsa, kontrol edilmesi zor ve sık sık tekrarlayan kaygılı düşünceler aklınıza gelebilir ve bunlarla nasıl baş edeceğinizi bilemeyebilirsiniz. Endişelere neden olan düşünceler genellikle kaybolmaz ve zamanla daha da kötüleşebilir. Bu düşünceler, günlük yaşamınızın kalitesini düşürecek kadar sizi etkileyebilir. Okulda, iş yaşamında ya da sosyal aktivitelerde odaklanma sorunu yaşamanıza neden olabilir. Eskiden yapmaktan zevk aldığınız aktivitelerden, görüşmekten keyif aldığınız kişilerden kaçınabilirsiniz. Huzursuzluk, kas gerginliği, mide rahatsızlığı, hızlı kalp atışı, baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, terleme/üşüme, uyku bozuklukları gibi fiziksel ve ruhsal problemler, anksiyeteye eşlik eden diğer belirtilerdir.
ÇOCUKLARLA ANKSİYETE HAKKINDA KONUŞMAK
Hem yetişkinler hem de çocuklar yaşadıkları kaygılarla ilgili ne kadar doğru bilgiyi öğrenirlerse, kaygılarıyla baş edebilmeleri de o kadar kolay olacaktır. Ebeveyn olarak çocuğunuza, kaygının ne olduğunu, belirtilerinin nasıl hissettirebileceğini ve bu belirtilerle baş etme yollarını anlatabilmek önemlidir. Peki kaygıyı çocukların anlayacağı dilde nasıl anlatmalıyız?
Literatürden ve klinik çalışmalardan biliyoruz ki anksiyete bozuklukları yaygın görülmektedir. Dolayısıyla, çocuğunuzun kaygılı olan birilerini tanıyor olması ya da bir şekilde gözlemlemiş olması muhtemeldir. Çocuğunuzu bu konuda daha bilinçli hale getirmek ve merak ettiği konularda onu bilgilendirmek istiyorsanız, öncelikle onunla bu konu hakkında konuşma ortamı sağlayabilirsiniz. Kaygının ne olduğunu ve bu duyguları yaşayan kişilerin zihinsel ve fiziksel olarak nasıl etkilenebileceğini anlatabilirsiniz. Her insanın zaman zaman kaygı ve endişe gibi olumsuz duygular yaşayabileceğinden ve bunun doğal bir durum olduğundan bahsedebilirsiniz. Bu duygular, zaman içinde hafiflemediğinde ve şiddeti giderek arttığında ne gibi sonuçlar doğurabileceğini açıklayın. Çocuğunuzun kaygılarla ilgili herhangi bir yerden öğrenmiş olabileceği yanlış bilgileri doğru olanlarla değiştirmek önemlidir. Çocukların zihninde eksik olan bilgilerin de ebeveynleri tarafından sağlıklı ve doğru bilgilerle doldurulması gereklidir. Çünkü çocuklar eksik kalanları kendileri doldurmak isterler ve bu da onların daha da kaygılanmalarına neden olabilir. Çocukların sordukları sorular kadarını yanıtlamak, merak etmediği konularla ilgili aşırı bilgi vermemek önemlidir. Tüm bunlardan bahsederken kendi yaşamınızdan, hatta kendi çocukluğunuzda yaşadığınız bazı kaygılardan bile bahsedebilir, çocuğunuzun okul hayatında yaşadıklarından ve aile içindeki yaşantılarınızdan örnekler verebilirsiniz.
Çocuğunuz endişeli hissettiğinde yaşadığı hissi sizinle ve güvendiği kişilerle paylaşması gerektiğini, ihtiyacı olduğunda her zaman sizden destek alabileceğini söylemeniz oldukça önemlidir. Kaygılandığımızda, sevdiğimiz ve güven duyduğumuz birileriyle paylaştığımızdabu duyguların daha hafiflediğini ve daha kolay çözüm üretilebildiğimiziaktarabilirsiniz.
Anksiyete ile baş etmeye çalışan kişi eğer çocuğunuz ise ve onunla konuşmanıza rağmen yaşadığı belirtilerin bir türlü hafiflemediğini düşünüyorsanız profesyonel bir yardım için bir uzmandan yardım almalısınız. Çocuğunuza neden terapiste gitmeniz gerektiğini uygun bir şekilde açıklayın. “Bazen endişeler ve korkular o kadar büyür ki, onlarla kendi başımıza başa çıkmamız zor olur. Bu yüzden yardım almamız gerekebilir. Bu konuda uzman kişiler var ve biz de ona gidip bize destek alacağız” diye açıklayabilirsiniz.
ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİNE SORABİLECEĞİ BAZI SORULAR
Çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun, kaygı gündeme geldiğinde muhtemelen size sorabileceği bazı soruları olacaktır. Çocukların sıklıkla sordukları sorular şunlardır:
“Ya gerçekten olursa?”
Anksiyete ile baş etmeye çalışan bir çocuğun hissettiği kaygılar ve endişeler onun için çok gerçektir ve bu hisleri çok yoğun bir şekilde yaşar. Bu endişelerin yersiz olduğunu, sadece beyninin aşırı tepki verdiğini söyleyerek onun hislerini küçümsememelisiniz. Bunun yerine, endişelerinin ve korkularının gerçek ve geçerli sebeplerden kaynaklandığını fakat bu duyguların onu zaman içinde çok yorabileceğinden bahsedebilirsiniz. Hayatlarımız her zaman risklerle doludur. Bu yüzden başımıza gelme ihtimali olan kötü yaşam olaylarıyla ilgili hissedilen kaygılar ve korkular geçersiz olmayabilir ancak korku tarafından ele geçirilen bir zihin, oldukça yıpratıcı olabilir. Çocuğunuzla yaşadığı korkular hakkında konuşmalı ve olası çözüm yollarını birlikte konuşabilirsiniz.
“Bende bir sorun mu var?”
Anksiyetesi olan çocuklar, benlik saygısı ve özgüvenle ilgili konularda zorluklar yaşayabilirler. Kötü olduklarını ve onlarda bir sorun olduğunu düşünürler. Yaşadıkları olaylarla, hissettikleri kaygıları bağdaştırarak kendilerini suçlu hissedebilirler. Çocuğunuza kaygılarınınolmasının bir hata ya da kusur olmadığını açıklamalısınız. Yaşanılan olumsuz olayların, travmaların, stresin anksiyeteye yol açabileceğini, herkesin zaman zaman bunu yaşadığını ve toplumda oldukça yaygın görüldüğünü anlatın. Anksiyete yaşamanın onun suçu olmadığını ve daha da önemlisi yardım alarak bu kaygılarla baş edebileceğini ona açıkça ifade edebilirsiniz.
“Ömür boyu böyle mi hissedeceğim?”
Anksiyete ile yaşayan çocuklar, gelecekleriyle ilgili de büyük kaygılar yaşıyor olabilirler. Anksiyetenin belirtilerini ömür boyu yaşamaktan endişelenebilirler. Çocuğunuz size, böyle bir kaygısı olduğundan bahsediyorsa tedavi sürecinden ve iyileşmenin mümkün olduğundan bahsetmenin tam zamanı demektir. Ona, bazı zamanlarda birçok insanın aklınaböyle kaygılı düşüncelerin geldiğini bunun garip ya da utanılacak bir şey olmadığını söylemelisiniz. Bunun için destek alabileceğinizi, hatta siz de böyle bir süreçten geçtiyseniz kendi sürecinizdeki olumlu gelişmelerden bahsedebilirsiniz. Ayrıca ona derin nefes egzersizleri, meditasyon, Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) gibi rahatlama ve sakinleşme teknikleri öğretebilirsiniz.
Ece Eryılmaz Seçen
Klinik Psikolog
Davranış Bilimleri Enstitüsü
Çocuk ve Genç Bölümü
KAYNAK:
Campbell L., (13 Ocak 2022). Parent Central: How toSpeakwithYourKidAboutAnxiety. PsychCentral.
DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın Terapistlerimiz
Benzer İçerikler :
Oyunu Günlük Yaşantınızın Bir Parçası Yapın Oyun, yalnızca çocukluğun değil yetişkinliğin de önemli bir parçasıdır. Oyun, kişilerin esnek düşünebilmelerini, ...
Çocuklarınıza olan sevginizi önce birbirinize karı koca olarak duyduğunuz sevgiyi yaşayarak gösterebilirsiniz. Anne babalar birbirlerine olan sevgileri...
Uzun ve yorucu bir okul döneminden sonra nihayet beklenen yaz tatili aylarına gelmiş bulunuyoruz. Sınavlar, dersler, erken kalkma zorunlulukları gibi birçok ...
Çocukluk çağının en sık görülen gelișimsel bozukluklarından biri olan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) son yıllarda dünyada ve ülkemizde ...
İlginizi Çekebilir :
Tuvalet alışkanlığını kazandırmak için öncelikle çocuğun mesane ve rektum kontrolü açısından hazır olması önemlidir. Bu hazır olma dönemi 18 aylıktan ...
ÇALIŞAN ANNE BABALARA ARA TATİL İÇİN HAYAT KURTARICI 5 ÖNERİ Sevgili ebeveynler, ilk ara tatil daha önceki yıllarda deneyimlemediğiniz kadar erken bir...
'Erken Çocukluk Döneminde Model Alma' konusuna başlamadan hemen önce erken yaş dönemlerinin özelliklerine bir göz atalım. Doğumdan sonraki ilk üç yılı ...
“Affetmek güçlüyü daha güçlü kılar.” Publilius Syrus Hayal, eve geldiğinde üzerindekileri bile çıkarmadan yatağa yatıp ağlamaya başlamıştı. ...