Emre Konuk

Batıl İnançlar: Hayal ve Gerçek

Bayağı bir yıllar önce, seanslarda danışanlar burcumu sormaya başladılar. Önceleri umursamadım. Oğlak, dedim geçtim. Zamanla burcumun pek de makbul bir burç olmadığını yüz ifadelerinden çıkarır oldum. Daha doğrusu "Oğlak" sözcüğü insanlarda karmaşık bir ruh hali yaratıyordu. Örneğin, başka bir burcun adı geçtiğinde ışıldayan gözler, "Oğlak" dendiğinde donuklaşıyordu. Hele soranın eşi Oğlak’sa, durumu lehime çevirmek için en az birkaç seansa ihtiyacım olduğunu bilir, ona göre strateji geliştirirdim. Ne yapayım doğuştan özürlüydüm. Bana düşen; makul, bakımlı ve olgun bir terapist olarak kafaya takmamaktı. Ben de öyle yaptım. Kaldı ki durumu benden daha kötü olanlar da vardı. Hele ikizler burcu davayı baştan kaybetmişti. Zamanla halime şükretmeyi öğrendim.

Ancak araştırmacı ruhumun verdiği cesaretle ve belki de yaşadığım seri travmaların sonucu işin peşini bırakmadım. Oğlak burcu için söylenenlerin bir kısmı uyuyor, bir kısmı da uymuyordu. Bunu dile getirdiğimde önceleri susuluyordu. Ama karşı taraf çabuk toparlandı ve "Yükselenini biliyor musun?" demeğe başladı. Yani bendeki çarpıklık "yükselenim" neyse o yüzden oluşmuştu. Yükselenimi öğrenmeye hiç bir zaman yeltenmedim. Bana yakışanı yaptım: Son sözü bilim söylemeliydi. İtiraf etmeliyim ki, bu konuyu araştırma kararımı bir olay fazlasıyla etkiledi. Bir bankanın yeni işe alınan elemanlarına eğitim veriyordum. 3000 kişi arasından seçilmiş 22 genç insan. Söz, kader gibi kişilik ve burç meselesine geldi. Ben gençler üzerinde bir Oğlak olarak bıraktığım olumsuz etkiyi günün ilerleyen saatlerinde nasıl telafi edeceğimin hesabını yaparken, ortaya çıktı ki 22 kişiden 11’i Koç burcundan. Eh bu kadarı da tesadüf olamazdı.

Kişiliğimiz ve Burcumuz

Önce bu alanda neler yapılmış diye biraz literatüre baktım. Yıllar önce Acar Baltaş öğrencilere kendi burçlarının raporu diye başka burçların raporlarını vermiş. Pek de güzel uyduğunu söylemiş öğrenciler. Buna benzer yarım düzine araştırma buldum. İnsanlar bir şeye inanıyorlarsa, realiteyi inançlarını pekiştirecek tarzda yorumluyorlardı. Bu beklenmedik bir sonuç değildi. Ama son darbeyi vuracak araştırmayı bulamıyordum. Neydi o? “Oğlak burcu olan birisi nasıl bir kişiliğe sahiptir?” diye sorulduğunda, bir takım sıfatlar veriliyordu ya da genel olarak nasıl bir davranış sergilediği anlatılıyordu. İnatçı, titiz, sert gibi. Benim gibi bir adama söylenecek söz mü bunlar...

Neyse, yapılacak iş insanlara kapsamlı bir kişilik testi uygulamak ve burçlarla kişilik özellikleri arasında bir ilişki var mı diye bakmaktı. Bunu bulamayınca bari ben yapayım dedim. 3000 kişiye 16PF Kişilik Envanteri'ni uyguladım. Sonuç bazı kesimler için üzücü oldu tabii: Hiçbir burcun hiçbir kişilik özelliği ile en ufak bir bağlantısı, ilişkisi yoktu. Aslında birkaç kişilik özelliğinde var gibi gözüküyordu ama biraz kurcalayınca bu ilişkinin burçlarla değil mevsimlerle olduğunu gördüm. Kusura bakılmasın bilim böyle söylüyor. Ne yapalım ki, herkes ömrünün geri kalanını bu acı gerçeği kabullenerek geçirmek zorunda kalacak.

Ok yaydan çıkmıştı. Araştırmacı ruhum almış başını gidiyordu. Bu yolculuğu burada bitirmek, gelecek nesillerin vebalini taşımak demekti. Bunu yapamazdım. Nitekim sorular, peşpeşe adeta fışkırırcasına geliyordu: Nasıl oluyor da insanlar batıl inançlara sahip oluyorlar? Bazen inanmadıkları halde sanki inanıyorlarmış gibi niye davranıyorlar? Kişilik özellikleri bir rol oynuyor mu? Falan köyün falan membaından su içen insanlar nasıl oluyor da iyileşebiliyorlar? gibi daha bir sürü soru...

Önce "batıl inançtan" ne anladığımızı dile getirelim. Batıl inancın her şeyden önce batıl olması gerekiyor. Yani temelsiz ve asılsız. İkinci şartı da; bilim adamlarının ve insanların genelinin kabullenmemesi. Örnek verecek olursak; bugün ilm-i simya ile altın elde etmeye çalışmak "batıl inanç" olarak kabul edilir. Orta Çağ'da ise bilim adamlarının günlük işleri arasındaydı.

Günümüzden birkaç örnek verecek olursak: Maç başlamadan önce her iki kale direğine üçer kere vuran kaleci, her maça mutlaka aynı çorapla çıkan voleybolcu, ellerini karşısındakinin bedenine yaklaştırdığında şifa verdiğini düşünen "enerjici", bu enerjiden medet uman kişi, kocası terör kurşunlarına hedef olmasın diye astrologla çalışan Nancy Reagen ve kendine göre bir formulle oynayan kumarbazın yaptıkları sayılabilir.

Önümüzdeki hafta: Güvercinlerde Batıl İnanç

10.04.2005

Kaynaklar

Festinger, L., Riecken, H. W., & Scachter, S. (1956). When Prophecy Fails. New York: Harper & Row Vyse, S. A., (1997). Believing in Magic. Oxford Press

Benzer İçerikler :

Kariyer Değil Yetenek Yönetimi

Time Dergisi’nde bu hafta “Mutluluk Bilimi” adlı bir makale yayınlandı (www.time.com). Gazetelerimiz de haber yaptılar. Yazı, bir süre önce ...

Akupunktura İnanmak ya da İnanmamak

1999 depreminin ertesi günü bir karar aldık: Travma terapisi ile uğraşan uzman sayısı üçü beşi geçmiyordu. Çabuk sonuç alınan, eğitimi görece daha kolay bir ...

İki Dillilik/Çok Dillilik Ve Beyin Gelişimi

Birden fazla dil bilmenin iletişim bakımından avantajları şüphesiz. Akademik ve mesleki alanlarda kişiye sağladığı faydalar da ortada. Peki ya beyin gelişimi ...

Davranışsal Ekonomi Üzerine - V

Son yazımızda davranışsal ekonomi alanındaki araştırmacıların ekonomi dünyasıyla tanıştırdıkları birtakım olgulardan bahsetmiş ve deneysel çalışmalarına...

İlginizi Çekebilir :

Yetkinlikler Meselesi 3

Geçen hafta bir soru sorduk: Bir insanı işe aldıktan sonra ne kadar değiştirebiliriz? Bu son derece kritik bir soruydu, çünkü bütün dünyada, yetkinlikleri...

Gerçeği Sorgulamak

Önce geçen hafta söylediklerimizi bir özetleyelim: 1. İnandığım şeyin aynı zamanda gerçeği de yansıttığını varsayarım. Yani Kemal’in benden nefret ...

Davranışsal Ekonomi Üzerine - III

Geçtiğimiz hafta, ekonominin nasıl işlediğine dair geleneksel teoriler ile öznel deneyimlerimiz arasındaki farklılığa dikkat çekmiş, bu farklılığı...

Çalışan Bağlılığı ve Mutluluk

Geçtiğimiz iki hafta güzel aklımızın bize oynadığı oyunlardan söz ettik. Daha sonra da sosyal desteğin, arkadaşlar ve akrabalarla kurulan iyi ilişkilerin ...