İki Dillilik / Çok Dillilik Ve Beyin Gelişimi - III
Geçtiğimiz hafta, yakın dönemde yapılan bilimsel çalışmalar aracılığıyla iki/çok dilli yetişmenin beyin gelişimi ve bilişsel becerilere sağladığı yararlardan bahsetmiş ve tek dilli ve iki dilli yetişen çocuklar arasındaki bilişsel farklılıklardan söz etmiştik. En önemli bilgiyi kısaca hatırlatalım: Araştırmalar, birden fazla dille büyüyen çocukların zihinsel esnekliğinin ve soyut düşünce becerilerinin arttığını; öğrenme ve problem çözme becerileri için kritik nitelikte olan çalışma belleğinin güçlendiğini ve böylelikle okuma ve matematik gibi alanlarda daha başarılı olduklarını; karmaşık düşünme görevlerinde daha iyi performans sergilediklerini; ve yaratıcılıklarının daha gelişmiş olduğunu gösteriyor. Yani, iki dilli yetişmenin faydaları, dille birebir ilgisi olmayan alanları da kapsıyor.
Önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere, tek dilli ve iki dilli çocuklar arasında tespit edilen bilişsel farklılıklar, birden fazla dil öğrenmenin gelişmekte olan beynin yapısını farklı etkilediğini düşündürüyor. Beyin görüntüleme yöntemleri kullanarak yapılan çeşitli araştırmalar, iki dilli ve tek dilli çocukların beyinlerinin dil ile ilgili olan alanlarının benzer şekilde geliştiğini, ancak hem dil hem de düşünme becerileri ile ilgili olan belirli kısımların iki dilli çocuklarda daha aktif olduğunu ortaya koyuyor. Üzerinde durulan bilimsel açıklamalardan biri, iki dilli yetişen çocukların beyinlerinin bazı kısımlarını, tek dilli yetişen çocuklara göre daha çok kullandıkları.
Birden fazla dil kullanıyor olmak yalnızca çocukluklara değil, yetişkinlere de yarıyor. Üstelik illa iki/çok dilde yetişmek ve her birinde akıcı olmak gerekmiyor; yetkin olabilmek dahi fark ediyor. Yetişkinlerde iki/çok dilliliğin özellikle zihinsel sağlığın korunması bakımından avantajları görülüyor. Bilimsel çalışmalar, birden fazla dil konuşabilmenin, bir şekilde, beyni zihinsel düşüşe karşı güçlendirdiği yönünde sonuçlar sunuyor.
Psikolog Cesar Avila Rivera ve meslektaÅŸları tarafından 2010 yılında İspanya’da yapılan bir çalışmaya göre, iki dilli bireyler daha çabuk, ve dikkat, planlama, problem çözme gibi beceriler gerektiren görevlerde daha baÅŸarılı. Burada tavuk-yumurta misali ikilem akla gelebilir; neticede daha üstün zihinsel donanıma sahip kiÅŸilerin dil öğrenmeye daha yatkın olabilecekleri mantıklı. Bununla birlikte, daha önce de bahsettiÄŸimiz gibi, bazı araÅŸtırmalar, iki dil bilmenin beyinde olumlu yapısal deÄŸiÅŸimleri tetiklediÄŸini; baÅŸka bir deyiÅŸle, dile baÄŸlı olarak beynin geliÅŸtiÄŸini ortaya koyuyor.
2010 yılında yapılan baÅŸka bir araÅŸtırmada Toronto’daki York Üniversitesi’nden Ellen Bialystok ve meslektaÅŸları, demans teÅŸhisi konulan 211 kiÅŸinin saÄŸlık ve (dil de dahil olmak üzere) eÄŸitim kayıtlarını incelediler. AraÅŸtırmadan bahsetmeden önce, bilmeyenler için kısa bir not düşelim: Demans, çeÅŸitli nedenlere (örneÄŸin, bazı hastalıklara, madde kullanımına, fiziksel travmaya, vs.) baÄŸlı olarak geliÅŸebilen; genellikle ileri yaÅŸlarda görülmekle birlikte daha erken dönemlerde de ortaya çıkabilen; en belirgin özelliÄŸi, normal yaÅŸlanma sürecinden farklı, ciddi hafıza problemlerinin de dahil olduÄŸu biliÅŸsel zayıflama ve kayıplar olan; ve kiÅŸinin iÅŸlevselliÄŸine çarpıcı biçimde zarar veren bir ruh saÄŸlığı sorunu. AraÅŸtırmaya geri dönelim: İki dilli olan 102 kiÅŸi ve tek dilli olan 109 kiÅŸi gruplara ayrılarak deÄŸerlendirildiÄŸinde, ilk gruba, ikinciden, ortalama 4,3 yaÅŸ daha geç teÅŸhis konulduÄŸu görüldü. Bunun, iki/çok dilli olmanın demans baÅŸlangıcını geciktirdiÄŸi anlamına gelebileceÄŸi düşünülüyor.
Peki daha fazla sayıda dil konuÅŸmak beynin daha çok yararlanması anlamına geliyor mu? 2011 yılında Lüksemburg’daki bir saÄŸlık araÅŸtırmaları merkezinden Magali Perquin isimli araÅŸtırmacının yaptığı çalışma, bunun söz konusu olabileceÄŸini öneriyor. İleri yaÅŸlardaki 230 kiÅŸinin nöropsikolojik saÄŸlık bakımından deÄŸerlendirildiÄŸi araÅŸtırmada, 3 veya daha fazla sayıda dil bilenlerin, iki dil bilenlere kıyasla zihinsel problem yaÅŸama olasılıklarının 4’te 1 oranında olduÄŸu görüldü. En çok akla yatan açıklama, öğrenme ve pratik yapma/dili kullanma gibi beyni çalıştıran süreçler aracılığıyla beynin güçlendiÄŸi.
BahsettiÄŸimiz araÅŸtırmalar, öğrenme ve eÄŸitimin, beynin düşünce potansiyelini arttırarak bireyleri zihinsel düşüşe karşı (tamamen olmasa da) koruduÄŸuna dair yaygın görüş ile uyumlu. BaÅŸka bir deyiÅŸle, öğrenme ve eÄŸitimin “biliÅŸsel kaynakları” pekiÅŸtirdiÄŸi ve korumaya yardımcı olduÄŸu düşüncesini destekleyici nitelikte.
Kaynak
Westly, E. (2011, Temmuz/AÄŸustos). The bilingual advantage. Scientific American Mind, 22 (3), 38-41.
Migliore, L. (2011, Temmuz/AÄŸustos). Words of Wisdom. Scientific American Mind, 22 (3), 41.
16.03.2012
Benzer İçerikler :
Geçen hafta insan ruhunun, özellikle sorunları aşmak söz konusu olduğunda olumsuza, ters gidene, aksayana odaklanma eğiliminde olduğunu söylemiştik. Bu...
Geçtiğimiz hafta, ekonominin nasıl işlediğine dair geleneksel teoriler ile öznel deneyimlerimiz arasındaki farklılığa dikkat çekmiş, bu farklılığı...
Kimimize, belki de birçoğumuza göre, iş, yalnızca hayatı sürdürebilmek için üstlenilen bir mecburiyet; zevkten yoksun bırakan bir vazife; omuzlarda daimi bir...
Bayağı bir haftadır travmalardan ve hayatın tuzaklarından söz ediyoruz. Son yazıda travmalarımızdan, hayatın tuzaklarından ve onların verdiÄŸi acÄ...
İlginizi Çekebilir :
Bayağı bir aylar önce “neden kilo alırız ve neden veremeyiz, verirsek de neden geri alırız” üzerine bir dizi yazı yazdım. Bu yazılarda ağırlıklı ...
Terapistlere travma eğitimleri ve süpervizyonları için birkaç yıldır netameli coğrafyalara gidip geliyorum. Hem monoton hayatıma bir renk katılıyor, hem de ...
Bu yazı dizisinde, içsel bir motivasyonla, en doğal biçimiyle yaptığımız aktivitelerden, girdiğimiz ilişki biçimlerinden, öğrenme tarzlarından söz ettik. İçsel ...
Geçtiğimiz hafta, liderlerin kendi yeteneklerine odaklandıkları gibi, çalışanların da yeteneklerine önem vermeleri gerektiğinin üzerinde durmuş, büyük ölçekli ...