Emre Konuk

İletişim Kuramı Ve Hipnoz

Bugünkü yazımızda, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu konuşacağız. Hipnoz, birçoğumuzun merak ettiği, ancak pek az bildiği ya da anlayabildiği bir olgu. Hipnozun klinik bir yöntem olarak kullanılması ise psikoloji alanı içerisindeki tartışmalı konulardan. Hipnoz pratiği olan her klinisyen hipnozun doğasına dair aynı düşünmüyor. Tarihsel olarak incelendiğinde, hipnozla ilgilenen pek çok yaklaşımın, hipnozu hipnotik deneyimi yaşayan kişiye odaklanarak açıklamaya çalıştığı görülür. Oysa iletişim kuramına göre, hipnozu anlamak için dikkat edilmesi gereken başlıca unsur, hipnotist ile hipnoz edilen kişi arasındaki ilişkidir.

İlişki neden önemli?

İletişim kuramının vurguladığı üzere, insanın öznel deneyimi doğrudan gözlemlenemediğinden, içsel psişik süreçlere dair çıkarımlarda bulunmak ancak davranışları inceleyerek mümkün olur. Dolayısıyla, hipnozu anlayabilmek için, gözlemlenebilir olanı, yani kişinin davranışını incelemek gerekir. İletişim kuramı perspektifinden konuşurken, söz konusu davranışın, iletişimsel davranış olduğunu hatırlatalım. Hipnoz, iki kişinin etkileşimiyle gerçekleşir; hipnotist, yönergeler (direktifler) verir, hipnotize edilen kişi ise bu yönergelere karşılık tepki verir. Bu, esas olarak, bir iletişim sürecidir.

Yönergelerin niteliği

Hipnotist, hipnotize edilen kişiyi, önce, kendisinin kontrolünde olan (istemli) davranışlarda bulunması için yönlendirir. İstemli davranışları hedef alan yönergelerin yerini, giderek, istemsiz davranışları hedef alan yönergeler alır. Örneğin, başlarken, hipnotist, kişinin bakışını belli bir noktaya doğrultmasını isteyebilir; bu istemli bir davranıştır. Daha sonra, hipnotize edilmekte olan kişiye gözkapaklarının ağırlaştığını söyleyebilir. Sonrasında, bir duygusunu fark etmesini isteyen ve süreç ilerledikçe, bu duygusunu değiştirmesini isteyen yönergeler verilebilir. Bir süre sonra, hipnotize edilmekte olan kişi istemdışı olarak başka bir duygu deneyimlemeye ve istemdışı biçimde davranmaya başlayabilir. Mesela, kişi farkında olmaksızın kolunu kaldırabilir yahut bacağını sallayabilir. Kişi, hipnotistin yönergelerine istemdışı karşılık vermeye başladığında, hipnotize olmuş kabul edilir.

Hipnozda davranış ne zaman istemdışı?

Hatırlarsanız daha önceki yazılarımızda, sözel ve davranışsal her kişilerarası iletinin; içinde bulunulan bağlam, seçilen dil, ses tonu, beden dili, ve dışavurulan diğer mesajlara göre bir anlam kazandığını ve anlamın yalnızca iletişim sürecinin bütününe dayanarak çıkarılabileceğini söylemiştik. Tahmin edeceğiniz üzere, bu, hipnoz etkileşimi esnasında da geçerli. Hipnotize edilen kişi, hipnotiste bir mesaj verir ve sonrasında, çeşitli mesajlar aracılığıyla, ya söz konusu mesajı onaylar ya da yadsır. Örneğin, hipnoz sırasında bacağının sallandığını fark eden bir kişi, bunu doğal karşılayabilir (onaylayabilir) ya da buna şaşırabilir (yadsıyabilir). Hipnotist, kişinin bu davranışını nasıl karşıladığını, verdiği diğer sözel veya davranışsal mesajlardan (mesela, ses tonu ya da beden dili aracılığıyla) anlayabilir. Bir kişi davranışını yadsıdığı zaman, istemdışı davranıyor demektir ve daha önce söylediğimiz gibi, istemdışı davranıldığında kişinin hipnotize olduğunu anlarız. Hipnotize olan kişi, kendisinin herhasavranabilir.

Paradoksal iletişim

Önceki yazılarımızda, paradoksal iletişimin, aynı anda birbiriyle çelişen iki mesaj barındıran bir iletişim tarzı olduğundan bahsetmiştik. Hipnoz, paradoksal mesajlarla karakterize bir süreçtir. Hipnotist, hipnotize edilmekte olan kişiden istemdışı bir şekilde davranmasını istemektedir. Oysa bir kişinin belli bir biçimde davranmaya yönlendirilmesi, söz konusu davranışın, kişinin kontrolünde, yani istemli olduğu anlamına gelir. Dolayısıyla, hipnotist, hipnotize edilmekte olan kişiden birbiriyle çelişen iki biçimde davranmasını istemekte ve bir paradoks yaratmaktadır. Örneğin, hipnotist, kişiden, önce gözlerini kapamasını isteyebilir. Belli bir süre geçtikten sonra, artık gözlerinin iyice kapandığını, açmak istese de açamayacağını söyleyebilir. Burada aslında hem “gözlerini yum” hem de “gözlerini aç” mesajları bulunmaktadır; kişi her ikisi için de teşvik edilmektedir. Eğer kişi gözlerini açamazsa, hipnotize olmuş ve istemdışı bir biçimde gözleri kapanıyor kabul edilir.
Haftaya devam.

Kaynak

Haley, J. (1972). Strategies of Psychotherapy. (A. Uzunöz, Çev.). New York, NY: Grune Stratton. 27.06.2012

Benzer İçerikler :

Tımarhanede Akıllı Olmak

Bazı düşünürler, sanatçılar ve bilim adamları paradigmalarımızla, haritalarımızla oynar ve ezberi bozarlar. Robert Rosenthal bunlardan biridir. Ön...

Ben Kimim?

İnsanların sosyal hayvan olduklarını ileri süren sosyal psikologlar, onlara elbette hakaret etmeye çalışmıyorlar. Sosyal ortamların, kitlelerin, grupların ve ...

İletişim Kuramı Ve İlişkiler

Davranışlarımızı açıklarken iki farklı kategoriye başvururuz. Birincisi, ‘derimizin altında” olan bitene atıfta bulunuruz: Duygularımız ...

İyimser Çocuklar Yetiştirebilmek

Daha önce birkaç yazımda hayatta iyimser veya kötümser olmanın ne gibi sonuçlar doğurduğunu dile getirmiştim. İş yaşamında, okulda, yakın ilişkilerde, ru...

İlginizi Çekebilir :

Dil Ve Kognisyon - III

Geçtiğimiz haftalarda, özellikle kognitif psikoloji, nöropsikoloji gibi alanlarda yapılan birçok bilimsel çalışmaya göre, (dil ve kognisyon arasında çift yönlü ...

Aklın Oyunları 1

Beynimizin gerek psikolojik, gerekse beden sağlığımızı korumak için elinden geleni yaptığını ve daha pek çok işlevi ne denli muhteşem bir orkestrasyon...

Mahalle Baskısı

Neredeyse bir yıl olmuştur, hepimizin hocası Prof. Şerif Mardin’in ‘mahalle baskısını’ gündeme getirmesi. Sanki hiç mahalle görmedik ve baskı ...

İki Dillilik / Çok Dillilik Ve Beyin Gelişimi - III

Geçtiğimiz hafta, yakın dönemde yapılan bilimsel çalışmalar aracılığıyla iki/çok dilli yetişmenin beyin gelişimi ve bilişsel becerilere sağladığı yararlardan ...