BaÄŸlanma Teorisi
Her birimiz biyolojik olarak doğuştan itibaren bir bağlanma sistemi ile dünyaya geliriz ve bu sistem yaşam boyu çevremizdeki diğer insanlarla bağ kurmamızı sağlar. Duygusal ya da fiziksel açıdan bir tehdit durumu hissettiğimizde, kaygılanırız veya üzülürüz ve bağlanma sistemlerimiz aktif hale gelir. Öncelikli ve doğuştan gelen stratejimiz ise bağlanma figürlerimize yakınlık kurmaktır. Böylelikle kendimizi daha rahat hissederiz ve güvenlik hislerimizi yeniden kazanırız. Arkadaşlar ve romantik ilişkiler, yetişkinlik dönemimizdeki bağlanma figürü temsillerimizdir.
Bağlanma teorisinin kuramcısı John Bowlby, bir bebeğin birincil bakım veren figürüne/annesine arzu ettiği yakınlığı kurması ve devam ettirmesi için gösterdiği her tür davranışı bağlanma davranışı olarak tanımlar ve bağlanma davranışlarının evrimsel açıdan bebeğin kendini tehlikelerden korumayı hedeflediğini öne sürer. Anne bebeğinin bu sinyallerine duyarlı olup yanıtladığında, bebek annesini güvenilir bir liman olarak algılar, böylelikle başkalarına da güvenebilmeyi öğrenir ve çevreyi keşfetmeye yönelebilir. Ancak, bu süreç sekteye uğradığında, yani anne bebeğinin sinyallerini tutarlı bir biçimde yanıtlayamadığı zaman , bebek annesiyle güvenli bir bağ geliştiremez. Bağlanma teorisine göre bağlanma figürünün ulaşılamazlığı hem çocuk hem de yetişkinlerin kaygı veya rahatsızlık göstermesinin belirleyicisi olabilir çünkü bağlanma sistemi koruyucu rolünü yerine getirememektedir ve destek alamayan çocuk kendisini güvende hissetmez. Bu sebeple, güvenli bağlanma geliştiremeyen çocuklar dünyayı tehlikeli, beklenmeyen tehditlerle dolu bir yer olarak algılar. Güvende olma, anlaşılma ve sakinleşme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasını sekteye uğratır.
BaÄŸlanma Tipleri Nelerdir?
Mary Ainsworth ve arkadaÅŸları tarafından ilk olarak kullanılan “Yabancı Durum” ya da “Yabancı Ortam” olarak adlandırdıkları deneysel bir yöntem ile baÄŸlanma tipleri belirlenmiÅŸtir. Bu yöntemde, bebek annesiyle rahat bir laboratuvar odasına alınmış, ardından kısa aralıklarla annesinden ayrı bırakılmış ve bir yabancıyla yalnız bırakılmış, sonra tekrar annesiyle bir araya getirilmiÅŸtir. Deney sırasında, bebeklerin gösterdikleri baÄŸlanma davranışları 3 farklı baÄŸlanma tipinde sınıflandırılmıştır:
- Güvenli,
- Kaygılı-kararsız,
- Kaygılı-kaçınmacı
Güvenli bağlanan bebekler, anneleri ile birlikte oldukları sırada onlarla sıcak ilişkiler kurmuşlar, çevreyi keşfetmekte hevesli davranmışlar, odaya bir yabancı girdiğinde hafif ama kalıcı olmayan bir endişe yaşamışlar, anne odadan ayrıldığında görülebilir şekilde üzülmüş, anne geri döndüğünde ise onu sıcak bir şekilde karşılamış, rahatlamış ve anneye yakın olmak istemişler. Kaygılı-kaçınmacı bebekler annelerine ve onların nerede olduklarına ilgi göstermemişler, anneleri odadan ayrıldığında veya odaya geri döndüğünde çok az tepki göstermiş ya da hiç tepki göstermemişler. Kaygılı-kararsız bebekler annelerinin nerede olduklarına, onların ulaşılabilir olup olmadıklarına, onlarla sık sık sözel ve fiziksel temas kurmaya yoğun bir şekilde tetikte olmuşlar. Anne odadan ayrıldığında yoğun endişe yaşamış ve geri döndüğündeyse sakinleşmekte zorlanmış, annelerine hem yakın olmak istemiş hem de yoğun öfke ve direnç göstermişler.
Bağlanma biçimleri, çocuğun yaşamını nasıl etkiler?
Ebeveyninden “ben buradayım, seni duyuyorum, seni anlıyorum, sana deÄŸer veriyorum” mesajlarını alan, anlaşıldığını, deÄŸerli olduÄŸunu, kabul edildiÄŸini hisseden ve böylece güvenli baÄŸlanan çocuÄŸun hem kendine ve hem de çevresine güveni olumlu yönde desteklenecektir. Bu mesajları iletebilmenin en temel yolu dünyaya geldiÄŸi andan, hatta anne karnındaki dönemden itibaren onun olumlu veya olumsuz tüm duygusal sinyallerini anlamak, duygularıyla baÄŸlantı kurmak, ona anlaşıldığını hissettirmek, duygularını yargılamadan, küçümsemeden veya göz ardı etmeden olduÄŸu gibi kabul ederek ihtiyacına yanıt vermekten geçer.
Yapılan araÅŸtırmalar, yaÅŸamın ilk yılında güvenli baÄŸlanan çocukların, güvensiz baÄŸlanan akranlarına göre daha az bağımlı olduklarını ve bunun bir sonucu olarak çevreyi keÅŸfetmekte daha meraklı ve ilgili olduklarını ileri sürmektedir. Güvenli çocuklar, zorluklar karşısında “ben baÅŸa çıkabilirim” inancına sahiptirler. Stresli durumlarda yaÅŸadıkları olumsuz duygularla daha iyi baÅŸa çıkabilirler. Dolayısıyla, güvenli baÄŸlanan çocuklar sezgilerini kullanarak çevresini yönetmekte daha baÅŸarılı olurlar. Güvensiz baÄŸlanan çocuklar ise, çevrelerine karşı çok daha az merak duyar ve çekingen tavırlar sergilerler. Pek çok çalışma, erken çocukluk dönemindeki güvenli baÄŸlanan çocukların ileriki yıllarda sosyal iliÅŸkilerinde daha yetkin olduklarını göstermektedir. Okul öncesi dönemde güvenli baÄŸlanan çocuklar güvensiz baÄŸlanan akranlarına göre daha iyi sosyal beceriler gösterdiklerini ve okula daha kolay uyum saÄŸladıklarını da ileri sürmektedir. Güvenli baÄŸlanan çocukların ilkokul yıllarında arkadaÅŸları arasında daha çok kabul edildiklerini ve daha fazla arkadaÅŸlarının olduÄŸunu da ortaya koyar. Ayrıca, güvensiz baÄŸlanan çocuklara göre kendilerini daha az yalnız hissettikleri bulunmuÅŸtur. Erken çocukluk döneminde kurulan güvenli baÄŸlanmanın, ileri ki okul yıllarında dikkati odaklama, sürdürme ve diÄŸer öğrenme süreçleriyle iliÅŸkili olduÄŸu da gösterilmiÅŸtir. Güvenli baÄŸlanan çocukların ders notlarının daha yüksek olduÄŸu, hedef odaklı ve iÅŸbirlikçi olmaya daha yatkın oldukları bulunmuÅŸtur. Güvensiz baÄŸlanan çocukların ise akademik süreçlerde daha çok zorlandıkları görülmüştür. Güvenli baÄŸlanan çocukların öğretmenleriyle baÅŸarılı bir baÄŸ kurdukları ve baÅŸarılı olacaklarına dair kendilerine güvenleri olduÄŸunu gösterilmiÅŸtir. Bu çocuklar sınıf ortamında zorlu görevleri almaya heveslidir ve öğrenmeye yönelik motivasyonları yüksektir. Ayrıca, güvensiz baÄŸlanma olumsuz duygulanım ve ruh saÄŸlığı için de bir risk faktörüdür. Güvenli baÄŸlanma ise, olumsuz duyguları yönetmek için içsel bir kaynaktır ve yaÅŸamda karşılaşılan güçlükler karşısında dirençli ve esnek olmayı saÄŸlar.
Begüm Ayşegül Aydınoğlu, Klinik Psikolog - DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Benzer İçerikler :
Geçen gün bir arkadaşım gözyaÅŸları içinde geldi bana. Yakın bir arkadaşının dokuz yaşındaki oÄŸlu intihar giriÅŸiminde bulunmuÅŸ. “Doku...
Bir yaz döneminin daha sonuna yaklaşırken şu sıralar birçok ailede çocuklarının okula başlaması sebebiyle yaşanan tatlı bir heyecan var. Okullar incelendi, ön ...
Yeni yıla sayılı günler kala herkesi bir heyecan kaplar. Biz yetişkinleri izleyen çocuklar, aynı mutluluk, heyecan ve umut duygularını yaşarlar. Yılbaşına ...
Öfke; çocuklarda zaman zaman kabul edilebilir olarak görülen ve çocukları alarma geçiren bir duygu olarak bilinir. Çocuklarda öfke, kendilerinin yanlıÅ...
İlginizi Çekebilir :
Günümüz koşullarında çocuklar daha erken yaşta okula gitmekte, teknolojik araçlara daha kolay erişim sağlamaktadır. Hal böyle olunca çocukların tek başlarına ...
Son yıllarda teknolojik gelişmeler ile bilgisayar, cep telefonu, tabletler doğru ve etkin kullandıkça, sağladığı avantajlarla artık yaşamımızın vazgeçilmezleri ...
Uzun zamandır beklediğiniz bebeğinizi ya kucağınıza aldınız ya da almak üzeresiniz. Zorlu bir süreçten geçerek bugüne ulaşmış olmanın verdiği mutluluğun...
Yeni yıla sayılı günler kala herkesi bir heyecan kaplar. Biz yetişkinleri izleyen çocuklar, aynı mutluluk, heyecan ve umut duygularını yaşarlar. Yılbaşına ...








