Hedef Belirleme

Hedef Belirleme

Hangi Yaşta Çocuklar Hedef Belirler?

Hedef koyma, çocuk gelişim sürecinin önemli bir parçasıdır. Doğumdan itibaren ebeveynlerin çocukları için koyduğu birçok hedef davranış vardır; yemeğini kendi başına yeme, isteğini ağlamadan belli etme, vs. Çocuklar ise, annelerinden ayrı bir birey olduklarını fark etmeye başladıkları andan itibaren kendilerine irili ufaklı hedefler koymaya başlarlar. İlk yıllardaki bu hedefler net olarak belirlenen ve belli basamaklara ayrılan hedefler olmasa da çocuğun gelişimine katkı sağlar. Hedef koyma becerisinin oluşma aşamasında ebeveynlerin tutumu oldukça önemlidir. Bazı ebeveynler çocuklarının kendi başlarına karar veremeyeceklerini ve hedef oluşturamayacaklarını düşünürler, oysa uygun koşullar sağlandığında bu becerinin geliştiği bir gerçektir. Çocuğun hedef koymayı öğrenebilmesi için ilk başta ebeveynlerin basit, kolay başarılabilir, kısa süreli hedefleri çocuklarına sunmaları destekleyicidir. Bu süreç ne kadar erken başlarsa çocuk için o kadar yararlı olur.

Yaş gruplarına göre hedefler diye bir ayrım yapabilir miyiz? Hangi yaşta hangi hedeflerin olması gerek?

Sosyal ve akademik yaşamdaki beklentiler her yaş çocuğu için farklıdır. Dolayısıyla bu beklentileri karşılama arzusunda olan çocukların hedefleri farklılık göstermektedir. Okul öncesi eğitim döneminde olan bir çocuğun, anneden ayrılmayı başarma, eve oranla kuralların daha net bir şekilde belirlendiği okul ortamına uyum sağlayabilme, arkadaşlıklar kurma, kendini ifade etme, isteklerini dile getirme, ince motor, kaba motor, dil ve özbakım becerilerinin gelişiminde yaş grubuna uygun faaliyetleri başarabilme gibi genel hedefleri olması beklenir. Okul çağına gelmiş bir çocuğun, şüphesiz ki akademik başarıyı yakalama ile ilgili hedefleri ön plana çıkacaktır. Sınıfta ilk okumayı söken, en iyi yazan öğrenci olma, sınıf başkanı seçilme gibi hedeflere bu yaş grubunda sık rastlanır. Ergenlik dönemi ile birlikte karşı cinsle ilişkiler ve beden imajı önem kazanmaya başladığından hedefler arasına bir kızla/erkekle görüşme, çeşitli seviyelerde cinsel roller üstlenme, hoş bir fiziksel görünüme sahip olma gençler için hedef teşkil etmektedir. Kısacası, çocukluğun ilk yıllarında daha kısa süreli ve daha çok maddi şeylere dayalı olan hedeflerin (şeker, çikolata, oyuncak, çok popüler bir bilgisayar oyununa sahip olma, vs.), zaman geçtikçe yerini daha sofistike, uzun vadeli ve manevi değerlere dayalı olan hedeflere bıraktığı gözlemlenmektedir.

Çocukların hedef belirlemesine nasıl yardımcı olunabilir? Hedef belirlemede okula, veliye ve çocuğa ne görevler düşer?

Çocuğun kendine uygun bir hedef seçebilmesi için ilk başta kendini tanıması gerekir. Bu nedenle, ilk önce inşa edilmesi gereken çocuğun kendi ile ilgili farkındalığıdır. Yeteneklerinin, ilgi alanlarının, bilgi ve becerilerinin farkında olan çocuğun hedef belirlemesi daha kolaydır. Ayrıca, çok erken yaşlardan itibaren çocuğa kendi ile ilgili karar verme şansı tanımak, sorumluluk vermek ilerde hedef oluşturma becerisine katkı sağlayacaktır. Çocuğun kendi ile ilgili karar vermesini sağlamak için ilk başta sizin sunduğunuz seçenekler arasından seçim yapmasını isteyerek işini biraz kolaylaştırabilirsiniz. Ardından sizin sunduğunuz seçeneklere onun da katkıda bulunmasını isteyebilirsiniz. Bir süre sonra kendi seçeneklerini kendi koyabilen ve bu doğrultuda karar veren bir birey haline gelecek ve koyduğu hedefler konusunda sorumluluk alma sürecine girecektir. Sorumluluk verilen çocuk hayatını yönlendirebileceği konusunda kendine güven duyduğundan hedef koymakta daha az zorlanacaktır.

Hedef belirlerken neleri gözetmek, dikkate almak gerekir?

Hedef belirlerken en önemli kriterler çocuğun genel gelişim düzeyi, yaşı, ilgi alanları, zihinsel becerileri başka bir deyişle hedef için “yeterliliği”dir. Örneğin, sınır zekaya sahip bir çocuğun sınıf birincisi olmasını hedeflemek, çocuğu zorlayıp mutsuzluğa neden olabileceğinden uygun değildir.

Zaman zaman hedefler ile istekler karıştırılabilir. Ancak, her istek bir hedef değildir. “Bizim hedefimiz çocuğumuzun iyi bir birey olması”, birçok ebeveynden duyduğumuz bir söylemdir. Ancak bu bir hedef değil, sadece bir arzudur. Bu arzunun hedefe dönüşmesi için ortaya bir eylem koymak gerekir. Ayrıca, hedefleri belirlerken kısa, orta ve uzun süreli olarak üç gruba ayırmak motive edicidir. Kısa süreli hedefler birleşerek orta süreli hedeflerin gerçekleşmesine ve başarı ile sonuçlanan orta süreli hedefler, uzun süreli hedeflerin gerçekleşmesine yardımcı olurlar. Örneğin, uzun süreli hedef “yıl sonunda sınıfı geçmek” ise, orta vadeli hedefler “sınavlardan geçer not almak”, “dönem projesini zamanında tamamlamak”, kısa süreli hedefler “sınavlara çalışmak”, “tekrar yapmak” , “günde 30 soru çözmek” şeklinde belirlenebilir.

Hedefin çocuğun kişisel özelliklerine uygun olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Psikoloji alanında kullanılan çeşitli değerlendirme araçları ve envanterler sayesinde çocukların kişisel özellikleri ve ilgi alanları kolaylıkla belirlenebilmekte dolayısıyla ailelere hedef oluşturma konusunda yardımcı olmaktadır.

Hedeflerin gerçekleşme realitesi nasıl bilinir?

Çocukla çalışan kişilerin (öğretmen, anne-baba, danışman, vs.), çocuğun yeterliliği hakkındaki gözlemleri, çocuğun bilgi birikimi, zihinsel ve ruhsal kapasitesi, seçilen hedefin uygunluğuna bağlı olarak hedefin gerçekçi olup olmadığı değerlendirilebilir.

Aileler ne zaman endişe etmeli?

Çoğu zaman aileler çocuklarının hayatta hiçbir hedefi olmadığından yakınarak yardım talebinde bulunabiliyorlar. Bu durum ülkemizde daha çok SBS, OKS ve ÖSS sınavlarına hazırlanma sürecinde ortaya çıkıyor. Ebeveynler, kendi beklentileri ile çocuğun istekleri, ilgi alanları ya da kapasitesi uyuşmadığında çocuklarının hedefleri olmadığını düşünebiliyorlar. Oysa burada sıkıntı doğuran, “hedefsizlik” değil, varolan hedeflerin uyuşmamasıdır. Böyle durumlarda paniğe kapılmadan orta yolu bulmaya çalışmak, kariyer danışmanlığı almak destekleyici olabiliyor.
Ancak, zaman zaman yaşamını motive eden kaygının normal sınırların altında olması hedefsizliği doğurabiliyor. Bu durum ile karşılaşıldığında profesyonel yardım almak ve yapılan motivasyon arttırma çalışmaları yararlı olmaktadır.

Başarı için hedef şart mı?

Yapılan araştırmalar, başarıyı yakalayan kişilerin net ve açık hedefleri olduklarını desteklemektedir. Örneğin, 1953 yılında Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada hedef belirleme ile başarı arasında olumlu bir ilişki bulunmuştur. Çalışmaya katılan bireylerin sadece % 3’ünün net olarak tanımlanmış hedefleri olduğu belirlenmiş ve 20 yıl sonra çalışmaya katılan kişilerin hayattaki başarıları karşılaştırıldığında net hedefleri olan %3’llük grubun diğer gruba oranla duygusal, sosyal ve ekonomik açıdan daha başarılı oldukları saptanmıştır. Sonuç olarak başarı için herhangi bir hedef koymak yeterli olmayabiliyor. “Biz çocuğumuzun iyi bir insan olmasını istiyoruz” gibi genel bir hedef yerine, kısa süreli basamaklara bölünmüş, net olarak tanımlanmış hedefler koymak başarı olasılığını arttırmaktadır.

Açelya Şahin, Uzman Klinik Psikolog - DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

Anne Beni Nereden Aldınız?

Çocukların cinsel kimliklerini fark etmeleri 3 yaşından itibaren görülen normal bir gelişim sürecidir. Bu süreçte çocuğunuzdan gelen sorulara ve çocuğunuzun ...

DEPREM VE ÇOCUK

Deprem özellikle çocuklar ve gençler için travmatik olabilir. Çocuklar, ani tehdit sona erdikten sonra tepkilerini nasıl yönetecekleri konusunda rehberlik için ...

Düşünme Öğrenilebilir mi?

Bazıları düşünmenin yalnızca bir zekâ işi olduğuna inanırlar. İyi düşünür olmak için de yüksek bir IQ gerektiğini sanırlar. Bir araba düşünün. Son model. Motor ...

Sınav Kaygısı ve Başetme Yolları

OKS ve ÖSS yaklaşıyor. Hem sınavlara girecek olan gençler hem de aile ve öğretmenleri bir heyecan almış gidiyor. Ortadaki belirsizlik, kaygının oluşmasına ...

İlginizi Çekebilir :

ÇOCUKLARDA YARATICILIĞI GELİŞTİRMEK İÇİN 5 YOL

“Yapılan araştırmalar, hayal güçlerini kullanması için teşvik edilen, destek gören çocukların, yetişkinlik döneminde de daha yaratıcı olduklarını...

Sosyal Fobi

Aynı zamanda "sosyal kaygı" adı da verilen "sosyal fobi", günlük sosyal ortamlarda ortaya çıkan ve insanı tamamen etkisine alan bir kaygı ...

Bağlanma Teorisi

Her birimiz biyolojik olarak doğuştan itibaren bir bağlanma sistemi ile dünyaya geliriz ve bu sistem yaşam boyu çevremizdeki diğer insanlarla bağ kurmamızı...

PASS BİLİŞSEL MÜDAHALE PROGRAMI İLE ÇOCUĞUNUZUN BİLİŞSEL PERFORMANSINI DESTEKLEMEK MÜMKÜN

Öğrenme parmak izi kadar özel bir olgudur ve öğrenme problemleri de bireye özgü ele alınmalıdır. Bu nedenle bireysel farklılıkları dikkate almak son derece...