Aldatma ve İhanet 2: Terapiye Yansıyanlar
Aldatılan Neler Yaşar?
İnsan canlısının yaşayabileceği en büyük acının sevdiği birinin ölümüyle yaşandığı söylenir. Bu yüzden de matem tutulur. Matem de makul bir sürede biter. Acı büyük olabilir ama yaşayan da bu acının bir zaman sonra geçeceğini bilir. Duygu tektir. Yani üzüntüdür. Nerede matem uzuyorsa başka duygular ve düşüncelerin işin içine girdiğini bilmemiz gerekir. Pişmanlık, suçluluk, kızgınlık, yalnızlık, çaresizlik gibi. Yaşamın doğal ve normal bir sürecini problem haline getiren de budur. Aşılmasını da, sürecin doğal ve normal olarak kabul edilmesi hızlandırır.
Hemen söyleyeyim, bu yazıyı okuyanlar içinde ÅŸu sıralarda aldatılmış, ihanete uÄŸramış birileri varsa, ömürlerinin sonuna kadar daha büyük bir acı yaÅŸamayacaktır. “İçimden sanki birileri etlerimi kopartıyor” sözünü veya varyantını sıkça duyarım. Niye böyle yaÅŸanır? Bir kere yaÅŸanan tek bir duygu deÄŸil, çoÄŸu zaman birbiriyle çeliÅŸen pek çok duygu ve düşüncedir: Kızgınlık, öfke, çaresizlik, dışlanma, utanç, intikam, beÄŸenilmeme, kendine olan güvenin sarsılması, ayrılmayı istemek ama aynı zamanda kazanmaya çalışmak, zarar vermeyi istemek, yalnız kalmaktan korku, baÅŸkaları ne diyecek, insanlar bana acıyarak bakacaklar ve daha bir sürü son derece yıpratıcı duygu ve düşünce. Bunlar aldatılan kadın veya erkeklerin ortak yaÅŸantısı. Dışa vurumu ve seyri farklılık gösteriyor.
Niye Aldatıyoruz?
Peki gül gibi geçinmek varken neden aldatıyoruz? Hemen hatırlatayım; burada konuyla ilgili bilimsel çalışmalardan değil, yıllar içinde terapiye yansıyanları, bana anlatılanları, gözlemlerimi dile getiriyorum. Bunların da, hiç bir zaman bu cennet vatanın güzel insanının sahip olduğu zenginliği yansıttığını iddia etmiyorum.
İlkin hemen hatunların motivleriyle erkek tayfasınınkileri ayırmamız gerekiyor. Bir kere averaj Türk erkeği, evlilik dışı ilişkiyi, kendisi için ahlaki bir sorun olarak görmez ve doğal karşılar. Yani vatanına ihanet eden bir Türk erkeği kendini kahredebilir, hatta intihar da edebilir. Ancak ben bugüne kadar eşine ihanet edip sonra da canını alan veya almayı düşünen veya kahırlanan bir Türk erkeğine rastlamadım. Eğer varsa onların Türklüğünden şüphe ederim.
Bu durum pek çok tartışmayı ve dolayısı ile karmaşayı da beraberinde getirir. İlk söylenen; erkeklerin kendilerine hak gördükleri bir ahlakı kadınlardan esirgedikleri ve bu nedenle çelişki içinde olduklarıdır. Bu eleştiri kadınların ve erkeklerin eşit olduğu varsayımına dayanır ki, doğru değildir. Her iki cinsin iki gözü, iki kulağı filan vardır ve bu açıdan eşit oldukları söylenebilir ama o kadar. Açıkçası, erkek tayfasının ahlakı bu alanda arzu edilen esnekliğe sahip değildir. Zaten bunun böyle olduğunu averaj Türk kadını da bilir ve kabul eder. Bu gerçeğe boyun eğmeyenler genellikle feminist ekolun C fraksiyonudur ve zamanında aymayıp tutumlarında ısrar edenler evde kalırlar.
Åžeytana Uyanlar
Bu ahlaki tartışmayı uzatmayalım ve yol açtığı sonuçlara odaklanalım. Evlilik dışı iliÅŸkinin erkek için doÄŸal karşılanması, erkek tayfasını yoldan çıkmaya ciddi biçimde özendirir. EÄŸitim çok erken baÅŸlar. Anne baba ve diÄŸer aile büyükleri oÄŸullarının karşı cinse olan düşkünlüğünü, biçimini sorgulamadan alabildiÄŸine destekler. Kimi hızını alamaz, oÄŸlunu yeÄŸenini elinden tutar genelevlere taşınırlar. Bu alandaki gecikmeler ciddi kaygılar uyandırır. Kız arkadaşıyla çıkarken baÅŸka bir kızla iliÅŸki kurarsa, bu onun doÄŸal hakkı olarak görülür. Çevresindeki yetiÅŸkinler durmadan zamparalık hikayeleri anlatırlar ve bununla öğünürler. Evli veya bekar, önüne çıkan fırsatları deÄŸerlendirmeyenler, “anasının kuzusu”, ya da yeni deyimiyle “light erkek”dirler.
EÅŸini aldatanların büyük bir kısmı bu eÄŸitim sürecinden geçenlerden oluÅŸur. Yani aldatmaya karşı felsefi bir pozisyonu olmayan, ancak bir halt edip de yakalanırsa beyninin oyulacağını, çocuklarının ilerde hesap soracağını, AIDS’e yakalanacağını filan düşünenler uzun süre eÅŸlerini aldatmadan iÅŸi götürürler. Yaklaşık bir istatistikle evliliÄŸin ilk birkaç yılından sonra kader aÄŸlarını örer ve bir bahar akÅŸamı olan olur. İşin cinsel yanı genellikle ön plandadır. Yakalanana kadar da böyle devam eder. Bu grup genellikle “ÅŸeytana uymuÅŸtur”. EÅŸini aldatması için evliliÄŸi ile ilgili önemli bir sorunu olması da gerekmez. İyi bir aile babası olarak, dersini de almışsa bir daha yaramazlık yapmadan önce 36 defa düşünür. Bu türün yarattığı tahribat, uslu çocuk olup denilenleri yaparsa nispeten kolay giderilir. Çevreden “kız içkisi yok, kumarı yok uzatma artık” mealinde destek çıkılır ve iÅŸ kapanır. Bu grupta boÅŸanma oranı düşüktür. Bunlar terapiste iyi iÅŸ çıkardığını hissettiren vaka’lardır. Ancak evliliÄŸin kalitesi dikkat edilmezse ciddi biçimde etkilenir.
Haftaya; aldatmadan duramayanlar, romantikler, evliliğimizde sorun var diyenler ve uzmanından altın öğütler
07.08.2005
Benzer İçerikler :
Anneler ve babalar bazen aralarındaki sorunlarla baş edemediklerinde kavgayı çocuklar üzerinden sürdürür. Koalisyonlar ona göre oluşur. Biri anneye, öbürü ...
EÅŸlerin bir ÅŸikâyetle terapiye baÅŸvurma tarihi pek de öyle eskiye dayanmaz. Eskiden yen kırılır kol içinde kalır, ya da tam tersi olabilir hesabı, çarÅ...
Malum, kriz nedeniyle işten çıkarmalar giderek çoğalıyor. Yani bir sürü insan sabah işine geldiğinde işini kaybettiğini öğreniyor. Bu insanlara belli bir ...
Geçtiğimiz hafta politik, sosyal, pazarlama amaçlı kampanyalarda ve her tür kişilerarası iletişimde mesajın amaca hizmet edebilmesi için, nasıl bir dil ile ...
İlginizi Çekebilir :
Geçtiğimiz hafta, özellikle Türkiye gibi hiyerarşik yapılanmaların ağırlıklı olduğu toplumlarda, iş yaşantısının pek çok çalışanı mutsuz ettiğini; ancak belli ...
Çiftlerle uÄŸraşırken, kimin deÄŸiÅŸebileceÄŸi kimin deÄŸiÅŸemeyeceÄŸi konusu seanslarda kader gibi eninde sonunda gündeme gelir: “Bu yaÅŸtan sonra bir insan...
Geçen hafta internette kurallarını, yasalarını anlamakta ve yorumlamakta güçlük çektiğimiz bir ilişki tarzının, hatta yeni bir sosyal fenomenin oluştuğundan...
Geçen hafta kadın erkek meselesinde bir türlü hallolmayan bir şeylerin olduğunu ve her şeyi açıklamasa bile, yapısal farkların katkısı olabileceğinden söz...