Bağlılığı Arttırmak
Birkaç haftadır mutlulukla çalışan bağlılığı, satış, kar, çalışan kaybı gibi işyeri performans kriterleri arasındaki ilişkiyi, araştırmalara dayanarak göstermeğe çalıştım. Öteden beri çalışan bağlılığının nasıl arttırılacağı ile ilgili sorular sorulur ve kaynak istenir. Bugünü bu soruya ayırmak istedim. Soruyu sanıyorum iki düzeyde ele almak doğru olacak. Böyle bir müdahaleyi ya organizasyonun bütününe yönelik ya da organizasyonun bir iş birimine yönelik olarak düşünebiliriz. Örneğin tüm satış ekibine veya bir tek birime, mağazalardan bir kaçına, belli sayıda birkaç şubeye, orta düzey yöneticilere veya performansını geliştirmek istediğimiz yöneticilere odaklanmak gibi.
İyi yöneticiler ne yapar?
Diyelim bir bankayız ve 300 şubemiz var veya bir zinciriz ve 300 mağazamız var. Ya da 1000 müşteri temsilcisini yöneten 100 satış yöneticiniz var. Şubelerin, mağazaların ve yöneticilerin performanslarını ölçtüğümüzü varsayalım. Hepsinde bir çan eğrisi elde ederiz. Yani az sayıda iyi performans, az sayıda kötü performans ve gerisi ortada yer alan bir dağılım çıkar. İkinci göreceğimiz şey şu olacaktır: Performansın yüksek olduğu iş birimlerinde çalışan bağlılığı da yüksek çıkar. Dikkatimizi işte tam buraya yöneltmemiz gerekiyor. Çünkü bir organizasyonda performansın yüksek olduğu birimlerde diğerlerine göre farklı bir iş yapış şekli vardır ve bunun ne olduğunu bulmanız gerekir. Ancak bu sayede model oluşturabilir ve bunu diğer birimlere aktarabiliriz. Soruyu bu biçimde soran araştırmalara baktığımızda birkaç olgunun istikrarlı biçimde ön plana çıktığını görüyoruz. Bunlardan en önemlisi: Performansı yüksek olan iş birimlerinin yöneticileri, diğerlerinden birkaç noktada ayrılıyor. Aşağıdaki liste her şeyi kapsamıyor ama en önemlilerini sıralayacak olursak durum şöyle:
1. Yeteneği Bulmak:
İyi yöneticiler kiminle çalışacakları konusunda doğru karar alıyor. Yani yeteneği bulmak söz konusu olduğunda şaşmıyorlar. Ekiplerinde üstün performans gösterme potansiyeli olan çalışanlara daha çok zaman ayırıyorlar. Bu konuda adil olmaya çalışmıyorlar.
2. Doğru Sonuçları Tanımlamak:
İyi yöneticiler doğru sonuçları/hedefleri tanımlar ve herkesin bu sonuca hangi yoldan nasıl ulaşacağına kendisinin karar vermesine izin verir. Sonuçlara ulaşabilmek için herkesin aynı yolu izlemesini beklemez. Bir örnek verelim: Mağazamızda müşteri temsilcisinin prosedürlere uyup uymadığını kontrol etmek yerine müşterilerin değerlendirmeleri ve tekrar gelip alışveriş yapıp yapmadıklarına bakabiliriz.
3. Yeteneğe Odaklanmak:
İyi yöneticiler çalışanlarının güçlü yanlarına odaklanırlar ve bunların gelişmesi için uğraşırlar. Çünkü onlar zayıf yanlarımızın gelişemeyeceğini iyi bilirler. Performansa engel olacak türdeki zayıf yanlarla ise çalışanın bu olumsuzluğu aşmasını sağlayacak ölçüde ilgilenirler yalnızca.
4. Yeteneği Geliştirmek:
İyi yöneticilerin en çok önem verdikleri şeylerden biri, çalışanlarının yeteneklerinin gelişimine özen göstermek ve katkıda bulunmaktır. İyi yöneticiler, çalışanını eğitmekten ve geliştirmekten keyif alır. Bir çalışanın yukarıdaki yaklaşıma sahip bir yöneticisi varsa işyerine "bağlı" olacağını varsayabiliriz. Aslında bu durumda bağlandığı, işyeri değil yöneticisi ve çalışma arkadaşlarıdır. Bu konuda şöyle bir benzetme yapabiliriz: İnsanlar evlerine değil eşlerine, anne ve babalarına, kardeşlerine bağlanır. Bu, duygusal bir bağdır. Önümüzdeki hafta yöneticinin ekibiyle ilişkisini nasıl yöneteceği ve bağlılığı arttırmak için nasıl bir yöntem izleyeceği üzerinde duracağız.
27.05.2007
Benzer İçerikler :
Geçtiğimiz hafta, irrasyonel tarafımız üzerine konuşmuş; hayatımızın pek çok alanında, mantığa aykırı biçimde hareket ettiğimizi söylemiştik. Kelimele...
Geçen hafta, zayıflamak söz konusu olduğunda, öncelikli hedefin zayıflamak değil, yemekle kavgayı sonlandırmak ve yemekten keyif almayı öğrenmek olması...
Aralık'ın ortasında bu köşede “Mutluluk Satın Alınabilir mi” başlıklı yazıda, ekonomik refahla mutluluk arasındaki ilişkiyi irdelemiştim. ...
Kimimize, belki de birçoğumuza göre, iş, yalnızca hayatı sürdürebilmek için üstlenilen bir mecburiyet; zevkten yoksun bırakan bir vazife; omuzlarda daimi bir...
İlginizi Çekebilir :
Filistin’deki terapistlerin eğitimi ve süpervizyonu için son zamanlarda birkaç defa Filistin’e gittim. Eğitimler ve süpervizyon değişik...
Biliyorsunuz bir zaman önce kilolu olmanın ve şişmanlığın, aşırı boyutlarda olmadığı sürece, sağlıkla ve hastalıkla bir ilişkisinin olmadığına değinmiştik. ...
Geçtiğimiz hafta, ikna konusuna giriş yapmış tık. İkna üzerine yapılan araştırmaların akademik alanın dışına çıkamadığına; genel olarak toplumun, kapsamlı ...
Bugünkü yazımızda, iletişim kuramı perspektifinden hipnozu konuşacağız. Hipnoz, birçoğumuzun merak ettiği, ancak pek az bildiği ya da anlayabildiği bir olgu. ...