Emre Konuk

Kendimizi Geliştirirken

Eşlerin bir şikâyetle terapiye başvurma tarihi pek de öyle eskiye dayanmaz. Eskiden yen kırılır kol içinde kalır, ya da tam tersi olabilir hesabı, çarşı karışınca ailenin akil adamları yenge, görümce ve yeğenlerden oluşan bir ekibi derhal devreye sokar ve kurtuluş ordusu harekatı başlatırdı. Bu ekipte kadınların hep çoğunlukta olmasına karşın mağdur olan, tukaka edilen yine onlar olurdu. Yani Los Angeles’da zencilerin beyazlara karşı ayaklanıp kendi mahallelerini yakıp yıkmaları gibi. Hayatın paradoksları nedense hep erkekler lehine çalışır zaten. Neyse konuyu saptırmayalım.

Avrupa Birliği’ne endekslenmiş güzelim Türkiye insanı da aklı, ruhu filan sıkışınca artık yenge, görümce tayfasından değil terapistten medet ummaya başladı. Daha mı iyi yaptı bilmiyorum. Benim bildiğim, psikolog ve terapist tayfasının devreye girdiği ülkelerde boşanma oranları da akıl hastaları da hızla artıyor. Bir zamanlar cadı avcılarının sayısı arttıkça, cadıların da sayısının artması gibi. Terapistin evlilikle ilgili görüşleri ile danışmanlık yaptığı çiftlerin boşanma oranları arasında bir ilişki var mı diye bir araştırma yapmak ne kadar ilgi çekici olurdu.

Eskiden biraz hötzötle de olsa, hafif şiddet veya en azından imasıyla işler yoluna koyulur, “aile birliği” korunur, taraflar bir zaman sonra “aman ne iyi etmişiz de ayrılmamışız” filan derler, kısıp bacaklarını otururlardı. Erkek tayfası işini zaten hep bilirdi. Halen de bilir. Mümkün olan hızda en az bir iki çocuğu ortaya çıkarır, itiraz filan dinlemez, “karının” elini kolunu bağlardı. Karı da durmadan vik-vik ortalarda dolaşan iki veya daha fazla çocuk ve + 1 adet koca için 5 metrekarenin içinde dört dönerdi. Bir başka şekilde hala da döner.

Ne bileyim, başka şeyler de geliyor akla: 20-30 yıllık bir perspektiften baktığımızda kadınlar, biraz da fatura onlara çıkarıldığı için kendilerini geliştirmek için çok çaba harcadılar. Yalnızca anne ve eş değil, ayrıca psikolog, pedagog, aile terapisti, diyetisyen, beslenme uzmanı, ev ekonomisti, iletişim uzmanı, öğretmen, doktor (eşi için), pediatrist (çocuğu için) vs. olmak zorunda kaldılar. Eh bütün bunları olabilmek için de okumaları, izlemeleri, paylaşmaları, eğitimlere katılmaları, yani kendilerini geliştirmeleri gerekiyordu.

Nitekim öyle de yaptılar. Kişisel gelişim kitaplarının kitapçı raflarında bolca yer alması da kadınların işidir. Dolayısı ile en çok etkilenenler de. Kişisel gelişim ile ilgili yayınların bilimsel verilerden kalkarak uygulanabilir yaklaşımlar ve teknikler sunduklarında faydalı oldukları söylenebilir. Psikologların %85’inin danışanlarına kendi seçtikleri yayınları önerdiklerini biliyoruz.

Bazı araştırmalar, kişisel gelişim kitaplarının belirli sorunlara ve insanlara yardımcı olabildiğini destekliyor. Mains ve Scogin’in 2003 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmada kişisel gelişim kitaplarının depresyon, hafif alkol bağımlılığı, endişe ve cinsel problemlerden yakınan kişilerin tedavisinde yararlı olduğunu ortaya çıkartmıştır. Fakat kişisel gelişim kitaplarından faydalanan insan profilinin, yüksek motivasyona sahip, kaynakları olan ve kişisel gelişime olumlu bakan insanlar olduğunu da eklemek gerekiyor.

Diğer yandan kişisel gelişim kitaplarının olumsuz yönleri de mevcut. Genelde kişilere, çözümün kendilerinde olduğu ve değişim için sadece inanmanın ve algının değişmesinin yeterli olacağını ima ederek bunu başarıyla yapamayan insanları daha büyük mutsuzluklara sürükleyebiliyorlar. Kişiler, kendi ellerinde olan bu sorunu çözemeyerek, bir ruhsal düşüş yaşayabiliyorlar. Halbuki kişinin hayatında devam eden ve mutsuzluğunu arttıran dış faktörler de pek ala olabilir.
Kişisel gelişim kitaplarının büyük bir kısmı şehir efsaneleriyle doludur. Bir kısmına gülüp geçilir ama bazıları zarar da verirler. Özellikle psikoloji, sağlık, beslenme ve diyet-zayıflama ile ilgili olanların birçoğu çok dikkatle okunmalıdır.

Kişisel gelişim kitaplarının sanki bilimselmiş gibi sundukları en yaygın 4 efsaneyi aktarıyorum:

1. Öfkenizi dışa vurun: Bu gerçekte sizi daha da kızgın ve öfkeli yapabilir.

2. Mutsuzken güzel şeylere odaklanın: Araştırmalar bunu yapmanın, o anki durumunuzun daha da kötüleşmesine neden olabileceğini göstermekte.

3. Sonuçlara odaklanın: Araştırmalar sadece sonuçlara değil, karşılaşabileceğiniz sorunlara da odaklanmanın faydalı olduğunu ortaya çıkartmıştır. Bu şekilde daha gerçekçi bir plan yapabilir hedeflerinize ulaşabilirsiniz.

4. Kendinizi onaylamanız özgüveninizi yükseltmek için yeterlidir: Araştırmalar, değer verdiğimiz insanlar tarafından da olumlu geri bildirimler almamız gerektiğini ortaya koyuyor. Özgüvenimiz, çevremizdeki insanlarla olan etkileşimimizin bir sonucudur.

Önümüzdeki hafta kadın-erkek ilişkileriyle ilgili efsanelere odaklanacağız.

Kaynaklar

Bergsma, A. (2008). Do self-help books help? Journal of Hapiness Studies, 9, 341-360

04.03.2010

Benzer İçerikler :

Ben Kimim?

İnsanların sosyal hayvan olduklarını ileri süren sosyal psikologlar, onlara elbette hakaret etmeye çalışmıyorlar. Sosyal ortamların, kitlelerin, grupların ve ...

Yasamızı Çıkarır Hakkımızı Alırız

Geçen hafta, 1990’larda Özal’ın çıkarmaya çalıştığı Sağlık Reformu Yasa Tasarısına rahatı bozulacak ve tabii gücü elinden alınacak olan...

İyiye Odaklanmak

Belgesel kanallarda hayvanlar aleminin günlük yaşamını izleyenler yakından bilir: Neredeyse tamamı hep tetikte yaşamak zorundadır. Tehlikeye, kötüye, olumsuza ...

Kırmızı Et Meselesi - 2

Önce geçen haftanın bir özetini yapalım: Kırmızı etle hastalık arasındaki ilişkiden yaklaşık yarım yüzyıl önce, ilk söz eden Ancel Keys oldu. Başta her tü...

İlginizi Çekebilir :

Ruh İkizimi Ararken 4

1. Temel sorumuz şuydu: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin uzak geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? Evet, doğru kriterler...

Uzak Durulması Gereken Kadın ve Erkekler

Hatırlayalım, temel sorumuz şöyleydi: Kurduğumuz ya da kuracağımız ilişkinin geleceği ile ilgili doğru bir tahminde bulunmak mümkün müdür? İşaretleri iyi ...

Olumsuzdan Kurtulmak Yetmez

https://www.dbe.com.tr/tr/yetiskin-ve-aile/18/terapistlerimiz/ Gerek mutluluğu yakalamak, gerekse işyerinde verimi arttırmak söz konusu olduğunda olumsuzdan ...

Hepimiz Aynı Kurbanların Kurbanlarıyız

Geçtiğimiz haftalarda hatırlarsanız sizlere, nasıl oluyor da bazılarımızın bizi üzdüğünü, yıprattığını hatta zarar verdiğini bile bile, aynı erkekleri ya da ...