Emre Konuk

Okumayı Sökmek

Her yıl bir çok anne çocuÄŸunun bir çok alanda arkadaÅŸlarından geri kaldığını, hiçbir ÅŸeyi doÄŸru yapamadığını, “felaket unutkan” olduÄŸunu, yazdığı yazıyı kendi dahil kimsenin okuyamadığından ÅŸikayet eder. Ciddi bir hayal kırıklığına uÄŸramıştır ve bunu hiç istemediÄŸi bir tarzda çocuÄŸuna da belli eder. Anneye bu sorunların aşılacağını, oÄŸlunun sahip olduÄŸu yetenekleri geliÅŸtirebileceÄŸini, bu sorunlarla uÄŸraÅŸan uzmanların yardımcı olacağını söyleyip bir meslektaşıma yönlendiririm.

Sonra da bir elli yıl, hatta daha da fazlasına geriye giderim. Aslında bir terslik olduğunu daha başlarda fark etmiştim. İlkokulda başka bir sınıfa girip oturmak, daha da kötüsü bunu fark etmemek. Okuldan eve gelip alt kattaki komşunun zilini çalıp içeri girmek ve sanki dünyanın en normal haliymiş gibi çantamı bir kenara koyup salonda komşuyla sohbet etmeye başlamak. Değişik renkte çoraplar giyip okula gitmek. Evden bakkala diye çıkıp akşam dönmek. Evden çıkıp bir zaman sonra nereye gittiğini bilememek.

Bunlar ilkokuldayken pek sorun olmadı. Ailem duruma sempatiyle bakar, biraz gır gır geçilirdi. Ortaokulda matematik hocamın sınıfta ayaÄŸa kalkmamı ve üç kere “Ben geri zekalıyım” dememi istediÄŸinde bir sorun olduÄŸu kafama dank etmiÅŸti. İkide birde, sınavla girdiÄŸim okulu hak etmediÄŸimi de eklerdi. 13 yaşındaydım ve matematik hocam ancak birkaç yıl bana dayanabilmiÅŸti. Çarpım tablosunu ezberleyememiÅŸtim. İstiklal marşını bile karıştırırdım. Müzik hocam kriz geçirirdi. Hiçbir matematik probleminin sonunu doÄŸru bitiremiyordum. Çünkü artıyla eksiyi karıştırıyordum ve eÄŸer artıyla eksiyi karıştırıyorsanız bütün matematik çöküyordu. Fizik formüllerini aklımda tutamazdım. Her sınav sonrası doÄŸru yaptığımı düşünürdüm. Ama kader gibi hiçbir puan alamazdım. Okulun tuvaletine girer aÄŸlardım. TuttuÄŸum yol doÄŸru ama sonuçlar yanlış olurdu. Hocama bu yüzden hiç deÄŸilse biraz not vermesi gerektiÄŸini söylediÄŸimde, “vermem çünkü ilerde boÄŸaza bir köprü yapılacak, sen o köprüde mühendis olarak çalışacaksın ve o köprü çökecek” demiÅŸti. Bu açıklama o zaman makul gelmiÅŸti. Ama bu konuÅŸmadan önemli bir sonuç çıkıyordu: Bu adam beni hiçbir ÅŸekilde mezun etmeyecek.

Sorun matematik ya da fizikle de sınırlı deÄŸildi. Tarih, coÄŸrafya gibi ezbere dayanan dersler de çok kötüydü. Hangi ders ezbere dayanmıyordu ki. Hoca tahtaya kaldırır, “Anlat çücüm, HaydarpaÅŸa’dan Kurtalan ekspresine bindin ne görüyorsun?” Yani istediÄŸi dereler, tepeler, daÄŸlar, ÅŸehirler ve hepsinin özellikleri. Bir seferinde “biraz mizah yapayım belki bir iki not verir” dedim ve “ElmadaÄŸ’da elma yetiÅŸir, Süreyya PaÅŸanın da plajı meÅŸhurdur” dedim ve bu son oldu. “Bu okul bitene kadar ben senin hocan olacağım” dedi. Yani hocam “ruhi imtizaçsızlık” nedeniyle ayrılmamız gerektiÄŸini kibarca iletiyordu. O gün okul sistemini terk etmem gerektiÄŸine karar verdim.

Bir taraftan da “acaba hakikaten geri zekalı olabilir miyim?” diye de düşünüyordum. Her yaza 5–6 kırıkla giren ender öğrencilerden biriydim. Müzikten bile kırık alırdım. O zamanlar sınavlarda ÅŸarkı söyletirlerdi. Bir seferinde hocayı uyardığım halde bir ÅŸarkı söylememde ısrar etti. Ben de bildiÄŸim tek ÅŸarkı olan “Bir bahar akÅŸamı rastladım size” diye baÅŸlayınca, hala gözümün önünden gitmez, o koskoca kadın nasıl yerinden fırlayıp kartallar gibi üstüme yürümüştü. Yani eÄŸer ben geri zekalıysam okulu unutmak en iyisiydi. Gerçi “edebiyatım ve kalemim kuvvetliydi” ve benim hep “akıllı çocuk” olduÄŸumu söylerlerdi ama bunu söyleyenler bir-iki hoca, beni seven yakınlarım, komÅŸular filandı.

Tam o sırada Haseki Hastanesinde bir psikoloji laboratuarı açıldığını öğrendim. Kalktım gittim. “Bana zeka testi yapar mısınız” dedim. Nedenini de anlattım. Neticede zekamın bana ömür boyu yeteceÄŸi söylendi. Ben de okula devam etme kararı aldım. Sahip olduÄŸum yeteneklerin altını çizen bir iki hocam, ailemin bana olan inancı, yapmak istediÄŸim ÅŸeylerin diploma gerektirmesi bu kararı almama neden oldu. Okulumu deÄŸiÅŸtirdim. Kendime yarım günlük bir okul buldum. Oradaki iÅŸkence daha dayanılırdı. Bütün kitabı deÄŸil de iki üç “bahsi” ezberlemek gerekiyordu. O kadarını da yapıyordum.

Dikkat bozukluÄŸum geçmiÅŸ deÄŸil. “Hayatta kalabilmenin” yollarını buldum. YaÅŸamımı, iÅŸimi sürdürebilmek için bir sürü ritüeller oluÅŸturdum. Eksiklerim için kendimi yemiyorum. Yakınlarım, çalışma arkadaÅŸlarım, hatta danışanlarım yaÅŸamımı kolaylaÅŸtırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. SaÄŸ olsunlar.

Bu yüzden çok sıkıntı çektim ve zaman yitirdim. Geriye bakınca nasıl oldu da yırttım hala ÅŸaşıyorum. O zamanlar benim gibi çocuklarla uÄŸraÅŸacak uzmanlar yoktu. Sorunun dikkat bozukluÄŸu olduÄŸunu çok sonraları öğrendim. Hatta 20 yıl öncesine kadar adı “Minimal Beyin Hasarı” idi. Artık böyle bir sorunla nasıl baÅŸ edeceÄŸimizi biliyoruz.

Okullar açılalı üç ayı geçti. Bazı çocuklar bazı alanlarda hızlı, bazılarıysa yavaş gidiyor. Bir kısmı ise çok yavaş gidiyor. Eğer çocuğunuzun performansı sınıfın bütününden önemli derecede ayrılıyorsa ve düzelecek gibi görünmüyorsa hiç beklemeden bu sorunlarla uğraşan bir uzmana başvurun. Hayatın pek çok güçlüğü kendi haline bırakırsanız, kendiliğinden düzelir. Bu sorun kendiliğinden düzelmez ve çocuğun ileriki yaşamını köklü bir biçimde etkiler.

Benzer İçerikler :

Zihin Ve Beden İlişkisi - III

Önceki haftalarda, yetişmenin ve her tür çevresel unsurun önemini vurgulayan epigenetik yaklaşım perspektifinden zihin ve beden ilişkisini konu etmiştik....

Hayal Kurmak Bedava

Geçen hafta İstanbul'un dünya metropolleri içinde en güvenli olanlarından biri olduğunu ama bunun böyle devam etmeyeceğini söyledik. İstanbul'un...

Akıldışının Cazibesi - III

Son birkaç yazımızda, insanın tamamen rasyonel bir varlık olmadığını hatırlatmış ve sizleri, irrasyonel tarafınızı tanımaya yönlendirmiştik. Mantığa aykırı ...

Fiziksel Mutluluk - 2: Uyku ve Genler

Geçen hafta, fiziksel alanda mutlu olabilmek için beslenmenin ve egzersizin öneminden söz ettik. Beslenme alışkanlıklarımız ve yaptığımız egzersizin yalnızca ...

İlginizi Çekebilir :

Kolestrol: Bir Masal Daha 5

Geçen hafta ilaç araÅŸtırmalarını yapan bazı araÅŸtırmacıların, “rakamlara iÅŸkence” yaparak istatistikten anlamayanları nasıl kandırdıklarınÄ...

Delikler Niye BoÅŸtur

Akla Ziyan Sorular Siz şimdi bu yazıyı okuyorsanız bu şu demek: Ben bu haftaki yazımı bir nedenden ötürü yazamadım ve bu yazı bu gibi durumlar için yedekte ...

Yetkinlikler Meselesi 5

Geçen hafta, “Yetkinlikler Meselesi” ile ilgili olarak yanlış anlaşılan bir kaç noktayı netliÄŸe kavuÅŸturmaya çalışmıştık. Parantezi kapayÄ...

Kendini Gerçekleştiren Kehanetler

Geçen hafta David Rosenhan’ın bir araÅŸtırmasını özetlemiÅŸtim. Sekiz sahte hasta, yani normal kiÅŸi, akıl hastanesine sanki hastaymış gibi baÅŸ...