Basında Dbe

Anneler ve Kızları

Anneler ve Kızları

Geçen hafta, 30'lu yaşlardaki kadınların anneleriyle olan mesafeli ve çekişmeli ilişkilerine dair hikâyelerini paylaştığım bir yazı yazmıştım. Konuyu bilimsel yönden de aydınlatabilmek için DBE'den Psikolog Ayşe Bombacı'yla konuştum.

Anneler ve Kızları: Bir Sevgi-Öfke Sarmalı

Geçen hafta 30'lu yaşlardaki kadınların anneleriyle olan ilişkilerine dair bir gözlemden bahsettiğim bir yazı yazdım. Bu yazıda akranım olan kadınların birçoğunun annesiyle duygusal olarak mesafeli ve çekişmeli bir ilişki yaşadığını gözlemlediğimden bahsettim ve arkadaşlarımdan bana hikâyelerini anlatmalarını rica ettim. Meğer bu konu düşündüğümden çok daha yaygınmış. Onlarca mail ve mesaj aldım. Kimi hayatı boyunca annesine öfkeli olduğunu ve hamileyken onunla hayali konuşmalar yapıp "Kızımdan uzak duracaksın" diye uyardığını, kimi annesinin eskiden çok fedakâr olduğunu ama şimdi artık çocuklarıyla değil arkadaşlarıyla olmak istediğini, kimi annesinin hep ilgiye muhtaç ve hasta olmasına dayanamadığını anlattı. Daha da birçok hikâye...

Anneler ve kızlannın bitmeyen muharebesine dair bu bilgilerin ışığında konuyu bir de bilimsel yönden aydınlatabilecek birine başvurmak istedim. DBE'den Psikolog Ayşe Bombacı ile bu konuyu konuştuk.

Çocuklukta Uyum, Ergenlikte Çatışma

Ayşe diyor ki: "Birçok yetişkin, büyüdüklerinde bile çocukken idealize ettiği annesini arıyor. Bir yandan annesiyle çatışırken bir yandan da onun istediği gibi olmaya çalışıyor. Bir kız çocuğu için annesi, birçok anlamda örnek aldığı ilk insandır. Kız çocukları büyürken önce annelerini idealize ederler ve onun gibi olmak isterler. Onun gibi makyaj yapmaya, giyinmeye ve topuklu ayakkabıyla yürümeye çalışırlar. 'Aynı annen gibisin' denildiğinde mutlu olan üç yaşındaki küçük bir kız, özellikle ergenlik döneminde annesine benzememek için elinden geleni yapar. Çünkü kendi benlik arayışı içinde, benzersiz olmaya çalışır. Ergenlikle beraber o zamana kadar olan harmonik ilişki yerini anne-kız çatışmalanna bırakır... Bunlar psikolojik açıdan sağlıklı bir gelişim için yaşanması gereken doğal süreçlerdir. İlişkide yaşanan çatışmalar, annenin güven veren, tutarlı yaklaşımı sayesinde bir öğrenme ve büyüme sürecine hizmet eder.

Fiziksel, Duygusal, Cinsel İstismar

Ayşe bireysel terapilerde yetişkinlerle çalışırken karşılaştığı depresyon, kaygı bozuklukları ya da bağımlılık gibi şikâyetlerin altında çoğunlukla çocukluk döneminde yaşanan travmaların yattığını söylüyor ve ekliyor: "En ağır travmatik yaşantılardan biri hiç şüphesiz korumasına ve onayına muhtaç olduğun ebeveynlerin tarafından cinsel istismara uğramış olmaktır. Çocuk içine doğduğu aileyi seçemiyor. Güvensiz ve kaygılı da olsa ona bağlanmaya mecbur. Çünkü hayatta kalabilmek için bakımını üstlenen birine bağlanmak zorunda. Babası ya da akrabası tarafından cinsel istismara uğrayan bir kız çocuğu düşünün, büyüdüğünde yetişkin terapisinde bu travmasını çalışırken onu yaralayan en acı ve ağır şeyin 'annesinin bilmesine rağmen onu korumamış' olması diye anlatıyor ve bundan ancak zaman içinde bahsedebiliyor. 'Bu benim suçumdu. Ben kötü bir çocuğum' diye irrasyonel bir inanca saplanabiliyor. Kendisini korumamakla kalmayıp, 'Öyle giyinirsen elbette başına bunlar gelir' diyen başka bir annenin kızı ise, terapide 'Bu benim suçum sanırım' diye ağır travmatik tepkiler verebiliyor.

Ben Kötüyüm, Annem Değil

"Çocuklar, hayatta kalabilmek adına ailelerine olan bağı koruyabilmek için 'Ben kötü bir çocuğum' diyebilirler. Bu bağ güvensiz ve kaygılı da olsa, bir çocuğun kendini suçlaması ve kendini kötü çocuk olarak görmesi onun bilinçsizce kullandığı bir savunma mekanizmasıdır" diyen Ayşe, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Ben kötü bir çocuğum diyen bir çocuk, kendini düzeltirse eğer, anne-babasının onu sevip onaylayacağını umut etmeye devam edebilir. Ama eğer, 'Babam ya da annem kötü' derse, yaşadığı kötü durumu değiştirmek için elinden hiçbir şey gelmez ve umutsuz kalır.

Kabul Görme ve Onaylama

Bu durum, sadece en ağır travmatik çocukluk yaşantılarında böyle değil. "Aptal mısın sen? Bıktım artık senden. Yeter artık, çok yoruldum. Bak, kardeşin hiç böyle yaramaz değildi. Senden hiçbir halt olmaz. Ben olmasaydım, başaramazdın..." gibi cümlelerin de bir çocuğu travmatize edebileceğine dikkat çeken Ayşe Bombacı, ekliyor: "Eğer bir anne, çocuğunu yetiştirirken onun en temel ihtiyacı olan 'kabul görme ve onaylanma' duygusunu karşılayamıyorsa, bu çocuk ilerde kendilik değeri düşük ve ilişkilerinde mutsuz bir yetişkine dönüşebilir. Özellikle bir kız çocuğu büyürken annesini idealize eder ve onun gözlerinden algılar kendini. Annesinin bakışlarından ve yaklaşımından tutarlı bir biçimde 'Sen önemlisin, sen değerlisin' mesajını almıyorsa, bu onun psikolojik olarak incinebilir olmasına neden olacaktır.

Haber Türk Magazin / 11.05.2016

Haberin devamını pdf formatında okumak için tıklayınız.

Benzer İçerikler :

Ebeveynlere yarıyıl tatili tavsiyeleri

Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lisede okuyan yaklaşık 18 milyon öğrenci ve 900 bin öğretmen 20 Ocak Cuma gününden itibaren yarıyıl tatiline ...

DBE 5. Koçluk Konferansı’nda duygularla “İZ BIRAK”acak

DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü, Uluslararası Profesyonel Koçluk Derneği (ICF Türkiye) tarafından 3-4 Mayıs 2016 tarihlerinde düzenlenecek 5. Koçluk...

Adam Gibi İşten Çıkarmak

Bir kurumun çalışanlarına gerçekten değer verip vermediğini anlamak istiyorsanız, işe alım süreçlerine değil, çalışana sağladığı imkanlara deği...

Yavaş!

En son ne zaman saate bakmadan hareket ettiniz? Hızlı yaşama 'dur!' demenin zamanı geldi; dünyada yükselen trend artık yavaşlamak... Öyleyse, tam şu ...

İlginizi Çekebilir :

Kadın Yönetici İş Dünyasındaki Yerini Bulmalı

Araştırmalara göre kadın liderler, kurumların kârlılığını artırıyor. DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü'nden müşteri ilişkileri danışmanı Rabia Ertan, ...

Karınca Kararınca Yeni Yıl

Yeni yıl demek yeni kararlar demek birçoğumuz için. Peki bu kararları gerçekleştirmenin yolları neler? Yaptığımız hangi yanlışlar bir hevesle koyduğumuz ...

Mesleğini doğru seç

Üniversite adaylarının meslek seçerken kişilik özelliklerini dikkate alması gerekiyor. Uzman Psikolog Şeyda Özdalga, "Kendine uygun meslek mutluluğu ...

Yaz tatili bitiyor okul başlıyor

Serbest Geçen Bir Yaz Döneminden Sonra Çocukların Tekrar Okul Düzenine ve Disiplinine Hazır Olmalarını Sağlamak İçin Neler Yapılmalı? Klinik Psikolog Gülşah ...