Birbirine Eklenmiş (Patchwork) Aileler

Birbirine Eklenmiş (Patchwork) Aileler

Acaba bütün dünya gün gelip birbiriyle akraba mı olacak?  Günümüz toplumlarına ve yani aile yapılarına bakıldığında bu çok da uzak bir olasılık gibi görünmüyor. Bugün “normal aile”nin tanımını yapmak çok kolay değil.  Anne-baba-çocuk modeli şüphesiz geçerliliğini koruyor, ancak bu modelin yanında daha bir çok aile modeli var.  Çocuğunu yalnız yetiştiren anne-çocuk ya da baba-çocuk aileler; aile apartmanlarında oturan, her dairede bir çekirdek ailenin oturduğu, ancak yaşamın paylaşıldığı geniş aileler; çocukların bakım için hafta arası büyükannelere verildiği aileler; daha önce ilişkiler yaşamış, bu çocuklarda çocukları da olabilen ve yaşamlarında yeni bir sayfa açmak isteyen eklenmiş aileler.  Batı toplumlarında yapılan araştırmalar, yedi aileden birinin eklenmiş ya da patchwork aile olduğunu gösteriyor.

Eklenmiş aile modeli, sanki günümüze ait bir oluşummuş gibi gözükse de aslında yüzyıllardır değişik toplumlarda uygulanagelmiş bir oluşumdur.  Daha eski tarihlerde, bir çok kadın eşini savaşta kaybediyor ve çocuklarını da yanına alarak başka bir erkekle hayatını birleştiriyordu.  Ya da yaşanan salgın hastalıklar sonucunda, bir çok ailede ciddi kayıplar yaşanıyor ve yeni aileler oluşturuluyordu.  Ancak, yüksek bir olasılıkla, birkaç yüzyıl öncesinde çocukların bu oluşumlardan nasıl etkilendiği, anne-babalar tarafından pek de önemsenmiyordu; çocukların yaşamın getirdiği koşullara sorgusuz sualsiz uymaları bekleniyordu.  Yaşamın pratik yönü daha ön plandaydı.

Eklenmiş (Patchwork) Aile Ne Demektir?

Bu yapıdaki ailelerde, eşlerin biri ya da her ikisi de daha önce başka ilişkiler içinde olmuşlardır.  Büyük ihtimalle her ikisinin daha önceki ilişkilerinden çocukları da vardır.  Bu çift, yeni bir ilişki için yola çıkarlar ve aynı çatı altında yaşamaya başladıklarında çocukları da onlara katılır.  Belki bir süre sonra, bu yeni çiftin bir de kendi çocukları olur.

Bu aile yapısını oluşturan bireylerin tümü ya da bir bölümü ayrılık, boşanma, maddi ve manevi zorluklar, belki de travmalardan geçmişlerdir.  Bu geçmişleriyle yetişkin olarak kendi seçimleriyle, çocuk olarak da mecburen yeni bir aile oluşturmak gibi karmaşık bir görevle karşı karşıyadırlar.

Bu yapı, çok hoş olarak düşünülebilecek özelliklerin yanında bir çok sıkıntıyı da barındırır.  Eklenmiş ailelerde, her birey eklerden birini oluşturur.  Bu eklerin hepsi kendi içinde bir bütündür; kendine ait nitelikler taşır, kendine ait bir tarihçesi vardır; ancak aynı zamanda bir bütünün de parçasıdır. Bu eklerin nasıl bir bütün oluşturacakları da, aralarındaki dikişlerin sağlamlığına bağlıdır. Eklerin birbirlerine bağlandığı dikişler ise, iletişim, iyi niyet, sorunlara yapıcı çözümler bulma, bu yapının getireceği zenginlikleri takdir etme, birlikte bir gelenek yaratma gibi alanlardan oluşur.  Bu “patchwork” örtünün bozulması dikişlerin yeniden sağlamlaştırılması anlamına gelir.

Eklenmiş Ailelerin Sağlamlığını Etkileyen Faktörler

Hiç şüphesiz ki bu başlık altında sayılabilecek sayısız etken vardır.  Her eklenmiş aile, kendine has özellikler taşır ve bir diğeriyle karşılaştırılması oldukça zordur.  Ancak yine de bazı temel ögeler, bu zor işi aile bireyleri için daha kolay hale getirebilir.

Çocukların duygularını dikkate almak: Anne/baba yeni bir ilişki içindeyse ve bu ilişkisini kalıcı bir beraberliğe dönüştürmek istiyorsa, bu konuyu da mutlaka çocuklarıyla tüm açıklığı ve ayrıntılarıyla paylaşmalıdır. Çocuk, kendine göre büyük bir özveride bulunmaktadır. Duruma göre çocuğun her an göreceği kişilerin, evinin, arkadaş çevresinin, okulunun değişmesi söz konusudur. Çocuğa, yeni yaşam düzeni, nerede oturacağı, kimlerle yaşayacağı, odasını kimlerle paylaşacağı anlatılmalıdır. Çoğu anne/baba daha çok kendi endişeleri nedeni ile, ancak “çocuklarını üzmemek” başlığı altında, çocuklarına bir açıklama yapmaz, ancak daha sonra bir çok konuyu emrivaki halinde onların önüne sunarlar. Çocukların bu değişikliklere verdikleri tepkileri de bencillik, şımarıklık olarak yorumlayabilirler. Oysa, çocukların böyle bir duruma hemen uyum sağlayamamaları da normaldir. Bu nedenle çocukları duygularını anlayışla karşılamak, hatta onları duygularını ifade etmeleri yönünde desteklemek, ilişkiyi daha sağlam ve dürüst kılar. Sonuç olarak çocuklara zaman tanımak ve her çocuğun tepkisinin farklı olacağını bilmek önemlidir.

Çocuklar arasında dengeyi sağlamak: Eğer yeni eşlerden her birinin kendi çocuğu ya da çocukları varsa, aile içinde yeni dengeleri oturtmak daha da zorlaşır. Üstelik yeni çiftin kendi çocukları da olursa işler daha da zorlaşır. Bu durumda eşlerin kendi aralarında bir görev dağılımı yapmaları ve kimin neden sorumlu olduğunu saptamaları işleri bir nebze olsun kolaylaştırır. Beklentilerin çocuklar için de oluşturulması gerekir; evde herkesin bir sorumluluğu, evin yaşantısına bir katkısı olabilir. Herkesin hakları da net olarak tanımlanabilir. Eşler birbirlerinin çocuklarının anne ve babası olmaya çalışmazlar. Çocukla ilgili kararlar, çocuğun biyolojik anne ve babası tarafından alınır. Eklenmiş ailelerde genellikle herkes için daha az para ve zaman ayrılması doğaldır. Bu da ayrı bir sıkıntı kaynağı olabilir.

Sorunlara soğukkanlı yaklaşmak: Dengelerin tam ayarında olmasına ne kadar dikkat edilse de, zaman zaman çocuklar arasında, üvey anne/baba ve çocuklar arasında sorunlar yaşanması kaçınılmazdır. Bu kadar zor bir oluşumun içinde, özellikle yetişkinlerin çocuklardan gelecek saldırılara öfkeyle yaklaşmaması çok önemlidir. Çocuklar tabii ki, hayal kırıklıklarını, haksızlığa uğramışlık hislerini, üzüntülerini, öfkelerini bir noktada dile getireceklerdir. Bu saldırılara soğukkanlı yaklaşmak, çocukların neler hissettiklerini onlarla paylaşmak ve her söyleneni bir gerçek bir hakaret olarak algılamamak önemlidir. Çocukların aralarındaki sorunlarda da, her yetişkinin kendi çocuğunu kayırması çok rastlanan bir durumdur. Tahmin edilebileceği gibi, bu yaklaşım soruna odaklı bir yaklaşım değildir ve olumlu sonuçlar yaratma olasılığı çok düşüktür.

Çocukların yeni eşlere göstereceği tepkiler konusunda bilgi sahibi olmak: Daha önce de bahsedildiği gibi çocukların yeni eşlere tepki vermesi son derece doğaldır. Bunun yanında yapılan araştırmalar, özellikle kız çocukların bir ayrılık durumunda anneleriyle ilişkilerinin çok yakınlaşabildiğini ve bu nedenle de annelerinin yeni partnerlerine çok büyük tepki verdiklerini göstermektedir. Anne-oğul birlikte yaşandığında durum biraz daha farklıdır; erkek çocuklar genellikle annenin erkek arkadaşıyla ortak konular bulduklarında rahat ilişki kurabilmektedirler. Babalarıyla yaşayan çocuklar, yeni eşlerle daha rahat iletişim kurabilmektedirler. Yeni eş, çocuğun zihninde eski eşle karşılaştırılır. Çocuklar, örneğin, “Annemde olmayıp babamın yeni eşinde olan ne var?” diye merak ederler. Yeni eş de çoğunlukla eski eşle karşılaştırılıyor olmanın zorluklarını yaşar.

Sistemin dışında kalan ebeveynle ilişkiler: Yeni kurulan ailenin ne kadar verimli bir şekilde çalışacağı, bir ölçüde, sistemin dışında kalan eski eşin tutumuna bağlıdır. Bu kişi, sadece çocukla olan ilişkisini yürütürse, sorun çıkmaz, ancak çocukla sürekli yeni aile hakkında konuşmaya çalışırsa, ona bu yeni aile hakkında olumsuz yorumlar yaparsa, işler zorlaşır. Çocuğun aklı karışır, kendini yeni aileye ait hissedemez ve giderek öfkesi artar.

Kişilerin ilişki biçimlerini gözden geçirmeleri: İlişkilerin bitmesi de sonuç olarak onu oluşturan kişilerin ilişki kurma ve sorun çözme becerilerine bağlıdır. Hiçbir ilişkiye bitsin diye başlanmadığından, bir ilişkinin bitmesinde iki tarafın da ilişki kurma biçimlerinin etkisi vardır. Yeni bir ilişkiye girilmeden önce kişinin ilişki kurma biçimlerini gözden geçirmesinde ve bunlar içinde çok fonksiyonel olmayanları gözden geçirip düzeltmesi, yeni ilişkisinin sağlığı açısından önemlidir.

Eşlerin birbirlerine zaman ayırmaları: Yeni kurulan ailede kimi zaman organizasyonlar, dengeler, sorumluluklar ilişkilerin önüne geçmeye başlayabilir. Ancak, yeni ailenin belkemiğini eşler oluşturduğu için, onların sağlam durmaları ve duygusal anlamda birbirlerine destek olmaları çok önemlidir. Bu nedenle de, eşlerin mutlaka birbirlerine özel zaman ayırmaları, çocukların katılmadığı programlar yapmaları gereklidir. Bu cephenin sağlam olduğunu görmek çocuklara da belli sınırlar içinde durmaları mesajını verecektir.

Eklenmiş Aileler ile İlgili Önyargılar

Biyolojik olmayan ebeveynin çocuğa iyi bakmayacağı, hatta kötü davranacağı: Yüzyıllar boyunca, kuşaktan kuşağa aktarılan bir çok masalda, üvey anneler ve birlikte getirdikleri çocukları hep kötü ve zarar verici olarak tanımlanmıştır. Örneğin, Kül Kedisi masalında, Sindirella’nın onların elinden çekmediği kalmaz, Pamuk Prenses masalında, üvey anne güzel üvey kızıyla çok ciddi bir rekabet içindedir, Hansel ve Gretel masalında ise, üvey anne üvey çocuklarından kurtulmaya çalışır. Bu masallar şüphesiz ki, toplumun bilinçaltını yansıtmaktadır, kısmen doğruluk payı olduğu da söylenebilir. Ancak, kendinin olmayan çocuklara çok iyi davranan üvey anne/üvey baba modelleri de az değildir.

Eklenmiş ailelerin mutlaka patolojik olduğu: Genellikle toplum içinde üvey anne ve babaların, üvey çocukların olduğu oluşumların potansiyel olduğu düşünülür. Bu oluşumların içlerinde bir çok sorun odağı barındırdıkları doğrudur, ancak burada yaşayan çocukların geleneksel aile yapılarında yaşayan çocuklara oranla daha sorunlu olacakları yönünde kesin kanıtlar yoktur. Burada önemli olan ailenin “ne” olduğu değil, “nasıl” olduğudur. Bireyleri tarafından desteklenen ve bireylerini destekleyen böyle bir aile yapısı, bireyleri açısından geliştirici olabilir. İşin olumlu yönüne bakıldığında, bu tip bir aile, dışarıya çok açıktır, çünkü dış dünyayla bir çok kanaldan bağlantısı vardır. Bu, ailenin uyum sağlama becerisini arttırır. Bu ailenin bireyleri sayı olarak çok daha fazla sorunla karşılaşacaklardır; bu da bireylerin sorun çözme becerilerini geliştirir. Empati kurma, karşısındakinin durumunu anlama, politik olma, arabulucu olma, isteklerini erteleyebilme gibi bir çok sosyal becerinin bu tip bir aile ortamında edinilme olasılığı çok daha fazladır.

Şeniz Pamuk, Klinik Psikolog - DBE Çocuk ve Genç Psikolojik Danışmanlık Merkezi

DBE Yetişkin ve Aile Psikolojik Danışmanlık Merkezi
Bizi Arayın  Terapistlerimiz

Benzer İçerikler :

DİSFONKSİYONEL AİLE YAPISI NEDİR VE ETKİLERİ NELERDİR?

Her ailenin ve aile üyeleri arasındaki ilişkilerin kendine özel dinamikleri vardır. Bir insanın yaşam boyu nasıl bir karaktere, kişilik özelliklerine, düşünce ...

Depresyona Girmemek için Bunları Yapın!

Düzenli egzersiz yapmak sadece beden değil, ruh sağlığı için de önemli. Kendiniz için birşey yapıyor olmak bile iyi hissettirmeye yeter. Düzenli uyumak, ...

Beyninizin Üç İşlevini Tanıyın - 3.Bölüm

Duygulara giden yolu sadece düşünerek bulamayız. Duygularımız da deneyimlenmelidir. Duygusal olarak hissetmeli, enerjileri ortaya çıkana kadar hareket ...

SANATIN İYİLEŞTİRİCİ GÜCÜNÜ KEŞFEDİN

Yaratıcılığı kullanmayı gerektiren aktiviteler, stresi azaltır, kişilerarası iletişimi kuvvetlendirmeye yardımcı olur ve bilişsel gelişimi destekler. Yapılan ...

İlginizi Çekebilir :

Narsisizm Çağında Sosyal Medya

Narsisizm tabiri içerisinde kişinin kendi benliğine hayran olması, kendini aşırı önemsemesi, bunları yaparken çevresindeki ötekilerin ihtiyaçlarını görmezden ...

Anoreksiyayı tetikleyen şey psikolojik mi? Anoreksiyanın belirtileri neler?

Anoreksiya, iştah kaybı ve yemeğe ilgisizlik anlamını taşır, anoreksiya nevroza ise bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nevroza tanısı almış bireylerde beden...

Karantina Günlerinde Çift İlişkileri

Korona virüs ile tanıştığımızdan beri hepimizin hayatlarında ciddi değişimler meydana geldi. Günlük rutinlerimiz değişti. Çift ilişkimiz de bu değişimden ...

Beyninizin Üç İşlevini Tanıyın - 1. Bölüm

Mutlu ilişkiler insanları mutlu eder. Sahip olduğumuz en önemli ilişki kendimizle olan ilişkidir. Aslında kendimizle ilişkimiz ne kadar iyi olursa, o kadar iyi ...